YABANCI HAKEM KARARININ TENFİZİ DAVALARINDA DA NİSPİ HARÇ ALINAMAZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


12 Kas
2019

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2017/19-930
KARAR NO   : 2019/812

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ           :
Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ                     : 26/11/2015
NUMARASI              : 2015/836 - 2015/881
DAVACI                    : I. Commodities Ltd. vekilleri Av. Buket Arcan, Av. V.C.S.
DAVALI                    : A. Tekstil Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi vekili Av. N.Ö.

Taraflar arasındaki "tenfiz" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy (Kapatılan) 10. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 11.02.2014 tarih ve 2013/384 E., 2014/32 K. sayılı kararın davacı ve davalı vekillerince temyizi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 02.06.2015 tarih ve 2014/11188 E., 2015/8132 K. sayılı ilamı ile:

"... Dava, Uluslararası Pamuk Birliği bünyesindeki teknik temyiz heyetinin verdiği 12.06.2013 tarihli hükmün tenfizine karar verilmesi talebine ilişkindir.

Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, toplanan delillere göre; tenfizi talep olunan yabancı ülke tahkim kararının apostille şerhli kesinleşmiş aslı ve noter tercümesinin dosyaya sunulduğu, tenfizi talep olunan yabancı tahkim ilamının ülkemiz kamu düzenine aykırı bir yönünün bulunmadığı, münhasıran Türk Mahkemelerinin yetkisine giren bir konuya ilişkin olmadığı, yargılama sırasında tenfizi talep olunan ülkenin usul hükümlerinin uygulanmasının doğal olup, yargılama sırasında adil yargılama hakkının ihlal edilmediği, usulüne uygun kesinleştiği, davalının, tenfizi talep edilen ilamın Türk kamu düzenini ilgilendiren vergi ve gümrük mevzuatına aykırı olduğuna ilişkin savunmasının tenfizi talep edilen ilamın temyiz safhası ve temyizden önceki safhada ileri sürüldüğü ve bu savunmanın yargılamada tartışılıp değerlendirildiği, Türk kamu düzenine aykırılık bulunmadığı gibi, İngiltere Devleti ile ülkemiz arasında aynı konuda çifte vergilendirmenin önlenmesine ilişkin uluslararası sözleşmenin varlığı karşısında davalının bunu ülkemizde dile getirip varsa mağduriyetini önleyebileceği, tenfiz davasında yerindelik denetimi yapılamayacağı, İngiltere Devleti ile ülkemiz arasında bu tür davalarla ilgili olarak gerek uluslararası sözleşme gerekse fiili uygulama bulunduğundan mütekabiliyet koşulunun gerçekleştiği gerekçeleriyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 

Tenfizi istenen yabancı hakem kararı belirli bir alacağın tahsiline yönelik olduğundan dava nispi harca tabidir. O halde tenfizi istenen karardaki alacak miktarının dava tarihindeki Türk Lirası karşılığı tespit edilerek bu miktar üzerinden Harçlar Kanununa göre nispi karar ilam harcı alınması gerekirken maktu harca hükmedilmesinde isabet görülmemiştir..."

gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davalı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava, yabancı hakem heyeti kararının tenfizi istemlerine ilişkindir.

Yerel Mahkemece, eldeki davada tenfiz koşullarının oluştuğu, ayrıca tenfiz davalarının eda değil tespit davası niteliğinde olması nedeniyle yargılama harcı ile vekâlet ücretinin maktu olması gerektiğinden bahisle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Karar taraf vekillerince temyiz edilmiş, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yer alan gerekçe ile bozulmuştur. 

Mahkemece, tenfizin yabancı mahkeme kararının Türkiye'de icra olunabilmesini sağlayan mahkeme kararı olup tenfiz davasında yerindelik denetiminin söz konusu olmadığı, yargılamada sadece tenfiz şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirildiği, tenfizi istenen yabancı mahkeme kararında belirtilen tarafların hak ve sorumlulukları, yargılama harç ve giderleri gibi kalemlere dokunulmasının mümkün olmadığı, tenfizi istenen kararda harç ve giderler ile vekâlet ücretinin hüküm altına alındığı, şekli değerlendirme yapılarak karar verilen tenfiz davasında ayrı bir davaymış gibi ikinci kez harç ve avukatlık ücretinin söz konusu olmayacağı, aksi durumun tenfizle ilgili ikili veya çok taraflı uluslararası anlaşmaların amacına da aykırılık teşkil edeceği, konuyla ilgili olarak Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin içtihatlarında da ifade edildiği üzere tenfiz davası eda değil tespit davası niteliğinde olduğundan harcın maktu olarak belirlenmesinin uygun görüldüğü gerekçesi ve oy çokluğuyla direnme kararı verilmiştir.

Direnme kararı davalı vekilince temyiz edilmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; yabancı hakem heyeti kararının tenfizine ilişkin davada hüküm altına alınacak karar ve ilam harcının maktu mu, yoksa nispi mi olacağı noktasında toplanmaktadır.

Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle ilgili yasal düzenlemelerin açıklanmasında yarar vardır.

Hemen belirtmek gerekir ki, yabancılık unsuru taşıyan özel hukuka ilişkin işlem ve ilişkilerde uygulanacak hukuk, Türk mahkemelerinin milletlerarası yetkisi, yabancı kararların tanınması ve tenfizi 5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun ile düzenlenmiştir.

Anılan Kanunun "Yabancı Hakem Kararlarının Tenfizi" kenar başlıklı 60/1. maddesinde, kesinleşmiş ve icra kabiliyeti kazanmış veya taraflar için bağlayıcı olan yabancı hakem kararlarının tenfiz edilebileceği hüküm altına alınmıştır.

Yargı kararlarından alınacak harçlar ise 492 sayılı Harçlar Kanununda düzenlenmiş olup, Kanunun "Hakem Kararları" başlıklı 3. maddesi;

"Hakem kararlarının infazı lazım geldiğine dair mahkeme başkanı veya hakim tarafından verilen şerhlerden, hakem kararının mahiyetine göre, karar ve ilam harcı alınır.

Yabancı hakem kararları ile, kanun gereğince tahkim yolu ile halli mecburi olan davalardan da aynı suretle harç alınır" hükmünü taşımaktadır.

"Yabancı Mahkeme İlamları" başlıklı 4. maddesinde ise;

"Yabancı bir mahkeme tarafından verilen ilamların tenfizi için açılacak davalardan, bu ilamlarda hükmolunmuş şeyin değeri, nevi ve mahiyetine göre (1) sayılı tarife gereğince harç alınır" hükmü öngörülmüştür.

Görüleceği üzere 492 sayılı harçlar Kanununda yabancı mahkeme kararlarının tenfizinde nispi harç alınacağı özel olarak düzenlenmiş iken yabancı hakem kararlarının tenfizi davalarında alınacak karar ve ilam harcı konusunda özel bir düzenleme yapılmamış, Türkiye'de hakem kararlarının infazı lazım geldiğinde alınacak karar ve ilam harcı ne ise ona atıf yapılmıştır. Böyle olunca, anılan hükme göre yabancı hakem heyeti kararlarının tenfizinde alınacak olan karar ve ilam harcı, hakem kararının mahiyetine göre Türkiye'de tahkim yargılamasında alınacak harç kadardır.

Tenfiz davalarında harç alınması devletin egemenlik haklarının bir sonucudur. Devlet harç alınmasını egemenlik yetkisinin bir sonucu olarak görmekte ve Türkiye'de görülen davalar için nasıl nispi harç alınıyor ise o ülkede alınmış olup olmadığına bakmaksızın tenfiz talebi hâlinde de harç alınacağını düzenlemektedir. Bu durumda, hakem kararının Türkiye'de verilmiş olması hâlinde nispi harca tabi olup olmadığına bakmak gerekmektedir. Hakem kararı için Türkiye'de harç alınıyor ise yabancı hakem kararının tenfizi için açılan davada da o ülkede alınıp alınmadığına bakılmaksızın aynı şekilde harç alınması gerekmektedir.

Yukarıdaki açıklamalar ile 492 sayılı Harçlar Kanununun 3. maddesinin ikinci fıkrası hükmü dikkate alındığında somut olayda tenfizi talep edilen yabancı hakem heyeti kararının belli bir değerle ilgili olması, diğer bir anlatımla mahiyetinin belli bir alacağın tahsiline yönelik olması karşısında direnme kararının verildiği tarih itibariyle hüküm altına alınacak olan harç, niteliği bakımından nispi harç olup, bu hususta mahkemece hükmedilecek karar ve ilam harcının maktu olduğundan bahisle direnme kararı verilmiş olması isabetli değildir.

Ne var ki, daha önce 06.02.2014 tarihli ve 6518 sayılı Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 9. maddesi ile " 492 sayılı Harçlar Kanununa ekli (1) sayılı Tarifenin “III-Karar ve ilam harcı” başlıklı bölümünün birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “Bakanlar Kurulu” ibaresinden önce gelmek üzere “Tahkim yargılamasında bu bende göre hesaplanan harç yüzde elli oranında uygulanır.” ibaresi eklenmiş, direnmeye ilişkin karar tarihinden sonra yürürlüğe giren 6728 sayılı Yatırım Ortamının İyileştirilmesi Amacıyla Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 36. maddesi ile de "492 sayılı Kanuna bağlı (1) sayılı Tarifenin "A) Mahkeme Harçları" başlıklı bölümünün "III- Karar ve ilam harcı" başlıklı alt bölümünün birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan "Tahkim yargılamasında bu bende göre hesaplanan harç yüzde elli oranında uygulanır." cümlesi "Tahkim yargılamasında bu bent hükümlerine göre harç alınmaz." şeklinde düzenleme yapılarak değiştirilmiştir.

Bu durumda, Türkiye'de verilen hakem kararlarında nispi harç alınmayacağı düzenlenmiş olduğuna göre yabancı hakem kararının tenfizi davalarında da nispi harç alınmayacağının kabulü gerekmektedir. Ancak, bu düzenleme nispi harca ilişkin olduğundan maktu harç alınacaktır.

Diğer yandan harç, karar tarihine göre hüküm altına alınacağından ve direnme kararından sonra yürürlüğe giren bu yasa değişikliği eldeki derdest davaya da uygulanacağından somut uyuşmazlıkta karar ve ilam harcının maktu olacağı yönündeki direnme hükmünün bozulmasının az yukarıda açıklanan yasa değişikliği nedeniyle sonuca bir etkisi olmayacağı dikkate alınarak bozma sebebi yapılmamıştır.

Hâl böyle olunca, yukarıda açıklanan gerekçe nedeniyle direnme kararı sonucu itibariyle uygun bulunmuştur. 

Ancak, işin esasına yönelik temyiz itirazları Özel Dairece incelenmediğinden dosyanın esasa ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için Özel Daireye gönderilmesi gerekir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle DİRENME UYGUN OLUP; davalı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 19. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 27.06.2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.