YASAL DAYANAK İPTAL EDİLİRSE MAHKEMECE KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA KARAR VERİLMESİ GEREKİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


14 Nis
2020

Yazdır

T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi

ESAS NO             : 2019/1337
KARAR NO          : 2019/8043

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ       : BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ                 : 27/11/2018
NUMARASI         : 2018/277 - 2018/359
DAVACI               : B.A. 
VEKİLİ                : AV. M.G.
DAVALI               : Ö. TEKSTİL KONFEKSİYON SANAYİ VE TİCARET ANONİM ŞİRKETİ
VEKİLİ                : AV. M.M.İ.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 1. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 27/11/2018 tarih ve 2018/277-2018/359 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davalı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Süha Akın Yener tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkilinin başta menşe ülke İsveç olmak üzere birçok ülkede tescil ettirdiği "B..B" markasını Türkiye'de de tescil ettirmek istediğini, marka başvurusunun davalı şirket adına tescilli "B..B'S" markası nedeniyle 556 sayılı KHK'nin 7/1-b maddesi uyarınca kısmen reddedildiğini, redde itirazın inceleme aşamasında olduğunu, davalının, müvekkilinin marka başvurusuna ayrıca itiraz ettiğinin de öğrenildiğini, müvekkilinin yaptığı araştırmada davalının redde ve itiraza dayanak yapılan markayı kullanmadığının tespit edildiğini ileri sürerek 2001/2777 sayılı "BOOB'S" ibareli markanın kullanmama nedeniyle hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu, bozma ilamı ve tüm dosya kapsamına göre, 556 sayılı KHK'nın 14. maddesi Anayasa Mahkemesinin kararı ile iptal edildiği, davanın yasal dayanağı kalmadığı, yeni Sınai Mülkiyet Yasasının 10.01.2017 yayın tarihinde yürürlüğe girdiği ve eldeki davaya uygulama olanağı bulunmadığı, mülkiyet hakkının sona erdirilmesine ilişkin boşluğun yasal dayanak olmadan M.K'ya göre hakim tarafından doldurulmasının mümkün olmadığı gerekçesi ile, davanın reddine karar verilmiştir.

Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, dava tarihinde yürürlükte bulunanan yasal düzenmelere güvenilerek açılan ve dava tarihi itibariyle davacının haklı bulunduğu davada, yasal dayanağın yargılama sırasında Anayasa Mahkemesince iptal edilmesi nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinin temyiz edenin sıfatına göre sonuca etkili olmamasına, HMK 331 maddesi gereğince davadaki haklılık durumuna göre yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir. 

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerden dolayı, davalı vekilinin bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 10/12/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

Başkan Vekili            Üye                   Üye                   Üye                 Üye
Ayşe ALBAYRAK      M.U.TARHAN   E.S.BAYDAR    M.DURGUN    M.CEBECİ
DOĞAN                    (M)
(M)

KARŞI OY

Dava, davalı adına tescilli markanın kullanmama nedenine dayalı iptali istemine ilişkin olup davanın hukuki nedeni, bir başka söyleyişle, yasal dayanağı mülga 566 sayılı KHK’nın 14. maddesidir. 

Söz konusu KHK hükmü, Anayasa Mahkemesinin 14.12.2016 tarih ve 148-189 sayılı kararı ile iptal edilmiş ve kararın RG’de yayımlanması üzerine Anayasamızın 153. maddesi çerçevesinde davanın hukuki nedeni ortadan kalkmıştır. Bu durumda, yasal dayanağı bulunmayan davanın esastan reddine hükmedilmesi gerekir. Nitekim, mahkemece de durum bu biçimde kabul edilmiş ve davanın reddine hükmedilmiştir. 

Davanın açıldığı tarihte söz konusu KHK hükmünün mevcut olması bu sonucu değiştirmeye elverişli değildir. Çünkü, Anayasa Mahkemesi kararının, dava nedeni ile dava konusu üzerinde bir etkisi yok ise de, söz konusu karar, davanın dayandığı hukuki sebebi ortadan kaldırmıştır. Nitekim, Anayasa Mahkemesinin iptal kararları, bu nedenle, iptal edilen kanun yahut KHK hükmüne dayalı olarak açılan derdest (devam eden) davalara da kesin olarak etkilidir. Aksinin kabulü halinde, hukuka ve anayasaya aykırı bulunarak iptal edilen bir kanun veya kanun hükmündeki kararname hükmüne dayalı olarak hüküm kurulması gibi hukuk devleti ilkesine açıkça aykırı bir duruma yol açılması kaçınılmazdır. 

Yukarda da belirtildiği üzere, yasal dayanağı bulunmayan yahut açıklandığı biçimiyle hukuki nedeni bulunmayan bir davanın konusuz kaldığından, hatta ve hatta davanın esastan sonuçlanmadığından söz edilemez. Dava esastan görülmüş ve reddedilmiştir. Bu durumda, yargılama giderleri bakımından HMK’nın 331/1. maddesinin uygulanması olanağı bulunmamaktadır. Aksinin düşünülmesi ve Anayasa Mahkemesinin iptal kararı nedeniyle davanın konusunun kalmadığının kabulüyle buna dayalı olarak davanın açıldığı tarihte haklı nedenlere dayalı olup olmadığının değerlendirilmesi, haklılığın iptal edilen KHK hükmüne dayalı olarak değerlendirilmesi zorunluluğu nedeniyle çelişkili bir yaklaşımı beraberinde getiriyor olmakla benimsenemez. 

Şu halde, aksine bir kanun hükmü bulunmadığı gözetildiğinde, HMK’nın 326/1. maddesi hükmü uyarınca, yargılama giderlerinin aleyhine hüküm verilen davacıya yükletilmesi gerekir. 

Açıklanan nedenlerle, yerel mahkeme kararının yargılama giderleriyle ilgili kesimi bakımından davalı yararına bozulması görüşünde olduğumuzdan, Daire çoğunluğunun aksi yöndeki kararına katılamıyoruz.

Ayşe ALBAYRAK DOĞAN        M.UMUR TARHAN
Başkan Vekili                             Üye

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi

ESAS NO             : 2019/1222
KARAR NO          : 2019/8172

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ       : BAKIRKÖY 1. FİKRİ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ                 : 29/11/2018
NUMARASI         : 2018/341 - 2018/371
DAVACI               : T. CLUB KONFEKSİYON SANAYİ VE TİCARET LTD. ŞTİ.
VEKİLİ                : AV. F.M.
DAVALI               : T. ÇAMAŞIRLARI SANAYİ A.Ş. 
VEKİLİ                : AV. H.E.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada Bakırköy 1. Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesince bozmaya uyularak verilen 29/11/2018 tarih ve 2018/341-2018/371 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesinin davacı vekili tarafından istenildiği ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Sefa Şahinoğlu tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, davalının T.N ana karakterinden ürettiği ek unvanlar ile adına marka tescil başvuruları yaptığını, bu başvuruları yanında davacının ticaret unvanını oluşturan ve tescilsiz olarak kullandığı "T.N CLUB" markasını 2012/15.48 sayı ile 21.06.2002 tarihinde kendi adına tescil ettirdiğini, davalının marka hakkını suistimal ettiğini, tescil ettirdiği markayı da kullanmadığını ileri sürerek davalı adına 2002/15.48 sayı ile tescilli markanın hükümsüzlüğüne ve sicilinden terkinine karar verilmesini istemiştir.

Davalı vekili, davalının markayı kullandığını savunarak davanın reddini istemiştir. 

Mahkemece Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda, davaya dayanak yapılan 556 sayılı KHK'nin 14. maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 2016/148 Esas, 189 Karar sayılı ilamıyla iptal edildiği, yeni 6769 sayılı Sınai Mülkiyet Kanunu'nun 10.01.2017 tarihinde yürürlüğe girdiği için dava tarihi itibariyle dava konusu uyuşmazlığa uygulanmasının mümkün olmadığı, dava konusunun mülkiyeti sınırlandırmaya ilişkin bir nedene dayılı olup yasal boşluğun hakim tarafından doldurulmasının da söz konusu olamayacağı gerekçesiyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, davanın yasal dayanağının Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edilmesi nedeniyle mahkemece konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekli ise de yargılama giderlerinin tarafların haklılık durumuna göre belirlenmiş olması nedeniyle bu hususun sonuca etkili olmamasına göre davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle kararın onanmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle kararın ONANMASINA, temyiz harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 16/12/2019 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

Başkan                  Üye                    Üye                   Üye                       Üye
Ahmet ÖZGAN      A. ALBAYRAK   Dr. A. ASLAN    Dr. O. SEKMEN    M. TUNÇ
                              DOĞAN
                              (M)

KARŞI OY

Dava, 556 sayılı KHK'nın 14 ve 42. maddelerine dayalı olarak açılan markanın kullanmama nedeniyle hükümsüzlüğü istemine ilişkin olup, dayanak maddeler Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir.

Davada uygulanacak hukuki sebebin (kanun hükmünün) Anayasa'ya aykırılığı davanın taraflarınca ileri sürülebileceği gibi mahkemede, hükmün Anayasa'ya aykırı olduğunu ileri sürerek Anayasa Mahkemesi'ne başvurabilir. Uygulanacak hükmün iptali halinde ise davacının netice-i talebini haklı kılacak bir kanun hükmü bulunmayacağından yani dava dayanaksız kalacağından bu durumda davanın konusu kalmayacağına veya karar verilemeyeceğine değil davanın reddine karar verilmesi gerekir.

HMK'nın 326/1 maddesi gereğince ise kanunda yazılı haller dışında yargılama giderleri aleyhine hüküm verilen taraftan alınacağına ve somut uyuşmazlıkta olduğu gibi kanun hükmünün Anayasa Mahkemesince iptali nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde yargılama giderlerinin ne suretle hükmedileceğine ilişkin kanunda ayrıksı bir hükümde bulunmadığına göre davanın reddiyle, yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılması gerekmekle, Sayın Çoğunluk görüşüne katılmıyorum. 

Üye
Ayşe ALBAYRAK DOĞAN