ZORUNLU DAVA ARKADAŞLARINDAN BİRİSİ TARAFINDAN İLERİ SÜRÜLEN YETKİ İTİRAZI HUKUKİ SONUÇ DOĞURMAZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


21 Ara
2020

Yazdır

TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi

ESAS NO            : 2017/4663
KARAR NO         : 2019/2683

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ            : İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                      : 05/03/2015
NUMARASI               : 2012/463 - 2015/103
DAVACI                     : F. A.Ş.
DAVALILAR              : 1- M.Ö.
                                    2- N.Ç.

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerle davanın usulden reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, davalı borçlu Macit Ö. ve dava dışı borçlular hakkında icra takibi yapıldığını, davalı borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla taşınmazlarını düşük bedelle diğer davalı Nurettin Ç.'ya sattığını belirterek, tasarrufların iptalini talep etmiştir.

Davalı Nurettin Ç., dava konusu taşınmazları bedellerini ödeyerek satın aldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

Davalı borçlu Macit Ö. vekili, süresinden sonra verdiği cevap dilekçesi ile tasarrufun iptali davasında davacı durumunda bulunan bankanın tacir olup, alacağının ticari bir alacak olması nedeniyle davaya bakmakla yükümlü olan mahkemenin ticaret mahkemeleri olduğunu belirterek, dosyanın görevli ve yetkili Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesi gerektiğini savunmuştur. 

Mahkemece, yetki itirazının kabulü ile yetki yönünden dava dilekçesinin reddine, genel yetki kuralları çerçevesinde davalının ikametgahı mahkemesinin yetkili olduğuna ve dosyanın davalının yerleşim yeri Mahkemesi olan Küçükçekmece Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

İptal davaları için yasada özel bir düzenleme öngörülmediğinden davanın HMK'nun 6. maddesi gereğince davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerekir. Aynı Yasanın 7/1. maddesi gereğince de davalı birden fazla ise dava bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. İptal davaları ayni hakka değil kişisel hakka dayanan davalardan olduğundan davanın konusu taşınmaz bile olsa HMK'nun 12. maddesinin uygulanma imkanı yoktur. İİK'nun 282 maddesi gereğince davalı borçlu ile borçlu ile doğrudan veya dolaylı işlem yapan 3. kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ve zorunlu dava arkadaşları usul işlemlerini birlikte yapmak zorundadırlar. Yetki itirazının davalılarca birlikte ileri sürülmesi yasa gereğidir. HMK.'nın 60. Madde vereği sadece davalı borçlu tarafından ileri sürülen yetki itirazı hukuki sonuç doğurmaz.

Somut olayda, davalı Macit Ö.'a dava dilekçesi Tebligat K. 21. madde uyarınca 03.01.2013 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş, davalı vekili tarafından 01.02.2013 tarihli cevap dilekçesi ile süresinden sonra yetki itirazında bulunulmuş, yine diğer davalı Nurettin Ç. tarafından süresinde verilen cevap dilekçesinde yetki itirazında bulunulmamıştır. Bu halde, davalı borçlu vekili tarafından yetki itirazının süresinde yapılmadığı yine davalı üçüncü kişi Nurettin Ç.'nın da yetki itirazı olmadığı yetki itirazının zorunlu dava dava arkadaşları tarafından birlikte yapılması gerektiği gözetildiğinde davalı borçlunun yetki itirazının reddine karar verilerek davanın esasının incelenmesi, taraf delillerinin toplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle hüküm tesisi isabetli görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 11/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi. 

Başkan            Üye             Üye         Üye                  Üye
A.Ş.Sertkaya    M.Özcan     B.Aydın    K.Özerdoğan   M.Erol

 

AYNI YÖNDE KARAR:

TÜRK MİLLETİ ADINA

T.C.
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi

ESAS NO            : 2016/9925
KARAR NO         : 2019/3167

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ            : İstanbul 11. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                      : 05/03/2015
NUMARASI               : 2012/465 - 2015/100
DAVACI                     : F. A.Ş.
DAVALILAR              : 1- S.D.
                                    2- S.Ö.

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın yetkisizlik nedeniyle reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı F. A.Ş. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı F. vekili, müvekkili bankanın ilgili şubesince davalı/borçlular Birol S., Sabahat Ö., Macit Ö., Tülay S.'in müşterek borçluluk ve müteselsil kefaletleriyle dava dışı M. Tekstil Tur. San ve Tic. Ltd. Şti.'ne kredi kullandırıldığını, borçlular tarafından kredilerin geri ödenmediğini, hesabın kat edildiğini ve borçlulara ihtarname keşide edildiğini, ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine kredi sözleşmesine istinaden kredi borcunun ödeme vasıtası olarak alınan bono senedine dayalı olarak kredi borçluları hakkında icra takibi yapıldığını ve icra takibinin kesinleştiğini, borçlu şahıslar hakkında şahısların mernis/tebligat adresleri ve işyeri adreslerinde yapılan haciz işlemlerinde borçlu ve borçlular adına haczi kabil menkul malvarlığı bulunamadığının tutanaklarla tespit edildiğini, davalı- satıcı/borçluların taşınmazlarını düşük bedelle ve alacaklılarının izrar ve alacaklılarından mal kaçırmak gayesiyle ellerinden çıkartığını, malvarlıklarını sun'i şekilde eksilttiklerini belirterek davalı Sabahat Ö. tarafından diğer davalı Sibel D.'a satış suretiyle devri yapılan taşınmazların devrine ilişkin 26/12/2011 tarihli tasarrufların iptalini talep etmiştir.

Davalı Sabahat, tasarrufun iptali davasında davacı durumunda bulunan bankanın tacir olup, alacağının ticari bir alacak olması nedeniyle davaya bakmakla yükümlü olan mahkemenin ticaret mahkemeleri olduğunu belirterek dosyanın görevli ve yetkili Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesini savunmuştur.

Davalı Sibel, kendisinin dava konusu gayrimenkulleri emlakçı vasıtası ile bulduğunu ve aldığını, evlerini satan kişilerin sağlık sebepleri ile evlerini sattıklarını, bu sebeple alım satım bedeli ve komisyon parasına karışmadıklarını söyleyerek kendisine komisyon sözleşmesi imzalattığını, daireleri rayice yakın bir değerde aldığını, danışıklı bir alım satım yapmadığını, satın aldığı dairelerin parasını banka kanalı ile ödediğini belirterek açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, davalının yerleşim adresinin Avcılar olduğunu, davacının kambiyo senedi üzerindeki yetki anlaşmasına dayandığını, ancak davalı Sebahat'in senedi şahsi olarak imzaladığını ve tacir olmadığını, HMK.nun 17. madde uyarınca gerçek kişiler tarafından yapılan yetki sözleşmesinin geçerli olmadığını, senedin düzenleme gününde HUMK. nun hükümleri yürürlükte olmakla birlikte ödeme günü olan 26/12/2011 tarihinde HMK. hükümleri ve yukarıda değinilen 17. madde hükmünün geçerli olduğunu,. düzenleme tarihindeki sözleşme devam eden bir usulü işlem olup, ödeme günündeki usul hükümlerinin esas alınacağını, bu nedenle taraflar arasındaki yetki sözleşmesinin geçerli yetki sözleşmesi olarak görülmeyip genel yetki kuralları çerçevesinde davalının ikametgahı mahkemesinin yetkili olduğundan, yetki itirazı ile birlikte belirtildiğinden, yetki itirazının kabulü ile, davanın yetkisizlik nedeniyle reddine karar verilmiş; hüküm davacı F. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava İİK 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir. 

Tasarrufun iptali davaları için yasada özel bir düzenleme öngörülmediğinden davanın HMK'nun 6. maddesi gereğince davalının davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesinde açılması gerekir. Aynı Yasanın 7/1 maddesi gereğince de davalı birden fazla ise dava bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir.

Tasarrufun iptali davaları ayni hakka değil kişisel hakka dayanan davalardan olduğundan davanın konusu taşınmaz bile olsa HMK'nun 12. maddesinin uygulanma imkanı yoktur. İİK'nun 282. maddesi gereğince davalı borçlu ile borçlu ile doğrudan veya dolaylı işlem yapan 3. kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ve zorunlu dava arkadaşları usul işlemlerini birlikte yapmak zorunda olduklarından yetki itirazının da davalılarca birlikte ileri sürülmesi gerekir. İşlem yapan 3. kişiler arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunduğundan ve zorunlu dava arkadaşları usul işlemlerini birlikte yapmak zorunda olduklarından yetki itirazının da borçlu ve 3. kişi tarafından birlikte ileri sürülmesi yasa gereğidir. Yalnız bir davalı tarafından ileri sürülen yetki itirazı hukuki sonuç doğurmaz. HMK’nun 60. maddesine göre ise zorunlu dava arkadaşları birlikte hareket etmek zorundadır Yalnız bir davalı tarafından ileri sürülen yetki itirazı hukuki sonuç doğurmaz.

Ayrıca HMK'nun 19/2. maddesine göre bu yetki kesin yetki kuralı olmadığından taraflarca süresi içerisinde usulüne uygun olarak itiraz halinde mahkemece dikkate alınır. Yine aynı madde de yetki itirazının cevap dilekçesi ile ileri sürülmesi gerektiği belirtilmiştir. Tasarrufun iptali davaları basit yargılama usulüne tabi dava olup HMK'nun 317/2. maddesine göre cevap dilekçesi dava dilekçesinin tebliğinden itibaren iki haftadır. Mahkemece yetkisizlik kararı verilmiş ise de verilen sonuç doğru görülmemiştir. Somut olayda, davalılar ayrı ayrı cevap süresi içerisinde yetki itirazında bulunmamışlardır. Sadece davalı borçlu Sabahat alacağının ticari bir alacak olması nedeniyle davaya bakmakla yükümlü olan mahkemenin ticaret mahkemeleri olduğunu belirterek dosyanın görevli ve yetkili Ticaret Mahkemesi'ne gönderilmesini şeklinde belirtmiş olmasına rağmen, borçlunun zorunlu dava arkadaşı olan 3. kişi Sibel yetki itirazında bulunmamıştır. Bu nedenle ileri sürülen yetki itirazı geçersizdir. Ayrıca 06.05.2014 tarihinde yapılan ön inceleme duruşmasında da her iki davalı vekili de hazır olup yetki itirazında bulunmamışlar, tahkikata geçilmesini talep etmişler ve aynı celse tahkikata geçilmesine karar verilmiştir. Bu durumda usulüne uygun HMK 19/2 gereği​ yetki itirazında bulunmadığından yetki itirazının reddi ile işin esasına girilerek taraf delillerinin toplanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde yetkisizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı F. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacı F.'a geri verilmesine 18/03/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi. 

Başkan            Üye             Üye            Üye         Üye
A.Ş.Sertkaya    B.Demirel    M.Özcan   B.Aydın    M.Erol