T.C.
YARGITAY    
3. HUKUK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI

ESAS NO       : 2016/22416
KARAR NO    : 2018/11055

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ          :
NİKSAR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ                    : 15/03/2016
NUMARASI             : 2011/417 - 2016/217
DAVACI                   : N.Ö. 
DAVALILAR            : 1- A.Ö. VEK. AV. Ş.O., 2- H.Ö., 3- B.Y.

Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda; davanın reddine yönelik olarak verilen hüküm, davacı tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle; duruşma günü olarak belirlenen 06.11.2018 tarihinde davacı asil Naci Ö. geldi. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı ve hazır bulunan davacı asilin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için saat 14.00'e bırakılması uygun görüldüğünden, belli saatte dosyadaki bütün kağıtlar okunarak, Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlenip, gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y     K A R A R I

Davacı; ortaklığın giderilmesi davası sonucunda satışına karar verilen 4.1 ada 27 parsel üzerindeki ev, kepeklik, ahır ve ağaçlardan ibaret olan muhdesatların kendisine ait olduğunu, davalı Ali Ö.'in gerek taşınmazda sonradan hisse sahibi olması, gerekse yerini fiilen ayırması nedeniyle muhdesatlar üzerinde hak sahibi olmadığını ileri sürerek; muhdesatların kendisine ait olduğunun tespit ve tescilini, olmadığı takdirde sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca muhdasatların değeri olan 31.000 TL'nin davalılardan tahsilini talep etmiştir.

Davalı Ali Ö.; dava tarihi itibariyle yapılmış bir satış işlemi bulunmadığından sebepsiz zenginleşme oluşmadığını, dolayısıyla davacının, davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Davalılar Hasan Ö., açılan davaya bir diyeceğinin olmadığını bildirmiştir.

Davalı Binnaz Y., taşınmaz üzerindeki muhdesatların davacıya ait olduğunu bildirmiştir.

Mahkemece; davanın açıldığı tarihte henüz dava konusu taşınmazın satışına ilişkin ihalenin tamamlanmadığı, her davanın açıldığı tarihteki duruma göre yürütülerek sonuçlandırılmasının yasal zorunluluk olduğu, dava açıldıktan sonra meydana gelen olaylar ve ortaya çıkan sonuçların o davanın konusu yapılamayacağı, dava açıldığı tarihte var olmayan satış işlemine yönelik olarak dava açmakta davacının hukuki yararının bulunmadığı, hukuki yararın dava şartı olduğu ve bu dava şartı eksikliğinin giderilmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

1-) Davada, dava konusu taşınmazın davacı paydaşa ait muhdesatlar ile birlikte satılacak olması nedeniyle paydaş olan davalıların sebepsiz zenginleşeceği ileri sürülerek, muhdesatların bedelinin tahsili istenmiştir.

Sebepsiz zenginleşmede bir tarafın mal varlığının diğer tarafın malvarlığı aleyhinde çoğalması gerekir. Yani zenginleşme fakirleşmenin karşılığı olmalıdır. Başka bir anlatımla aralarında illiyet bağı bulunmalıdır. İade borcunun kapsamını belirlemede öncelikle fakirleşme ve zenginleşme zamanının tesbit edilmesi gerekir. Yargıtay'ın bu yönde yerleşmiş uygulamasına göre: elbirliği veya paylı mülkiyete tabi taşınmazlarda, ekonomik yönden zenginleşmenin ve fakirleşmenin, taşınmazdaki ortaklığın satış suretiyle giderildiği anda gerçekleştiği kabul edilmektedir.

Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, hukuki yarar bir dava şartıdır (HMK. m. 114/1-h). Ne var ki, bir dava şartı noksan olmasına rağmen esasa girilmiş ve dava sırasında o dava şartı noksanlığı ortadan kalkmış ise, hüküm anında bütün dava şartları tamam olduğundan, davanın esası hakkında karar verilmelidir. Diğer bir anlatımla; dava, bir dava şartının başlangıçta noksan olduğu gerekçesiyle usulden reddedilemez. 

Dosyadaki bilgi ve belgelerden; davanın 24.10.2011 tarihinde açıldığı, dava konusu taşınmazın 27.10.2011 tarihinde davalılardan Ali Ö.'e satıldığı, 04.01.2012 tarihinde diğer paydaşlara paylarına düşen satış bedellerinin ödendiği anlaşılmıştır.

Bu durumda, yargılama sırasında taşınmazın satılmasıyla hukuki yarar şartı gerçekleşmiştir. Eş söyleyişle, davanın açıldığı tarihte noksan olan dava şartı, hükmün verildiği tarihte mevcuttur.

Hal böyle olunca, mahkemece, dava şartı noksanlığının ortadan kalktığı gözetilerek, davanın esasının incelenmesi ve ulaşılacak sonuca göre uyuşmazlığın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ve eksik inceleme ile davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırıdır.

2-) Bozma nedenine göre, davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda birinci bendde açıklanan nedenlerle hükmün HUMK'nun 428. maddesi gereğince davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bendde açıklanan nedenle davacı tarafın diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK'nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK'nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 06.11.2018 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan               Üye                   Üye                  Üye               Üye
M. DUMAN          F. PINARCI       M. ÖZER         H. KANIK      E. ATEŞ

BİLGİ : 
Hukuki yararın tamamlanamaz dava şartı olduğu yönündeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 14 Mart 2018 tarihli kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/belirsiz-alacak-davasinda-hukuki-yarar-dava-sarti-sonradan-tamamlanamaz