DAVA KONUSU EDİLMEYEN MANEVİ TAZMİNAT ISLAH YOLUYLA TALEP EDİLEBİLİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


09 Eki
2017

Yazdır

T.C.
YARGITAY
21. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2017/2606
KARAR NO    : 2017/5541

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ           :
Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi
TARİHİ                     : 16/03/2017
NUMARASI             : 2017/591 - 2017/508
DAVACI                   : O.G. Vek. Av. S.A.K.
DAVALI                   : A. Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı Vek. Av. M.A.

İLK DERECE MAHKEMESİ : A. Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı Vek. Av. M.A.
TARİHİ                                  : 01.12.2016
NUMARASI                          : 2016/75 - 2016/690

K A R A R    

A) Davacı İstemi :

Davacı, davalıya ait iş yerinde hizmet akdi ile çalışır iken 15/08/2007 tarihinde uğradığı iş kazasında sol ayak  topuk kemiği kırılarak cismani zarara uğradığını olayın güvercinlik şantiyesi iş yerinde 1600 lük büzlerin kamyona yüklenmesi işi için kamyon kasası üzerinde iş güvenliği önlemleri alınmadan çalışırken ayağın burkulması sonucu 2m yükseklikten yere düşme biçiminde meydana geldiğini davalının olay sebebi ile sorumlu olduğunu belirterek dava dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak suretiyle 1000 TL maddi tazminat, ıslah dilekçesi ile de manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müteselsilen davalıdan tahsilini talep etmiştir.

B) Davalı Cevabı :

Davalı vekili; işçinin kendi hatasından dolayı ayağını burkması nedeniyle olayın meydana geldiğini davalı tarafın her hangi bir kusur bulunmadığını işçi işini yaparken gereken dikkat ve özeni göstermek zorunda olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.

C) İlk Derece Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı :

Mahkemenin, davacı vekili dava dilekçesinde 15/08/2007 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle fazlaya ilişkin hakların saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Davacı vekili daha sonra 13/06/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat istemini ıslah ederek toplam 22.349,14 TL olarak arttırmış, ayrıca 50.000,00 TL manevi tazminat istemi yönünden davasını ıslah etmiştir. Ancak dava dilekçesinde istenmeyen bir talep bakımından davanın ıslah edilebilmesi mümkün bulunamadığından davacı tarafından manevi tazminat yönünden yapmış olduğu ıslah talebinin reddine karar verilmiştir. Alınan kusur raporuna göre davaya konu iş kazası nedeniyle  davacının %40 oranında davalı tarafın ise %60 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir. SGK tarafından davacının maluliyet oranı %13,3 oranında belirlenmiştir. Davacının işveren davalı A. Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı Fen işleri Daire Başkanlığı'nın işi ile ilgili olarak davacının şoförlüğünü yaptığı kamyon ile büzlerin taşınması görevini yapmak üzere güvercinlik şantiyesinde iken büzlerin kamyona yüklenmesi ve kapağın kapanmasına yardım için çıktığı aracın üzerin inerken topuğunun üzerine düşerek sol ayak topuk kemiğinin kırılması şeklinde meydana gelen olay nedeniyle davalı tarafın %60 davacı tarafın %40 oranında kusurlu olduğu, hesap bilirkişi tarafından rapora göre yaralanma derecesi ve belirlenen % 13.3 oranındaki maluliyet durumuna göre davacının talep edebileceği maddi tazminat miktarının 22.349,14 TL olduğu gerekçesine dayandığı anlaşılmıştır

Mahkemece, maddi tazminatın kabulüne, manevi tazminatın reddine karar verilmiştir                

İstinaf başvurusu :

Davacı vekili, ıslah ile manevi tazminat talebinde bulunulabileceğini, oysa manevi tazminat yönünden ıslah talebinin reddine karar verildiğini, başvuru harcı yatırılarık manevi tazminat istenmesi Yüksek Mahkeme kararları ile de kabul edildiği gerektiği gerekçesiyle istinaf yoluna başvurmuştur.

Davalı vekili, İşçinin kendi hatasından dolayı ayağını burkması nedeniyle müvekkile karşı dava açılmasının hukuka uygun olmadığını, kişisel kusurdan dolayı dava açılamayacağını, işini yaptığı sırada gerekli özeni göstermesi gerektiği gerekçesiyle istinaf yoluna başvurmuştur.

D) Bölge Adliye Mahkemesi Gerekçesi ve Kararı:

Bölge Adliye Mahkemesinin; iş kazasının büz yükleme işi sırasında yapıldığı açıktır. Kusur raporu hazırlanırken hangi nedenle hangi tarafa ne oranda kusur atfedildiği İş Kanununun 77. maddesi ve İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Tüzüğünün 2 ve 4. maddeleri kapsamında gerekçeli olarak açıklanmış, kazada davacı işçinin %40, davalı işverenin de %60 kusurlu bulunmasına dair rapor dosya kapsamına ve kazanın oluşuna uygun bulunmuştur, Dava dilekçesinde talep edilmeyen manevi tazminat ıslah dilekçesi ile başvuru harcı ve nispi harç yatırılmak suretiyle talep edilmiştir. Bu talep ek dava olarak kabul edilerek manevi tazminat talebi yönünden de karar vermek gerekir. Kazadaki kusur durumu, oluşan maluliyet, tedavi süreci, ekonomik koşullar, tazminatın genel ilkeleri ve kaza tarihi dikkate alındığında 6.000,00 Tl manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği, gerekçesine dayandığı anlaşılmıştır    

Bölge Adliye Mahkemesince,davalı vekilinin istinaf nedenleri ve davacı vekilinin diğer istinaf nedenlerinin reddi ile davacı vekilinin ıslahla talep edilen manevi tazminata ilişkin istinaf başvurusu kabul edilerek ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak  yeniden hüküm kurulmuştur. 

E) Temyiz :

Davacı vekili, Bölge Adliye mahkemesi kararı ile maluliyet durumuna göre reddedilen 44.000,00 TL manevi tazminatın çok az olduğu gerekçesiyle temyiz yoluna başvurmuştur.

Davalı vekili; davacı tarafından maddi tazminat talebiyle dava açıldığı, işçinin kendi hatasından dolayı ayağını burkması nedeniyle müvekkile karşı dava açılmasının hukuka uygun olmadığı, kişisel kusurdan dolayı dava açılamayacağını, işini yaptığı sırada gerekli özeni göstermesi gerektiği gerekçesiyle  temyiz yoluna başvurmuştur.

Maddi tazminat yönünden kurulan hükme  gelince ;

Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararlar için kesinlik sınırı, karar tarihi 20.07.2016-02.12.2016 tarihleri arasında 5.000 TL, 02.12.2016 - 31.12.2016 tarihleri arasında 40.000 TL, 01.01.2017 tarihinden sonra verilen karar için 41.530,00 TL'dir. 

Dosya içeriğine göre dava konusu maddi tazminat 22.349,14 TL’dir    

Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihine göre uyuşmazlık konusu değerin yukarıda belirtilen kesinlik sınırını geçmediği anlaşıldığından, mahkeme kararının temyiz kabiliyeti yoktur. 

Temyiz edilen miktar karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı kapsamında kaldığından davalının temyiz istemi maddi tazminata yönelik olduğundan  H.M.K.'nun 362/1-a ve 362/2 maddeleri uyarınca REDDİNE,

Manevi tazminata gelince;

Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,

F) Delillerin Değerlendirilmesi ve Gerekçe :    

Dosya içindeki kayıt ve belgelerden;davacının kamyon şoförü olduğu, kamyona büz yükleme sırasında kazanın meydana geldiği, davacının %40 oranında davalı tarafın ise %60 oranında kusurlu olduğu, Kurum tarafından davacının maluliyet oranı %13,3 oranında belirlendiği anlaşılmıştır

Gerek mülga B.K'nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesinde Hakimin bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene uygun bir miktar paranın manevi zarar adı ile ödenmesine karar verebileceği öngörülmüştür. Hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi zarar adı ile zarar görene verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır.  Bedensel bütünlük eş deyişle vücut bütünlüğü kavramının fizik bütünlük yanında ruhsal bütünlüğü ve sağlığı da kapsadığı tartışmasızdır. Olayın özelliklerinin neler olduğu 22.6.1966, 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklanmıştır. Bunlar her olayda değişebilir. Bu nedenle Hakiminin kararında bu özellikleri objektif ölçülere göre göstermesi gerekir. 

Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi Hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir. 

Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü,  tarafların kusur durumu olayın ağırlığı davacının sürekli iş göremezlik oranı, işçinin yaşı,  olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. (HGK 23.6.2004, 13/291-370) 

Bu ilkeler gözetildiğinde davacı yararına hüküm altına alınan 6.000,00-TL manevi tazminatın çok az olduğu açıkça belli olmaktadır.       

O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.

Davacının istinaf başvurusunun kabulü ile yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınarak olaya uygun manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, manevi tazminatın takdirinde yanılgıya düşülerek, çok az takdiri suretiyle yazılı şekilde hüküm kurması  usul ve yasaya aykırı olduğundan temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebepten dolayı BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASI gerekmiştir.     

G) SONUÇ :

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz harcının istek halinde davacı ile davalıya iadesine 15.06.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan                   Üye                    Üye                     Üye                      Üye
Mesut  BALCI         H. KARA            A. YENER           G. MISIR             D. KORKMAZ


BİLGİ : Dava konusu edilmeyen manevi tazminatın, ıslah yoluyla talep edilemeyeceğine ilişkin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 15 Haziran 2016 tarhili Kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/dava-konusu-edilmeyen-manevi-tazminat-islah-yoluyla-talep-edilemez

 

 

AKSİ YÖNDE :

T.C.
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi

ESAS NO             : 2016/10831 
KARAR NO          : 2017/1213

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ       : Antalya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                 : 06/04/2016
NUMARASI          : 2011/409-2016/208
DAVACI                : D.D.
DAVALILAR         : 1- D. Sigorta AŞ
                                2- İ.D.
                                3- (A. İl Emniyet müdürlüğüne izafeten) İçişleri Bakanlığı

BİRLEŞTİRİLEN DAVA
MAHKEMESİ        :
Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
NUMARASI          : 2012/391-  2012/335
DAVACILAR         : 1- A.D.
                                2- F.D.
                                3- H.E.D.
                                4- D.D. (velayeten D. ve H.E.D.) 
DAVALILAR         : 1- İ.D.
                                2- (A. İl Emniyet müdürlüğüne izafeten) İçişleri Bakanlığı

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün, süresi içinde davacılar vekili, davalı İçişleri Bakanlığı vekili ile davalı İbrahim D. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:

-K A R A R-

Davacı vekili, müvekkilinin yaya kaldırımında bulunduğu sırada davalıların sürücüsü, işleteni ve ZMMS'si olduğu otomobilin kaldırıma çıkarak müvekkile çarpması sonucunda yaralandığını, müvekkilin A. Üniversitesi Gastroentroloji bölümünde profesör olduğunu, olay günü muayenehanesine gitmek için aracını park ettikten sonra yaya kaldırımında yürürken davalı tarafın asli ve tam kusuru ile meydana gelen kazada yaralandığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 5.000,00 TL karşılanmayan tedavi ve bakım gideri, 15.000,00 TL geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminatı olarak toplam 20.000,00 TL maddi ve 100.000,00 TL manevi tazminatın  kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; yargılama sırasında maddi tazminat talebini 4.795.843,73 TL olarak ıslah etmiş, manevi tazminat taleplerini de davacı Dinç D. için 750.000,00 TL, eşi Hatice Elvan için 250.000,00 TL, çocuk Demir için 250.000,00 TL olarak artırdıklarını beyan etmiştir.

Birleşen davada davacılar vekili, kazada davacıların oğlu/ babası ve eşi olan Dinç D.'in yaralandığını, buna çok üzüldüklerini belirterek davacı Anne Fevdiye, baba Aydın için 25.000,00'er TL, eş Hatice Elvan için 75.000,00 TL ve çocuk Demir için 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı D. Sigorta A.Ş vekili; davadan önce davacı tarafça müvekkil şirkete başvurulmadığını, davacının maluliyeti olup olmadığının kanıtlanması gerektğini, tedavi giderlerinin müvekkil şirketten istenemeyeğini, 6111 sayılı Yasaya göre tedavi giderlerinden müvekkil şirketin sorumlu olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. 

Davalı İçişleri Bakanlığı vekili, davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, sürücü polis memurunun ekip otosu ile seyri sırasında önüne aniden bir motorsiklet  çıktığı için direksiyonu önce sola sonra sağa kırmak zorunda kaldığını, dava dışı motorsiklet sürücüsünün ağır kusurunun illiyet bağını kestiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece; toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre; asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne, davacı Dinç D. için ıslah gibi 4.795.843,73 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı tutulmasına, davacı Dinç D. için 250.000,00 TL, davacı Hatice Elvan için 50.000,00 TL, çocuk Demir D. için 25.000,00 TL, davacı baba Aydın D. için 5.000,00 TL ve  davacı anne Fevdiye D. için 5.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı İbrahim D. ve İçişleri Bakanlığı'ndan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili, davalı İçişleri Bakanlığı vekili ile davalı İbrahim D. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

1- Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına adli yardım talebinin kabul edilmesine göre, davacılar vekili, davalı İçişleri Bakanlığı vekili ile davalı İbrahim D. vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2- Asıl dava, trafik kazasından kaynaklanan iş göremezlik tazminatı ve manevi tazminat, birleşen dava manevi tazminat istemine ilişkindir. 

Manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de gözönünde tutularak, B.K.’nun 47. maddesindeki özel haller dikkate alınarak, hak ve nesafet kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Zira, M.K'nun 4.maddesinde, Kanunun takdir hakkı verdiği hallerde hakimin hak ve nesafete göre hükmedeceği öngörülmüştür. 

Somut olayda, kaza tarihi, kusur durumu, tarafların sosyal ve ekonomik durumlarına ilişkin hususlar  birlikte değerlendirildiğinde, davacı anne Fevdiye D. ile davacı baba  Aydın D. için birleşen davada takdir olunan manevi tazminatın bir miktar az olduğu görülmüş ve manevi tazminat miktarı davacı anne ve baba yönünden  bir miktar artırılmak suretiyle hakkaniyete uygun bir manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir. 

3- HUMK.'nun 83. ve devam maddelerinde( 6100 sayılı HMK 176. ve devamı maddeleri) düzenlenmiş olan ıslah müessesesi, mahkemeye yöneltilmesi gereken tek taraflı ve açık bir irade beyanı ile tarafların dilekçelerinde belirttikleri vakıaları, dava konusunu veya talep sonucunun değiştirebilmesi imkanını sağlamaktadır. Usule ilişkin işlemlerin tamamen ya da kısmen ıslahı mümkündür. Ancak, her iki durumda da usulüne uygun açılmış bir davanın bulunması şarttır. Bu hale göre  yargılaması devam eden bir dava içinde ıslah ile ikinci bir talepte bulunma olanağı bulunmadığı gibi, ıslahla dava dilekçesinde talep edilmeyen manevi tazminat istenemeyeceği gibi, dava dilekçesinde talep edilen manevi tazminat miktarı da ıslahla artırılamaz. Bu nedenlerle somut olayda; davacı Dinç D. yönünden kendi yaralanması ile ilgili olarak dava  dilekçesinde talep edilen 100.000,00 TL  manevi tazminatın 250.000,00 TL olarak ıslah edilmesi ve Mahkemece ıslah dilekçesinde artırılan manevi tazminat miktarı nazara alınarak dava dilekçesinde talep edilen miktarın üzerinde manevi tazminata hükmedilmesi hatalı olduğu gibi; birleşen davada davacı eş Hatice Elvan için talep edilen 75.000,00 TL manevi tazminat ile çocuk Demir için talep edilen 50.000,00 TL manevi tazminatın  ıslah dilekçesi ile ayrı ayrı 250.000,00 er TL olarak artırılması ve mahkemece davacı eş ve çocuk yönünden dava dilekçesinde talep edilen miktarları aşacak bir manevi tazminat miktarına hükmedilmemiş ise de davacı eş ve çocuk için hükmedilen manevi tazminatların taktirinde ıslah dilekçesinde artırılan rakamların dikkate alınması da doğru görülmemiştir. Bu halde mahkemece yapılacak iş; davacı Dinç, eşi Hatice Elvan ve oğlu Demir D. için dava/birleşen dava dilekçelerinde talep edilen  miktarlar nazara alınarak ve olayın oluşu, tarafların sosyal ve ekonomik durumu vs nazara alınarak hak ve nefasete uygun bir manevi tazminata hükmetmek olmalıdır. Açıklanan nedenlerle kararın bozulması gerekmiştir.

4- İş göremezlik zararının hesabında davacının gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Çalışma hayatının aktif çalışma dönemi ve emeklilik dönemi olan pasif devre olarak ayrılması ve özel yasalarında çalışma süreleri ayrık olarak belirtilmemiş (asker, polis vb. gibi) kişiler yönünden 60 yaşın aktif çalışma devresi, bakiye yaşam süresi varsa bu sürenin de pasif çalışma dönemini oluşturduğu, tazminatın hesabında pasif devrede de zararın oluşacağı ve bu zararın asgari ücret düzeyinde bir zarar olacağının kabulünün gerektiği Dairemizin yerleşmiş içtihatlarındandır.

Somut olayda davacı Dinç D., kaza tarihinde A. Üniversitesinde tıp profesörü olarak çalışmakta olup aynı zamanda muayenehane işletmektedir. Davacının doyada mevcut 2012 temmuz ayı maaş bodrosuna göre maaşı 3.628,53 TL olup, vergi beyannamesinde, muayenehanesinin 2011 yılı yıllık  geliriinin 2.096,78 TL olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan 24.06.2015 tarihli aktüer raporunda, davacının bakiye ömrünün aktif, pasif dönem olarak ayrılmasına, pasif dönemde AGİ'siz asgari ücret üzerinden hesap yapılmasına rağmen, davacı Dinç D.’in aktif dönemde elde ettiği  gelirin ellerindeki belgelere gore emsal bir porofesörün gelirinin  en az aylık 22.776,50 TL yani asgari ücretin 25,017 katı olduğu kabul edilerek hesaplama yapılmıştır. Mahkemece bu rapora gore karar verilmiştir. Ancak aktüer raporunda; davacının gelirinin tespitinde nazara alındığı belirtilen belgeler açıklanmamıştır. Bu nedenle, yeterli, açık ve denetime elverişli olmayan rapora göre karar verilmesi de doğru görülmemiştir.

SONUÇ : Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan  nedenlerle davacılar vekili, davalı İçişleri Bakanlığı vekili ile davalı İbrahim D. vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin, 3 ve 4 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davalı İçişleri Bakanlığı vekili ile davalı İbrahim D. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılar, davalı İbrahim D.'a geri verilmesine 09/02/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan                 Üye                 Üye                  Üye                 Üye
A.Ş.Sertkaya         M.Özcan          H.Tuztaş          R.Eğri              B.Aydın