GEREKÇELİ KARARDA UYAP KAYITLARI İLE FİZİKİ TUTANAK ARASINDA ÇELİŞKİ OLMASI BOZMA SEBEBİDİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


21 Kas
2020

Yazdır

T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2017/4373
KARAR NO    : 2020/3736

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

DAVA TÜRÜ          : TAPU İPTALİ VE TESCİL-TENKİS

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil- tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabul kısmen reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından süresinde duruşma istekli olarak, davalılardan Gülbiye ve Mehmet S. tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 14.07.2020 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacılar vekili Avukat G.K. ile diğer temyiz eden vekili Avukat S.F. geldiler, davetiye tebliğine rağmen davalı Mustafa E. gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi Gülçin Türkay tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis isteğine ilişkindir. 

Davacılar, mirasbırakanları Mehmet S.’in adına kayıtlı 23 parça taşınmazlarından bir kısmını ölünceye kadar bakma akdi, bir kısmını bağış, bir kısmını ise ara malik kullanmak suretiyle satış yolları ile davalı ikinci eşi Gülbiye’ye ve ikinci eşinden olma oğlu diğer davalı Mehmet’e temlik ettiğini, yapılan işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişler, aşamada 10.09.2015 tarihli ıslah dilekçesi ile tapu iptali tescil talepleri kabul edilmediği takdirde tenkis talebinde bulunduklarını bildirmişlerdir. 

Davalılar Gülbiye ve Mehmet S., murisin hastalıkları ve her türlü bakım ve gözetimi ile davalı Gülbiye’nin ilgilendiğini, bu nedenle murisin bir kısım taşınmazlarını ölünceye kadar bakım akdi ile Gülbiye’ye devrettiğini, diğer davalı Mehmet S.'in ise babasına karşı evlatlık vazifesini layıkıyla yerine getirdiğini, bu nedenle minnet duygusu ile bir kısım taşınmazların bağışlandığını, satış yolu ile devredilen taşınmazların ise muristen değil, davalılardan Mehmet E.’den bedeli karşılığında satın alındığını, 21 ada 7 parsel sayılı taşınmazın öncesinde davalılardan Gülbiye’ye ait olduğunu, oğlu davalı Mehmet’e devredilmek üzere muris Mehmet’e temlik edildiğini, emanetçi olarak taşınmazı üzerine alan murisin daha sonra bu taşınmazı davalı Mehmet’e devrettiğini belirterek davanın reddini savunmuşlar, diğer davalı Mustafa E. duruşmada davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece, dava konusu edilen 6300 parsel ile ilgili yapılan araştırmada böyle bir parselin bulunmadığı anlaşıldığından bu parsel ile ilgili davanın reddine, tenkis talebinin hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle reddine, ölünceye kadar bakma akdi ile davalı Gülbiye’ye devredilen 8 parça taşınmaz yönünden mal kaçırma kastı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine, davalı Mehmet S.’e bağış yolu ile devredilen 11 parça taşınmaz yönünden muvazaanın söz konusu olmadığı gerekçesi ile davanın reddine, satış yolu ile davalılara devredilen 2938-2939 ve 21 ada 7 parsel sayılı taşınmazların devrinin muvazaalı olduğu gerekçesi ile bu taşınmazlar yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.

Hemen belirtilmelidir ki, duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, 6100 sayılı HMK'nun 298. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte tam olarak yazması ve hüküm sonucunu 6100 sayılı HMK'nun 297/2. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.

Ne var ki, uygulamada 6100 sayılı HMK'nun 294. maddesinin getirdiği imkândan faydalanarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağa geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.

İşte bu gibi hallerde, tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK’nın yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum oluşturur. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargının, hakimin ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.

Öte yandan; 6100 sayılı HMK'nun 445/2. maddesinde; “...Bu kanun kapsamında fiziki olarak hazırlanması öngörülen tutanak ve belgeler güvenli elektronik imzayla elektronik ortamda hazırlanabilir ve gönderilebilir.” hükmüne yer verilmiştir. 

Somut olayda; hükmün tefhim edildiği 10.05.2016 tarihli duruşmada; UYAP kayıtlarında dava konusu taşınmazlardan 21 ada 7 parsel sayılı taşınmaz yönünden; “4/16 payın davacı Neziha F. …” denildiği halde, fiziki tutanakta 4/16 kısmının üzeri kalemle çizilerek paraflanmış şekilde 2/16 olarak düzeltilmiş ve gerekçeli kararda da “2/16 … ” yazılmak suretiyle, elektronik imza ile kaydedilen kısa kararla çelişkili şekilde gerekçeli karar oluşturulması doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.

Tarafların temyiz itirazının kabulü ile, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma sebebine göre temyize konu diğer hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, 02.01.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden taraflar vekilleri için 2.540 TL. duruşma vekâlet ücretinin karşılıklı olarak alınıp birbirlerine verilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.07.2020 tarihinde oybirliğiyle karar verildi. 

Başkan V.        Üye                Üye               Üye              Üye
M. ÖZCAN       R. ÜLGER     T. T. GENÇ    İ. AYSAL      F. DEMİR

BİLGİ :
"Mahkemece kısa kararın UYAP ortamında sonradan değiştirilmesi önemli bir usul hatasıdır" şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 25 Ocak 2017 tarihli kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/mahkemece-kisa-kararin-uyap-ortaminda-degisitirilmesi-usul-hatasidir