KANUN YOLU SÜRESİNİN HATALI GÖSTERİLMESİ SONUCU TARAFIN YAPTIĞI BAŞVURU İNCELENMELİDİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


09 Tem
2018

Yazdır

T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2015/15410
KARAR NO    : 2018/233

Y A R G I T A Y   İ L A M I

Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.

KARAR

Basit yargılama usulüne tabi yargılamalara ilişkin olarak 6100 sayılı HMK.nun “Hüküm” başlıklı 321. maddesinde aynen;

1- Tahkikatın tamamlanmasından sonra, mahkeme tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Taraflara beyanda bulunabilmeleri için ayrıca süre verilmez.

2- Kararın tefhimi, mahkemece hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklanması ile gerçekleşir. Ancak zorunlu hâllerde, hâkim bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle, sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebilir. Bu durumda gerekçeli kararın en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılması gerekir.” hükmü düzenlenmiştir.321. maddedeki “hükme ilişkin tüm hususlar” dan kastedilen HMK.nun 297. maddesindeki unsurlardır. Buna göre; mahkeme, tahkikatın tamamlanmasından sonra, tarafların son beyanlarını almalı ve yargılamanın sona erdiğini bildirdikten sonra hükmü tefhim etmelidir. Kural olarak, mahkemece kararın tefhiminde hükme ilişkin tüm hususlar açıklanmalıdır. 

HMK.nun 322. maddesi atfı ile uygulanmakta olan HMK.nun 297. maddesinde hükmün kapsamı açık bir şekilde düzenlenmiştir. Buna göre; mahkeme, gerekçesi ile birlikte tefhim ettiği hüküm de taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, yargılama giderleri ile taraflardan alınan avansın harcanmayan kısmının iadesi, varsa kanun yolları ve süresini sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde göstermesi gereklidir. Bu kanunun getirdiği bir zorunluluktur. Ancak zorunlu hâllerde, hâkim bu durumun sebebini de tutanağa geçirmek suretiyle sadece hüküm özetini tutanağa yazdırarak kararı tefhim edebilir. Bu durumda gerekçeli karar en geç bir ay içinde yazılarak tebliğe çıkartılmalıdır. Bir diğer deyişle, HMK.nun 321. maddesinde belirtilen şekilde hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte tefhim edilemediği hallerde gerekçeli kararın mutlaka taraflara tebliğ edilmesi gereklidir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 21.01.2015 tarih 2014/9-1438 E - 2015/580K. kararı). 

09/06/1932 tarih ve 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’nun 02/03/2005 tarih ve 5311 sayılı Kanunla değişmeden önceki 363. maddesine göre icra mahkemesinin nihai kararları tefhim veya tebliğinden itibaren 10 gün içinde temyiz edilebilir. Maddedeki “tefhim” kavramının "hükme ilişkin tüm hususların gerekçesi ile birlikte açıklandığı hal" olarak anlaşılması zorunludur. Bu nedenle, yukarıda açıklanan nitelikte bir tefhim varsa temyiz süresi tefhim tarihinden itibaren, aksi halde gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlayacaktır.

Mahkemece temyiz talebinin süresinde olmaması nedeniyle temyiz dilekçesinin reddine karar verdiği 13.02.2015 tarihli kararında iş bu kararın tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde Yargıtay'da temyiz yoluna başvurulacağı yazılmış ve ek kararı tebliğ alan alacaklı vekili de 10. gün kararı temyiz etmiştir. HUMK. m.432/son hükmü gereğince bu ret kararına karşı temyiz süresi ise kararın tebliğinden itibaren 7 gündür. Fakat Mahkemece '' tebliğ tarihinden itibaren 10 gün içinde '' denilmek suretiyle istinaf süresi konusunda tarafları yanıltacak şekilde hüküm oluşturulmuştur. Anayasa Mahkemesi'nin 20/1/2016 gün, 2013/7114 başvuru numaralı kararında da belirtildiği üzere kararda temyiz süresinin hatalı gösterilerek hukuki belirsizliğe yol açılması, Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkının ihlal edilmesi sonucunu doğurmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın 297/1-ç maddesi ve Anayasa’nın 40. maddesi hükümlerine göre de kararda yasa yolu, süresi, mercii ve şeklinin açıkça gösterilmesi gerekmektedir. 

Yukarıda açıklanan mevzuat hükümleri ve Anayasa Mahkemesi’nin kararı ışığında Mahkemenin kanun yolunu ve süresini taraflara doğru gösterme yükümlülüğü göz önüne alındığında alacaklı vekilinin temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine dair karara yönelik temyiz talebinin süresinde olduğu oyçokluğu ile kabul edilerek, temyize konu Gediz İcra Hukuk Mahkemesi'nin 2014/.1 Esas sayılı dosyasında hükmün tefhim edildiği 15.01.2015 tarihli duruşmada belirtilen yasa maddelerine uygun karar verilmediğinden ve yasa yolu süresinin tefhimle işlemeye başlayacağından söz edilemeyeceğinden, davalı alacaklının temyiz dilekçesinin süresinde kabulü gerekir. Bu nedenle mahkemenin temyizin süresinde bulunmadığından temyiz dilekçesinin süre yönünden reddine dair verdiği 13.02.2015 tarihli kararın kaldırılmasına oybirliği ile karar verildi. 

Alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının incelemesine geçildi.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre yerinde bulunmayan temyiz sebeplerinin reddiyle usul ve kanuna uygun Mahkeme kararının İİK'nun 366. ve HUMK'nun 438. maddeleri uyarınca ONANMASINA, taraflarca İİK'nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine 11.01.2018 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

Başkan                 Üye                    Üye                            Üye                      Üye
F. AKÇİN               N. ŞİMŞEK        E. SARICALAR         F. EROĞLU          M. K. ÇETİN

MUHALEFET ŞERHİ

Her ne kadar mahkemece 13.02.2015 günlü ek kararında temyiz süresi olarak 10 gün gösterilmişse de uygulanması gereken 1086 sayılı HUMK'nun 423/son maddesi hükmü uyarınca ek kararın temyiz süresi 7 gündür. Yasanın açıkça gösterdiği temyiz süresi yerel mahkeme hakimi tarafından yanlışlıkla 10 gün olarak gösterilmiş ve alacaklı vekili de 7 günlük temyiz süresini kaçırarak onuncu gün ek kararı temyiz etmiştir. Çözüme kavuşturulması gereken ön sorun, alacaklı vekilinin ek kararı temyizinin süresinde olup olmadığıdır.

Yasada gösterilen süreler kesin olup (6100 s.lı HMK'nun 94/1), hakim tarafından niteliği değiştirilemeyeceği gibi yasada belirtilen istisnalar dışında artırılıp eksiltilmesi de mümkün değildir (HMK'nun 90/1).

Anayasa Mahkemesinin 2013/7114 sayılı başvuru üzerine verdiği 20.01.2016 günlü kararda, benzer şekilde yasa yolunun hatalı gösterilmesi ile ilgilinin temyiz süresini kaçırmasına sebebiyet verilmesinin hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerini zedelediği ve sonuç olarak mahkemeye erişim hakkının ihlal edildiği belirtilmiştir. Hemen belirtilmelidir ki, Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru üzerine verdiği kararda hak ihlaline işaret edilmiştir. Hak ihlali söz konusu olduğunda, mağdurun 6100 sayılı HMK'nun 46 vd. maddeleri gereğince devlet aleyhine tazminat davası açması mümkündür. Açıklanan hak ihlali, yasanın belirlediği süreyi uzatma sonucunu doğurmaz (Yargıtay HGK. 24.05.2017 2017/23-857 E. 2017/1010 K.)

Yasanın belirlediği sürelerin ya da kanun yollarına başvurulacak yerlerin mahkemece yanlış gösterilmesi durumunda, yasal düzenlemedeki süre yerine mahkemece yanlışlıkla belirtilen süreye veya gösterilen kanun yoluna (İstinaf yerine Yargıtay ya da aksi) başvurmak yargılamanın istikrarı ve güvenirliğini ortadan kaldıracaktır. Tüm bu açıklamalar nedeniyle, 13.02.2015 tarihli ek kararın temyiz süresinin geçirilmiş olması nedeniyle temyiz itirazının reddine karar verilmesi yerine süresinde kabul edilmesinin doğru olmadığı düşüncesiyle sayın çoğunluğun görüşüne katılmamaktayım.

Başkan
Fahri AKÇİN

BİLGİ : 
Bu konu ile ilgili olarak Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 24 Mayıs 2017 tarihli kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/kesin-hukum-olusturmayan-hukumde-kanun-yolunun-yanlis-gosterilmesi-sureyi-degistiremez

BİLGİ : "Hukuk davalarında kanun yolu süresinin hatalı gösterilmesi halinde hatalı gösterilen kanun yolu süresi içerisinde yapılan başvuru incelenmelidir" şeklindeki 28 Nisan 2023 tarihli Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulu Kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/hukuk-davalarinda-kanun-yolu-suresinin-hatali-gosterilmesi-halinde-hatali-gosterilen-kanun-yolu-suresi-icerisinde-yapilan-basvuru-incelenmelidir-28-nisan-2023-yibbgk