MENFİ TESPİT DAVASINDA BONONUN AVANS VERİLMESİNE RAĞMEN MAL TESLİM EDİLMEDİĞİNİ BORÇLU İSPATLAMALIDIR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


19 Haz
2018

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2017/19-819
KARAR NO   : 2018/771

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ           : 
Adana 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ                     : 25/06/2014
NUMARASI              : 2014/143 - 2014/316
DAVACILAR            : F.Ç. mirasçıları;
                                   S.S., M.Ç., D.İ., Ç.A. vekilleri Av. A.B.
DAVALI                    : M.S.Y. vekili Av. C.Ç.

Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Adana (Kapatılan) 3. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 21.06.2013 gün ve 2011/75 E. - 2013/217 K. sayılı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 14.11.2013 gün ve 2013/13921 E., 2013/18008 K. sayılı kararı ile; 

(... Davacı vekili, davacının alacağı kömür karşılığı verdiği bononun, davalının satmayı vaadettiği kömürü teslim etmemesi nedeniyle bedelsiz kalmasına rağmen takibe konu yapıldığını iddia ederek borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. 

Davalı vekili cevabında, davanın reddi gerektiğini savunmuştur. 

Mahkemece iddia, savunma ve toplanan delillere göre takip dayanağı bonoda temel ilişkiye dair kayıt bulunmamakla birlikte davalının polis tarafından alınan ifadesinde teslim edilen kömür karşılığında senedin düzenlendiğini beyan ettiği, davacı tarafın iddialarının da bu yönde olduğundan taraflar arasındaki temel ilişkinin kömür alım satımına ilişkin olduğunun sabit olup, kömür tesliminin ispat yükümlülüğü davalı tarafa düştüğü, teslimata ilişkin belge sunulmadığı ve davalı taraf kömür teslimi konusunda yemin deliline de dayanmadığından senedin bedelsiz kaldığı iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 

Dava, bono nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir. Bonodaki keşideci imzası inkar edilmemiştir. Bonoya karşı ileri sürülen iddiaların yazılı delille kanıtlanması gerekir. İspat külfeti davacı taraftadır. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek ispat külfetinin tayininde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Davalı Mehmet Sait Y. vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Dava icra takibine konu edilen bono nedeniyle borçlu bulunmadığının tespiti istemine ilişkindir.

Davacı vekili müvekkilinin alacağı kömür karşılığı verdiği bononun davalının kömürü teslim etmemesi nedeni ile bedelsiz kalmasına rağmen takibe konu edildiğini belirterek, bono nedeni ile borçlu bulunmadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili ileri sürülen iddiaların gerçek dışı olduğunu, davanın yargılaması devam eden ortaklığın giderilmesi davasını uzatmaya yönelik olarak açıldığını belirterek davanın reddini istemiştir.

Mahkemece takip dayanağı bonoda temel ilişkiye dair kayıt bulunmamakla birlikte davalının polis tarafından alınan ifadesinde senedin teslim edilen kömür karşılığında düzenlendiğini beyan ettiği, davacı tarafın iddialarının da bu yönde olduğundan, taraflar arasındaki temel ilişkinin kömür alım satımına ilişkin olduğu sabit olup, kömür tesliminin ispat yükünün davalı tarafa düştüğü, teslimata ilişkin belge sunulmadığı ve davalı taraf kömür teslimi konusunda yemin deliline de dayanmadığından senedin bedelsiz kaldığı iddiasının ispatlandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Davalı vekilinin temyizi üzerine hüküm Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.

Yerel Mahkemece senedin satılan kömür bedeli için düzenlendiği hususunun taraflar arasında ihtilafsız olduğu, malın teslimini ispat yükünün davalı yanın üzerinde bulunduğu, davalı yemin deliline dayanmadığından temel ilişki yönünden senedin bedelsiz kaldığı hususunun ispatlandığı gerekçeleri ile direnme kararı verilmiştir.

Davalı vekili tarafından bozma kararının doğru olduğu, davacının iddiasının yazılı delille kanıtlanmasının gerektiği, mahkemenin davada hukuki nitelendirmeyi yanlış yaparak, ispat külfetini davalı tarafa yüklediği gerekçeleriyle direnme kararı temyiz edilmiştir.

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; eldeki menfi tespit davasında ispat külfetinin hangi tarafta olduğu noktasında toplanmaktadır.

Uyuşmazlığın çözümü için senede karşı senetle ispat kuralı, bononun hukuki niteliği ve edimlerin aynı anda ifa edilmesine ilişkin kuralların bir arada irdelenmesi gerekmektedir. 

İspat yükünü düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 190.maddesine göre “ (1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.

(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.” 

1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 290. maddesinde yer alan senetle ispat kuralı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nda (HMK) 201. maddede yer almıştır. Buna göre, senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen, senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemlerin kanunda belirtilen miktardan az bir miktarda olsa bile tanıkla ispat edilemeyecektir.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72. maddesine göre borçlu, icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu bulunmadığının tespiti için menfi tespit davası açabilir.

Yine davanın açıldığı tarih itibari ile yürürlükte bulunan, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 688. Maddesine göre bono veya emre muharrer senet, senet metninde (bono) veya (emre muharrer senet) kelimesini ve senet Türkçe'den başka bir dilde yazılmışsa o dilde bono karşılığı olarak kullanılan kelimeyi, kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedeli ödemek vaadini, ödeme yerini, kime ve kimin emrine ödenecek ise onun ad ve soyadını, senedin tanzim edildiği gün ve yeri, tanzim edenin imzasını içermelidir. Sıralanan bu kayıtlar bononun zorunlu ve geçerliliğini etkileyecek olan zorunlu unsurlardır. 

Bonoyu düzenleyen borçlunun ödeme vaadini içeren bir tür kambiyo senedi olan bonoda taraflar 688. maddede belirtilen şekli koşulların yanında bononun ihdas nedeni (malen/nakden ya da teminat kaydı ile alındığını), uyuşmazlık durumunda aralarındaki anlaşmaya göre yetkili olacak mahkeme, faiz gibi bononun geçerliliğine etki etmeyecek ihtiyari unsurları belirleyerek senede ekleyebilirler.

Sıralanan şekil şartlarından da anlaşıldığı üzere, kambiyo senetleri temel hukuki ilişkiden bağımsız bir nitelik taşır ve soyut bir borç ikrarı içerir. Bu nedenle de bono düzenlenirken temel ilişkinin kaynağına yönelik “bedelin malen-nakden ya da teminat olarak alındığına” ilişkin ibarelerin senede yazılması zorunlu değildir.

Taraflar bu ibareleri ticaret hayatındaki olası bir uyuşmazlık durumunda ispat hukukunda karşılaşabilecekleri zorlukları daha kolay aşmak amacıyla ihtiyari olarak kayıt altına almaktadırlar. Yoksa elbette ki bu kayıtlar bağımsız borç ikrarı içeren senetlerin niteliğine etki etmez.

Davacının iddiaları karşısında bono ve ispat hukukuna ilişkin yapılan bu açıklamalardan sonra uyuşmazlık bakımından önem arz eden peşin satışa ilişkin hükümlerinde kısaca incelenmesinde de yarar vardır. 

Peşin satışta mal ve bedel aynı anda ödenir ve 818 sayılı BK’ nın 182. maddesine göre aslolan da peşin satıştır. Bir başka anlatımla, alıcı ve satıcının yüklendiği edimler aynı anda ifa edilmektedir. Hiç şüphesiz ki bono bu tür satışlarda borcun nedenini tüketmek amacıyla ödeme vasıtası olarak kullanılabilir.

Yukarıda yapılan açıklamalardan sonra somut olaya gelince, kural olarak menfi tespit davalarında ispat yükü davalı olan alacaklıdadır. Ancak bu kuralın bazı istisnaları bulunmaktadır. Örneğin menfi tespit davasında takibe konu kambiyo senedinin bedelsizliğini ileri süren davacı olan borçlu bu iddiasını ispat ile mükelleftir.

Eldeki davada da davacı, kömür karşılığı düzenlenen bononun, kömürün teslim edilmemesi nedeni ile bedelsiz kalmasına rağmen takibe konu edildiğini belirterek, bono nedeni ile borçlu bulunmadığının tespitini istemiştir. 

Şekli açıdan unsurları tam olan bono üzerinde taraflar seçimlik olarak senedin hangi amaçla düzenlendiğine ilişkin bir kayıt eklememişlerdir. Hukuki ilişkiden mücerret olan senetteki keşideci imzası da inkâr edilmemiştir. Bu durumda davacı 818 sayılı BK’nın 182. maddesinde düzenlenen peşin satışa dayanmış ve ödeme vasıtası olarak düzenlenen bononun avans olarak verilmesine rağmen malın teslim edilmediğini iddia etmiştir. Bu durumda ispat yükü yer değiştirmiş ve somut olayda edimlerin aynı anda ifası gerektiğinden, bu karinenin aksini ispat külfeti davacıya geçmiştir. Kambiyo senedi hukuken geçerli olduğundan eldeki menfi tespit davasında davacı-borçlunun bononun kömürün tesliminden önce avans olarak verildiğini, malın (kömürün) teslim edilmediğini ve senedin bedelsizliğini de usul hükümleri gereğince yazılı delille ispatlaması gerekmektedir.

Hâl böyle olunca; yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Mehmet Sait Y. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle BOZULMASINA istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 11.04.2018 gününde oy birliği ile karar verildi.

BİLGİ : Bu konu ile ilgili olarak Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 26 Ekim 2017 ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 19 Aralık 2017 tarihli kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/menfi-tespit-davasinda-imza-akdi-iliski-ikrar-edilmis-ispat-yuku-davaci-borcludadir