ŞİKAYET VE TAZMİNAT TALEPLİ DAVADA OLAYLA İLGİSİ BULUNMAMASINA RAĞMEN PORNO MERAKLISI İFADESİ KİŞİLİK HAKLARINI İHLAL ETMEKTEDİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


11 Eki
2022

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2019/4-812
KARAR NO   : 2022/709

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ               :
 Manisa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                         : 21/03/2019
NUMARASI                 : 2018/448 - 2019/83
DAVACI                       : F.F.A. vekilleri Av. Z.A. ve diğerleri
DAVALI                       : T.T.T. vekili Av. N.T.

1. Taraflar arasındaki “maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Manisa 3. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen maddi tazminat isteminin reddine, manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 1992 yılından 2005 yılı Mayıs ayına kadar Manisa İl Sağlık Müdürlüğü'nde eczacılık şube müdürü olarak görev yaptığını, davalının da aynı işyerinde eczacı olarak çalıştığını, davalının 09.03.2010 tarihli dilekçesi ile Manisa Cumhuriyet Başsavcılığına müvekkili hakkında özel hayatın gizliliğini ihlâl, tehdit ve hakaret suçlaması ile şikâyetçi olduğunu, şikâyet dilekçesinde müvekkilinin korkutma ve psikolojik baskı uygulayarak kendisini tehdit ettiğini, başka kişilere göstererek teşhir ettiğini, kadınlarla ilişkisi ve porno meraklısı olduğunu ileri sürdüğünü, Manisa 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 2010/442 E. sayılı dosyasında yapılan yargılama sonunda müvekkilinin beraatine karar verildiğini ve kararın onandığını, ayrıca davalının Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/158 E. sayılı dosyası ile müvekkili hakkında açtığı manevi tazminat davasının da reddine karar verildiğini, ceza mahkemesinde beraat kararı verilmesine rağmen davalının manevi tazminat davası açtığını, bu olaylar sebebiyle müvekkilinin aile yapısı ve sosyal çevresinin olumsuz etkilendiğini, davalının asılsız isnatları yüzünden müvekkilinin manevi yönden yıprandığını, şube müdürü olarak çalışan müvekkili hakkında açılan ceza davasından sonra 03.11.2011 tarihinde araştırmacı görevine verildiğini, maaşının sabitlendiğini bu nedenle maddi kaybı olduğu gibi dava dosyalarında masraf yaptığını ileri sürerek 5.000 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def'î ileri sürdüklerini, müvekkilinin Manisa İl Sağlık Müdürlüğüne yaptığı şikâyet üzerine davacının kınama cezası aldığını ve cezanın kesinleştiğini, görevden açığa alınma ya da alt seviyede bir göreve tayin etme işlemlerine yönelik tazminat istemlerinin idareye karşı yöneltmesi gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemenin Birinci Kararı:

6. Manisa 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 24.02.2016 tarihli ve 2015/416 E., 2016/75 K. sayılı kararı ile; 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa) 129. maddesinin 5. fıkrası ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 13. maddesinin 1. fıkrası gereği açılan davada davalının taraf ehliyeti bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı yasal süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

8. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 26.10.2016 tarihli ve 2016/6961 E., 2016/10486 K. sayılı kararı ile; haksız şikâyetten kaynaklanan tazminat istemine ilişkin davada davalıya husumet yöneltilmesi mümkün olduğundan işin esasına girilerek karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozma kararı verilmiştir.

Mahkemenin İkinci Kararı:

9. Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda 26.12.2017 tarihli ve 2016/588 E., 2017/441 K. sayılı kararı ile; davacının görev değişikliğinin davalı ile yaşadığı olaylar ve hakkında açılan ceza davasından kaynaklanmadığı, davalının davacı hakkında yaptığı suç duyurusunda ve Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açtığı tazminat davasında porno merakı olduğu ve kadınlara düşkün olduğu yönünde ifadeler kullandığı, bu ifadelerin şikâyet hakkının kullanımı kapsamında değerlendirilemeyeceği, davacının kişilik haklarına saldırı oluşturduğu gerekçesiyle maddi tazminat talebinin reddine ve manevi tazminat talebinin ise kısmen kabulü ile 5.000 TL manevi tazminatın 09.03.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı:

10. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı yasal süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.

11. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 11.10.2018 tarihli ve 2018/3180 E., 2018/6134 K. sayılı kararı ile; “... Dosya kapsamına göre; Davalı tarafından davacı hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına verilen 09/03/2010 tarihli şikayet dilekçesinde ve yine Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesine verilen dava dilekçesinde sarf edilen ve işbu davaya konu edilen söz ve ifadeler bir bütün halinde değerlendirildiğinde, davalının iddiasını destekleyici niteliktedir. Bu şekliyle savunma ve hak arama özgürlüğü sınırları içinde kaldığının, davacının kişisel haklarını zedeleyici nitelikte olmadığının kabulü gerekir. Şu durumda mahkemenin, açıklanan maddi ve hukuki olgulara dayanarak, davanın tümden reddine karar vermesi gerekirken, aksi gerekçe ile istemin kısmen kabulüne karar vermiş olması doğru görülmemiş ve bu nedenle bozulmasına karar vermek gerekmiştir…” gerekçesi ile karar oy çokluğuyla bozulmuştur.

Direnme Kararı:

12. Manisa 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 21.03.2019 tarihli ve 2018/448 E., 2019/83 K. sayılı kararı ile; maddi tazminata ilişkin ret kararı temyiz edilmeyerek kesinleştiğinden tekrar yargılama yapılmadığı ve hüküm kurulmadığı belirtildikten sonra, davalının hem davacı hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği 09.03.2010 havale tarihli suç duyurusu dilekçesinde hem de Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde açmış olduğu tazminat dava dilekçesinde, davanın ve soruşturmanın konusunu oluşturmadığı hâlde davacının porno merakı olduğu ve kadınlara düşkünlüğü olduğunun belirtildiği, bu ifadelerin iddia ve savunma kapsamı dışında kaldığı, kişilik haklarına saldırı oluşturacak nitelikte olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

13. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalının davacı hakkında hem İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına verdiği 09.03.2010 tarihli şikâyet dilekçesinde hem de Manisa 1. Asliye Hukuk Mahkemesine açmış olduğu tazminat davasındaki dava dilekçesinde kullanılan davaya konu edilen sözlerin savunma ve hak arama özgürlüğü sınırlarını aşıp aşmadığı, burada varılacak sonuca göre davacının kişilik haklarına saldırının söz konusu olup olmadığı, bu bağlamda manevi tazminatla sorumlu tutulup tutulamayacağı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

15. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili kavram ve yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.

16. Manevi zarar, kişilik değerlerinde oluşan objektif eksilmedir. Duyulan acı, çekilen ızdırap manevi zarar değil, onun görüntüsü olarak ortaya çıkabilir. Acı ve elemin manevi zarar olarak nitelendirilmesi sonucu, tüzel kişileri ve bilinçsizleri; öte yandan, acılarını içlerinde gizleyenleri tazminat isteme haklarından yoksun bırakmamak için yasalar manevi tazminat verilebilecek bazı olguları özel olarak düzenlemiştir.

17. Bunlar kişilik değerlerinin zedelenmesi [Türk Medeni Kanunu (TMK) m. 24], isme saldırı (TMK m. 26), nişan bozulması (TMK m. 121), evlenmenin butlanı (TMK m. 158/2), boşanma (TMK m. 174/2) bedensel zarar ve ölüme neden olma [818 sayılı Borçlar Kanunu (BK) m. 47, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) m. 56] durumlarından biri ile kişilik haklarının zedelenmesi (818 sayılı BK m. 49, 6098 sayılı TBK m. 58) olarak sıralanabilir.

18. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesi ile 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. maddesi diğer yasal düzenlemelere nazaran daha kapsamlıdır.

19. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde;

“Hukuka aykırı olarak kişilik hakkına saldırılan kimse, hakimden, saldırıda bulunanlara karşı korunmasını isteyebilir.

Kişilik hakkı zedelenen kimsenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar ya da kanunun verdiği yetkinin kullanılması sebeplerinden biriyle haklı kılınmadıkça, kişilik haklarına yapılan her saldırı hukuka aykırıdır.” düzenlemesi mevcuttur.

20. Dava konusu dilekçelerin verildiği tarihte yürürlükte bulunan ve somut olaya uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. maddesinde ise;

“Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir.

Hâkim, manevi tazminatın miktarını tayin ederken, tarafların sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate alır.

Hâkim, bu tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir tazmin sureti ikame veya ilave edebileceği gibi tecavüzü kınayan bir karar vermekle yetinebilir ve bu kararın basın yolu ile ilanına da hükmedebilir.” hükmü yer almaktadır.

21. Türk Medeni Kanunu’nun 24 ve Borçlar Kanunu’nun 49. maddelerinde belirlenen kişisel haklar, bedensel ve ruhsal tamlık ve yaşam ile nesep gibi insanın, insan olmasından güç alan varlıklar ya da kişinin adı, onuru ve sır alanı gibi dolaylı varlıklar olarak iki kesimlidir.

22. Görüldüğü üzere BK'nın 49. maddesi gereğince kişilik hakları zarara uğrayanların manevi tazminat isteme hakları vardır.

23. Bu aşamada “hak arama hürriyeti” ile “iddia ve savunma dokunulmazlığı” kavramlarına değinmekte fayda bulunmaktadır.

24. 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın (Anayasa), “Hak arama hürriyeti” başlıklı 36. maddesine göre;

“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”

25. Anayasa’nın 36. maddesi ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) “Yargı mercileri veya idari makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü başvuru, iddia ve savunmalar kapsamında, kişilerle ilgili olarak somut isnatlarda ya da olumsuz değerlendirmelerde bulunulması halinde ceza verilemez” şeklindeki 128. maddesi ile iddia ve savunma dokunulmazlığı anayasal ve yasal teminat altına alınmıştır. Her hakta olduğu gibi iddia ve savunma dokunulmazlığı da sınırsız olmayıp, madde devamında, “Ancak, bunun için, isnat ve değerlendirmelerin, gerçek ve somut vakıalara dayanması ve uyuşmazlıkla bağlantılı olması gerektiği” bildirilmiştir.

26. Söz konusu madde ile her ne kadar dokunulmazlığın kullanımına şekil, yer ve ölçülülük yönünden sınırlama getirilmiş olsa da maddi gerçeklerin iddia ile savunmanın çarpışması sonucu ortaya çıkacağı dikkate alındığında bu sınırlamaların mümkün olduğunca dar yorumlanması gerekmektedir. Yargılama esnasında kullanılan ifadelerin ve eleştiri hakkının makul olmayan ölçüde sınırlandırılmasının Anayasa’nın 36. maddesi altında güvence altına alınan hakların gereğince yerine getirilmesini engelleyeceği unutulmamalıdır. Yargının işleyişine halel getirmemek adına davanın tarafları herhangi bir müeyyide veya ceza tehdidi altında kalmamalıdırlar (Kenan Gül, B. No: 2015/17892, 19.02.2019, § 45-46).

27. Anayasa’nın ve Türk Ceza Kanunu’nun kabul ettiği esasa göre, iddia ve savunma hakkının kullanılması ancak meşru vasıta ve yollardan yararlanmak suretiyle olmalıdır. İddia ve savunma hakkının her türlü etkiden uzak olarak kullanılması esastır. Yargı mercileri veya idari makamlar nezdinde yapılan yazılı veya sözlü başvurular ile bir davada tarafların yargı mercileri önünde iddia ve savunmalarını hiçbir endişeye kapılmadan serbestçe yapmaları gerekir. Ancak bu serbesti, başvuru veya dava konusu olayın aydınlığa kavuşması, bir başka anlatımla hakkın meydana çıkarılmasına vesile olması amacına hizmet etmelidir. Böyle olduğu takdirde Anayasa’nın öngördüğü meşru vasıta ve yollara başvurulmuş olur. Ancak başvuru veya dava sebebiyle söylenmesinde veya yazılmasında yarar bulunmayan, diğer bir deyişle davanın aydınlığa kavuşmasında ve hakkın meydana çıkarılmasında hiçbir olumlu etkisi olmayan iddialarda bulunulmasında veya yazı ve sözlerin kullanılmasında meşruiyet vardır denilemez. Bu gibi durumlarda iddia veya savunma sınırı aşılmış olur.

28. Tüm bu açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında somut olay incelendiğinde; davacının Manisa İl Sağlık Müdürlüğünde eczacılık şube müdürü olarak görev yaparken davalının da aynı yerde eczacı olarak çalıştığı, iş ortamında yaşanan huzursuzluklar sonrası davalının 09.03.2010 tarihli şikâyet dilekçesi ile davacı hakkında Manisa Cumhuriyet Başsavcılığına özel hayatın gizliliğini ihlâl, tehdit ve hakaret suçlarından dolayı suç duyurusunda bulunduğu açıktır. Yapılan soruşturma üzerine davacı hakkında özel hayatın gizliliğini ihlâl etmek suçundan kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verilmiş ve karara karşı müşteki olan davalının itirazı İzmir 7. Ağır Ceza Mahkemesince reddedilmiştir. Şikâyete konu diğer iki suç iddiasına dayalı olarak iddianame düzenlenip ceza davası açılmış ise de yapılan yargılama sonucunda Manisa 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 23.12.2010 tarihli ve 2010/442 E., 2010/1183 K. sayılı kararı ile davacı hakkında beraat kararı verilmiş, verilen karar katılan sıfatı almış olan davalı tarafın temyizi üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesince onanarak kesinleşmiştir. Ayrıca davalının tüm bu süreç sonrası 27.04.2011 tarihli dilekçesi ile şikâyet konusu iddialara yönelik manevi tazminat istemli dava açtığı ancak mahkemece davanın hizmet kusuruna dayalı olduğu gerekçesiyle davalının sıfat yokluğu (husumet) nedeniyle reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

29. Davalı gerek şikâyet dilekçesinde gerekse manevi tazminat talepli davasında davacıya karşı birtakım isnatlarda bulunurken davacının kadınlarla ilişkileri ve porno merakının olduğunu, diğer mesai arkadaşları tarafından da bu olayın bilindiğini ileri sürmüştür.

30. Ne varki; şikâyet dilekçesi ile dava dilekçesi içeriğinde yer alan davacının porno merakı ve kadınlarla ilişkisinin olduğuna yönelik ifadelerin şikâyet ve tazminat konusu olaylar ile ilgisi bulunmamaktadır. Kullanılan bu ifadeler davacıyı küçük düşürücü nitelikte olduğu gibi davalının bu sözleri kullanmadan da iddia ve savunma yapabileceğinin anlaşılması karşısında, kullanılan bu ifadelerin iddia ve savunma sınırları içerisinde değerlendirilmesi mümkün olmayıp, davacının kişilik haklarına saldırı teşkil eder niteliktedir.

31. Hâl böyle olunca; mahkemece yukarıda açıklanan hususlara değinilerek verilen direnme kararı usul ve yasaya uygun olup yerindedir.

32. O hâlde; usul ve yasaya uygun olan direnme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,

Aşağıda dökümü yazılı (252,75TL) harcın temyiz edenden alınmasına,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 24.05.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

BİLGİ : “O adam kadınları çalıştırıyor, kadınlardan para kazanıyor ifadesi kişilik haklarını ihlal etmektedir” şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 13 Nisan 2021 tarihli kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/o-adam-kadinlari-calistiriyor-kadinlardan-para-kazaniyor-ifadesi-kisilik-haklarini-ihlal-etmektedir