TARAFLARIN FİZİKSEL YAPILARI DİKKATE ALINDIĞINDA ERKEĞİN DAHA AĞIR ŞİDDETİNE TEPKİ NİTELİĞİNDEKİ KADININ HAREKETLERİ KUSUR SAYILAMAZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


15 Eki
2022

Yazdır

T.C.
Y A R G I T A Y
2. Hukuk Dairesi

ESAS NO:           KARAR NO:
2022/4786            2022/5465

TÜRK MİLLETİ ADINA

Y A R G I T A Y   İ L A M I

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda bölge adliye mahkemesi hukuk dairesince verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı kadın tarafından, erkeğin birleşen boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi ve lehine hükmedilen tazminatların miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

Dava, kadın tarafından açılan Türk Medeni Kanunu'nun 197. maddesine dayalı tedbir nafakası davası, birleşen dava ise erkek tarafından açılan Türk Medeni Kanunu'nun 166/1 maddesinde düzenlenen evlilik birliğinin temelinden sarsılması hukuki nedenine dayalı boşanma davasıdır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davacı-davalı kadının tedbir nafakası davasının kısmen kabulüne, davalı-davacı erkeğin birleşen boşanma davasının ise boşanmaya sebebiyet veren olaylarda sadakat yükümlülüğünü ihlâl eden ve son olayda kadına fiziksel şiddet uygulayan erkeğin tam kusurlu olduğu gerekçesiyle reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca istinaf edilmiştir. Bölge adliye mahkemesince dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, davalı-davacı erkeğin kabul edilen ve gerçekleşen kusurlu davranışlarının yanında davacı-davalı kadının da son olayda davalı-davacı erkeğe fiziksel şiddet uyguladığı, bu durumda boşanmaya sebebiyet veren olaylarda davalı -davacı erkeğin ağır, davacı-davalı kadının ise az kusurlu olduğu belirtilerek davalı-davacı erkeğin istinaf başvurusunun kabulü ile birleşen davada tarafların Türk Medeni Kanunu'nun 166/1 maddesi uyarınca boşanmalarına ve boşanmanın ferilerine karar verilmiş, hüküm davacı-davalı kadın tarafından yukarıda sınırlandırıldığı şekilde temyiz edilmiştir.

Bölge adliye mahkemesince her ne kadar, taraflar arasında yaşanan son tartışmada davacı-davalı kadının da davalı-davacı erkeğe fiziksel şiddet uyguladığı, bunun dosya içerisinde bulunan ceza dosyası ile de sabit olduğu belirtilerek bu vakıa kadına kusur olarak yüklenilmiş ve erkeğin birleşen boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına karar verilmiş ise de; olayın örgüsü içerisinde davacı-davalı kadının Suriye ülkesi vatandaşı olduğu, Türkiye'ye gelerek davalı-davacı ile evlendiği, bu evliliğinden ergin olmayan üç çocuğunun bulunduğu, davalı davacı erkeğin ise başkasını sevdiğini, o kadınla yaşamak istediğini beyan ederek müşterek konutu terk ettiği ve birlikte olduğu kadın ve ondan olan iki çocuğuyla birlikte yaşamaya başladığı, dosyada yer alan Nusaybin 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2019/2.1-7.7 E.K. Sayılı kesinleşen ceza mahkemesi kararından da anlaşılacağı üzere taraflar arasında erkeğin sadakatsizliği nedeniyle çıkan tartışmada ilk olarak davalı-davacı erkeğin davacı-davalı kadını tekme ve yumruk atmak suretiyle yaraladığı, kadının da çıkan kavgada elleriyle karşılık vererek el ve tırnaklarıyla erkeği ağzından (adli rapora göre dudağının iç tarafından) yaraladığı, ilk eylemin erkekten geldiği, bu nedenle kadının cezasında 1/2 oranında haksız tahrik indirimi uygulandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda bölge adliye mahkemesince kadına kusur olarak yüklenen bu vakıanın, tarafların içinde bulundukları mevcut durum ve fiziksel yapıları da dikkate alındığında erkeğin daha ağır nitelikteki (tekme ve yumruk) fiziksel şiddetine tepki niteliğinde olduğu, bu nedenle bu vakıanın kadına kusur olarak yüklenemeyeceği anlaşılmaktadır. Davalı-davacı erkeğin temyiz yasa yoluna başvurmaması nedeniyle davacı-davalı kadına başka bir vakıanın kusur olarak yüklenmesi de mümkün bulunmamaktadır. Hal böyle olunca boşanmaya sebebiyet veren olaylarda tam kusurlu olan davalı-davacı erkeğin açmış olduğu birleşen boşanma davasının reddi gerekirken, bölge adliye mahkemesince erkeğin istinaf talebinin kabulüne karar verilerek, yazılı şekilde boşanmaya karar verilmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda gösterilen sebeple bölge adliye mahkemesi kararının BOZULMASINA, dosyanın ilgili bölge adliye mahkemesi hukuk dairesine gönderilmesine oy birliğiyle karar verildi. 07.06.2022 (Salı)

Başkan                         Üye                            Üye                    Üye                 Üye
Ömer Uğur Gençcan    A. Albayrak Doğan     Seydi Kahveci    Çetin Durak    Hatıran Alper

BİLGİ : “Somut olay açısından kendisine sürekli şiddet uygulanan kadının eylemleri savunma niteliğindedir” şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 11 Kasım 2020 tarihli kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/somut-olay-acisindan-kendisine-surekli-siddet-uygulanan-kadinin-eylemleri-savunma-niteligindedir