TENKİSE TABİ DAVA KONUSU TAŞINMAZLARIN TERCİH TARİHİNDEKİ DEĞERLERİ ÜZERİNDEN HÜKÜM KURULMASI GEREKİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


24 Eyl
2021

Yazdır

T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2018/4456
KARAR NO    : 2021/3711

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

Taraflar arasında görülen tapu iptali-tescil ve tenkis davası sonunda, yerel mahkemece tapu iptal ve tescil isteminin reddine, tenkis isteminin davalı Hasan yönünden kabulü ile 2.014.784,40 TL’nın tahsiline, diğer davalılar yönünden ise davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili ile davalı Hasan Ş. vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 27.04.2021 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat N.E.A. ile diğer temyiz eden davalı Hasan Ş. vekili Avukat M.C.K. geldiler. Davetiye tebliğine rağmen davalılar Murat A. v.d. vekili Avukat ve diğerleri gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi Ramazan İnan tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:

-KARAR-

Asıl, birleştirilen 1999/319 esas, 1999/283 esas ve 2017/344 esas sayılı davalar; tenkis, birleştirilen 1999/64 esas sayılı dava ise; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tenkis istemine ilişkindir.

Davacı, asıl davada (1999/63 esas); mirasbırakan Hasan Ş.’ün evlatlığı ve tek yasal mirasçısı olduğunu, mirasbırakanın mal varlığının tümünü davalı eşi Huriye ve onun tarafından evlat edilen diğer davalı Hasan ile Hasan’ın ailesine devrettiğini, devirlerin bağış yada satış yoluyla yapıldığını, saklı payı zedeleme kastı ile hareket edildiğini, davalıların da aralarında muvazaalı devirler yaptığını, dava konusu taşınmazların 368 ada 2, 256 ada 55, 57 ve 75 ile 274 ada 9 parsel sayılı taşınmazlar olduğunu, yine muvazaalı olarak diğer davalılar Ahmet Tevfik, Mürüvvet ve Murat A. lehine satış vaadi sözleşmesi yapıldığını ve bu sözleşmelerin tapuya şerh verildiğini ileri sürerek, yapılan satış, satış vaadi ve diğer işlemlerin iptalini, miras payı gözetilerek faizi ile birlikte tenkise karar verilmesini, birleştirilen 1999/319 esas sayılı davada; dava konusu 430 sayılı parseldeki 14130/21100 payın mirasbırakan Hasan Ş.’e ait iken kadastro çalışması sırasında davalı Huriye Ş. adına tespit ve tescil ettirildiğini, bu suretle bağış yapıldığını, Huriye’nin anılan payı muvazaalı olarak davalı Hasan’a, Hasan’ın da diğer davalı Mustafa A.’a devrettiğini, diğer davalı Ahmet Tevfik lehine muvazaalı satış vaadi sözleşmesi yapılıp tapuya şerh verildiğini ileri sürerek, tenkis nedeniyle tapu kaydının iptalini, muvazaalı işlemlerin iptalini, seçimlik hak söz konusu olursa seçim tarihinden itibaren yasal faiz ile bedelin tahsilini, birleştirilen 1999/283 esas sayılı davada; bu davanın 256 ada 55 sayılı parseldeki 5, 6 ve 20 no’lu bölümler için açıldığını, davalı Hasan’ın kendi aleyhine danışıklı icra takibi yaptırdığını ve borcu kabul ettiğini, anılan bölümler üzerine haciz konulduğunu ileri sürerek, danışıklı işlemlerin iptalini, miras payı oranında tapuların iptali ile adına tescilini, seçimlik hak kullanılırsa bedele faiz işletilmesini istemiş, 14.06.1999 tarihli açıklama dilekçesi ile, isteminin tenkis olduğunu beyan etmiş, birleştirilen 1999/64 esas sayılı davada; mirasbırakanın maliki olduğu 712 sayılı parsel ile kök 430 sayılı parseldeki payını (gittileri 404 ada 3, 376 ada 3, 376 ada 2 ve 375 ada 2) mirastan mal kaçırmak amacıyla, bedelsiz ve muvazaalı olarak davalı Hasan’a satış suretiyle temlik ettiğini, yine diğer davalı lehine muvazaalı satış vaadi sözleşmesi yapılıp tapuya şerh verildiğini ileri sürerek, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tescilini istemiş, dava konusu taşınmazların yargılama sırasında Mustafa A.’a devredilmesi nedeniyle, davaya Mustafa A. yönünden iptal-tescil istemli devam ettiğini bildirmiş, birleştirilen 2017/344 esas sayılı davada; asıl davada alınan bilirkişi raporu ile 4.512.487,87 TL talep hakkının doğduğunu, 2.014.786,40 TL’nin ıslah harcının asıl davada yatırıldığını, bu dava ile bakiye kısım olan 2.497.701,47 TL’nin davalılardan tahsilini istemiştir.

Davalılar Huriye, Hasan ve Derya; mirasbırakanın 90 yaşında iken öldüğünü, mirasbırakana Hasan ve Huriye tarafından bakıldığını, her türlü ihtiyacının karşılandığını, devirlerin insani bir duygu ile yapıldığını, mal kaçırma amacı güdülmediğini, Hasan’ın ekonomik sıkıntı çekmesi nedeniyle sonraki işlemlerin yapıldığını, bu işlemlerin de gerçek olup, muvazaa bulunmadığını, dava konusu 430 sayılı parselin öncesinde Huriye’ye ait olduğunu, murisin kredi kullanabilmesi için bir kısmının dolaylı olarak devredildiğini, muvazaalı işlemler olmadığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

Davalı Veysi, çekişmeli bağımsız bölümü bedeli karşılığında davalı Hasan’dan satın aldığını, murisin ölümü üzerine işlemleri resmiyete dökmek için satış vaadi sözleşmesi yaptıklarını, taraflar arasındaki olayları bilmediğini, iyiniyetli olduğunu bildirip, hakkındaki davanın reddini savunmuştur.

Davalı Mustafa, Murat, Mürüvvet ve Ahmet Tevfik; kendilerinin iyiniyetli edinen 3. kişiler olduklarını, taraflarla akrabalık bağlarının bulunmadığını, davaların tenkis istemine ilişkin olup, muhatabının ise davalı Hasan Ş. olması gerektiğini bildirip, haklarındaki davaların reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, muris muvazaası isteği ile ilgili olarak herhangi bir karar verilmemiş, tenkis isteklerine ilişkin davaların kısmen kabulüne ilişkin karar, Dairece; ‘’ …Somut olaya gelince; mahkemece 26.4.1983 tarihinde murisin yaptığı temlike konu 256 ada 75 sayılı parseldeki 1/2 pay terekeye dahil edilmemiş, 368 ada 2 sayılı parselde 881/6730 pay temlik edildiği halde tenkis hesabında eksik hesaplanmış, yine 274 ada 9 parsel sayılı taşınmaz tenkis hesabına dahil edilmemiş, ayrıca kadastro çalışmasında 430 sayılı parselde davalı Huriye adına tespit edilen pay yönünden dayanak tapu kaydının muris ile bağlantısı olup olmadığı araştırılmamıştır. Öte yandan; muris muvazaası nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine konu, birleşen 1999/64 esas sayılı dava dosyası yönünden bir karar verilmediği gibi davalılardan Huriye, Ayşe, Melike, Ahmet Tevfik, Veysi ve Hasan A. hakkında olumlu ya da olumsuz bir hükümde kurulmamıştır. Hâl böyle olunca; tenkis istekleri bakımından yukarıda açıklanan ilkelerle birlikte somut olguların gözetilmesi, birleşen 1999/64 esas sayılı dava dosyası yönünden muris muvazaası iddiasının değerlendirilmesi, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığı gibi, kabule göre de tenkis isteği yönünden murisin temlikte bulunduğu kişiler aleyhine hüküm kurulması gerekeceği gözardı edilerek diğer davalılar aleyhine tenkise karar verilmesi de isabetli değildir.‘’ gerekçesiyle bozulmuş, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama neticesinde tapu iptal ve tescil isteminin reddine, tenkis isteminin davalı Hasan yönünden kabulü ile 2.014.784,40 TL’nın tahsiline, diğer davalılar yönünden ise davanın reddine karar verilmiştir.

Hemen belirtilmelidir ki, çok taraflı ve çok devirli bir davada sağlıklı bir inceleme ve değerlendirme yapılabilmesi için tarafların ve devirlerin net bir şekilde ortaya konulması gerekmektedir.

Mirasbırakan İsa oğlu Hasan Ş.’ün 20.01.1999 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak davalı eşi Huriye Ş. (¼) ile davacı kızı Fatma D.’ın (¾) kaldığı, davacı Fatma’nın mirasbırakan tarafından 07.02.1977 tarihinde mahkemece verilen izin neticesinde 19.07.1977 tarihli senet ile evlat olarak edinildiği, davalı Mustafa oğlu Hasan Ş.’ün ise Huriye Ş. tarafından evlat edinildiği, davalı Derya Ş.’ün davalı Hasan’ın eşi, diğer davalılar Ayşe Büşra ve Melike’nin davalı Hasan’ın çocukları olduğu, davalılar Ahmet Tevfik, Mürüvvet A., Murat Aydemir, Mustafa A. ve Veysi Ö.’ın 3. kişiler konumunda bulunduğu, davalı eş Huriye Ş.’ün yargılama sırasında 03.07.2008 tarihinde öldüğü dosya arasına alınan veraset ilamı ve nüfus kayıtlarından tespit edilmiştir.

Bozma öncesi ve sonrası celp edilen tüm tapu kayıtları incelendiğinde;

1- 30,30 m2’lik kargir dükkan niteliğindeki 274 ada 9 parsel sayılı taşınmazın tamamı mirasbırakan adına kayıtlı iken, mirasbırakanın 1/3 payını üzerinde bırakarak 2/3 payını 13.07.1977 tarihinde davalı Huriye’ye bağışladığı, mirasbırakanın üzerinde bıraktığı 1/3 payını da 26.04.1983 tarihinde davalı Hasan’a bağışladığı, davalı Huriye’nın devraldığı 2/3 payı davalı Hasan’a, davalı Hasan’ın da devraldığı 1/3 payı davalı Derya’ya 29.12.1993 tarihinde satış yoluyla devrettiği,

2- 186 m2’lik bahçeli ev niteliğindeki 256 ada 75 parsel sayılı taşınmazın tamamı mirasbırakan adına kayıtlı iken, mirasbırakanın ½ payını üzerinde bırakarak ½ payını 19.06.1974 tarih davalı Huriye’ye, kalan ½ payını da 26.04.1983 tarihinde davalı Hasan’a bağışladığı, davalı Huriye’nın devraldığı 1/2 payı davalı Hasan’a, davalı Hasan’ın da devraldığı 1/2 payı davalı Derya’ya 29.12.1993 tarihinde satış yoluyla devrettiği,

3- 804 m2’lik arsa niteliğindeki (üzerinde kat irtifak tesisli bölümler bulunan) 256 ada 55 parsel sayılı taşınmazın tamamı mirasbırakan adına kayıtlı iken, mirasbırakanın tamamını 26.04.1983 tarihinde davalı Hasan’a bağışladığı, davalı Hasan’ın 834/1700 payı üzerinde bırakarak 866/1700 payını dava dışı Osman Üzümcü’ye 16.10.1989 tarihinde satarak devrettiği,

4- 609 m2’lik arsa niteliğindeki (üzerinde kat irtifak tesisli bölümler bulunan) 256 ada 57 parsel sayılı taşınmazın tamamı mirasbırakan adına adına kayıtlı iken, mirasbırakanın tamamını ½’şer oranda 26.04.1983 tarihinde davalılar Hasan ve Huriye’ye bağışladığı, davalıların 3. kişilere kısım kısım paylar sattıkları, davalı Hasan üzerinde 194/738 pay, davalı Huriye’nin de diğer davalılar Ayşe Büşra ve Melike’ye pay satışları sonrasında üzerinde 97/738 pay kaldığı,

5- 6730 m2’lik betonarme ev ve arsa niteliğindeki 368 ada 2 parsel sayılı taşınmazın 881/6730 payı mirasbırakan adına kayıtlı iken, mirasbırakanın anılan payın tamamını 04.12.1998 tarihinde davalı Huriye’ye bağışladığı, anılan taşınmazda mirasbırakanın ayrı halde tescilli 465/6730 payının da kaldığı,

6- 6.025 m2’lik tarla niteliğindeki 712 parsel sayılı taşınmazın 16/32 payı mirasbırakan adına kayıtlı iken, mirasbırakanın anılan payın tamamını 13.05.1994 tarihinde davalı Hasan’a satış suretiyle temlik ettiği,

7- 21.302 m2’lik kargir ev ve tarla niteliğindeki 430 parsel sayılı taşınmazın kadastro tutanakları ve akit tabloları incelendiğinde ise;

a) 19.06.1979 tarihinde yapılan kadastro çalışması ile, 13.940 m2’si Huriye Ş. adına kayıtlı iken, bu yeri iki parçaya ayırarak bir kısmını İsmail Ö.’na, İsmail’in de Hasan Ş.’e (muris) bağışladığı, Hasan’ın kendisine bağışlanan kısmı ikiye ayırarak 4970 m2’lik kısmı üzerinde bıraktığı, 2000 m2’lik kısmı ise Mustafa G. isimli şahsa bağışladığı tespit edilerek, Huriye Ş., Hasan Ş. ve Mustafa G. adına belirli paylarla tespit gördüğü, m2 olarak itiraza uğraması neticesinde 03.11.1983 tarihli komisyon kararı ile 14130/21100 payın davalı Huriye Ş., 4970/21100 payın muris Hasan Ş. adına tescil edildiği,

b) Mirasbırakan Hasan’ın 4970/21100 payından 50/21100 payını 3. kişi Mustafa G.’e 06.07.1984 tarihinde satış yoluyla devrettiği, üzerinde 4920/21100 pay kaldığı,

c) Mirasbırakan Hasan’ın üzerinde bıraktığı 4920/21100 payın tamamını 28.05.1990 tarihinde davalı Hasan Ş.’e satış suretiyle temlik ettiği,

d) Davalı Huriye’nin de 14130/21100 payının tamamını 16.04.1996 tarihinde satış suretiyle davalı Hasan Ş.’e devrettiği,

e) 430 parsel sayılı taşınmazın imara tabi tutulması neticesinde 375 ada 2, 376 ada 2, 376 ada 3 ve 404 ada 3 parsel sayılı taşınmazlarda davalı Hasan Ş.’ün paylarının oluştuğu, davalı Hasan’ın bu payları 09.02.1999 tarihinde dahili davalı Mustafa A.’a sattığı kayden saptanmıştır.

Bu saptamalardan sonra, öncelikle üzerinde durulması ve çözümlenmesi gereken konu, birleştirilen 1999/64 esas sayılı davadaki muris muvazaası nedenine dayalı tapu iptal ve tescil istemi olup, bu husus bozma ilamına da konu yapılmıştır.

Hemen belirtilmelidir ki, dava konusu 712 sayılı parseldeki 16/32 pay ile 430 sayılı parseldeki 4920/21100 pay, mirasbırakan tarafından satış suretiyle davalı Hasan’a devredilmiş olup, temliklerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunun kanıtlanması halinde 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İBK'nın uygulanma olanağının bulunduğu ve iptal-tescil isteminin kabul edileceği tartışmasızdır.

Ne var ki, davacı vekillerinin 01.02.2018 tarihli celsede birlikte aynen; ‘’önceki beyanlarımızı tekrarla asıl ve birleyen dosyalar açısından davamızın kabulüne karar verilsin tapu iptal tescil talebimiz yoktur talebimiz tüm dosyalar için tenkis talebidir.‘’ şeklinde beyanda bulundukları görülmüştür. Böylesi bir beyanın talep daraltma olduğu ortadadır.

6100 sayılı HMK’nin 26. maddesi uyarınca hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır.

O halde, davacı tarafın talebi gözetilerek iptal ve tescil isteminin reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı vekilinin iptal-tescil isteminin reddedilmesine yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.

Tenkis yönünden yapılan incelemede;

Öncelikle, tenkis yönünden hangi Kanunun uygulanması gerektiği çözümlenmelidir.

Bilindiği üzere, 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 1/1. maddesinde; ‘’Türk Medeni Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki olayların hukuki sonuçlarına, bu olaylar hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse kural olarak o kanun hükümleri uygulanır.‘’ ve 17. maddesinde ‘’Mirasçılık ve mirasın geçişi, mirasbırakanın ölümü tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirlenir.‘’ düzenlemelerine yer verilmiştir.

Eldeki davada, mirasbırakan Hasan Ş.’ün 20.01.1999 tarihinde öldüğü ve terekesi açıldığı gözetildiğinde, o tarihte yürürlükte bulunan 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin uygulanacağı kuşkusuzdur.

Bu tespitten sonra, dava konusu sağlararası kazandırmaların tenkise tabi olup olmadığı değerlendirildiğinde;

Dosya içeriğine, toplanan delillere ve özellikle, mirasbırakan Hasan Ş.’ün davacıyı evlat edindikten sonra aralarında çıkan uyuşmazlıklar nedeniyle Alanya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1991/196 esas sayılı davası ile evlatlık akdinin feshini talep ettiği, bu davada dinlenen tanık Yusuf’un beyanına göre, davacı Fatma’nın Huriye Ş.’ün evlat edindiği Hasan Ş. ile evlendirilmek istendiği, Fatma’nın ise bunu reddettiği, davanın ret ile sonuçlandığı, mirasbırakanın evlat edinme aşamasından başlayan süreç içerisinde üzerindeki taşınmazları eşi Huriye ve onun evlatlığı olan davalı Hasan’a bağışladığı, mirasbırakanın malvarlığının tamamına yakınını devrettiği, eldeki davada dinlenen tanık beyanları da birlikte değerlendirildiğinde, mirasbırakanın yaptığı kazandırmalar ile davacının saklı payını ihlal etme kastıyla hareket ettiği (743 sayılı Kanunun 507/4. fıkrası) anlaşıldığından, tenkis isteminin kabulüne karar verilmesinde kural olarak bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

Bu aşamada, tenkis hesaplaması sırasında dava edilen hangi taşınmazların kazandırma konusu tereke kapsamında kalıp kalmadığı belirlenmelidir.

Dava konusu 279 ada 9 sayılı parselin tamamının, 256 ada 75 sayılı parselin ½ payının, 256 ada 55 ve 57 sayılı parsellerdeki kat irtifakına ayrılan bölümlerin, 368 ada 2 sayılı parselin 881/6730 payının ve 712 sayılı parselin 16/32 payının temlik edilen tereke kapsamına alınarak hesaplamaya dahil edilmesi, davacı tarafın beyanı gözetilerek evlatlık akdinden önce davalı Huriye’ye bağışlanan 256 ada 75 parsel sayılı taşınmazın ½ payının ise temlik edilen terekeye dahil edilmemesi isabetlidir.

Ne var ki, dava konusu 430 sayılı parsel yönünden aynı isabetin sağlandığını söyleyebilme olanağı yoktur.

Şöyle ki; hükme esas alınan 28.03.2017 tarihli bilirkişi raporunun 6. sayfasında, 430 sayılı parselde davalı Huriye adına kadastro ile tescil edilen pay yönünden dayanak tapu kaydının mirasbırakan ile bağlantısının olmadığı, bu nedenle Huriye adına kadastro ile tescil edilen taşınmazların terekeye dahil edilmeyeceği belirtilmiş ise de, aynı raporun 7. sayfasındaki tabloda 430 sayılı parselin gittileri olan 375 ada 2, 376 ada 2, 376 ada 3 ve 404 ada 3 parsel sayılı taşınmazlarda davalı Hasan Ş. adına imar ile oluşan tüm payların temlik edilen terekeye dahil edildiği, bir başka ifadeyle, davalı Huriye Ş. adına kadastro ile oluşan ve sonrasında davalı Hasan’a geçen 14130/21100 payın da yeni oluşan imar parsellerinde bulunduğu gözetilmeksizin hesaplama yapıldığı anlaşılmıştır.

Netice itibariyle kök 430 sayılı parselde mirasbırakan tarafından davalı Hasan’a satış yoluyla devredilen 4920/21100 payın gittisinin tespiti ile sadece o kısmın temlik içi terekeye dahil edilmesi gerekirken, değinildiği gibi Huriye’ye ait 14130/211100 payın da dahil edilmesi doğru değildir.

Öte yandan, 368 ada 2 parsel sayılı taşınmazda mirasbırakan Hasan Ş.’ün 465/6730 payının daha bulunduğu ve davacının anılan paydan alacağı miras hakkının saptanan tecavüz miktarından düşülmesinden sonra sabit tenkis oranının bulunması gerektiği tespit edilmiştir.

Sabit tenkis oranı bulurken yapılan hatalardan sonra tespit edilen bir başka hata ise;

Mahkemece, dava konusu taşınmazların 27.03.2015 tarihindeki toplam değerine sabit tenkis oranının uygulanması ile neticeye gidilmiş olmasıdır. Yukarıda belirtildiği üzere, eldeki davada 743 sayılı Kanun hükümleri tatbik edilecektir.

11.11.1994 günlü 4/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının netice bölümünde; ‘’Medeni Kanunun 454. maddesinde yer alan hükmün yalnızca tasarruf nisabının belirlenmesine mahsus olduğu, Medeni Kanunun 506. maddesi uyarınca değerinde azalma olmaksızın sabit tenkis oranına göre, bölünmesi mümkün olmayan bir mala ilişkin tasarrufun tenkisi gerekmesi halinde, bölünmezliğin belirlenmesinden sonra, aynı hüküm uyarınca kullanılan seçimlik hak ile taraflardan birinin diğerindeki nakit alacağının belirlenebilir ve muaccel hale geldiği; böylece "vücudu nihayet bulmuş olan" (BK.61) sağlararası tasarruflarda davalının, ölüme bağlı tasarruflarda davacının haksız iktisabının oluştuğu, Medeni Kanunun 506. maddesi uyarınca aynen teslim edilmeyen malın iadesi gerektiğinin (BK.61) anlaşıldığı an olan tercih hakkının kullanıldığı andaki tam değerinin ödenmesinin haklar dengesine (BK.43; MK.4) uygun düşeceği kabul edilmiştir.‘’ şeklinde bağlayıcı uygulamaya yer verilmiştir.

Somut olayda, dava konusu taşınmazların bölünemeyeceği ortaya çıktıktan sonra davalılar vekilinin 03.05.2006 havale tarihli dilekçesi ile tercih hakkını para ödemekten yana kullandığı görülmüştür.

O halde, tenkise tabi dava konusu taşınmazların tercih tarihindeki değerlerine sabit tenkis oranının uygulanması ile neticeye gidilmesi gerekirken keşif tarihindeki değerleri üzerinden hüküm kurulması doğru değildir.

Hal böyle olunca, yukarıda açıklanan eksiklik ve hatalar giderildikten sonra bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.

Davalı Hasan Ş. vekilinin değinilen temyiz itirazlarının kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3. maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 24.11.2020 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden davalı vekili için 3.050.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin diğer temyiz eden davacıdan alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05/07/2021 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan       Üye                Üye                          Üye              Üye
H. KAYA      M. ÖZCAN     Ö. KAKİLLİOĞLU   R. ÜLGER    T. T. GENÇ

BİLGİ :
"Tenkis davasında seçim hakkının kullanıldığı tarih itibariyle devredilen malın değeri saptanmalıdır" şeklindeki Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin 04 Aralık 2019 tarihli kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/tenkis-davasinda-secim-hakkinin-kullanildigi-tarih-itibariyle-devredilen-malin-degeri-saptanmalidir