T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2017/2-3157
KARAR NO   : 2021/1260

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              :
 Ankara 2. Aile Mahkemesi
TARİHİ                        : 30/03/2017
NUMARASI                : 2016/362 - 2017/285
DAVACI                      : A.Ö. vekili Av. H.K.
DAVALILAR               : İsmail Uğurlu mirasçıları;
                                     1- İ.S. U. 2- S.N.U. 3- S.U. 4- E.U. 5- E.U.
VASİ                           : D.Y.

1. Taraflar arasındaki "boşanma" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 2. Aile Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davacı ve davalı mirasçılar tarafından temyizi üzerine Yargıtay 2. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacı ve davalı mirasçılarından İsmail Samet U. ve Seda Nur U. vasisi tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı 20.08.2015 tarihli dava dilekçesinde; davalı ile 01.05.1995 tarihinde evlendiklerini, ortak beş çocuklarının bulunduğunu, evliliğin devam etmeyeceği konusunda davalı ile anlaştıklarını ileri sürerek ekli protokol doğrultusunda boşanmaya karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı cevap dilekçesi sunmamıştır.

Mahkeme Kararı:

6. Ankara 2. Aile Mahkemesinin 07.10.2015 tarihli ve 2015/448 E., 2015/814 K. sayılı kararı ile; tarafların bizzat dinlendiği, özgür iradeleri ile boşanmak istediklerini beyan ettikleri, evliliğin de en az 1 yıl sürmüş olduğu gerekçesiyle tarafların anlaşmalı olarak boşanmalarına, ergin olmayan Seda Nur ile İsmail Samet’in velâyetlerinin anneye verilmesine, her bir çocuk yararına ayrı ayrı 100TL iştirak nafakası ödenmesine karar verilmiştir.

7. Davacı vekili 17.12.2015 tarihli beyan dilekçesinde; davalı İsmail U.'nun karar kesinleşmeden 27.10.2015 tarihinde öldüğünü, evlilik birliğinin ölümle sonuçlanması nedeniyle davanın konusuz kaldığını ileri sürerek boşanma konusunda karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesini istemiştir.

8. Ankara 2. Aile Mahkemesinin 18.12.2015 tarihli ek kararında; tarafların, 07.10.2015 tarihinde Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 166/3. maddesi uyarınca anlaşmalı olarak boşanmalarına karar verildiği, kararın davacı Ayten'e 12.11.2015 tarihinde, davalı İsmail'e ise 26.10.2015 tarihinde usule uygun şekilde tebliğ edildiği, dolayısıyla kararın 27.11.2015 tarihinde kesinleştiği, kararın kesinleşmesinden önce davalı İsmail'in 27.10.2015 tarihinde öldüğü, kararın taraflara tebliğ edilmesi nedeniyle her iki taraf yönünden de temyiz süresinin işlemeye başladığı, temyiz süresi içerisinde davacı veya davalı mirasçılarının davanın konusuz kalması nedeniyle kararı temyiz etmedikleri, davacının talep tarihi itibariyle temyiz süresini geçirdiği, usul ve yasaya uygun olarak kesinleşen kararın hukukî sonuçlarını doğurduğu, dolayısıyla davanın konusuz kalmasından söz edilemeyeceği gerekçesiyle davacı vekilinin talebinin reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

9. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 22.02.2016 tarihli ve 2016/2812 E., 2016/3049 K. sayılı kararı ile;

“... Hüküm davacı ve davalı mirasçıları tarafından temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1- Dosyaya sunulan nüfus kayıt örneğine göre davalı İsmail U.'nun boşanma hükmü henüz kesinleşmeden 27.10.2015 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır. Evlilik ölümle sona ermiştir. Boşanma davası konusuz kaldığından davacı tarafın temyiz talebinin reddine ilişkin ek kararın bu nedenle bozularak kaldırılmasına karar verilmiştir.

2- İşin esasının incelenmesine gelince;

Evliliğin ölümle sona ermesi ve davanın konusunun kalmadığı gözetilerek bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

10. Ankara 2. Aile Mahkemesinin 30.03.2017 tarihli ve 2016/362 E., 2017/285 K. sayılı kararı ile bozma öncesi kararda yer alan gerekçenin yanında; boşanmaya ilişkin gerekçeli kararın davalıya 26.10.2015 tarihinde tebliğ edildiği, böylece temyiz süresinin işlemeye başladığı, yasalarımızda işlemeye başlayan sürenin ölümle duracağına ya da geçersiz sayılacağına ilişkin bir hükmün bulunmadığı, TMK’nın 599. maddesine göre mirasçıların ölümle birlikte miras bırakının tüm hak ve borçlarını kendiliğinden külli halef olarak kazanacakları, işlemeye başlayan temyiz süresinin de bu haklar içinde yer aldığı, temyiz süresi dolmadan davacının ya da davalı mirasçılarının davayı konusuz kalması nedeniyle temyiz etmeleri suretiyle yasal süreci işletmeleri gerektiği, TMK’nın 181/2. maddesinin de bunu gerektirdiği, anlatılan işlemlerin yapılmaması nedeniyle kararın kesinleştiği ve talep tarihi olan 17.12.2015 tarihi itibariyle temyiz süresinin dolduğu, kesinleşen kararla dosyadan el çekildiğinden mahkemece yeniden dosyanın ele alınıp hüküm kurulması olanağının bulunmadığı, bozma ilamında belirtildiği üzere kararın kesinleşmesinden önce davalı İsmail öldüğünden evlilik birliğinin ölüm tarihi olan 27.10.2015 tarihinde sona erdiği ancak burada mahkeme kararının kesinleşmesi ile evlilik birliğinin ölümle sona ermesi konularının farklı olduğu hususuna dikkat edilmesi gerektiği, her iki konunun birbirinden farklı olduğu, evlilik ölümle sona erdiğinden ve ölüm kesinleşmeden önce olduğundan hukukî sonuçların boşanma kararının kesinleşme tarihine göre değil, ölüm olgusuna göre gerçekleşeceği, başka bir ifade ile mahkemece verilen kesinleşen boşanma kararının infaz kabiliyeti ve hukukî kıymetinin kalmadığı ancak buna rağmen kararın kesinleştiği, örneğin davacı Ayten’in mirasçı olacağı, dolayısıyla 18.12.2015 tarihli ek kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

11. Direnme kararı yasal süresi içinde davacı ve davalı mirasçılarından İsmail Samet U. ve Seda Nur U. vasisi tarafından temyiz edilmiştir.

 II. UYUŞMAZLIK

12. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; taraflar arasındaki boşanma davasının yargılaması devam ederken, davalının ölmesi nedeni ile evlilik birliğinin ölümle sona erdiği göz önüne alındığında, sağ kalan eş ve ölen eşin mirasçılarının davaya devam etme haklarının bulunup bulunmadığı, buradan varılacak sonuca göre evlilik birliğinin ölümle sona erdiğine karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

13. Uyuşmazlığın çözümü bakımından ilgili yasal düzenleme ve kavramların açıklanmasında yarar görülmektedir.

14. Bilindiği üzere 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) “Evlilik birliğinin sarsılması” başlıklı 166. maddenin 3. fıkrası;

“Evlilik en az bir yıl sürmüş ise, eşlerin birlikte başvurması ya da bir eşin diğerinin davasını kabul etmesi hâlinde, evlilik birliği temelinden sarsılmış sayılır. Bu hâlde boşanma kararı verilebilmesi için, hâkimin tarafları bizzat dinleyerek iradelerinin serbestçe açıklandığına kanaat getirmesi ve boşanmanın malî sonuçları ile çocukların durumu hususunda taraflarca kabul edilecek düzenlemeyi uygun bulması şarttır. Hâkim, tarafların ve çocukların menfaatlerini göz önünde tutarak bu anlaşmada gerekli gördüğü değişiklikleri yapabilir. Bu değişikliklerin taraflarca da kabulü hâlinde boşanmaya hükmolunur. Bu hâlde tarafların ikrarlarının hâkimi bağlamayacağı hükmü uygulanmaz.” hükmünü taşımaktadır.

15. İlke olarak her dava açıldığı tarihteki fiilî ve hukukî sebeplere göre hükme bağlanır. Ne var ki, dava açıldıktan sonra meydana gelen bir olay nedeniyle dava konusunun ortadan kalkması, eş söyleyişle davanın esası hakkında karar verilmesinde hukukî yararın kalmaması hâlinde bu olayın hükümde göz önüne alınması ve böyle bir durumda mahkemenin, davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair karar vermesi gerektiği her türlü duraksamadan uzaktır.

16. Dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olgu nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir.

17. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) “Esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri” başlıklı 331. maddesinin 1. fıkrasıyla “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.” hükmü düzenleme altına alınmıştır.

18. Eldeki davada, tarafların TMK’nın 166. maddesinin 3. fıkrası uyarınca taraflar arasındaki evlilik birliğinin anlaşmalı olarak sonlandırılmasına karar verilmiştir. Mahkemece; davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına dair verilen karar kesinleşmeden davalı ölmüş ve böylece evlilik birliği ölümle sona ermiştir. Davacı vekilinin buna ilişkin istemi mahkemenin 18.12.2015 tarihli ek kararı ile reddedilmiş, ek karar davacı ve davalı mirasçılarınca temyiz edilmiştir.

19. Tüm bu genel açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; taraflar hakkında verilen boşanma kararı kesinleşmeden evvel davalının 27.10.2015 tarihinde öldüğü, dolayısıyla evlilik birliğinin ölümle sona erdiği ve bu nedenle eldeki boşanma davasının konusuz hâle geldiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davanın esası hakkında bir karar verilemeyecektir. Ancak, davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve tayin eder (HMK m. 331/1). O hâlde yerel mahkemece yapılacak iş, bu husus gözetilerek, davacı kadının boşanma talebi hakkında konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm tesisi ile yargılama giderleri hakkında HMK’nın 331/1. maddesine göre bir karar verilmekten ibarettir.

20. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında mahkemece verilen direnme kararının onanması gerektiği, direnme gerekçesinin isabetli olduğu görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

21. O hâlde, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

22. Bu nedenle yerel mahkemenin 18.12.2015 tarihli ek kararı kaldırılarak, direnme kararı bozulmalıdır.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Evlilik birliği ölümle sona erdiğinden Mahkemenin 18.12.2015 tarihli ek kararının KALDIRILMASINA, tarafların temyiz itirazının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine,

Aynı Kanun’un 440. maddesi uyarınca kararın tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.10.2021 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda bulunan 18 üyenin 17’si BOZMA, 1’i ise ONAMA yönünde oy kullanmışlardır.

İÇTİHAT YORUMU :  “Boşanma davası konusuz kalmışsa kusur tartışması yapılarak yargılama giderleri yükletilemez” şeklindeki Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 04 Mart 2021 tarihli kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/bosanma-davasi-konusuz-kalmissa-kusur-tartismasi-yapilarak-yargilama-giderleri-yukletilemez

"Taraflar başka bir mahkeme kararı ile boşandıklarından daha sonra açılan boşanma davası konusuz kalmıştır" şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30 Mart 2021 tarihli kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/taraflar-baska-bir-mahkeme-karari-ile-bosandiklarindan-daha-sonra-acilan-bosanma-davasi-konusuz-kalmistir

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 30.03.2021 tarihli kararının 18 numaralı paragrafında, "... tarafların bir başka mahkeme kararı ile boşanmalarına karar verildiği, kararın kesinleştiği, bu nedenle eldeki boşanma davasının konusuz hâle geldiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davanın esası hakkında bir karar verilemeyecektir. Ancak, davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve tayin eder (HMK m. 331/1). O hâlde yerel mahkemece yapılacak iş, bu husus gözetilerek, davacı erkeğin boşanma talebi hakkında konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm tesisi ile yargılama giderleri ve vekâlet ücreti konularında HMK’nın 331/1. maddesine göre bir karar vermekten ibarettir" ve 19.10.2021 tarihli kararının 19 numaralı paragrafında, “…taraflar hakkında verilen boşanma kararı kesinleşmeden evvel davalının 27.10.2015 tarihinde öldüğü, dolayısıyla evlilik birliğinin ölümle sona erdiği ve bu nedenle eldeki boşanma davasının konusuz hâle geldiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davanın esası hakkında bir karar verilemeyecektir. Ancak, davanın konusuz kalması sebebiyle esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve tayin eder (HMK m. 331/1). O hâlde yerel mahkemece yapılacak iş, bu husus gözetilerek, davacı kadının boşanma talebi hakkında konusuz kaldığından karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm tesisi ile yargılama giderleri hakkında HMK’nın 331/1. maddesine göre bir karar verilmekten ibarettir” şeklinde karar verildiğinden Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 04.03.2021 tarihli kararındaki uygulaması ile Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 30.03.2021 ve 19.10.2021 tarihli kararlarındaki uygulamasının birbirinden farklı olduğu ortadadır.