TÜRK LİRASI TALEBİNDEN ISLAHLA VAZGEÇİLEREK DÖVİZ ÜZERİNDEN ALACAĞIN TAHSİLİ İSTENEMEZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


03 Ara
2020

Yazdır

T.C.
YARGITAY
11. Hukuk Dairesi

ESAS NO             : 2019/296
KARAR NO          : 2019/7125

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ       : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12. HUKUK DAİRESİ
TARİHİ                 : 01/11/2018
NUMARASI         : 2018/222 - 2018/1339
DAVACI               : G. OTOMOTİV SANAYİ TİC. LTD. ŞTİ.
VEKİLİ                : AV. S.B.
DAVALI               : Y.K. BANKASI A.Ş
VEKİLİ                : AV. H.Ş.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 04/12/2017 tarih ve 2015/923 E. - 2017/861 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kısmen kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi'nce verilen 01/11/2018 tarih ve 2018/222 E. - 2018/1339 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Süha Akın Yener tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankanın Beylikdüzü Şubesinden imzalanan Genel Kredi Sözleşmesi karşılığında 1.100.000,00 TL limitli 3 yıl ödeme süreli ticari kredi kullandığını, müvekkilinin çektiği kredinin tamamını 25/12/2013 tarihinde kapatmak istediğini, davalı bankanın anaparaya işletilen faiz dışında erken kapatma komisyon ücreti, BSMV ve dosya masrafı adı altında ücretler talep ettiğini, bu ücretlerin ödenmemesi halinde kredinin kapatılmayacağını davalı tarafından bildirildiğini, bu nedenle talep edilen ek ücretlerin ödenmek zorunda kalındığını, müvekkiline imzaladığı sözleşmenin bir nüshasının verilmediğini, davalının aldığı bedellerin BDDK ve diğer bankaların güncel uygulamalarına uygun olmadığını, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre müvekkiline iadesi gerektiğini ileri sürerek, fazlaya dair haklar saklı kalmak ve bilirkişi aracılığı ile alacak tespit edildiğinde artırılmak kaydıyla erken kapama komisyon ücreti, BSMV, ipotek fekki, dosya masrafı adı altında alınan şimdilik 10.000.- TL ücretin tahsil edildiği günden itibaren işleyecek ticari faizi ile müvekkiline iadesine karar verilmesini talep etmiş, 15/11/2017 havale tarihli ıslah dilekçesi talebini 29.391,49 Euro’ya yükseltmiştir.

Davalı vekili, davacıdan tahsil edilen tüm masrafların davacının bilgisi ve onayı dahilinde tahsil edildiğini, davacının kredi kullanmadan önce ön bilgi formunu imzaladığını, bu form ile birlikte davacıya sözlü bilgi verildiğini, davacıdan alınan ücretlerin Bankacılık Kanunu, ilgili diğer mevzuat hükümleri ve bankacılık genel uygulamalarına, imzalanan sözleşme ve tebliğ hükümlerine uygun olduğunu, davacının tahsilat tarihi itibarıyla dava konusu alacağa faiz işletilmesi talebinin de yerinde olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, ticari kredilerde erken kapama komisyonunun %2 ile %5 arasında değiştiği, erken kapama tazminatının diğer banka uygulamaları ve bilirkişi görüşüde dikkate alınarak %5 olarak değerlendirilmesinin makul olduğu, kredi tahsis ve kullanım işlemlerinin bankanın asli fonksiyonlarından biri olduğundan buna ilişkin maliyetlerin kredi faizi içinde yer alması gerektiği, bu sebeple davalı bankaca davacıdan kredi tahsis komisyonu ve istihbarat ücreti adı altında tahsil edilen ücretlerin iadesinin gerektiği gerekçesi ile davacının davasının kabulü ile ıslahla ve taleple bağlı kalınarak 17.891,49 Euro fazla alınan erken kapama tazminatının ve 11.500,00 Euro alınan kredi istihbarat ücretinin temerrüt olmadığından dava tarihi olan 18/09/2015 tarihinden itibaren, 3095 sayılı Yasa'nın 4-a maddesi gereğince devlet bankalarının 1 yıl vadeli euro mevduatlarına verdikleri azami faiz oranı ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.

Karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesince, taraflar arasında akdedilen 23/08/2013 tarihli Genel Kredi Sözleşmesi’nin 6.4 maddesinde erken ödeme komisyon oranının kararlaştırılmamış olduğu, mahkemece davalı bankanın Merkez Bankasına erken kapama komisyon oranlarını bildirip bildirmediği yönünde bir araştırma yapmadığı, ancak davalı tarafça mahkemece kabul edilen oranın üzerinde bir oranın Merkez Bankasına bildirilmiş olduğu yönünde bir iddia ileri sürülmediğinden mahkemece emsal banka uygulamaları araştırılarak %2-%5 oranında erken kapama komisyonu alındığının tespit edilerek %5 oranın makul bir oran olarak kabul edilip buna göre fazladan ödenen erken kapama komisyon oranının tespitinde ve bu talebe ilişkin davanın kısmen kabulünde bir isabetsizlik olmadığı, dava dilekçesinde TL cinsinden talepte bulunulmuş iken, daha sonra maddi hata yapıldığı belirtilerek euro cinsinden para birimi ile talepte bulunulması ile mahkemece maddi hata yapıldığı kabul edilerek eksik harcın tamamlatılmasında bir hata olmadığı, bankacılık teamüllerine göre ilk kredi kullandırımında yapılması gereken istihbarat, haberleşme ve operasyonel vs. gibi işlemlerin bir maliyeti bulunduğundan müşteriden "Kredi Tahsis ve İstihbarat Ücreti" adı altında ücret talep edilebileceği, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin müşterinden alınabilecek komisyon, ücret ve masrafları düzenleyen 6/1-2-3 maddesinde talep edilebilecek komisyon oranları belirtilmemiş olmakla birlikte, kredi tutarının yaklaşık %1’i oranındaki ücretin emsal banka uygulamalarına göre orantılı ve makul olduğu, mahkemece bu talep yönünden davanın reddi gerektiği gerekçesi ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2015/923 Esas - 2017/861 Karar sayılı ve 04/12/2017 tarihli hükmünün kaldırılmasına, davanın ıslah edilen haliyle kısmen kabulüne, 17.891,49 Euro Erken Kapama Komisyonu'nun dava tarihinden itibaren işletilecek 3095 sayılı Kanun'un 4-a maddesi uyarınca Devlet Bankalarının 1 yıl vadeli euro mevduatlarına verdikleri azami faiz oranı ile davalıdan tahsiliyle davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir. 

Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. 

1- İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Dava, davalı banka tarafından kredi kullandırımı ve kredinin erken kapatılması sırasında alınan ücretlerin davalı bankadan istirdadı istemine ilişkindir. Davacı vekili, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000.- TL'nin tahsil edildiği günden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsilini istemiştir. Bilahare 15/11/2017 tarihli dilekçesi ile 10.000.- TL üzerinden açtıkları davayı 29.391,49 Euro olarak ıslah etmiş 10.000.- TL üzerinden yatırılan harç, yargılama sırasında tamamlanmıştır. İlk derece mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiş, anılan karara karşı davalı tarafça yapılan istinaf başvurusunun Bölge Adliye Mahkemesince kabulüyle ilk derece mahkemesince verilen karar kaldırılarak yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. 

Somut olaya uygulanması gereken 6098 sayılı TBK'nın 99. maddesi (BK 83. md) uyarınca konusu para olan borç ülke parasıyla ödenir. Ancak ödemenin ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödenmesi kararlaştırılmış ise alacak ödemenin bu para birimiyle veya ülke para birimiyle ödenmesini istemede seçimlik hakka sahiptir. Ancak yenilik doğurucu nitelikteki bu hakkın kullanılmasıyla birlikte hakkı kullanan kişi bu kararından geri dönemez. Somut olayda davacıdan davalı Banka tarafından döviz cinsinden erken kapama komisyonu alınmış ise de, davada TL cinsinden talepte bulunan davacı alacaklının yargılama sırasında bu tercihinden dönerek ıslah dilekçesi vererek borcun yabancı para üzerinden tahsilini isteyemeyeceği gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken Mahkemece hatalı değerlendirmeye dayalı olarak yazılı şekilde yabancı para üzerinden hüküm tesisi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalının temyiz isteminin kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA, HMK'nın 373/2. maddesi uyarınca dava dosyasının Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davalıya iadesine, 12/11/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan Vekili         Üye                      Üye                    Üye                  Üye
A. ALBAYRAK        M. U. TARHAN    Dr. A. ASLAN    M. DURGUN    Dr. O. SEKMEN
DOĞAN

BİLGİ : “Yenilik doğurucu seçimlik haklar terditli olarak kullanılamaz” şeklindeki Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin 17 Şubat 2020 tarihli kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/yenilik-dogurucu-secimlik-haklar-terditli-olarak-kullanilamaz

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2021/5290
Karar No      : 2023/581

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 19.04.2021
SAYISI                                 : 2018/1994 Esas, 2021/574 Karar

Taraflar arasındaki saklama sözleşmesinden kaynaklanan aynen iade, alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili ve davalı K. Sac Ticareti ve Nakliye San. Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı vekili ve davalı K. Sac Ticareti ve Nakliye San. Tic. Ltd. Şti. vekilinin istinaf başvurularının kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili ve davalı K. Sac Ticareti ve Nakliye San. Tic. Ltd. Şti. vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin dava dışı E. A.Ş.’den aldığı ve mülkiyeti kendisine ait olan sacları davalı Özgür M. Ltd. Şti. aracılığıyla diğer davalıya ait depoya koyduğunu, muhtelif zamanlarda depoda bulunan sacların belirli ebatlarla kesilmesi ve nakliyesinin istendiğini, davalı Özgür M. Ltd. Şti.’nin ekonomik sorunları nedeniyle 01.10.2012 tarihinde sağlanan mutabakat sonucu ticari ilişkinin bitirildiğini, davalı K. Sac Ticareti ve Nakliye San. Tic. Ltd. Şti. ile çalışılmaya devam edildiğini, 02.10.2012 tarihinde tarafların temsilcilerinin bulunduğu K. Sac ... San. Tic. Ltd. Şti.'ne ait depoda sayım yapılıp imza altına alındığını, davalı K. firması ile 08.12.2012 tarihine kadar çalışıldığını, davalı K. firmasının davalı Özgür M. Şirketi'nden alacaklarını alamadığı için müvekkiline yeni borçlar çıkardığını, müvekkilinin taleplerini yerine getirmediğini, mal sevkiyatını yapmadığını, yaşanan sorunlar üzerine müvekkilinin depoda bulunan malları talep ettiği hâlde davalı K. firmasının malların Özgür M. Şirketi tarafından teslim edildiği gerekçesiyle taleplerini reddettiğini, davalı K. firmasının müvekkiline ait saclarda bulunan etiketleri değiştirmeye kalkıştığını, bu durumun Karadeniz Ereğli Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/39 Değişik İş dosyasında alınan rapor ile tespit edildiğini ileri sürerek tespit dosyasıyla K. firmasına ait depoya diğer davalı tarafından teslim edilen 46 kalem, 544,13 ton sac malzemenin mülkiyetinin müvekkiline ait olduğunun tespitine, dava konusu malzemenin aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde bedelinin müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 14.02.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla talep ettikleri 10.000,00 TL'nin dava tarihi itibarıyla USD'ye çevrilerek davanın USD üzerinden devamına, dava konusu 544,13 ton malzemenin bedeli olan 341.289,06 USD'nin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı K. Sac Ticareti ve Nakliye San. Tic. Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin davacıyla ilişkisi bulunmadığını, dava konusu malların diğer davalı şirket tarafından müvekkiline teslim edildiğini, mal teslim formunun bu şirket adına düzenlendiğini, müvekkilinin teslim formunu elinde bulunduran kişiye malları teslim etmekle yükümlü olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

2. Diğer davalı, davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının davalı Özgür M. Şirketi ile ticari ilişkisini karşılıklı mutabakatla sonlandırdığı, malzemenin davalı K. Şirketi tarafından depolanmasına yönelik anlaşma yaptığı, yapılan sayım sonucu malzeme miktarının tutanak altına alındığı, ticari ilişkinin devamı sürecinde davalı K. Şirketi'nin davacının talepleri doğrultusunda istenilen boyut ve miktarda kesim yaparak nakliyesini sağlayıp davacı şirketin fabrikalarına gönderdiği, anılan davalının davacıyla ticari ilişkisi bulunmadığına yönelik savunmasına itibar edilmediği, delil tespiti sırasında alınan bilirkişi raporu ile davalı K. Şirketi'nin deposunda bulunan sac rulo etiketlerini çizip, karalayıp, başka etiket yapıştırmak suretiyle davacıya ait malların tespitini zorlaştırmaya çalıştığı, emtianın fabrika karşılaştırması yapılarak davacıya ait olduğunun tespit edildiği, miktarının 544,13 ton olarak belirlendiği, yargılama aşamasında yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporu ile tespit raporunda belirtilen malzemeden 193,56 ton malzemenin davalı şirketin deposunda olmadığının tespit edildiği, depoda bulunmayan malzemenin dava tarihi itibarıyla 119.058,91 USD, depoda bulunan malzemenin ise 222.230,15 USD değerinde olduğu, davalı K. Şirketi'nin düzenlediği teslim fişinin kıymetli evrak niteliğinde olmadığı, depo fişinin ciro edilmesi ile depodaki malların mülkiyetinin el değiştirmeyeceği, davacının ıslah ile dava dilekçesindeki terditli talebini usulüne uygun olmayan şekilde değiştirdiği, dava dilekçesinde talebini TL olarak açıkladığı, tercih hakkını TL olarak belirledikten sonra ıslah yoluyla talebini döviz cinsi olarak değiştiremeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 10.10.2014 tarihli bilirkişi raporuna ekli tablo 3'te yer alan sac malzemelerinin davacıya aynen iadesine, depoda mevcut olmayan malların dava tarihindeki kur üzerinden yapılan hesaplama sonucu değerinin 10.000,00 TL'sinin dava tarihinden, bakiye 204.306,03 TL'sinin ıslah tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı K. Sac Ticareti ve Nakliye San. Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu malzemelerin USD endeksli olarak satıldığını, dava dilekçesinde TL cinsinin dava harcının belirlenebilmesi amacıyla yazılı olduğunu, tercih hakkının TL yönünde kullanılmadığını, hükmün infazda tereddüt yaratacağını, terditli olarak açılan davaya ilişkin ıslah müessesinin uygulanamayacağına yönelik kabulün hatalı olduğunu, kararda hem aynen iade hem de malın değerinin tahsiline hükmedildiğini, dava konusu malzemenin özel üretim niteliğinde olduğunu, ekonomik değerinin zararı karşılamayacak derecede düştüğünü, ıslah talepleri doğrultusunda davanın kabulü gerektiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

2. Davalı K. Sac Ticareti ve Nakliye San. Tic. Ltd. Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin depo kira bedelinin ödenmediğini, bilirkişi raporunda müvekkilinin teslim yükümlülüğünün ön şartının saklama ücretinin ödenmesi olarak tespit edildiğini, ücret ödenmediğinden müvekkilinin teslim yükümlülüğü bulunmadığını, karar gerekçesinde belirtilen anlaşma tutanağında müvekkili şirket yetkilisinin imzasının bulunmadığını, belgenin hükme esas alınamayacağını, malların müvekkiline diğer davalı tarafından teslim edildiğini, üçüncü kişilerce depodan fiş karşılığı alınan mallardan müvekkilinin sorumlu tutulamayacağını, mal teslim fişlerinin diğer davalıdan alınarak müvekkiline teslim edilmesi hâlinde malların davacıya teslim edileceğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının dava dilekçesinde harca esas değeri fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL olarak gösterdiği, bu bedel üzerinden peşin harcı yatırdığı, harca esas değerin TL olarak gösterilmesinin davanın tercih hakkının TL olarak kullanılması olarak değerlendirilemeyeceği, dava dilekçesinde harca esas değer dışında konu ve netice talebinde herhangi bir miktar talebinde bulunmadığı gibi TL para cinsine de yer vermediği, ıslahla tercih hakkını USD’den yana kullandığının kabul edilmesi gerektiği, davacının ıslah dilekçesi ile dava dilekçesindeki terditli taleplerinden malın aynen iadesi talebinden vazgeçerek mal bedeli olan 341.289,06 USD'nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istediği, davacının ıslah dilekçesi sadece talep edilen miktarın artırılması niteliğinde olmayıp netice-i talebin değiştirilmesi niteliğinde olduğundan tam ıslah niteliğinde olduğu, Mahkemece ıslah dilekçesindeki talep kapsamında yargılama yapılıp sonucuna uygun karar verilmesi gerektiği, kabul şekline göre de Mahkemece, hükmün infazda tereddüt yaratacak şekilde kurulduğu, davalı K. Şirketi depoda bulunmayan 193,56 ton sac malzemeyi davacıya veya davacı adına malzemeyi depoya teslim eden diğer davalıya teslim ettiğini usulüne uygun delillerle ispatlayamadığı, depoda bulunmayan ve bedeli bilirkişi raporu ile 119.058,91 USD olarak tespit edilen mal bedelinden davalı K. Şirketi'nin sorumlu olduğu, yapılan tam ıslah nedeniyle davacının malların aynen iadesi talebinin bulunmadığı, 350,57 ton malzeme halen davalı K. Şirketi'nin deposunda olup davacı vekilinin beyanı ile davalının saklama ücretinin ödenmediği hususunun taraflar arasında ihtilafsız hâle geldiği, davacının, hali hazırda davalının deposunda bulunan malzemeyi saklama ücretini ödemek suretiyle almasının her zaman söz konusu olabileceği, hali hazırda depoda bulunan malzemenin bedelinin davalıdan tahsiline hükmedilmesi mümkün olmadığı gibi tam ıslah karşısında depoda mevcut malın aynen iadesine de hükmedilemeyeceği gerekçesiyle davacı vekili ve davalı K. Sac Ticareti ve Nakliye San. Tic. Ltd. Şti. vekilinin istinaf taleplerinin kısmen kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, 119.058,91 USD’nin faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı K. Sac Ticareti ve Nakliye San. Tic. Ltd. Şti. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeleri tekrar ederek ve kararın infaz edilebilir olmadığını, Bölge Adliye Mahkemesince iade konusunda karar verilmesi gerektiğini, ıslahın usule uygun olduğu kabul edilirse alacağın tümünün hükme bağlanması gerektiğini, kararın uyuşmazlığı çözmekten uzak olduğunu, depoda kaldığı iddia olunan malzemenin zamanla niteliğini kaybedeceğini, tarafların tekrar bir çekişme içine sokulduğunu, taleplerinin USD olarak kabul edilmesi ve 544,13 ton malzemenin bedeli olan 341.289,06 USD’nin davalılardan tahsiline karar verilmesi gerektiğini belirterek temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Davalı K. Ltd.Şti. vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının dava dilekçesindeki talebinin menkullerin mülkiyetinin tespiti ve teslimine ilişkin olduğunu, menkullerin mülkiyetinin davacı ile dava dışı Özgür M. Ltd.Şti. arasında ihtilaflı olduğundan müvekkiline husumet yönetilemeyeceğini, davacı saklatan olmadığı için müvekkiline karşı istihkak davası açabileceğini, ancak ıslah tarihi itibariyle bu hakkının da zamanaşımına uğradığını, davacının malları depoya 2012 yılında bıraktığı kabul edilse dahi malzemeye ilişkin 2018 yılında yapılan talebin zamanaşımına uğrayacağını, davacı dava tarihinde malzeme bedelini bildiği için kısmi dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını, ıslah usulüne uygun yapılmadığı için nazara alınamayacağını, Mahkemece tedbir kararı verilmediği için yargılama sırasında malların mal teslim formu getiren kişilerce alındığını, depoda bulunmayan mallarla ilgili tespite ilişkin yaptıkları itirazın nazara alınmadığını, raporda depoda bulunmadığı bildirilen etiket numarası bildirilen malların depoda olduğunu, depo ücretinin davacı tarafça ödenmediğini, alacak yabancı para olmadığı gibi bu konuda anlaşma da olmadığından USD olarak talep edilemeyeceğini belirterek ve re'sen tespit edilecek sebeplerle temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalı K. Ltd. Şti.’nin deposunda bulunan malzemenin teslim fişleri olmadan davacıya iade edilip edilmeyeceği, malzemelerin ne kadarının hâlen depoda bulunduğu, depoda bulunan mal bedelinin davacı tarafından talep edilip edilemeyeceği, saklama ücreti ödenip ödenmediği, saklama ücreti ödenmeden davalının malzemeyi iade etme yükümlülüğü bulunup bulunmadığı, ıslahla aynen iade yerine USD üzerinden bedel talebinin yerinde olup olmadığına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 176 ncı ve devamı maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (6098 sayılı Kanun) 561 inci ve devamı maddeleri.

2. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 19.11.2018 tarihli ve 2016/13885 E., 2018/7128 K. sayılı, 14.05.2018 tarihli ve 2017/4863 E., 2018/3504 K. sayılı kararları.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekili ve davalı K. Ltd. Şti. vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.a) Yukarıda yapılan özetten de anlaşılacağı üzere davacı vekili dava dilekçesinde, Karadeniz Ereğli Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/39 Değişik İş dosyasıyla K. firmasına ait depoya diğer davalı tarafından teslim edilen 46 kalem 544,13 ton sac malzemenin mülkiyetinin müvekkiline ait olduğunun tespitine, dava konusu malzemenin aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde bedelinin müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 14.02.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla talep ettikleri 10.000,00 TL'nin dava tarihi itibarıyla USD'ye çevrilerek davanın USD üzerinden devamına, dava konusu 544,13 ton malzemenin bedeli olan 341.289,06 USD'nin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.

b) Somut olaya uygulanması gereken 6098 sayılı Kanun’un "Ödeme" başlıklı 99 uncu maddesine göre, konusu para olan borç Ülke parasıyla ödenir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle ödeme yapılması kararlaştırılmışsa, sözleşmede aynen ödeme veya bu anlama gelen bir ifade bulunmadıkça borç, ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parasıyla da ödenebilir. Ülke parası dışında başka bir para birimiyle belirlenmiş ve sözleşmede aynen ödeme ya da bu anlama gelen bir ifade de bulunmadıkça, borcun ödeme gününde ödenmemesi üzerine alacaklı, bu alacağının aynen veya vade ya da fiilî ödeme günündeki rayiç üzerinden Ülke parası ile ödenmesini isteyebilir.

c) Davacı şirket, taraflar arasında Ülke parası dışında döviz ile ödeme yapılacağına ilişkin bir anlaşma bulunduğunu ispat etmiş değildir. Davacı şirket dava dilekçesinde tercih hakkını TL üzerinde kullanmıştır. Başka bir deyişle TL üzerinden dava açmakla iradesinin, alacağını TL üzerinden tahsil etmek yönünde olduğunu kabul etmek gerekir. Dava dilekçesinde TL cinsinden talepte bulunan davacı, artık bu tercihinden dönerek ıslah yolu ile talebini döviz olarak değiştiremez. Bu durum iddianın genişletilmesi yasağı kapsamına girer. Dairemiz uygulaması da bu yöndedir (Dairemizin 19.11.2018 tarihli ve 2016/13885 E., 2018/7128 K. sayılı, 14.05.2018 tarihli ve 2017/4863 E., 2018/3504 K. sayılı kararları).

d) Bu itibarla davacının, dava dilekçesinde tercihini TL'den yana kullandığı, ıslah dilekçesi ile bu tercihinden dönüp USD üzerinden tahsil isteyemeyeceği gözetilerek davalıya ait depoda mevcut olmayan malların değeri yönünden yazılı şekilde USD üzerinden hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.

3.a) 6098 sayılı Kanun’un 561 inci maddesinde düzenlenen saklama sözleşmesi, saklayanın, saklatanın kendisine bıraktığı bir taşınırı güvenli bir yerde koruma altına almayı üstlendiği sözleşmedir. Açıkça öngörüldüğü veya durum ve koşullar gerektirdiği takdirde, saklayan ücret isteyebilir. Aynı Kanun’un 562 nci maddesindeki düzenleme uyarınca saklatan, sözleşmenin ifasının zorunlu kıldığı bütün masrafları ödemekle yükümlü olduğu gibi saklatan, kendi kusurundan ileri gelmediğini ispat etmedikçe saklayanın saklamadan doğan zararlarını gidermekle yükümlüdür. Saklayanın geri verme borcu 6098 sayılı Kanun’un 564 üncü maddesinde, saklama sözleşmesinde bir süre belirlenmiş olsa bile saklayan, saklatanın her zaman ileri sürebileceği istemi üzerine, saklananı bütün çoğalmalarıyla birlikte geri vermekle yükümlü olduğu, ancak saklatan, saklayanın belirlenen süreyi dikkate alarak yapmış olduğu masrafları ödemekle yükümlü olduğu şeklinde düzenlenmiştir.

b) 6098 sayılı Kanun’un 574 üncü maddesine göre ardiyeci, kararlaştırılmış veya alışılmış olan ardiye ücretini ve saklamadan doğmayan bakım, taşıma ve gümrük gibi bütün giderlerini isteyebilir. Bu giderler hemen; ardiye ücreti ise her üç ayda bir ve her hâlde malların tümünün veya bir bölümünün geri alınması sırasında ödenir. Ardiyeci, mallara zilyet bulunduğu veya eşyayı temsil eden herhangi bir senet vasıtasıyla onlar üzerinde tasarruf etme yetkisine sahip olduğu sürece, alacakları için bu mallar üzerinde hapis hakkına sahiptir. Aynı Kanun'un malların geri verilmesi başlıklı 575 inci maddesinde ardiyecinin, ticari malları, genel saklama sözleşmesinde olduğu gibi geri vermekle yükümlü olduğu; ancak saklayanın sözleşmede öngöremeyeceği sebeplerle, süresinden önce geri verme yetkisi bulunduğu durumlarda bile ardiyecinin, kararlaştırılmış olan sürenin sonuna kadar malları korumak zorunda olduğu hükmü düzenlenmiştir.

c) Somut uyuşmazlıkta davacı vekilinin dava dilekçesinde aynen iade talebi bulunmaktadır. Dava konusu malların halihazırda 350,57 tonu depoda bulunduğuna göre ıslah ile depoda bulunan malların bedelinin davalıdan tahsilini istemek mümkün değildir. 6098 sayılı Kanun’un 575 inci maddesi de nazara alındığında halihazırda depoda bulunan mallar bakımından aynen iade kararı verilmesi gerekir.

d) Davalı ardiyeci 6098 sayılı Kanun’un 574 üncü maddesi gereğince ardiye ücretini ve diğer giderleri isteme hakkına sahip olup bu bedeller ödenmediği sürece depoda mevcut malları iade yükümlülüğü bulunmamaktadır. Buna göre Mahkemece anılan Kanun hükmü gözetilerek depoda bulunan malların depoya girdiği tarih ve depoda kalış süresine göre davalının talep edebileceği ücret tespit edilerek tespit edilen bu meblağ hüküm altına alınarak halihazırda depoda bulunan mallar yönünden aynen iade kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiş, kararın bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı vekili ve davalı K. Ltd. Şti. vekilinin bozma kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının yukarıda (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan sebeplerle BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istekleri hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

19.01.2023 tarihinde (1) ve (2) numaralı bentler bakımından oybirliği ile (3) numaralı bent bakımından oy çokluğu ile karar verildi.

Başkan Vekili        Üye             Üye                     Üye                        Üye
Hafize Gülgün        Ali Orhan     Ahmet Tuncay     Mehmet Durgun    Mehmet Tunç
Vuraloğlu

KARŞI OY

Dava, saklama sözleşmesinden kaynaklanan aynen iade-alacak istemine ilişkindir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 02.02.2021 tarihli ve 2017/(19)11-1660 E., 2021/2 K. sayılı ilamında da açıklandığı üzere ıslah kavram olarak; taraflardan birinin yapmış olduğu usul işleminin tamamen veya kısmen düzeltilmesine denir (HUMK m. 83, HMK m. 176) (Kuru, B.: Hukuk Muhakemeleri Usulü, C: IV, İstanbul 2001, s. 3965). Islah müessesesi, davayı değiştirme, başka deyişle iddia ve müdafaanın değiştirilmesi veya genişletilmesi yasağını bertaraf eden bir imkandır. Zira bu suretle, aslında yasal itiraz ile karşılaşılabilecek olan herhangi bir taraf muamelesi, ıslah kurumu yardımı ile artık bu itirazı davet etmeksizin yapabilmektedir (Üstündağ, S.: Medeni Yargılama Hukuku, Cilt: I-II, 5. Baskı, İstanbul 1992, s. 534).

Islahın konusu tarafların yapmış oldukları usul işlemleri olduğu için, ıslahla düzeltilecek usul işlemlerinin neler olduğundan da söz etmek gerekir. Gerek öğreti, gerekse Yargıtay uygulaması davanın değiştirebileceğini ve genişletilebileceğini aynı şekilde savunmanın genişletilebileceğini ilke olarak kabul etmektedir. Yine müddeabihin artırılıp artırılmayacağı hususu da bir usul işlemi olup, ıslahın konusudur (Kuru, s. 4035).

6100 sayılı HMK’nın 176. maddesine göre ıslah tamamen (kamilen) veya kısmen olmak üzere iki şekilde yapılabilmektedir.

Tamamen ıslahta davacı, davasını baştan (dava dilekçesinden) itibaren ıslah eder ve bir hafta içerisinde yeni bir dava dilekçesi verir (HMK m. 180). Davanın tamamen ıslahı yoluna, dava dilekçesinden (dava dilekçesi dahil) itibaren (HMK m. 179/2 de sayılanlar hariç) bütün usul işlemlerinin yapılmamış sayılması için başvurulur (HMK m. 179/1). Bu hâlde dava dilekçesinden itibaren yapılmış olan usul işlemlerinin (HMK m. 179/2 de sayılanlar hariç) tamamının yapılmamış sayılması (ıslah edilmesi, düzeltilmesi) söz konusu olduğu için buna davanın tamamen ıslahı denir. (Kuru, B.: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medeni Usul Hukuku, Ankara 2019, s. 424). Başka bir anlatımla davacı tamamen ıslah ile yeni bir dilekçe vererek davasını baştan itibaren usule müteallik bütün işlemlerini değiştirebilir. Yani davacı bu yolla dava sebebini ve talep sonucunu tamamen değiştirip genişletebileceği gibi, davalı da tam ıslah ile savunmasını tamamen değiştirip genişletebilecektir. Bunun doğal sonucu olarak, dava dilekçesinde yer alan ilk talep içeriği değil, ıslah yoluyla açıklanan talep içeriği nazara alınarak araştırma ve inceleme yapılması ve mahkemece verilecek hükümde de ıslahla ileri sürülen istemin karşılanması gerekecektir.

Davanın kısmen ıslahında ise; davada yapılmış olan belli bir usul işlemi ıslah edilir (HMK m. 181) (düzeltilir) ve bundan sonraki usul işlemlerinin (ıslah edilen usul işlemi ile ilgili oldukları ölçüde) yapılmamış sayılması sağlanır (Kuru, s. 4014). Davacının talep sonucunu (müddeabihi) arttırması, talep sonucunu terditli dava hâline dönüştürmesi ve talep sonucunun daraltılması gibi işlemler kısmen ıslaha örnek olarak sayılabilecek usule müteallik işlemlerdir.

Somut uyuşmazlıkta davacı vekili dava dilekçesinde, Karadeniz Ereğli Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/39. D.İş dosyasıyla K. firmasına ait depoya diğer davalı tarafından teslim edilen 46 kalem 544,13 ton sac malzemenin mülkiyetinin müvekkiline ait olduğunun tespitine, dava konusu malzemenin aynen iadesine, aynen iadesi mümkün olmadığı takdirde bedelinin müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. 14.02.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla talep ettikleri 10.000,00 TL'nin dava tarihi itibarıyla USD'ye çevrilerek davanın USD üzerinden devamına, dava konusu 544,13 ton malzemenin bedeli olan 341.289,06 USD'nin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece yapılan yargılama sırasında alınan bilirkişi raporlarında, tespit raporları ile davacıya ait olup davalı şirketin deposuna saklanmak üzere bırakılan toplam 544,13 ton malzemeden 193,56 ton malzemenin depoda hali hazırda bulunmadığı, 350,57 ton malzemenin depoda bulunduğu tespit edilmiştir.

Davacı taraf ıslah dilekçesi ile dava dilekçesinde depoda bulunan malların aynen iadesi talebinden vazgeçerek tüm malların bedeli olan 341.289,06 USD'nin dava tarihinden itibaren davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Yukarıda açıklandığı üzere davacının ıslah dilekçesi dava dilekçesinde "aynen olmadığı taktirde bedelin tahsili" şeklindeki terditli davayı tamamen ıslah ederek malzeme bedeli olarak USD'nin tahsiline yönelik bir alacak talebine değiştirmesi niteliğindedir.

Davacının ıslahı nedeniyle işbu davadaki netice-i talebinin artık davalı K. şirketinin deposuna teslim edilen 544,13 ton malzeme bedeli olan 341.289,06 USD'nin faiziyle birlikte tahsiline yönelik olduğunun kabulü gerekir. Başka bir deyişle davacı tarafın usulüne uygun ıslahı karşısında davacının malların aynen iadesine yönelik herhangi bir talebi bulunmamaktadır.

Davacı vekili istinaf ve temyiz dilekçelerinde de ıslahın usulüne uygun olduğunu, ıslah dilekçesi ile açık ve net olarak malzemelerin aynen iadesi talebinden vazgeçip, malzemelerin bedelini talep ettiklerini ısrarla ifade etmiştir. Bu durumda davaya ıslah edilen şekliyle malzeme bedelinin USD cinsinden tahsili davası olarak bakmak gerekecektir. Başlangıçta TL olarak talep edenin ıslah yoluyla da olsa USD alacağına dönüştüremeyeceği ve aynen mevcut olan malların bedelini talep edemeyeceği hususu davanın ıslah edilmiş şekliyle bakılması halinde verilecek esasa ilişkin kararla ilgilidir. Nitekim sayın çoğunluğun bir kısım bozması da bu hususa ilişkin olup bu bozmaya katılıyorum.

Ancak, Bölge Adliye Mahkemesince de belirtildiği üzere hali hazırda davalının deposunda bulunan malzemenin bedelinin davalıdan tahsiline hükmedilmesi mümkün değildir. Yukarıda açıkladığım üzere, başlangıçta terditli talepte var olan aynen iade talebi, ıslahda yer almamakta, talep sadece bedele yönelik ıslah edilmektedir. Islah talebinde yer alan USD talebi ve aynen mevcut olanların bedeli kabul edilmeyeceğine göre talepte olmayan "aynen iade" ye karar verilemez. Davalının deposunda bulunan malzemenin bedeline yönelik kısım bakımından davacının talebinin reddine yönelik Bölge Adliye Mahkemesi kararının yerinde olduğu düşüncesinde olduğumdan Daire çoğunluğunun (3) numaralı bendinde açıklanan aynen iadeye karar verilmesi gerektiği görüşlerine katılamıyorum. 19.01.2023

Hafize Gülgün VURALOĞLU
Başkan Vekili