KATILMA YOLU İLE TEMYİZ İNCELEMESİ TEMYİZ EDENİN TALEPLERİ İLE SINIRLI OLARAK YAPILIR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


02 Eyl
2020

Yazdır

T.C.
Y A R G I T A Y
2. Hukuk Dairesi

ESAS NO:           KARAR NO:
2020/39               2020/1280

TÜRK MİLLETİ ADINA

Y A R G I T A Y   İ L A M I

DAVA TÜRÜ        : - Ziynet Alacağı
TEMYİZ EDEN     : Taraflar

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davacı-davalı erkek tarafından, kusur belirlemesi ve aleyhine hükmedilen tazminatlar yönünden; davalı-davacı kadın tarafından ise katılma yoluyla reddine karar verilen ziynet alacağı davası ve tazminatların miktarı yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1- Katılma yoluyla temyiz, asıl temyiz talebine sıkı sıkıya bağlıdır. Davacı-davalı erkek, ziynet alacağı davasına yönelik hükmü temyiz etmediğine göre, bu dava yönünden davalı-davacı kadının katılma yoluyla temyiz hakkı bulunmamaktadır. Bu sebeple davalı-davacı kadının münhasıran ziynet alacağı davasına yönelik katılma yolu ile temyiz itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.

2- Tarafların boşanma davasının fer'ilerin yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Dosyadaki yazılara, mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün bulunmamasına göre yersiz görülen temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda (2.) bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, davalı-davacı kadının ziynet alacağı davasına ilişkin katılma yolu ile temyizinin yukarıda (1.) bentte gösterilen sebeple REDDİNE, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 218.50'şer TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 19.02.2020 (Çrş.)

Başkan                          Üye                       Üye                 Üye                Üye 
Ömer Uğur Gençcan     Sedat Demirtaş    Çetin Durak     Harun Can     Hatıran Alper

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
Y A R G I T A Y
2. Hukuk Dairesi

ESAS NO:           KARAR NO:
2020/555              2020/1306

TÜRK MİLLETİ ADINA

Y A R G I T A Y   İ L A M I

DAVA TÜRÜ        : - Ziynet Alacağı
TEMYİZ EDEN     : Taraflar

Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm davalı erkek tarafından kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen tazminat ve nafaka yönünden; davacı kadın tarafından ise katılma yoluyla ziynet alacağı davasının reddi yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:

1- Davacı kadın katılma yoluyla ziynet alacağı talebinin reddini temyiz etmiştir. Katılma yoluyla temyiz isteği asıl temyiz isteğine sıkı sıkıya bağlıdır. Davalı erkeğin ziynet eşyalarına ilişkin bir temyiz talebi bulunmamaktadır. Bu durumda, davacı kadının katılma yoluyla temyiz isteği incelenemeyeceğinden, ziynet alacağı davasının reddine yönelik katılma yoluyla temyiz isteğinin reddine karar vermek gerekmiştir.

2- Davalı erkeğin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Dosyadaki yazılara, mahkemece bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kalarak kesinleşmiş olan yönlere ait temyiz itirazlarının incelenmesi artık mümkün bulunmamasına göre yerinde bulunmayan temyiz isteğinin reddiyle usul ve kanuna uygun olan hükmün onanmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, davacı kadının ziynet alacağı davasının reddine yönelik temyiz isteğinin ise yukarıda 1. bentte gösterilen sebeple REDDİNE, aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden Fatih'e yükletilmesine, peşin alınan harcın mahsubuna ve 218.50 TL. temyiz başvuru harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına, temyiz peşin harcının istek halinde Gönül'e geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 19.02.2020 (Çrş.) 

Başkan                          Üye                       Üye                  Üye                       Üye
Ömer Uğur Gençcan     Sedat Demirtaş     Harun Can       Erdem Şimşek      Hatıran Alper

İÇTİHAT YORUMU : Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, görüldüğü üzere, 19.02.2020 tarihli kararlarında “katılma yolu ile temyiz incelemesi temyiz edenin talepleri ile sınırlı olarak yapılır” görüşünde iken tespit edebildiğimiz kadarı ile 07.03.2022 tarihinden itibaren ise “katılma yoluyla istinaf edenin davayı bütün yönleriyle istinaf etme hakkı bulunmaktadır” şeklinde "daha önceki görüşümüzden dönülerek" veya "içtihat değişikliğine gidilerek" ifadelerini kullanmadan görüş değişikliğine gitmiştir.

Görüş değişikliği sonrası kararlar için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/katilma-yoluyla-istinaf-edenin-davayi-butun-yonleriyle-istinaf-etme-hakki-bulunmaktadir

Her ne kadar, 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun m. 15/3 hükmü gereği, Yargıtay dairelerinden biri; yerleşmiş içtihadından dönmek isterse Yargıtay Hukuk Genel Kurulu veya Yargıtay Ceza Genel Kurulu’na başvurması gerekiyor ise de, günümüz koşullarında Yargıtay’ın iş yükü nedeni ile ilgili hüküm uygulanamaz duruma gelmiştir. İsviçre Federal Mahkemesi ve Almanya Federal Mahkemesi, önceki görüşünden dönerek içtihat değişikliğine gittiğinde hukukî güvenlik ve istikrar ilkeleri gereği, internet sitelerinde bu değişikliği basın bülteni şeklinde ivedilikle paylaşmaktadır. En azından olması gereken, Yargıtay’ın da, basın bülteninde içtihat değişikliklerini ivedilikle paylaşması gerektiği kanaatindeyiz.

Anayasa Mahkemesi’nin bu konuya ilişkin görüşleri ise şu şekildedir.

“… 71. Dairelerin kararları arasındaki farklılık, birbirine benzer davalarda sağlık raporu delilinin değerlendirilmesinden ve bununla ilintili biçimde ispat yükünün yöneltilmesinden kaynaklanmıştır. Dolayısıyla, 2797 sayılı Kanun’un 15. maddesinin ikinci fıkrasının (b) veya (c) bendi uyarınca Yargıtayın ilgili dairesinin konuyu Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulundan ziyade, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu önüne getirmesi ve yeknesak bir uygulamanın sağlanması mümkün olabilirdi. Bununla birlikte, Yargıtay daireleri bu gibi durumlarda kendiliğinden içtihatlarını değiştirme yoluna gittiğinden, yasada belirtilen yolun teoride kaldığı ve etkili bir çözüm sunamadığı anlaşılmaktadır.” (B. No: 2013/6932, 06.01.2015, § 71)

Anayasa Mahkemesi’nin 06.01.2015 tarihli kararı için bkz.

https://bit.ly/3NKAnzh

“… 64. Yukarıda da değinildiği üzere bir hukuk sisteminde bölgesel veya görevsel yetki farklılıkları sebebiyle yargı içtihatlarında farklılıklar oluşabilmesi doğaldır. Bu yargısal içtihat farklılıklarının hukuk güvenliği ve hukuki belirlilik ilkelerini zedelememesi için en önemli görev yüksek mahkemelere düşmektedir. Esas itibarıyla hukuk kurallarını yorumlama ve uygulama yetkisine sahip olan Yargıtay Dairesinin içtihat değişikliğine gitmiş olması tek başına adil yargılanma hakkının ihlali olarak kabul edilemez ise de somut olayda bu içtihattan sonraki kararlarında da aynı Dairenin eski içtihadını sürdürdüğü dikkate alınmalıdır. Diğer bir deyişle başvurucunun açtığı davada verilen karar Yargıtayın önceki içtihadına uygun olmadığı gibi bu karardan sonraki tarihlerde verilen içtihada da uygun değildir. Dolayısıyla içtihat farklılığının bizzat bu farklılıkları önlemekle görevli Yargıtay Dairesi kararlarından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.

65. Diğer taraftan Yargıtay Dairesinin kararında önceki içtihattan farklı karar verilmekle niçin bu içtihattan ayrıldığına dair herhangi bir açıklamada bulunulmamış, buna dair bir gerekçe gösterilmemiştir.

66. Son olarak söz konusu içtihat farklılığını giderebilecek bir mekanizmanın işletilmemiş olmasına da dikkat çekilmelidir. Somut olayda başvurucunun karar düzeltme talebinde bulunduğu ancak bu talebin de Yargıtay Dairesi reddedildiği anlaşılmaktadır. Buna göre önceki içtihattan farklı karar verilmesi durumunda karar düzeltme aşamasında bu hususun değerlendirilebilmesinin mümkün olduğu, Yargıtay Dairesi kendi içtihadı arasındaki farklılığı bu aşamada giderebileceği gibi önceki içtihattan ayrılma gerekçelerini de açıklayabileceği hâlde somut olayda bu imkânın da değerlendirilmediği görülmüştür.

67. Dolayısıyla somut olaya özgü olduğu anlaşılan içtihadın aynı uyuşmazlıklar yönünden yine aynı Daire ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından benimsenmediği, en üst dereceli mahkeme sıfatıyla Yargıtay nezdinde tutarlı ve yeknesak bir uygulamanın sağlanmadığı saptanmıştır. Bu durum ise hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik ilkelerine ters düşeceği gibi bireylerin yargı sistemine ve mahkeme kararlarına güvenini de sarsmaktadır.

68. Sonuç olarak somut olayda görülen davada Yargıtayın aynı dairesinin diğer içtihadıyla çelişecek şekilde karar verilmesi söz konusu olup makul bir gerekçe de ortaya konulmadan ve sonrasında istikrarlı bir şekilde uygulanmadan benzer nitelikteki uyuşmazlığın zıttı olacak şekilde davanın neticelenmesi hukuki belirsizliğe yol açmıştır. Başvurucu için öngörülemez nitelikte olan bu uygulama nedeniyle yargılamanın hakkaniyetinin zedelendiği sonucuna ulaşılmıştır.

69. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan hakkaniyete uygun yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.” (B. No: 2015/17453, 22.01.2019, § 64-68)

Anayasa Mahkemesi’nin 22.01.2019 tarihli kararı için bkz.

https://bit.ly/3nXMYVn

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi’nin de "daha önceki görüşümüzden dönülerek" veya "içtihat değişikliğine gidilerek" ifadelerini kullanmadan görüş değişikliğine gittiği karar için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/terditli-tapu-iptali-tescil-alacak-talebi-alacagin-kesinlesmesi-gerekmez

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin de "daha önceki görüşümüzden dönülerek" veya "içtihat değişikliğine gidilerek" ifadelerini kullanmadan görüş değişikliğine gittiği kararlar için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/haczin-kaldirilmasi-icin-kabul-edilen-usulsuz-teblige-iliskin-sikayetin-kesinlesmesine-gerek-yoktur

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin de "daha önceki görüşümüzden dönülerek" veya "içtihat değişikliğine gidilerek" ifadelerini kullanmadan görüş değişikliğine gittiği kararlar için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/meskeniyet-sikayetinin-sonucu-beklenmeden-yapilan-ihalenin-feshi-gerekir