KESİN SÜRENİN HUKUKÎ SONUÇ DOĞURABİLMESİ İÇİN YAPILMASI GEREKEN İŞLEMLER VE NE KADARLIK SÜREDE YAPILACAĞI AÇIK VE TAM BELİRTİLMELİDİR.
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/12-592
KARAR NO : 2022/1255
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Isparta İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 14/04/2022
NUMARASI : 2022/122 - 2022/186
DAVACI (BORÇLU) : A. Belediye Başkanlığı vekili Av. B.U.
DAVALI (ALACAKLI) : E. Oto Petrol A.Ş. vekili Av. A.E.
1. Taraflar arasındaki "şikâyet" isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, Isparta İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen şikâyetin reddine ilişkin karar borçlu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. İNCELEME SÜRECİ
Borçlu İstemi:
4. Borçlu vekili şikâyet dilekçesinde; müvekkili Belediye Başkanlığı aleyhine yapılan takipte alacaklı vekilinin talebi ile 32 HC 4.1, 32 HZ 3.4, 32 HZ 3.5, 32 FZ 8.0, 32 FR 4.3, 32 AK 4.2, 32 AK 8.3, 32 DY 0.7, 32 HK 4.2 plakalı araçlara haciz konulduğunu, haczedilen malların toplam bedellerinin dosya borcu miktarının çok üzerinde olduğunu, borç miktarını karşılayacak olan 32 HC 4.1 plakalı araç üzerindeki haciz kalarak diğer araçlar üzerindeki hacizlerin kaldırılması gerektiğini, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15. maddesinde “Belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri, şartlı bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez” hükmünün bulunduğunu, bu nedenle tüm araçlar üzerindeki hacizlerin kaldırılması gerektiğini ileri sürerek hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Alacaklı Cevabı:
5. Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; yedi- sekiz yaşında ve ağır yük taşıyan araçların yıpranmış, eskimiş, değerden düşmüş olduğunu, kimisinin hurda hâle gelmiş, çalışmayan araçlar olabileceğini, araçların rayiç değerlerini araştırdıklarını, aşırı yıpranma olmamışsa 40-50 binTL, aşırı yıpranmış olması hâlinde ise 15.000 TL civarında olabileceğini öğrendiklerini, borçlu Belediyenin kendi adına kayıtlı olan araçların bir kısmını kurdukları Ertokuş şirketine devrettiklerini, haczedilen araçların bir kısmının G. Çimento Fabrikasına kiraya verildiğini, diğerlerinin de hazır beton ve kum çakıl işletmesinde çalıştırıldığından ticaret (amaçlı kullanıldığını) yapıldığını, bu nedenle borçlunun kamu hizmetinde çalıştığı (fiilen kullanıldığı) iddiasının gerçek dışı olduğunu, bu araçların beton mikseri olduğunu ve sadece hazır beton taşınabilen araçlar olduğunu, bu nedenle de kamu hizmetinde fiilen kullanıldığı iddiasının yersiz olduğunu belirterek şikâyetin reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. Isparta İcra (Hukuk) Mahkemesinin 20.06.2013 tarihli ve 2012/462 E., 2013/311 K. sayılı kararı ile; şikâyete konu mahcuzların fiilen kamu hizmetinde kullanılıp kullanılmadığının ve değerinin tespitine yönelik yapılan keşif sonucu alınan 19.03.2013 havale tarihli bilirkişi raporunun denetlemeye elverişli, yeterli ve geçerli kabul edildiği, anılan raporda ve keşif sırasında tespit edildiği üzere 32 HC 4.1, 32 HZ 3.4, 32 HZ 3.5, 32 FZ 8.0, 32 AK 8.3 plakalı araçlar hazır bulundurulmadığından bilirkişi incelemesi yapılamadığı, 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 15/son maddesinde "belediye vergi ve resimleri ile kamuya tahsis edilmiş ve akar olmayan taşınır ve taşınmaz malları haczolunamaz" hükmüne yer verildiği, bu maddeye göre haczedilmezlik şikâyetinin kabul edilebilmesi için mahcuzların kamu hizmetinde fiilen kullanılması gerekli olup, kamuya tahsis kararı alınmasının sonuca etkili olmadığı, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 85. maddesinde; "...Haczi koyan memur borçlu ile alacaklının menfaatlerini mümkün olduğu kadar telif etmekle mükelleftir..." hükmünün yer aldığı, somut olayda öncelikle haciz konulan araçlara yönelik haczedilmezlik şikâyeti değerlendirildiğinde; yapılan bilirkişi incelemesinde şikâyete konu araçların dört adeti üzerinde inceleme yapılabildiği, bu araçların da kamyon-transmikser, kamyon-beton pompalı olarak tabir edilen iş makineleri olduğu, genel görünümleri itibariyle kendi sınıfları için belirlenmiş ekonomik ömürlerinin büyük bölümünü doldurmuş durumda bulundukları, bu nitelikleri dikkate alındığında fiilen kamu hizmetinde kullanılmadıkları, hazır edilmedikleri için bilirkişi incelemesi yapılamayan diğer beş aracın ise niteliklerinin ve değerlerinin belirlenemediği dikkate alınarak şikâyete konu mahcuzların hacizlerinde herhangi bir sakınca bulunmadığı, aşkın haciz şikâyeti değerlendirildiğinde; alacaklının borcunu tahsil edebilmesi için yapmış olduğu hacizlerde herhangi bir aşkınlık bulunmadığı gerekçesi ile haczedilmezlik ve aşkın haciz şikâyetlerinin reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 25.09.2014 tarihli ve 2014/19586 E., 2014/22425 K. sayılı kararı ile;
“… 1- Aşkın haciz şikâyeti hakkında verilen karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
İcra mahkemesi kararlarından hangilerinin temyiz olunabileceği özel hükümlerle ve genel olarak da İİK.nun 363. maddesinde birer birer açıklanıp gösterilmiştir. Bunların dışında kalan mahkeme kararları kesindir. Yargıtay’ca incelenmesi istenen karar bu maddelerle tespit edilen kararlar arasına girmeyip kesin nitelikte bulunduğundan temyiz dilekçesinin (REDDİNE),
2- Haczedilemezlik şikâyeti hakkında verilen karara ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Borçlu Belediye vekili, mahcuz 9 adet taşıtın kamu hizmetinde kullandığını ve bu nedenle de haczedilemeyeceğini beyanla icra mahkemesine başvurmuş; alacaklı taraf ise 32 HC 4.1 Plakalı aracın hurda olduğunu, hacizli araçların bir kısmının G. Çimento Fabrikasında kiraya verildiği, diğerlerinin de hazır beton kum ve çakıl işletmesinde çalıştırılarak ticaret yapıldığını, kamu hizmetlerinde kullanılmadığını öne sürerek istemin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yalnızca 4 adet araç üzerinde keşif icrası ile bilirkişi raporu alınmış, bu araçların kendi sınıfları için belirlenmiş ekonomik ömürlerinin büyük bölümünü doldurmuş oldukları; diğer 5 aracın ise hazır edilmedikleri için bilirkişi incelemesi ve nitelik ve değerlerinin belirlenemediği gerekçe gösterilerek şikâyetin reddine karar verilmiştir.
5393 Sayılı Belediye Kanunu'nun 15. maddesinde; "Belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri, şartlı bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez." düzenlemesine yer verilmiştir. Bu maddeye göre haczedilmezlik şikâyetinin kabul edilebilmesi için mahcuzların fiilen kamu hizmetinde kullanılması zorunludur. Belediyece kamuya tahsis kararı alınmasının ise sonuca etkisi olmayıp, hacze engel değildir.
O hâlde mahkemece; borçlunun iddiaları ve alacaklı tarafın beyanları nazara alınarak mahcuz araçların fiilen kamu hizmetinde kullanılıp kullanılmadıkları, hurda olup olmadıkları, kiraya verilip verilmedikleri, kiraya veriliyor ise ne kadar süre ile ve hangi şartlarda kiraya verildikleri, hangi araçların fiilen kamu hizmetinde kullanıldığı hususlarında araştırma yapılmaması doğru olmadığı gibi, ispat külfeti kendisine ait olan borçlu tarafa, mahcuzların hazır edilmeleri hakkında gerekli meşruhatı havi herhangi bir ihtar tebliğ edilmeksizin diğer 5 araç yönünden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadan yazılı şekilde eksik inceleme ile sonuca gidilmesi ve şikâyetin reddine karar verilmesi de doğru görülmemiştir..." gerekçesi ile karar bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin Birinci Direnme Kararı:
9. Isparta İcra (Hukuk) Mahkemesinin 22.01.2015 tarihli ve 2014/584 E., 2015/37 K. sayılı kararı ile; dosyanın tüm aşamalarında, duruşmalarda ve keşif sırasında borçlu Belediye Başkanlığı vekilinin hazır bulunduğu, keşif mahallinde diğer araçları hazır etmediklerini bildirdiği, bu araçlar açısından yeniden keşif talebinin bulunmadığı, temyiz aşamasında bile bu araçları hazır edeceği yönünde herhangi bir yazılı beyanı bulunmadığının açıkça görülmesi karşısında yeniden borçlu tarafa hazır edilmeyen araçları hazır etmesi için tebligat çıkarılmasının yargılamanın seri ve çabukluğu, icra iflas yargılamasının niteliği dikkate alınarak herhangi bir pratik faydasının bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin Birinci Direnme Kararının Temyizi :
10. Direnme kararı süresi içinde borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu Kararı:
11. Hukuk Genel Kurulunun 14.12.2021 tarihli ve 2018/12-5 E., 2021/1671 K. sayılı kararı ile; “… mahkemenin temyize konu direnme kararının gerekçe bölümü HMK’nın 297. maddesinde yer verilen esaslara uygun olmayıp, kararda Özel Daire bozma kararının şikâyet konusu keşif ve bilirkişi incelemesi yapılan 4 adet araç yönünden mahkemece borçlunun iddiaları ve alacaklı tarafın beyanları nazara alınarak mahcuz araçların fiilen kamu hizmetinde kullanılıp kullanılmadıkları, hurda olup olmadıkları, kiraya verilip verilmedikleri, kiraya veriliyor ise ne kadar süre ile ve hangi şartlarda kiraya verildikleri, hangi araçların fiilen kamu hizmetinde kullanıldığı hususlarında araştırma yapılmamasının doğru olmadığına ilişkin bozma sebebi yönünden bozma kararına karşı hangi gerekçeyle direnildiğine, kararının hangi nedenle doğru bulunmadığına ilişkin herhangi bir gerekçeye yer verilmezken, ispat külfeti kendisine ait olan borçlu tarafa, mahcuzların hazır edilmeleri hakkında gerekli meşruhatı havi herhangi bir ihtar tebliğ edilmeksizin diğer 5 araç yönünden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadığına ilişkin bozma sebebi yönünden direnme gerekçesi oluşturulduğu görülmektedir.
35. Borçlu vekili tarafından 9 adet araç yönünden haczedilmezlik şikâyetine başvurulduğu, ancak her bir aracın ayrı ayrı haczedilmezlik şikâyetine de konu edilebileceği de gözetildiğinde bu hâliyle anılan direnme kararının Anayasa'nın ve Kanun’un aradığı anlamda gerekçe içerdiğinden söz edilemez. Çünkü Yargıtayca bozulan karar (kararın hem hüküm fıkrası hem de gerekçesi) ortadan kalkacağından, hukukî geçerliliğini yitirir. Özel Dairece bozma kararına konu edilen 4 adet araç yönünden önceki kararın aslında hukuka uygun bulunduğuna dolayısıyla bozmanın yerinde olmadığına ilişkin bir gerekçeli karar bulunmadığı gibi, direnme kararlarını denetleyen Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenebilecek nitelikte teknik anlamda gerekçe içeren bir direnme kararının olmadığı da her türlü duraksamadan uzaktır.
36. O hâlde, Mahkemece yapılacak iş Anayasa’nın 141. maddesinin 3. fıkrası ile HMK’nın 297. maddesi gözetilerek ve özellikle bozma kararında yer verilen bozma gerekçelerine karşı, direnmenin gerekçesini de (gerekirse yeni bir hüküm oluşturmayacak şekilde yasal sınırlarda genişleterek) açıkça kaleme alarak kararda göstermek olmalıdır…” gerekçesi ile kararın usulden bozulmasına, bozma nedenine göre borçlu vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin İkinci Direnme Kararı:
12. Isparta İcra (Hukuk) Mahkemesinin 14.04.2022 tarihli ve 2022/122 E., 2022/186 K. sayılı kararı ile; mahkemece keşif yapılan 32 FR 4.3, 32 AK 4.2, 32 DY 0.7, 32 HK 4.2 plakalı araçların iş makineleri olduğu, genel görünümleri itibariyle kendi sınıfları için belirlenmiş ekonomik ömürlerini doldurmuş bulundukları, bu nitelikleri dikkate alındığında bu dört adet aracın fiilen kamu hizmetinde kullanılmadığı anlaşıldığından bu dört adet araç için yapılan haczedilmezlik şikâyetinin reddinin gerektiği, Belediye Başkanlığına yazılan yazıya verilen cevabi yazıda şikâyet konusu dokuz aracın da kamu hizmetinde kullanıldığının bildirilmesi karşısında Özel Dairenin bozma kararında belirttiği mahcuz araçların fiilen kamu hizmetinde kullanılıp kullanılmadıkları, hurda olup olmadıkları, kiraya verilip verilmedikleri, kiraya veriliyor ise ne kadar süre ile ve hangi şartlarda kiraya verildikleri, hangi araçların fiilen kamu hizmetinde kullanıldığı hususlarında araştırma yapılmasına gerek olmadığı, borçlu vekilinin keşfi yapılamayan araçları keşif mahallinde hazır etmediği gibi devam eden aşamalarda da yeniden keşif yapılması talebinde bulunmadığı, hatta temyiz dilekçesinde de keşif yapılamayan araçlara keşif yapılması yönünde bir talebinin bulunmadığı, bu durumda borçlu tarafa hazır edilmeyen araçları hazır etmesi için meşruhat içerir ihtara ilişkin tebligat çıkartılmasının yargılamanın seri ve çabukluğunu engelleyeceği, icra ve iflas yargılamasının niteliği göz önüne alındığında pratik bir faydasının bulunmadığı, borçlu vekilinin yargılama safahatında keşfi yapılamayan beş adet araç için karar verilene kadar her zaman keşif talebinde bulunabileceği, durumdan haberdar olduğu, ancak keşif talebinde bulunmadığı göz önüne alındığında bu şekilde keşif yapılamayan beş aracın hazır edilmesi meşruhatını içerir ihtarın borçluya tebliğ edilmesine gerek olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin İkinci Direnme Kararının Temyizi:
13. Direnme kararı süresi içinde borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; haczedilmezlik şikâyetinde;
(1) Borçlunun iddiaları ve alacaklı tarafın beyanları nazara alınarak mahcuz araçların fiilen kamu hizmetinde kullanılıp kullanılmadıkları, hurda olup olmadıkları, kiraya verilip verilmedikleri, kiraya veriliyor ise ne kadar süre ile ve hangi şartlarda kiraya verildikleri, hangi araçların fiilen kamu hizmetinde kullanıldığı hususlarında araştırma yapılmasının gerekip gerekmediği,
(2) Mahcuzların hazır edilmeleri hakkında ispat külfeti altında olan borçluya meşruhatlı ihtar tebliğ edilmeksizin şikâyet konusu beş araç yönünden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadan şikâyetin reddine karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
A. (1) numaralı uyuşmazlık yönünden yapılan incelemede;
15. Kural olarak, borçlunun malvarlığını teşkil eden mal, alacak ve hakları, alacaklılarına karşı bir tür teminat teşkil eder ve bu nedenle borçlunun alacaklıları tarafından borç için haczettirilebilir. Haciz cebri icra organı tarafından yapılan devlete ilişkin bir hakimiyet tasarrufu olup, icra takibinin konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için, bu yolda istemde bulunan alacaklı lehine, söz konusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve haklara, icra memuru tarafından hukuken el konulmasıdır. İİK'nın 85. maddesinin 1. fıkrasına göre icra dairesince, borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta bulunan menkul malları ile gayrimenkullerinden ve alacak ve haklarından alacaklının ana para, faiz ve masraflar da dâhil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı haczedilir. İİK'nın 85. maddesinin 2. fıkrası borçluya ait olup da üçüncü kişi elinde olan malların da haczedilebileceğini öngörmektedir.
16. Haczin konusu, borçlunun taşınır ve taşınmaz malları, üçüncü kişilerdeki alacakları ve diğer malvarlığı haklarıdır (Baki, Kuru: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 410).
17. İcra ve İflas Kanunu’nun 82. maddesinde haczedilemeyecek mallar ve haklar düzenlenmiştir. Maddî hukuka göre başkasına devri yasak olan mal, alacak ve haklar (mesela münhasıran şahsa bağlı haklar, TMK m. 23 gibi) haczedilemez. Bir mal veya hakkın haczedilebilmesi için, tek başına ekonomik bir değer ifade etmesi ve bu değerin hukuksal dayanağının bulunması zorunludur.
18. İcra ve İflas Kanunu’nun 82. maddesinin 1. fıkrasının 1. bendine göre özel kanunlarında haczedilemeyeceği yazılı olan mal ve haklar haczedilemez.
19. 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 15. maddesinin 9. fıkrasında “Belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri, şartlı bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez." düzenlemesine yer verilmiş olup, bu maddeye göre belediyenin haczedilmezlik şikâyetinin kabul edilebilmesi için mahcuzların kamu hizmetinde fiilen kullanılması zorunludur. Belediye başkanlığı tarafından kamuya tahsis kararı alınmasının ise sonuca etkisi olmayıp, hacze engel değildir.
20. Somut olayda, icra mahkemesince yapılan keşfe istinaden makine mühendisi tarafından düzenlenen 19.03.2013 tarihli bilirkişi raporunda 32 FR 4.3 plakalı araçta hazır beton naklinde kullanılan karıştırma, boşaltma yapabilen bir beton mikseri mevcut olduğu, aracın tüm donanımlarıyla birlikte çalışır durumda olup, çalışma saatinin 331.800 olduğu, araç genel görünümü itibariyle tüm sistemleri (mikser) ekonomik ömrünün büyük kısmını doldurmuş durumda olduğu ve aracın keşif tarihi itibariyle ikinci el piyasa değerinin 90.000 TL olduğu, 32 AK 4.2 plakalı araçta hazır beton naklinde kullanılan karıştırma, boşaltma yapabilen bir beton mikseri mevcut olduğu, aracın tüm donanımlarıyla birlikte çalışır durumda olup, çalışma saatinin 460.801 olduğu, araç genel görünümü itibariyle tüm sistemleri (mikser) ekonomik ömrünün büyük kısmını doldurmuş durumda olduğu ve aracın keşif tarihi itibariyle ikinci el piyasa değerinin 85.000 TL olduğu, 32 DY 0.7 plakalı araçta hazır beton transferi yapabilen bir beton pompası mevcut olduğu, aracın tüm donanımlarıyla birlikte çalışır durumda olup, çalışma saatinin 998.553 olduğu, araç genel görünümü itibariyle tüm sistemleri (beton pompası) kendi sınıfları için belirlenmiş ekonomik ömrünün büyük kısmını doldurmuş durumda olduğu ve aracın keşif tarihi itibariyle ikinci el piyasa değerinin 50.000 TL olduğu, 32 HK 4.2 plakalı araçta hazır beton transferi yapabilen bir beton pompası mevcut olduğu, aracın tüm donanımlarıyla birlikte çalışır durumda olup, çalışma saatinin 735.612 olduğu, araç genel görünümü itibariyle tüm sistemleri (beton pompası) kendi sınıfları için belirlenmiş ekonomik ömrünün büyük kısmını doldurmuş durumda olduğu ve aracın keşif tarihi itibariyle ikinci el piyasa değerinin 95.000 TL olduğu bildirilmiştir.
21. O hâlde haczedilen 32 FR 4.3, 32 AK 4.2, 32 DY 0.7 ve 32 HK 4.2 plakalı dört adet aracın haczi kabil ekonomik değerleri bulunmakta olup, alacaklı vekili tarafından haczedilen araçların bir kısmının kiraya verildiği, bir kısmının ise hazır beton ve kum çakıl işletmesinde çalıştırılarak ticaret yapıldığı iddia edildiğine göre, borçlunun iddiaları ve alacaklı tarafın beyanları nazara alınarak araçların fiilen kamu hizmetinde kullanılıp kullanılmadıkları, hurda olup olmadıkları, kiraya verilip verilmedikleri, kiraya veriliyor ise ne kadar süre ile ve hangi şartlarda kiraya verildikleri, hangi araçların fiilen kamu hizmetinde kullanıldığı hususlarında araştırma yapılması gerekmektedir. Borçlu belediye tarafından kamuya tahsis kararı alınması hacze engel değildir.
22. Hâl böyle olunca, (1) numaralı uyuşmazlık yönünden Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup direnme kararı bozulmalıdır.
B. (2) numaralı uyuşmazlık yönünden yapılan incelemede;
23. Hukuk Genel Kurulunun 09.11.2021 tarihli ve 2017/12-2252 E., 2021/1377 K. sayılı kararında vurgulandığı üzere İİK’ya ve takip hukuku ilkelerine göre asıl olanın alacaklının alacağına kavuşmasını sağlamak olduğundan, kural olarak borçluların tüm mallarının haczi mümkündür. Bir malın haczedilememesi için yasal düzenlemenin bulunması zorunludur. Haczedilmezlik istisnai bir durum olduğundan, bu yöndeki düzenlemelerin de dar yorumlanması gerekir. Bu itibarla 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 15. maddesinin 9. fıkrasında belirtildiği üzere hesapta bulunan paraların vergi, resim, harç gibi niteliği gereği haczedilemez olduğunun veya kamu hizmetine fiilen tahsis edildiğinin ispat yükü borçlu belediyeye aittir.
24. Somut olayda, icra mahkemesince 21.02.2013 tarihli duruşma tutanağında;
“…2- Taşıtların fiilen kamu hizmetinde kullanılıp kullanılmadıklarının tespiti, bu arada değerlerinin belirlenmesi amacıyla mahallinde 18/03/2013 saat 14:00 itibariyle keşif icrasına,
3- Makine mühendisi bilirkişinin resen refakate alınmasına, bilirkişi için 150 TL, araç için 100 TL, keşif harcı 170,80 TL olmak üzere toplam 420,80 TL keşif avansının daha önce yatırılan gider avansı da dikkate alınarak mahsup yapılarak 300 TL olarak HMK 324 maddesi gereğince 1 haftalık süre içerisinde mahkeme veznesine davacı tarafından yatırılması için kesin süre verilmesine, kesin süreye uyulmadığı takdirde dosyanın mevcut haliyle karara bağlanacağı hususunun ihtarına (iht. yapıldı)...” şeklinde ara karar verildiği, mahkemece 18.03.2013 tarihinde yapılan keşifte yukarıda bahsi geçen şikâyet konusu dört adet aracın incelendiği, şikâyet konusu beş adet aracın ise incelenmediği görülmektedir.
25. Haczedilen araçların kamu hizmetinde fiilen kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesi için araçlar üzerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması zorunlu olup, keşfin yeri, kapsamı ve zamanı mahkeme tarafından tespit edilir. İcra mahkemesince 21.02.2013 tarihinde verilen kesin süre keşif avansı ile ilgili olup, haczedilen araçların kamu hizmetinde fiilen kullanıldığı hususunda ispat yükü kendisine ait olan borçluya, şikâyet konusu araçların keşif gün ve saatinde hazır edilmeleri için gerekli meşruhatı havi herhangi bir ihtar tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır.
26. Kesin sürenin hukukî sonuç doğurabilmesi için yapılması gereken işlemlerin ve ne kadarlık sürede yapılacağının açık ve tam olarak belirtilmesi gerektiği gibi, bunların yapılmamasının doğuracağı sonuçların da açıklanması ve tarafların uyarılması gerekir.
27. O hâlde mahcuzların hazır edilmeleri hakkında, ispat külfeti altında olan borçluya meşruhatlı ihtar tebliğ edilmeksizin şikâyet konusu beş araç yönünden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadan şikâyetin reddine karar verilmesi doğru değildir.
28. Bu nedenle (2) numaralı uyuşmazlık yönünden direnme kararı bozulmalıdır.
29. Hâl böyle olunca, (2) numaralı uyuşmazlık yönünden Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
I- A bendinde (§ 15-22) gösterilen gerekçe ile (1) numaralı uyuşmazlık yönünden borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,
II- B bendinde (§ 23-29) gösterilen gerekçe ile (2) numaralı uyuşmazlık yönünden borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun'un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.10.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
BİLGİ : “Keşfin neden yapıldığını ve bilirkişilerin uzmanlık alanlarını açıklamayan kesin süre sonuç doğurmaz” şeklindeki Yargıtay Hukuk Kurulu’nun 18 Şubat 2021 tarihli kararı için bkz.
“Kesin sürenin başlangıcı ve bilirkişilerin yapacakları işlemler konusunda da duraksama olmamalıdır” şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 08 Ekim 2019 tarihli kararı için bkz.
“Kesin süreye ilişkin ara kararın hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması gerekir” şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12 Nisan 2017 tarihli kararı için bkz.
KESİN SÜRENİN HUKUKÎ SONUÇ DOĞURABİLMESİ İÇİN YAPILMASI GEREKEN İŞLEMLER VE NE KADARLIK SÜREDE YAPILACAĞI AÇIK VE TAM BELİRTİLMELİDİR.
T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2022/12-592
KARAR NO : 2022/1255
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
Y A R G I T A Y İ L A M I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Isparta İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 14/04/2022
NUMARASI : 2022/122 - 2022/186
DAVACI (BORÇLU) : A. Belediye Başkanlığı vekili Av. B.U.
DAVALI (ALACAKLI) : E. Oto Petrol A.Ş. vekili Av. A.E.
1. Taraflar arasındaki "şikâyet" isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, Isparta İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen şikâyetin reddine ilişkin karar borçlu vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. İNCELEME SÜRECİ
Borçlu İstemi:
4. Borçlu vekili şikâyet dilekçesinde; müvekkili Belediye Başkanlığı aleyhine yapılan takipte alacaklı vekilinin talebi ile 32 HC 4.1, 32 HZ 3.4, 32 HZ 3.5, 32 FZ 8.0, 32 FR 4.3, 32 AK 4.2, 32 AK 8.3, 32 DY 0.7, 32 HK 4.2 plakalı araçlara haciz konulduğunu, haczedilen malların toplam bedellerinin dosya borcu miktarının çok üzerinde olduğunu, borç miktarını karşılayacak olan 32 HC 4.1 plakalı araç üzerindeki haciz kalarak diğer araçlar üzerindeki hacizlerin kaldırılması gerektiğini, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 15. maddesinde “Belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri, şartlı bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez” hükmünün bulunduğunu, bu nedenle tüm araçlar üzerindeki hacizlerin kaldırılması gerektiğini ileri sürerek hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Alacaklı Cevabı:
5. Alacaklı vekili cevap dilekçesinde; yedi- sekiz yaşında ve ağır yük taşıyan araçların yıpranmış, eskimiş, değerden düşmüş olduğunu, kimisinin hurda hâle gelmiş, çalışmayan araçlar olabileceğini, araçların rayiç değerlerini araştırdıklarını, aşırı yıpranma olmamışsa 40-50 binTL, aşırı yıpranmış olması hâlinde ise 15.000 TL civarında olabileceğini öğrendiklerini, borçlu Belediyenin kendi adına kayıtlı olan araçların bir kısmını kurdukları Ertokuş şirketine devrettiklerini, haczedilen araçların bir kısmının G. Çimento Fabrikasına kiraya verildiğini, diğerlerinin de hazır beton ve kum çakıl işletmesinde çalıştırıldığından ticaret (amaçlı kullanıldığını) yapıldığını, bu nedenle borçlunun kamu hizmetinde çalıştığı (fiilen kullanıldığı) iddiasının gerçek dışı olduğunu, bu araçların beton mikseri olduğunu ve sadece hazır beton taşınabilen araçlar olduğunu, bu nedenle de kamu hizmetinde fiilen kullanıldığı iddiasının yersiz olduğunu belirterek şikâyetin reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. Isparta İcra (Hukuk) Mahkemesinin 20.06.2013 tarihli ve 2012/462 E., 2013/311 K. sayılı kararı ile; şikâyete konu mahcuzların fiilen kamu hizmetinde kullanılıp kullanılmadığının ve değerinin tespitine yönelik yapılan keşif sonucu alınan 19.03.2013 havale tarihli bilirkişi raporunun denetlemeye elverişli, yeterli ve geçerli kabul edildiği, anılan raporda ve keşif sırasında tespit edildiği üzere 32 HC 4.1, 32 HZ 3.4, 32 HZ 3.5, 32 FZ 8.0, 32 AK 8.3 plakalı araçlar hazır bulundurulmadığından bilirkişi incelemesi yapılamadığı, 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 15/son maddesinde "belediye vergi ve resimleri ile kamuya tahsis edilmiş ve akar olmayan taşınır ve taşınmaz malları haczolunamaz" hükmüne yer verildiği, bu maddeye göre haczedilmezlik şikâyetinin kabul edilebilmesi için mahcuzların kamu hizmetinde fiilen kullanılması gerekli olup, kamuya tahsis kararı alınmasının sonuca etkili olmadığı, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 85. maddesinde; "...Haczi koyan memur borçlu ile alacaklının menfaatlerini mümkün olduğu kadar telif etmekle mükelleftir..." hükmünün yer aldığı, somut olayda öncelikle haciz konulan araçlara yönelik haczedilmezlik şikâyeti değerlendirildiğinde; yapılan bilirkişi incelemesinde şikâyete konu araçların dört adeti üzerinde inceleme yapılabildiği, bu araçların da kamyon-transmikser, kamyon-beton pompalı olarak tabir edilen iş makineleri olduğu, genel görünümleri itibariyle kendi sınıfları için belirlenmiş ekonomik ömürlerinin büyük bölümünü doldurmuş durumda bulundukları, bu nitelikleri dikkate alındığında fiilen kamu hizmetinde kullanılmadıkları, hazır edilmedikleri için bilirkişi incelemesi yapılamayan diğer beş aracın ise niteliklerinin ve değerlerinin belirlenemediği dikkate alınarak şikâyete konu mahcuzların hacizlerinde herhangi bir sakınca bulunmadığı, aşkın haciz şikâyeti değerlendirildiğinde; alacaklının borcunu tahsil edebilmesi için yapmış olduğu hacizlerde herhangi bir aşkınlık bulunmadığı gerekçesi ile haczedilmezlik ve aşkın haciz şikâyetlerinin reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlu vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
8. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 25.09.2014 tarihli ve 2014/19586 E., 2014/22425 K. sayılı kararı ile;
“… 1- Aşkın haciz şikâyeti hakkında verilen karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
İcra mahkemesi kararlarından hangilerinin temyiz olunabileceği özel hükümlerle ve genel olarak da İİK.nun 363. maddesinde birer birer açıklanıp gösterilmiştir. Bunların dışında kalan mahkeme kararları kesindir. Yargıtay’ca incelenmesi istenen karar bu maddelerle tespit edilen kararlar arasına girmeyip kesin nitelikte bulunduğundan temyiz dilekçesinin (REDDİNE),
2- Haczedilemezlik şikâyeti hakkında verilen karara ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Borçlu Belediye vekili, mahcuz 9 adet taşıtın kamu hizmetinde kullandığını ve bu nedenle de haczedilemeyeceğini beyanla icra mahkemesine başvurmuş; alacaklı taraf ise 32 HC 4.1 Plakalı aracın hurda olduğunu, hacizli araçların bir kısmının G. Çimento Fabrikasında kiraya verildiği, diğerlerinin de hazır beton kum ve çakıl işletmesinde çalıştırılarak ticaret yapıldığını, kamu hizmetlerinde kullanılmadığını öne sürerek istemin reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yalnızca 4 adet araç üzerinde keşif icrası ile bilirkişi raporu alınmış, bu araçların kendi sınıfları için belirlenmiş ekonomik ömürlerinin büyük bölümünü doldurmuş oldukları; diğer 5 aracın ise hazır edilmedikleri için bilirkişi incelemesi ve nitelik ve değerlerinin belirlenemediği gerekçe gösterilerek şikâyetin reddine karar verilmiştir.
5393 Sayılı Belediye Kanunu'nun 15. maddesinde; "Belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri, şartlı bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez." düzenlemesine yer verilmiştir. Bu maddeye göre haczedilmezlik şikâyetinin kabul edilebilmesi için mahcuzların fiilen kamu hizmetinde kullanılması zorunludur. Belediyece kamuya tahsis kararı alınmasının ise sonuca etkisi olmayıp, hacze engel değildir.
O hâlde mahkemece; borçlunun iddiaları ve alacaklı tarafın beyanları nazara alınarak mahcuz araçların fiilen kamu hizmetinde kullanılıp kullanılmadıkları, hurda olup olmadıkları, kiraya verilip verilmedikleri, kiraya veriliyor ise ne kadar süre ile ve hangi şartlarda kiraya verildikleri, hangi araçların fiilen kamu hizmetinde kullanıldığı hususlarında araştırma yapılmaması doğru olmadığı gibi, ispat külfeti kendisine ait olan borçlu tarafa, mahcuzların hazır edilmeleri hakkında gerekli meşruhatı havi herhangi bir ihtar tebliğ edilmeksizin diğer 5 araç yönünden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadan yazılı şekilde eksik inceleme ile sonuca gidilmesi ve şikâyetin reddine karar verilmesi de doğru görülmemiştir..." gerekçesi ile karar bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesinin Birinci Direnme Kararı:
9. Isparta İcra (Hukuk) Mahkemesinin 22.01.2015 tarihli ve 2014/584 E., 2015/37 K. sayılı kararı ile; dosyanın tüm aşamalarında, duruşmalarda ve keşif sırasında borçlu Belediye Başkanlığı vekilinin hazır bulunduğu, keşif mahallinde diğer araçları hazır etmediklerini bildirdiği, bu araçlar açısından yeniden keşif talebinin bulunmadığı, temyiz aşamasında bile bu araçları hazır edeceği yönünde herhangi bir yazılı beyanı bulunmadığının açıkça görülmesi karşısında yeniden borçlu tarafa hazır edilmeyen araçları hazır etmesi için tebligat çıkarılmasının yargılamanın seri ve çabukluğu, icra iflas yargılamasının niteliği dikkate alınarak herhangi bir pratik faydasının bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin Birinci Direnme Kararının Temyizi :
10. Direnme kararı süresi içinde borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Hukuk Genel Kurulu Kararı:
11. Hukuk Genel Kurulunun 14.12.2021 tarihli ve 2018/12-5 E., 2021/1671 K. sayılı kararı ile; “… mahkemenin temyize konu direnme kararının gerekçe bölümü HMK’nın 297. maddesinde yer verilen esaslara uygun olmayıp, kararda Özel Daire bozma kararının şikâyet konusu keşif ve bilirkişi incelemesi yapılan 4 adet araç yönünden mahkemece borçlunun iddiaları ve alacaklı tarafın beyanları nazara alınarak mahcuz araçların fiilen kamu hizmetinde kullanılıp kullanılmadıkları, hurda olup olmadıkları, kiraya verilip verilmedikleri, kiraya veriliyor ise ne kadar süre ile ve hangi şartlarda kiraya verildikleri, hangi araçların fiilen kamu hizmetinde kullanıldığı hususlarında araştırma yapılmamasının doğru olmadığına ilişkin bozma sebebi yönünden bozma kararına karşı hangi gerekçeyle direnildiğine, kararının hangi nedenle doğru bulunmadığına ilişkin herhangi bir gerekçeye yer verilmezken, ispat külfeti kendisine ait olan borçlu tarafa, mahcuzların hazır edilmeleri hakkında gerekli meşruhatı havi herhangi bir ihtar tebliğ edilmeksizin diğer 5 araç yönünden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadığına ilişkin bozma sebebi yönünden direnme gerekçesi oluşturulduğu görülmektedir.
35. Borçlu vekili tarafından 9 adet araç yönünden haczedilmezlik şikâyetine başvurulduğu, ancak her bir aracın ayrı ayrı haczedilmezlik şikâyetine de konu edilebileceği de gözetildiğinde bu hâliyle anılan direnme kararının Anayasa'nın ve Kanun’un aradığı anlamda gerekçe içerdiğinden söz edilemez. Çünkü Yargıtayca bozulan karar (kararın hem hüküm fıkrası hem de gerekçesi) ortadan kalkacağından, hukukî geçerliliğini yitirir. Özel Dairece bozma kararına konu edilen 4 adet araç yönünden önceki kararın aslında hukuka uygun bulunduğuna dolayısıyla bozmanın yerinde olmadığına ilişkin bir gerekçeli karar bulunmadığı gibi, direnme kararlarını denetleyen Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenebilecek nitelikte teknik anlamda gerekçe içeren bir direnme kararının olmadığı da her türlü duraksamadan uzaktır.
36. O hâlde, Mahkemece yapılacak iş Anayasa’nın 141. maddesinin 3. fıkrası ile HMK’nın 297. maddesi gözetilerek ve özellikle bozma kararında yer verilen bozma gerekçelerine karşı, direnmenin gerekçesini de (gerekirse yeni bir hüküm oluşturmayacak şekilde yasal sınırlarda genişleterek) açıkça kaleme alarak kararda göstermek olmalıdır…” gerekçesi ile kararın usulden bozulmasına, bozma nedenine göre borçlu vekilinin sair temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin İkinci Direnme Kararı:
12. Isparta İcra (Hukuk) Mahkemesinin 14.04.2022 tarihli ve 2022/122 E., 2022/186 K. sayılı kararı ile; mahkemece keşif yapılan 32 FR 4.3, 32 AK 4.2, 32 DY 0.7, 32 HK 4.2 plakalı araçların iş makineleri olduğu, genel görünümleri itibariyle kendi sınıfları için belirlenmiş ekonomik ömürlerini doldurmuş bulundukları, bu nitelikleri dikkate alındığında bu dört adet aracın fiilen kamu hizmetinde kullanılmadığı anlaşıldığından bu dört adet araç için yapılan haczedilmezlik şikâyetinin reddinin gerektiği, Belediye Başkanlığına yazılan yazıya verilen cevabi yazıda şikâyet konusu dokuz aracın da kamu hizmetinde kullanıldığının bildirilmesi karşısında Özel Dairenin bozma kararında belirttiği mahcuz araçların fiilen kamu hizmetinde kullanılıp kullanılmadıkları, hurda olup olmadıkları, kiraya verilip verilmedikleri, kiraya veriliyor ise ne kadar süre ile ve hangi şartlarda kiraya verildikleri, hangi araçların fiilen kamu hizmetinde kullanıldığı hususlarında araştırma yapılmasına gerek olmadığı, borçlu vekilinin keşfi yapılamayan araçları keşif mahallinde hazır etmediği gibi devam eden aşamalarda da yeniden keşif yapılması talebinde bulunmadığı, hatta temyiz dilekçesinde de keşif yapılamayan araçlara keşif yapılması yönünde bir talebinin bulunmadığı, bu durumda borçlu tarafa hazır edilmeyen araçları hazır etmesi için meşruhat içerir ihtara ilişkin tebligat çıkartılmasının yargılamanın seri ve çabukluğunu engelleyeceği, icra ve iflas yargılamasının niteliği göz önüne alındığında pratik bir faydasının bulunmadığı, borçlu vekilinin yargılama safahatında keşfi yapılamayan beş adet araç için karar verilene kadar her zaman keşif talebinde bulunabileceği, durumdan haberdar olduğu, ancak keşif talebinde bulunmadığı göz önüne alındığında bu şekilde keşif yapılamayan beş aracın hazır edilmesi meşruhatını içerir ihtarın borçluya tebliğ edilmesine gerek olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin İkinci Direnme Kararının Temyizi:
13. Direnme kararı süresi içinde borçlu vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; haczedilmezlik şikâyetinde;
(1) Borçlunun iddiaları ve alacaklı tarafın beyanları nazara alınarak mahcuz araçların fiilen kamu hizmetinde kullanılıp kullanılmadıkları, hurda olup olmadıkları, kiraya verilip verilmedikleri, kiraya veriliyor ise ne kadar süre ile ve hangi şartlarda kiraya verildikleri, hangi araçların fiilen kamu hizmetinde kullanıldığı hususlarında araştırma yapılmasının gerekip gerekmediği,
(2) Mahcuzların hazır edilmeleri hakkında ispat külfeti altında olan borçluya meşruhatlı ihtar tebliğ edilmeksizin şikâyet konusu beş araç yönünden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadan şikâyetin reddine karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
A. (1) numaralı uyuşmazlık yönünden yapılan incelemede;
15. Kural olarak, borçlunun malvarlığını teşkil eden mal, alacak ve hakları, alacaklılarına karşı bir tür teminat teşkil eder ve bu nedenle borçlunun alacaklıları tarafından borç için haczettirilebilir. Haciz cebri icra organı tarafından yapılan devlete ilişkin bir hakimiyet tasarrufu olup, icra takibinin konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için, bu yolda istemde bulunan alacaklı lehine, söz konusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve haklara, icra memuru tarafından hukuken el konulmasıdır. İİK'nın 85. maddesinin 1. fıkrasına göre icra dairesince, borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta bulunan menkul malları ile gayrimenkullerinden ve alacak ve haklarından alacaklının ana para, faiz ve masraflar da dâhil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı haczedilir. İİK'nın 85. maddesinin 2. fıkrası borçluya ait olup da üçüncü kişi elinde olan malların da haczedilebileceğini öngörmektedir.
16. Haczin konusu, borçlunun taşınır ve taşınmaz malları, üçüncü kişilerdeki alacakları ve diğer malvarlığı haklarıdır (Baki, Kuru: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 410).
17. İcra ve İflas Kanunu’nun 82. maddesinde haczedilemeyecek mallar ve haklar düzenlenmiştir. Maddî hukuka göre başkasına devri yasak olan mal, alacak ve haklar (mesela münhasıran şahsa bağlı haklar, TMK m. 23 gibi) haczedilemez. Bir mal veya hakkın haczedilebilmesi için, tek başına ekonomik bir değer ifade etmesi ve bu değerin hukuksal dayanağının bulunması zorunludur.
18. İcra ve İflas Kanunu’nun 82. maddesinin 1. fıkrasının 1. bendine göre özel kanunlarında haczedilemeyeceği yazılı olan mal ve haklar haczedilemez.
19. 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 15. maddesinin 9. fıkrasında “Belediyenin proje karşılığı borçlanma yoluyla elde ettiği gelirleri, şartlı bağışlar ve kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez." düzenlemesine yer verilmiş olup, bu maddeye göre belediyenin haczedilmezlik şikâyetinin kabul edilebilmesi için mahcuzların kamu hizmetinde fiilen kullanılması zorunludur. Belediye başkanlığı tarafından kamuya tahsis kararı alınmasının ise sonuca etkisi olmayıp, hacze engel değildir.
20. Somut olayda, icra mahkemesince yapılan keşfe istinaden makine mühendisi tarafından düzenlenen 19.03.2013 tarihli bilirkişi raporunda 32 FR 4.3 plakalı araçta hazır beton naklinde kullanılan karıştırma, boşaltma yapabilen bir beton mikseri mevcut olduğu, aracın tüm donanımlarıyla birlikte çalışır durumda olup, çalışma saatinin 331.800 olduğu, araç genel görünümü itibariyle tüm sistemleri (mikser) ekonomik ömrünün büyük kısmını doldurmuş durumda olduğu ve aracın keşif tarihi itibariyle ikinci el piyasa değerinin 90.000 TL olduğu, 32 AK 4.2 plakalı araçta hazır beton naklinde kullanılan karıştırma, boşaltma yapabilen bir beton mikseri mevcut olduğu, aracın tüm donanımlarıyla birlikte çalışır durumda olup, çalışma saatinin 460.801 olduğu, araç genel görünümü itibariyle tüm sistemleri (mikser) ekonomik ömrünün büyük kısmını doldurmuş durumda olduğu ve aracın keşif tarihi itibariyle ikinci el piyasa değerinin 85.000 TL olduğu, 32 DY 0.7 plakalı araçta hazır beton transferi yapabilen bir beton pompası mevcut olduğu, aracın tüm donanımlarıyla birlikte çalışır durumda olup, çalışma saatinin 998.553 olduğu, araç genel görünümü itibariyle tüm sistemleri (beton pompası) kendi sınıfları için belirlenmiş ekonomik ömrünün büyük kısmını doldurmuş durumda olduğu ve aracın keşif tarihi itibariyle ikinci el piyasa değerinin 50.000 TL olduğu, 32 HK 4.2 plakalı araçta hazır beton transferi yapabilen bir beton pompası mevcut olduğu, aracın tüm donanımlarıyla birlikte çalışır durumda olup, çalışma saatinin 735.612 olduğu, araç genel görünümü itibariyle tüm sistemleri (beton pompası) kendi sınıfları için belirlenmiş ekonomik ömrünün büyük kısmını doldurmuş durumda olduğu ve aracın keşif tarihi itibariyle ikinci el piyasa değerinin 95.000 TL olduğu bildirilmiştir.
21. O hâlde haczedilen 32 FR 4.3, 32 AK 4.2, 32 DY 0.7 ve 32 HK 4.2 plakalı dört adet aracın haczi kabil ekonomik değerleri bulunmakta olup, alacaklı vekili tarafından haczedilen araçların bir kısmının kiraya verildiği, bir kısmının ise hazır beton ve kum çakıl işletmesinde çalıştırılarak ticaret yapıldığı iddia edildiğine göre, borçlunun iddiaları ve alacaklı tarafın beyanları nazara alınarak araçların fiilen kamu hizmetinde kullanılıp kullanılmadıkları, hurda olup olmadıkları, kiraya verilip verilmedikleri, kiraya veriliyor ise ne kadar süre ile ve hangi şartlarda kiraya verildikleri, hangi araçların fiilen kamu hizmetinde kullanıldığı hususlarında araştırma yapılması gerekmektedir. Borçlu belediye tarafından kamuya tahsis kararı alınması hacze engel değildir.
22. Hâl böyle olunca, (1) numaralı uyuşmazlık yönünden Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup direnme kararı bozulmalıdır.
B. (2) numaralı uyuşmazlık yönünden yapılan incelemede;
23. Hukuk Genel Kurulunun 09.11.2021 tarihli ve 2017/12-2252 E., 2021/1377 K. sayılı kararında vurgulandığı üzere İİK’ya ve takip hukuku ilkelerine göre asıl olanın alacaklının alacağına kavuşmasını sağlamak olduğundan, kural olarak borçluların tüm mallarının haczi mümkündür. Bir malın haczedilememesi için yasal düzenlemenin bulunması zorunludur. Haczedilmezlik istisnai bir durum olduğundan, bu yöndeki düzenlemelerin de dar yorumlanması gerekir. Bu itibarla 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 15. maddesinin 9. fıkrasında belirtildiği üzere hesapta bulunan paraların vergi, resim, harç gibi niteliği gereği haczedilemez olduğunun veya kamu hizmetine fiilen tahsis edildiğinin ispat yükü borçlu belediyeye aittir.
24. Somut olayda, icra mahkemesince 21.02.2013 tarihli duruşma tutanağında;
“…2- Taşıtların fiilen kamu hizmetinde kullanılıp kullanılmadıklarının tespiti, bu arada değerlerinin belirlenmesi amacıyla mahallinde 18/03/2013 saat 14:00 itibariyle keşif icrasına,
3- Makine mühendisi bilirkişinin resen refakate alınmasına, bilirkişi için 150 TL, araç için 100 TL, keşif harcı 170,80 TL olmak üzere toplam 420,80 TL keşif avansının daha önce yatırılan gider avansı da dikkate alınarak mahsup yapılarak 300 TL olarak HMK 324 maddesi gereğince 1 haftalık süre içerisinde mahkeme veznesine davacı tarafından yatırılması için kesin süre verilmesine, kesin süreye uyulmadığı takdirde dosyanın mevcut haliyle karara bağlanacağı hususunun ihtarına (iht. yapıldı)...” şeklinde ara karar verildiği, mahkemece 18.03.2013 tarihinde yapılan keşifte yukarıda bahsi geçen şikâyet konusu dört adet aracın incelendiği, şikâyet konusu beş adet aracın ise incelenmediği görülmektedir.
25. Haczedilen araçların kamu hizmetinde fiilen kullanılıp kullanılmadığının belirlenmesi için araçlar üzerinde keşif ve bilirkişi incelemesi yapılması zorunlu olup, keşfin yeri, kapsamı ve zamanı mahkeme tarafından tespit edilir. İcra mahkemesince 21.02.2013 tarihinde verilen kesin süre keşif avansı ile ilgili olup, haczedilen araçların kamu hizmetinde fiilen kullanıldığı hususunda ispat yükü kendisine ait olan borçluya, şikâyet konusu araçların keşif gün ve saatinde hazır edilmeleri için gerekli meşruhatı havi herhangi bir ihtar tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır.
26. Kesin sürenin hukukî sonuç doğurabilmesi için yapılması gereken işlemlerin ve ne kadarlık sürede yapılacağının açık ve tam olarak belirtilmesi gerektiği gibi, bunların yapılmamasının doğuracağı sonuçların da açıklanması ve tarafların uyarılması gerekir.
27. O hâlde mahcuzların hazır edilmeleri hakkında, ispat külfeti altında olan borçluya meşruhatlı ihtar tebliğ edilmeksizin şikâyet konusu beş araç yönünden keşif ve bilirkişi incelemesi yaptırılmadan şikâyetin reddine karar verilmesi doğru değildir.
28. Bu nedenle (2) numaralı uyuşmazlık yönünden direnme kararı bozulmalıdır.
29. Hâl böyle olunca, (2) numaralı uyuşmazlık yönünden Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırı olup, direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
I- A bendinde (§ 15-22) gösterilen gerekçe ile (1) numaralı uyuşmazlık yönünden borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,
II- B bendinde (§ 23-29) gösterilen gerekçe ile (2) numaralı uyuşmazlık yönünden borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerle BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun'un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.10.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
BİLGİ : “Keşfin neden yapıldığını ve bilirkişilerin uzmanlık alanlarını açıklamayan kesin süre sonuç doğurmaz” şeklindeki Yargıtay Hukuk Kurulu’nun 18 Şubat 2021 tarihli kararı için bkz.
“Kesin sürenin başlangıcı ve bilirkişilerin yapacakları işlemler konusunda da duraksama olmamalıdır” şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 08 Ekim 2019 tarihli kararı için bkz.
“Kesin süreye ilişkin ara kararın hiçbir duraksamaya yer vermeyecek biçimde açık olması gerekir” şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 12 Nisan 2017 tarihli kararı için bkz.