AVAL VERENİN TAAHHÜDÜ GEÇERLİ OLDUĞUNDAN DAVACI İHDAS NEDENİNİN TALİL EDİLDİĞİ GEREKÇESİYLE BORÇTAN SORUMLU OLMADIĞINI İLERİ SÜREMEZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


16 Kas
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2023/344
Karar No      : 2023/869

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 43. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 07.04.2022
SAYISI                                 : 2022/613 Esas, 2022/440 Karar

Taraflar arasındaki menfi tespit davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Bölge Adliye Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 20.06.2022 tarihli, 2022/3826 E. ve 2022/5014 K. sayılı kararıyla temyiz isteminin miktardan reddine karar verilmiştir.

Davacı vekili maddi hatanın düzeltilmesi niteliğinde kabul edilen dilekçesinde; temyiz isteminin miktardan reddine dair kararın kaldırılmasını, davalarının kabulünü, dava değerinin 63.493,97 TL olarak kabul edilmesi halinde vekalet ücretinin düzeltilmesini istemiştir.         

Davacı vekili tarafından kararın maddi hataya dayandığı gerekçesi ile düzeltilmesi istenilmiş olmakla; Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının müvekkili aleyhine müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatını ileri sürerek İstanbul 13. İcra Müdürlüğünün 2016/30.60 E. sayılı dosyası ile işlemiş faiz dahil olmak üzere 63.493,97 TL’nin tahsili talebiyle takip başlattığını, E. Uluslararası Dış Ticaret Ltd. Şti.nin keşide ettiği bonoda bedelin 500.000,00 TL olduğunu, bedelinin “nakten ahzolunduğuna” dair şerhin bulunduğunu, bonoda ismi geçen kişilerin hiçbirinin davalı bankadan nakten 500.000,00 TL almadığını, söz konusu bononun gerçek bir borç karşılığı olmadığını, bedel kaydının alacaklı tarafından talil edilmesi halinde ispat yükünün yer değiştirdiğini, böylece davalı bankanın 500.000,00 TL’yi nakten ödediğini ispatlaması gerektiğini ileri sürerek İstanbul 13. İcra Müdürlüğünün 2016/30.60 E. sayılı dosyasından başlatılan takibin ve takibe konu bononun iptali ile söz konusu bonodan dolayı müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; dayanak bononun tüm şartları taşıdığını, bankanın 60.000,00 TL tutarında kredi kullandırdığını, bunun üstüne işleyen faiz ve komisyonu için takip yaptığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. BİRİNCİ İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 10.07.2018 tarih, 2017/250 E. ve 2018/667 K. sayılı ilamı ile davanın kabulüne, davacının İstanbul 13. İcra Müdürlüğünün 2016/30.60 E. sayılı dosyasına dayanak 500.000,00 TL bedelli, 28.04.2020 tanzim tarihli bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.

IV. BİRİNCİ BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Davalı vekilinin istinaf yoluna başvurması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 24.12.2020 tarih, 2020/154 E. ve 2020/482 K. sayılı ilamı ile dava konusu bono bedeli olan 500.000,00 TL üzerinden harcın tamamlanmadan işin esasına girilmesi yerinde görülmeyerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.                        

V. İKİNCİ İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Davacı tarafından harcın ikmali üzerine İlk Derece Mahkemesinin 06.04.2021 tarih, 2021/59 E. ve 2021/293 K. sayılı ilamı ile davanın kabulüne, davacının İstanbul 13. İcra Müdürlüğünün 2016/30.60 Esas sayılı dosyasına dayanak 500.000,00 TL bedelli, 28.04.2020 tanzim tarihli bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.

VI. İKİNCİ BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI

Davalı vekilinin istinaf yoluna başvurması üzerine Bölge Adliye Mahkemesinin 11.11.2011 tarih, 2021/1601 E. ve 2021/1366 K. sayılı kararı ile kararın gerekçesiz olmasının adil yargılama hakkını ihlal ettiği gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

VII. ÜÇÜNCÜ İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 28.12.2021 tarih ve 2021/793 E.- 2021/978 K. sayılı kararı ile bilirkişinin 27.11.2017 tarihli ön raporu doğrultusunda davalı vekiline eksiklikleri tamamlaması için 2 hafta süre verildiğine dair uyarılı tebligat yapıldığı, ancak verilen sürede eksikliklerin giderilmediği, davada ispat külfeti davalı yanda olmakla ön rapor doğrultusunda eksiklikleri tamamlamaları için eksik olan belgelerin fazlalığı ve talep doğrultusunda 27.03.2018 tarihli celsede ayrıca 3 hafta daha kesin süre verildiği, celse arası davalı vekilinin 17.04.2018 tarihli talepleri ile 1 hafta daha ek süre talebinde bulunmaları üzerine 26.04.2018 tarihli kararla davalıya 17.04.2018 talep tarihinden geçerli olmak üzere 1 hafta ek süre daha verildiği, ön rapordaki eksikliklerin 4 ay içerisinde davalı tarafından tamamlanmadığı, ne dava ne de icra dosyasına davalının dayanak ettiği kredi sözleşmesinin dahi sunulmadığı, verilen uzun süreli kesin mehillere rağmen davalı banka vekilinin ön rapor doğrultusunda istenilen ve davanın ispatı için zorunlu belgeleri ibraz etmediği, kambiyo senetlerinin kural olarak sebepten mücerret iseler de, tek başına alacağın varlığını ispata yeterli olmadığı, davalının ispat yükünü yerine getirmediği, takip konusu bononun gerçek bir borcu temsil ettiğinin ve dava konusu bonoya dayalı olarak davalı bankanın alacaklı olduğunun kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davacının İstanbul 13. İcra Müdürlüğünün 2016/30.60 E. sayılı dosyasına dayanak 500.000,00 TL bedelli, 28.04.2010 tanzim tarihli bonodan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.

VIII. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili banka ve E. Uluslararası Dış Tic. Ltd. Şti. ile arasında 28.04.2010 düzenleme ve 01.04.2016 ödeme tarihli bono düzenlendiğini, bu alacak, kredi sözleşmesi borcundan kaynaklandığını, davacının bono üzerinde açıkça gösterildiği gibi müteselsil kefil yani aval olduğunu, bono üzerindeki ödeme günü geçmesine rağmen borçlu tarafından ödeme yapılmadığı için müvekkilinin kambiyo senedi yollarına mahsus takip başlattığını, bono her ne kadar 500.000,00 TL değerinde bir bono olsa da, İstanbul 13. İcra Müdürlüğünün 2016/30.60 E. sayılı dosyası ile 11.10.2016 tarihinde başlatılan takipte yer alan takip talebinde asıl alacak miktarı 60.000,00 TL olmakla beraber, faizlerle beraber takibin toplam değeri 63.493,97 TL olduğunu, müvekkili banka, defter ve kayıtları üzerinde yerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak, takip tarihi itibariyle takip talebindeki miktar kadar kredi alacağının olup olmadığının tespiti yapılabilecekken İlk Derece Mahkemesince, delil toplama görevi yerine getirilmediğini belirterek İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasını istemiştir.         

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bir kambiyo senediyle borç altına giren kimsenin borçlu olmadığını ispatla yükümlü olduğu, aval verenin borcunun feri değil bağımsız nitelik taşıdığı, aval ile teminat altına alınan borç geçersiz olsa bile, aval verenin sorumluluğunun devam ettiği, aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da, aval verenin taahhüdünün geçerli bulunduğu, aval veren bu geçersizliği ileri süremeyeceği, lehine aval verilenin mevcut olmaması, ehliyetsiz olması ya da imzasının sahte olması hâlinde de aval verenin sorumluluğunun devam ettiği, aval verenin sadece kambiyo senedindeki zorunlu şekil eksikliğini ileri sürebileceği, aval veren kişinin teminat altına aldığı borç şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da, aval verenin taahhüdü geçerli olup, aval veren tarafından şekle ait noksanlıklar dışında itirazda bulunulamayacağı, dava konusu bononun avalisti olan davacının bononun keşidecisi ve lehtarı arasındaki temel borç ilişkisinden kaynaklı kişisel defilere yönelik olarak, kambiyo senedinin bedelsiz olduğunu ileri süremeyeceği gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmiştir.

IX. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz yoluna başvurmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf nedenleriyle bağlı olmaksızın karar verdiğini, davalının bono karşılığı verdiği paranın 60.000,00 TL olduğunu kabul ettiğini, aşan kısım için zaten ödeme yapmadığı yönünden ikrar bulunduğunu, davalının lehtar sıfatını taşıdığını, 60.000,00 TL verilip karşılığında 500.000,00 TL tutarında bono düzenlenmesi halinde o bononun zaten yok hükmünü taşıdığını, keşidecinin lehtara karşı ileri sürebileceği defileri aval verenin süremeyeceğinin kabulü halinde kuramsal olarak keşidecinin bono bedelini ödemesi halinde lehdarın bir de aval verenden tahsil edebileceğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Temyiz Sonucu

1. Dairemizin 20.06.2022 tarih ve 2022/3826 E.- 2022/5014 K. sayılı ilamı ile davacı vekilinin temyiz isteminin miktardan reddine karar verilmiştir.

2. Davacı vekili bu kez Bölge Adliye Mahkemesine hitaben kaleme aldığı dilekçeler ile hükmün 500.000 TL üzerinden kurulduğunu, temyiz kesinlik sınırının üzerinde kaldığını, temyiz itirazlarının incelenmesi gerektiğini, 500.000 TL üzerinden davalı yararına vekalet ücretine hükmolunduğunu, Yargıtay’ın dava değerini 63.493,97 TL olarak kabul ettiğini, bu durumda 500.000 TL üzerinden vekalet ücreti belirlenmesinin hata olduğunu, haksız alınan harçların iade edilmediğini ileri sürerek ücreti vekalet ve harç iadesine ilişkin taleplerle ilgili ek karar oluşturulmasını, yeniden temyiz incelemesi için dosyanın Yargıtay’a gönderilmesini istemiştir.

3. Bölge Adliye Mahkemesince, bila tarihli ek kararla, tashih şerhi ile tamamlama harcının iadesine karar verildiğini, vekalet ücretinin ise HMK’nın 305/A maddesi kapsamında düzeltilebilecek hususlardan olmadığı gerekçesiyle vekalet ücretinin düzeltilmesine ilişkin tavzih isteminin reddine dair ek karar verilmiştir.

4. Bölge Adliye Mahkemesinin bila tarihli ek kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili bu dilekçesi ile temyiz isteminin miktardan reddine dair kararın kaldırılmasını, davalarının kabulünü, dava değerinin 63.493,97 TL olarak kabul edilmesi halinde vekalet ücretinin düzeltilmesini istemiştir.         

D. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacının aval veren olarak davaya konu bonodan dolayı sorumluluğunun bulunup bulunmadığı, dava değerinin ne miktarda olduğu, Bölge Adliye Mahkemesi kararının temyiz edilebilirlik sınırının altında kalıp kalmadığı, vekalet ücretinin hangi miktar üzerinde belirlenmesi gerektiği noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

TTK'nın 700 vd. maddeleri. HMK'nın 361 ve 362 nci maddeleri, AAÜT'nin 13 üncü maddesi

3. Değerlendirme

1. Her ne kadar kambiyo senedi niteliğindeki dava konusu bononun bedeli 500.000 TL ise de davalı banka tarafından dava dışı şirketin kredi borcu ile ilişkilendirilerek 60.000 TL asıl alacak üzerinden keşideci şirket ve aval verenler aleyhine icra takibi başlatılmıştır. Bu durumda uyuşmazlık konusu tutar bono bedelinin tamamı değil takipteki asıl alacak miktarı olan 60.000 TL’dir. Ne var ki Bölge Adliye Mahkemesinin 2020/154 E.- 2020/482 K. sayılı kararı ile harcın dava değeri olarak gösterilen 63.493,97 TL üzerinden tamamlatıldığı, bono bedeli olan 500.000 TL üzerinden peşin nispi harcın tamamlatılması gerektiğinden bahisle kararın kaldırılıp dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi üzerine İlk Derece Mahkemesince 500.000 TL üzerinden harç ikmal ettirilip davaya devam edildiğinden davacının temyizi üzerine Dairemize intikal ettirilen dosya hakkında esas hakkında inceleme yapılması gerekirken ikmal ettirilen harç tutarı gözden kaçırılarak Dairemizin 20.06.2022 tarih ve 2022/3826 E.- 2022/5014 K. sayılı ilamı ile dava değerinin 63.493,97 TL olarak kabulü ile temyiz isteminin miktardan reddine karar verilmesi maddi hataya dayalı olup Dairemizin temyiz isteminin miktardan reddine ilişkin ilamının kaldırılmasına ve davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine karar vermek gerekmiştir.

2. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekilinin aşağıdaki 3 numaralı paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

3. Davacı, dava konusu bonoda avalist sıfatını taşımaktadır. Davacı, somut uyuşmazlıkta davalı alacaklının bonodaki “nakden ahzolunmuştur” ibaresini eylemli olarak talil ettiğini ileri sürmüşse de 6102 sayılı Kanunun 702. maddesi gereği, aval veren kişinin teminat altına aldığı borç, şekle ait noksandan başka bir sebepten dolayı batıl olsa da aval verenin taahhüdü geçerli olduğundan davacı ihdas nedeninin talil edildiği gerekçesiyle borçtan sorumlu olmadığını ileri süremez. Öte yandan davacı, bono ile ilişkilendirilen borcun keşideci ya da avalistlerce ödendiğini de iddia etmediğinden mahkemece alacaklı bankanın takip konusu tutar yönünden davanın esastan reddine, takibe konu 500.000,00 TL tutarındaki borcun 440.000,00 TL tutarındaki kısmı üzerinde bir uyuşmazlık yoksa da Bölge Adliye Mahkemesinin 2020/154 E.- 2020/482 K. sayılı kararı ile dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi üzerine harç 500.000,00 TL üzerinden ikmal edildiğinden uyuşmazlık konusu olmayan kısım için hukuki yarar yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi, buna dair vekalet ücretinin de bu çerçevede belirlenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.

KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacı vekilinin maddi hata düzeltimi isteminin kabulü ile Dairemizin 20.06.2022 tarih ve 2022/3826 E. - 2022/5014 K. sayılı ilamının kaldırılmasına, davacı vekilinin temyiz isteminin incelenmesine,

2. Davacı vekilinin bozma kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının REDDİNE,

3. Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

15.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan                    Üye              Üye                         Üye                        Üye
 Abdullah Yaman      Ali Orhan      Dudu İrem Toros     Mehmet Cebeci     Döndü Deniz Bilir