BOŞANMA DAVASINDA İKRARIN HAKİMİ BAĞLAMAYACAĞI ŞEKLİNDEKİ YASAL DÜZENLEME, İKRARIN MAHKEMECE HÜKME ESAS ALINAMAYACAĞI SONUCUNU DOĞURMAZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


06 Ağu
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2022/10595
Karar No      : 2023/1440

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 16.09.2022
SAYISI                                 : 2022/2649 E., 2022/2760 K.

Taraflar arasındaki boşanma davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulü ile boşanmalarına ve fer'îlerine karar verilmiştir.

Kararın taraf vekillerince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı kadın vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı kadın dava dilekçesinde özetle; davalı erkek ile 8 yıldır ayrı yaşadıklarını, evlilik süresince davalı erkeğin kendisine fiziksel şiddet uyguladığını, 1998 yılında eve başka bir kadın getirerek onunla birlikte yaşadığını, kendisini rencide ettiğini, 2012 yılından evden ayrıldığını, bundan sonra karı koca hayatı yaşamaları imkanı olmadığını iddia ederek, tarafların 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, aylık 500,00 TL nafakaya hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkeğe dava dilekçesi 01.09.2020 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı erkek tarafından yasal süre içerisinde davaya cevap verilmemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı erkeğin 15.01.2021 tarihinde mahkemeye sunduğu dilekçe ile davacı ile evliliği devam ettiği sırada, dini nikahla Behiye isimli bir kadınla birlikte yaşamaya başladığını ikrar ettiği, tanık beyanları ile de birlikte değerlendirildiğinde davalı erkeğin tam kusurlu olduğu, davacı kadının kusurunun ispatlamadığı gerekçesi ile tarafların 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesi birinci fıkrası uyarınca boşanmalarına, davacı kadın yararına aylık 200,00 TL tedbir ve yoksulluk nafakasına, yasal faizi ile birlikte 10.000,00 TL maddi, 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1.Davacı kadın vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı erkeğin kusur durumu, paranın alım gücü nazara alındığında nafaka ve tazminatların çok düşük hükmedildiğini belirtilerek; yoksulluk nafakası ve tazminatların miktarı yönünden İlk Derece Mahkemesi kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

2. Davalı erkek istinaf dilekçesinde özetle; nafaka ve tazminat ödeyecek gücünün olmadığını, davacı kadının kendisini ikinci hanımı almaya teşvik ettiğini, ikinci evliliği davacı kadının rızası ile yaptığını, asla davacıyı evden kovmadığını belirtilerek; davanın kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen nafaka ve tazminatlar yönünden İlk Derece Mahkemesinin kararının lehine kaldırılmasını talep ederek istinaf yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dava dilekçesinde, davacının iddia edilen her bir vakıanın hangi delillerle ispat edileceğini göstermesi gerekli olduğu, ispatın konusunun tarafların üzerinde anlaşamadıkları ve uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek çekişmeli vakıaların oluşturduğunu, bu vakıaların ispatı için delil gösterileceği, usulüne uygun biçimde bildirilen vakıaların doğru olduğunun yargılama sırasında ispat edilmesi halinde, tarafların talep sonuçları da bu duruma göre kabul veya reddedileceği, somut olayda, davacı kadının dava dilekçesinde dayandığı vakıaları hangi delillerle ispatlayacağını belirtmediği, dava dilekçesinin erkeğe 01.09.2020 tarihinde bizzat tebliğ edildiği ancak davalı erkek tarafından davaya süresinden sonra 01.10.2020 tarihinde cevap verildiği, davacı kadın ise süresinde olmayan cevap dilekçesinin tebliği üzerine verdiği cevaba cevap dilekçesinde ilk kez delil gösterdiği, davacı tarafın delillerini usulüne uygun şekilde belirtmediği, bu nedenle davanın reddi gerekirken Mahkemece usulünce ileri sürülmeyen delillere dayanarak boşanma kararı verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile davalı erkeğin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine, davacı kadın yararına aylık 200,00 TL tedbir nafakasına hükmedilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı kadın vekili tarafından temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı kadın vekili tarafından Bölge Adliye Mahkemesinin istinaf başvurusunun kabulü kararının hatalı olduğu, müvekkilinin boşanma gerekçesinin davalı erkek tarafından ikrar edildiğini, hatta imam nikahlı eşini Mahkemede tanık olarak dinletmekten çekinmediğini, davalının ikrarı varken davanın reddinin usul ve kanuna aykırı olduğu belirterek hükmün tamamı yönünden Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadının boşanma davasının kabulü koşullarının oluşup oluşmadığı, kadının dayandığı vakıaları ispatlayıp ispatlayamadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6 ncı, 166 ncı, 184 üncü maddeleri; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 188 inci, 190 ıncı maddeleri, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 371 inci maddesi.

3. Değerlendirme

Davacı kadın dava dilekçesinde davalı erkeğin sadakatsiz olduğu, 1998 yılında eve başka bir kadın getirerek onunla birlikte kendisini yaşattığı iddiası ile 4721 sayılı Kanun'un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası kapsamında boşanma kararı verilmesini talep etmiş, davalı erkeğe dava dilekçesi 01.09.2020 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı erkek tarafından yasal süre içerisinde davaya cevap verilmemiştir. Davalı erkek tarafından Mahkemeye sunulan beyan dilekçesi ile Behiye isimli başka bir kadın ile imam nikahı ile birlikte yaşadığı ikrar edilmiş, taraflarca usulüne uygun şekilde tanık deliline dayanılmamasına rağmen 27.04.2021 tarihli duruşmada B.E. İsimli kişi davalı erkeğin tanığı sıfatı ile dinlenmiş, davalı erkek ile 12 sene imam nikahlı yaşadıklarını beyan etmiştir. İlk Derece Mahkemesince davalı erkeğin B. isimli bir kişi ile birlikte yaşadığı yönündeki ikrarı ve tanık anlatımları kapsamında tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ve davalı erkeğin tam kusurlu olduğu kabul edilmiştir. Davalı erkek tarafından istinaf başvuru dilekçesinde davacı kadının rızası dahilinde ikinci evliliğin yapıldığı da beyan edilerek davanın reddine karar verilmesi talep edilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince de davanın ispatlanamadığı gerekçesi ile davalı erkeğin istinaf başvurusunun kabulü ile davanın reddine karar verilmiştir. 6100 sayılı Kanun'un 188 inci maddesi ile tarafların mahkeme önünde ikrar ettikleri vakıaların çekişmeli olmaktan çıkacağı ve ispatının gerekmeyeceği düzenlenmiş, bu kurala 4721 sayılı Kanun'un 184 üncü maddesi ile boşanma davalarında istisna getirilerek, hakimin boşanma davasında tarafların dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe bunları ispatlanmış sayamayacağı, tarafların ikrarının da hakimi bağlayamayacağı belirtilmiştir. Kanun koyucu tarafından kesin delil niteliğinde olan ikrara ilişkin boşanma yargılamalarında getirilen istisna, boşanma davalarının niteliği nedeniyle boşanma yargılamasında hakime daha geniş bir takdir yetkisi tanımakta olup, ikrar edilen vakıanın gerçekleşip gerçekleşmediğinin kabulü hususunda hakime vicdani kanaatine göre hüküm verme ödevi yüklemektedir. Buna göre mahkeme huzurunda taraflarca ikrara konu edilmiş bir vakıanın gerçekleşip gerçekleşmediği dosya kapsamı itibari ile hakim tarafından takdir edilebilecek, gerekçeleri açıklanmak sureti ile vakıanın sübut bulup bulmadığı belirlenecektir. O halde boşanma davasında ikrarın hakimi bağlamayacağı şeklindeki yasal düzenleme, ikrarın mahkemece hükme esas alınamayacağı sonucunu doğurmaz. Somut uyuşmazlıkta davalı erkeğin sadakatsizliği davalı erkek tarafından ikrar edilmiş, ikrara konu edilen sadakatsizlik vakıası İlk Derece Mahkemesince kabul edilerek hükme esas alınmıştır. Bölge Adliye Mahkemesince her ne kadar davalı erkeğin kusurunun ispatlanmadığı gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmiş ise de, dosya kapsamına göre davacı kadının dayandığı ve davalı erkek tarafından ikrara konu edilen sadakatsizlik vakıasının İlk Derece Mahkemesince ikrar kapsamında sabit kabul edilmesi yönündeki taktirde isabetsizlik bulunmadığı gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş ve kararın bozulmasını gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının davacı kadın yararına BOZULMASINA,

 Peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde temyiz edene iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

29.03.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

Başkan                          Üye                    Üye                       Üye                 Üye
Ömer Uğur Gençcan     Rıza Sarıtaş      Seydi Kahveci       Sevil Kartal     Harun Can
(Muhalif)                                                                                (Muhalif)

KARŞI OY

Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı kadının temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenlerin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemekle hükmün onanması görüşünde olduğumuzdan, sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyoruz.

Başkan                            Üye
Ömer Uğur Gençcan       Sevil Kartal