DAVA EDİLMEYEN KİŞİ VEYA TASARRUFLARIN TENKİSİ GEREKİRSE DAVACININ ONLARDAKİ HAKKINI DAVA ETMEMESİNİN DAVALIYI ETKİLEMEYECEĞİ GÖZETİLMELİDİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


29 May
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2022/3318
Karar No      : 2023/324

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 Söke 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                                 : 18.01.2022
SAYISI                                 : 2018/128 E., 2022/9 K.

Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 18.05.2012 tarihinde verilen dilekçeyle tenkis talep edilmesi üzerine Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davalı Şaban Y. hakkında açılan davanın reddine, davalı Musa Y. hakkında açılan davanın kabulüne dair verilen 18.01.2022 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili, davalılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içeriğindeki tüm kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili, miras bırakanları Süleyman'ın boşandığı eşi olan Emine'nin anneleri olduğunu, davalılar ile dava dışı mirasçıların ise murisin evlilik dışı ilişki yaşadıktan sonra evlendiği Zeynep'in çocukları olduklarını, murisin boşanma sürecinde ilk eşi Emine'den mal kaçırmak amacıyla adına kayıtlı taşınmazları davalı Şaban'ın kayınbabası olan dava dışı Bayram U.'a devrettiğini, ancak Bayram'ın hastalanması üzerine murisin bu taşınmazların hepsini satarak elde ettiği satış bedeli ile 88, 121, 122, 139 ve 13 sayılı parseller ile üzerlerinde üçer adet bağımsız bölüm bulunan 9 ve 10 sayılı parselleri ve 6 adet traktör ile yaklaşık 100.000,00 TL değerinde olan ziraat ekipmanlarını satın alarak davalılar adına gizli bağış şeklinde tescil ettirdiğini, murisi adına kayıtlı sadece 5 sayılı parselinin kaldığını ve bu parseldeki miras paylarını aldıklarını, dava konusu taşınır ve taşınmazların toplam maddi değeri düşünüldüğünde ekonomik durumları ve temlik tarihindeki yaşları itibariyle davalıların edinmesinin mümkün olamayacağını ileri sürerek saklı paylarına tecavüz eden kısmın tenkisi ile şimdilik 30.000,00 TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınmasını talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili, iddianın yersiz olduğunu, muris Süleyman'ın 2000 yılından itibaren hasta olması nedeniyle zirai faaliyette bulunamadığını, bu nedenle müvekkillerine zirai ekipman bırakmasının mümkün olmadığını, müvekkillerinin sahip olduğu traktör ve diğer vasıtaları tarım yapmaları nedeniyle bedeli karşılığında satın aldıklarını, yine müvekkillerinin yıllar boyunca çalışarak dava konusu taşınmazları değişik tarihlerde bedeli karşılığında satın aldıklarını, murisin taşınmaz alımı sırasında bir katkısının olmadığını, murisin bıraktığı 5 sayılı parselin mirasçılar arasında paylaşıldığını bildirip davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 28/03/2014 tarihli ve 2012/198 Esas, 2014/226 Karar sayılı kararıyla; davalıların üzerine kayıtlı taşınır ve taşınmazların elde edilmesinde ortak murisin katkısının ispatlanamadığı gerekçesiyle davasının reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 13.06.2016 tarihli, 2014/13306 Esas, 2014/7151 Karar sayılı ilamında temyiz isteminin reddiyle hükmün onanmasına karar verilmiştir.

3. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

4. Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin 20.12.2017 tarihli, 2016/15970 Esas, 2017/7515 Karar sayılı ilamında, tanık beyanları doğrultusunda mirasbırakan tarafından satış suretiyle devredilen taşınmazların temlikinin gerçek satış olmadığı ve anılan bu devirlerin saklı payı zedeleme amaçlı yapıldığı, tenkis konusunda inceleme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek Dairenin 13.06.2016 tarihli, 2014/13306 Esas, 2016/7151 Karar sayılı onama ilamının ortadan kaldırılmasına, hükmün açıklanan sebeplerle bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesi, tasarruflarda kazanımı olmadığı görülen davalı Şaban Y. açısından davanın reddine, diğer davalı Musa Y. açısından ise tasarruflarda kazanımı olduğu anlaşıldığından davalı Musa Y. hakkındaki davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili ve davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalılar vekili temyiz dilekçesinde; mahkemenin redde yönelik ilk kararının ve Yargıtay 1. Hukuk Dairesi'nin onama kararının doğru olduğunu, mirasbırakanın Bayram U.’a taşınmazları devrettiğinde Şaban Y.'ın Bayram U.'un damadı olmadığını, satıştan iki ay sonra kızıyla evlendiğini, bu sebeple satışın akrabaya yapılan muvazaalı işlem olarak kabul edilemeyeceğini, davalı Musa Y. aleyhine açılan davanın da reddedilmesi gerektiğini, karara en yakın tarihteki değer üzerinden tenkis bedelinin belirlenip dava tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin doğru olmadığını, davalı Şaban lehine de nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini belirterek hükmün kaldırılmasını talep etmiştir.

2. Davacılar vekili temyize cevap ve temyiz dilekçesinde; davalı Şaban Y. hakkında açılan davanın da kabul edilmesinin gerektiğini, davalıların 1999 yılından 2012 yılına kadar edindikleri malvarlıklarının tenkis hesabında dikkate alınmamasının doğru olmadığını, davanın kabulü kararı yerinde olmakla birlikte tenkis ile saklı pay hesabının yasaya aykırı ve eksik olduğunu, açıklanan ve re'sen nazara alınacak sebeplerle hükmün kaldırılmasını, davalıların temyiz itirazlarının reddedilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davanın kabulü kararının eksik incelemeye ve hatalı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun, 565 inci maddesinde; "Aşağıdaki karşılıksız kazandırmalar, ölüme bağlı tasarruflar gibi tenkise tâbidir: 1. Mirasbırakanın, mirasçılık sıfatını kaybeden yasal mirasçıya miras payına mahsuben yapmış olduğu sağlararası kazandırmalar, geri verilmemek kaydıyla altsoyuna malvarlığı devri veya borçtan kurtarma yoluyla yaptığı kazandırmalar ya da alışılmışın dışında verilen çeyiz ve kuruluş sermayesi, 2. Miras haklarının ölümden önce tasfiyesi maksadıyla yapılan kazandırmalar, 3. Mirasbırakanın serbestçe dönme hakkını saklı tutarak yaptığı bağışlamalar ve ölümünden önceki bir yıl içinde âdet üzere verilen hediyeler dışında yapmış olduğu bağışlamalar, 4. Mirasbırakanın saklı pay kurallarını etkisiz kılmak amacıyla yaptığı açık olan kazandırmalar."

2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun, 564 üncü maddesinde; "Değerinde azalma meydana gelmeksizin bölünmesine olanak bulunmayan belirli bir mal vasiyeti tenkise tâbi olursa, vasiyet alacaklısı, dilerse tenkisi gereken kısmın değerini ödeyerek malın verilmesini, dilerse tasarruf edilebilir kısmın değerini karşılayan parayı isteyebilir. Tasarruf konusu malın vasiyet alacaklısında kalması durumunda, malın tenkis sebebiyle vasiyet borçlusuna verilmesi gereken, aksi hâlde tasarruf oranı içinde kalan kısmının karar günündeki değerinin para olarak ödetilmesine karar verilir. Bu kurallar, sağlararası kazandırmaların tenkisinde de uygulanır." düzenlemesi yer almaktadır.

3. 4722 sayılı Türk Medeni Kanununun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun 17 nci maddesinde, mirasçılık ve mirasın geçişinin miras bırakanın ölüm tarihinde yürürlükte olan hükümlere göre belirleneceği öngörülmüştür. Miras bırakan 01.01.2002 tarihinden önce ölmüşse 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi hükümlerinin, 01.01.2002 tarihinden sonra ölmüşse 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun ilgili hükümleri uygulanır.

4. Usule ait kazanılmış hak müessesi, Usul Hukukunun dayandığı ana esaslardandır ve kamu düzeni ile de ilgilidir. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda (HMK) ve mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununda (HUMK) “usulî kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.

“Bir mahkemenin Temyiz Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak yine o kararda belirtilen hukukî esaslar gereğince karar verme mükellefiyeti meydana gelir ve bu itibarla mahkemenin sonraki hükmünün bozmada gösterilen esaslara aykırı bulunması, usule uygun sayılamaz ve bozma sebebidir, meğer ki bu aykırılık sadece bozma kararında gösterilen bir usul kaidesine ilişkin bulunsun ve son kararın neticesini değiştirecek bir mahiyet arz etmesin. Mahkemenin bozma kararına uymasıyla meydana gelen bozma gereğince muamele yapma ve hüküm verme durumu, taraflardan birisi lehine ve diğeri aleyhine hüküm verme neticesini doğuracak bir durumdur ve buna usuli müktesep hak yahut usule ait müktesep hak denilmektedir. Usul Kanunumuzda bu şekildeki Usule ait müktesep hakka ilişkin açık bir hüküm konulmuş değilse de Temyizin bozma kararının hakka ve usule uygun karar verilmesini sağlamaktan ibaret olan gayesi ve muhakeme usulünün hakka varma ve hakkı bulma maksadıyla kabul edilmiş olması yanında hukukî alanda istikrar gayesine dahi ermek üzere kabul edilmiş bulunması bakımından usule ait müktesep hak müessesesi; usul kanununun dayandığı ana esaslardandır ve amme intizamıyla da ilgilidir.

3. Gerçekten, mahkemenin doğru bularak uyduğu ve yahut kanun gereğince uymak zorunda olduğu bozma kararı ile dava, usul ve kanuna uygun bir çığıra sokulmuş demektir. Buna aykırı karar verilmesi, usul ve kanuna uygunluktan uzaklaşılması manasına gelir ki, böyle bir netice asla kabul edilemez” (09.05.1960 tarihli ve 21/9 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı).

3. Değerlendirme

1. Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre ve Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 20.12.2017 tarihli, 2016/15970 Esas, 2017/7515 Karar sayılı bozma ilamında belirtilmeyen taşınmazlar yönünden davalılar lehine usuli kazanılmış hak meydana geldiği gözetildiğinde davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.

2. Tenkis (indirim) davası, miras bırakanın saklı payları zedeleyen ölüme bağlı veya sağlar arası kazandırmaların (tebberru) yasal sınıra çekilmesini amaçlayan, öncesine etkili, yenilik doğurucu (inşai) davalardandır. Tenkis davasının dinlenebilmesi için öncelikli koşul; miras bırakanın ölüme bağlı veya sağlar arası bir kazandırma işlemi ile saklı pay sahiplerinin haklarını zedelemiş olmasıdır. Saklı payların zedelendiğinden söz edilmesi ise kazandırma konusu tereke ile kazandırma (temlik ) dışı terekenin tümü ile bilinmesiyle mümkündür. Tereke miras bırakanın ölüm tarihinde bırakmış olduğu mameleki kıymetler ile iadeye ve tenkise tabi olarak yaptığı kazandırmalardır. Bunlar terekenin aktifini oluşturur. Miras bırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderler de pasifidir. Aktiften belirtilen borçların indirilmesi net terekeyi oluşturur. Tereke bu şekilde tesbit edildikten sonra mirasın açıldığı tarihteki fiyatlara göre değerlendirilmesi yapılarak parasal olarak miktarının tesbiti gerekir. (MK.565) Miras bırakanın Medeni Kanunun 564. maddesinde belirlenen saklı paya tecavüz edip etmediği bulunan bu rakam üzerinden hesaplanır. Tasarruf oranı aşılmış ise tasarrufun niteliğine göre icap ederse kazandırma işleminde, saklı payları zedeleme kastının bulunup bulunmadığı objektif (nesnel) ve subjektif (öznel) unsurlar dikkate alınarak belirlenmelidir. Zira tasarruf oranını aşan her kazandırmada saklı payları zedelenen kastının varlığından söz edilemez.

3. Mutlak olarak tenkise tabi tasarruflarda (ölüme bağlı tasarruflar veya Medeni Kanunun 565 inci maddesinin 1, 2 ve 3 bentlerinde gösterilenler) veya saklı payın ihlal kastının varlığı kesin olarak anlaşılan diğerlerinde özellikle muayyen mal hakkında tenkis uygulanırken Medeni Kanunun 570 inci maddesindeki sıralamaya dikkat etmek davalı mahfuz hisseli mirasçılardan ise aynı kanunun 561 inci maddesinde yer alan mahfuz hisseden fazla olarak alınanla sorumluluk ilkesini gözetmek, dava konusu olup olmadığına bakılmayarak önce ölüme bağlı tasarruflarla davacının saklı payını tamamlamak, sonra sağlar arası tasarrufları dikkate almak gerekir. Bu işlem sırasında dava edilmeyen kişi veya tasarrufların tenkisi gerekeceği sonucu çıkarsa davacının onlardaki hakkını dava etmemesinin davalıyı etkilemeyeceği ve birden çok kişiye yapılan teberru tenkise tabi olursa 563 üncü maddede yer alan, alınanla mütenasip sorumluluk kuralı gözetilmelidir.

4. Davalıya yapılan tasarrufun tenkisine sıra geldiği takdirde tasarrufun tümünün değeri ile davalıya yapılan fazla teberru arasında kurulan oranda (sabit tenkis oranı) tasarrufa konu malın paylaşılmasının mümkün olup olamayacağı (MK.564) araştırılmalıdır. Bu araştırma sonunda tasarrufa konu mal sabit tenkis oranında bölünebilirse bu kısımların bağımsız bölüm halinde taraflar adına tesciline karar verilmelidir.

5.Tasarrufa konu malın sabit tenkis oranında bölünmezliği ortaya çıktığı takdirde sözü geçen 564 üncü maddedeki tercih hakkı gündeme gelecektir. Böyle bir durum ortaya çıkmadan davalının tercih hakkı doğmadan davalının tercihinin kullanması söz konusu olamaz. Daha önce bir tercihten söz edilmişse sonuç doğurmaz.

6. Somut olayda, aktif terekenin tespiti sırasında temlik dışı tereke kısmında mirasbırakana ait Afyonkarahisar ili, Bolvadin ilçesi, Karayokuş Köyü, 148 ada 4 parsel sayılı taşınmazın dikkate alınmadığı anlaşılmaktadır.

7. Terekenin pasifi belirlenirken mirasbırakanın borçları, bakmakla yükümlü olduğu kişilerin bir aylık nafakası, terekenin defterinin tutulması, mühürlenmesi, cenaze masrafları gibi giderlerin belirlenmediği görülmektedir.

8. Hüküm altına alınan tenkis alacağı 4721 sayılı TMK′nın 564/2 nci maddesi uyarınca karar tarihi esas alınmak suretiyle belirlendiğinden, tenkis alacağına karar tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekirken, dava tarihinden itibaren faize hükmedilmiş olması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1. Davacılar vekilinin tüm, davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının 3.1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle reddine,

2. 3.6, 3.7 ve 3.8 numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

19.01.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan                Üye                  Üye                          Üye                  Üye 
Hikmet Onat         Suna Türe        Ali Selman Erkuş     Mustafa Erol     Bayram Şen