DAVACI MİRASÇILAR TARAFINDAN ÖDENDİĞİ İLERİ SÜRÜLEN BORÇ MİKTARI TEREKE PASİFİNE GÖRE CÜZİ BİR MİKTAR OLDUĞUNDAN TEREKEYİ KABULLENME OLARAK DEĞERLENDİRİLEMEZ

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


06 Ara
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2022/1460
Karar No      : 2023/2505

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       : 
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 25.11.2021
SAYISI                                 : 2021/1332 E., 2021/2517 K.

Taraflar arasındaki mirasın hükmen reddi davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müteveffa Fikriye Ö.'ün 19.06.2017 tarihinde vefat ettiğini, geriye mirasçıları olarak davacılar eşi İsmail Ö. ve çocukları Gülcan, Özcan ve Hüseyin Ö.'ün kaldığını, murisin vefat ettiğinde taşınır ve taşınmaz malvarlığı olmadığı, davalı bankaya ve başka yerlere borçlarının bulunduğu dolayısıyla malvarlığının pasifinin aktifinden fazla olduğunu, murisin vefatından önce davalı bankanın Kapaklı şubesinden kredi ve kredi kartı kullandığını, müvekkillerinin kredi borcundan toplamda 1.919,72 TL tutarındaki iki taksitini ve toplamda 509,61 TL tutarındaki kredi kartı borcunu davalı bankaya ödediklerini, bu ödemelerin yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında da benimsediği üzere zaten terekenin borca batık olduğunu bilen mirasçıların mirası kabullenme anlamına gelmeyip terekenin olağan yönetimi kapsamında olduğunu, bu nedenlerle terekenin borca batık olduğunun tespiti ile mirasın hükmen reddinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; süresi içerisinde açılmayan iş bu davanın öncelikle süre yönünden reddini talep ettiklerini, müteveffanın müvekkil bankadan tüketici kredisi kullandığını ve istemi üzerine bankaca tahsis edilen kredi kartı harcamalarında bulunduğunu, tüketici kredisi kullanma başvurusu esnasında müteveffanın A.H. Emeklilik şirketinde hayat sigortası bulunduğunu, kredi kullanıcısının vefatından sonra sigorta şirketinin 24.10.2017 tarihli yazısında sigorta başlangıç tarihinden önce sigortalıya karaciğer hastalığı teşhisi konulduğunu ve bunun başvuru formunda saklanarak beyan edilmediğini, gerçek dışı beyan sebebiyle Türk Ticaret Kanunu'nun ilgili hükümleri gereğince herhangi bir tazminat ödeme imkanı bulunmadığı belirtildiğini, müteveffanın ölümünden sonra kullanılan kredinin taksit ödemelerini yapan davacıların sigorta şirketinden gelen olumsuz cevap üzerine terekenin borca batık olduğu gerekçesiyle mirasın reddi davası açtıklarını, iyi niyetle hareket etmeyen davacıların iş bu huzurdaki davaları hakkın kötüye kullanılması anlamına geldiğini ve terekenin borca batık olduğunu ileri sürmelerinin Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci ve 3 üncü maddeleri gereğince dürüstlük kuralları ile bağdaşmadığını, davacıların ret süresi dolduktan sonra bu işlemleri nedeni ile terekeyi kabul ettiklerinin anlaşıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacıların muris Fikriye Ö.’ün vefatında sonra ilgili kredi borcunun iki taksitini ödedikleri, davacıların mirasın hükmen reddi davası açmadan önce ilgili sigorta şirketine başvuru yaptıkları ve başvurunun gerçek dışı beyan nedeniyle reddedildiği, bundan sonra davanın açılmasının TMK'nın 2 inci maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralı çerçevesinde olmayışı gerekçesiyle talebin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mirasçılar tarafından krediye ilişkin iki taksit ödeme yapılmış olmasının mirasın kabul edildiği anlamına gelmeyeceği, bu ödemelerin yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında da benimsendiği üzere; zaten terekenin borca batık olduğunu bilen mirasçıların mirası kabullenme anlamına gelmeyip terekenin olağan yönetimi kapsamında olduğunu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2013/2-1607 Esas, 2013/1675 Karar, 20.12.2013 tarihli içtihadının da bu hususu desteklediğini, hayat sigortası bedelinin ölüm anında miras bırakanın terekesine dahil olmayıp üçünçü kişilerce onun ölümü ile kazanılan bir hak niteliğinde olduğunu ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacıların murislerinin ölüm tarihinden sonra yaptıkları ödeme nedeniyle terekeyi kabul etmiş oldukları, bu sebeple mirasın hükmen reddini talep edemeyecekleri gerekçesiyle davacılar vekilinin istinaf talebinin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili, istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler ile Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, mirasın hükmen reddi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 605 inci maddesinin 2 inci fıkrası, 610 uncu maddesinin 2 nci fıkrası

3. Değerlendirme

1. Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, murisin ölüm tarihi itibariyle terekesinin açıkça borca batık olup olmadığının ve mirasçıların terekeyi kabul anlamına gelen işlemler yapıp yapmadıklarının araştırılması gerekmektedir. Türk Medeni Kanununun 605/2 maddesi hükmü gereğince mirasın hükmen reddine (terekenin borca batık olduğunun tespitine) ilişkin talepler, süreye tabi olmayıp mirasçıların iyiniyetli ya da kötüniyetli olmalarının bir önemi bulunmamaktadır. Murisin ödemeden aczi ölüm tarihine göre belirlenir. Ölüm tarihi itibariyle, murisin tüm malvarlığı terekenin aktifini, tüm borçları ise terekenin pasifini oluşturur. Terekenin pasifinin aktifinden fazla olması terekenin ödemeden aczini ve dolayısıyla da terekenin borca batık olduğunu gösterir (TMK m. 605/2). Mirasın hükmen reddine ilişkin olarak açılan davalarda, terekenin açıkça borca batık olup olmadığının araştırılması gerekmektedir. İcra takibi sonunda aciz vesikası düzenlenmesi halinde terekenin borca batık olduğu kabul edilir. Aksi halde terekenin borca batık olup olmadığı, murisin malvarlığı bulunup bulunmadığının usulüne uygun olarak bankalar, trafik tescil müdürlüğü, vergi daireleri, belediyeler ve tapu müdürlüğü v.b. kurum ve kuruluşlardan sorulması, murisin alacak ve borçları zabıta marifetiyle de araştırılarak aktif malvarlığı ile takibe konu borç miktarı gözönünde tutularak aktif ve pasifinin tereddüde neden olmayacak şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Ayrıca TMK'nın Velayet, Vesayet ve Miras Hükümlerinin Uygulanmasına ilişkin Tüzüğün 39/2 nci fıkrası gereğince mirasın reddi yetkisini içeren özel vekaletname sunulması zorunludur.

2. TMK’nın 610/2 nci maddesinde “…Ret süresi sona ermeden mirasçı olarak tereke işlemlerine karışan, terekenin olağan yönetimi niteliğinde olmayan veya miras bırakanın işlerinin yürütülmesi için gerekli olanın dışında işler yapan, ya da tereke mallarını gizleyen veya kendisine mal eden mirasçı, mirası reddedemez…” hükmü yer almaktadır. Madde metninden de anlaşıldığı üzere; yasa koyucu mirasçılardan birinin tereke işlerine gereğinden fazla karışmasının mirası örtülü kabul anlamına geleceğini ve tıpkı açık kabulde olduğu gibi, ret hakkının bu mirasçı bakımından sona ereceğini düzenlemiştir.

3. Diğer taraftan, Hukuk Genel Kurulunun 08.02.1950 tarihli ve 140/20 sayılı kararında; "Bir muamelenin alelade idari muamelattan olup olmadığını tayin için bilhassa muameleyi yapan varisin maksadını nazara almak lazımdır... Eğer bunun maksadı mirasçı sıfatıyla terekeden tasarruf olmayıp mücerret bilahare mirası kabul ettiği zaman ihmal yüzünden gelebilecek zararın önüne geçmek ise, yaptığı muamelenin alelade idari muamele olarak kabulü zaruridir. Ezcümle malların çalınmaması için tedbir ittihazı, malları deftere geçirmek, zamanaşımını kesmek için derhal dava açmak, bir otelin, gazinonun müşterilerinin dağılmaması için vergi vermek, davaya mani olmak için müstacel borçları ödemek alelade idarenin istilzam ettiği muamelattandır..." denilmek suretiyle mirasçının eyleminin tereke işlerine karışma olarak değerlendirilebilmesi için onun bu eylemde bulunurken hangi maksatla hareket ettiğinin belirlenmesi gerektiğini, mirasçının amacının mirasçı sıfatı ile terekede tasarruf değilse, eylemlerinin tereke işlerine karışma olarak nitelendirilmeyeceği ve ret hakkının düşmesine sebebiyet verilmeyeceği benimsenmiştir.

4. Bunun yanında, doktrinde ileri sürülen güven nazariyesine göre; bir irade beyanının ya da iradi bir davranışın ne anlama geldiğini tespit etmek için, beyanda bulunan veya sözü edilen davranışta bulunanın iç iradesine değil, beyana yahut anılan davranışa muhatap olan karşı tarafın, dürüstlük kuralına göre, kendisince bilinebilen bütün hal ve şartlar gereği gibi değerlendirerek buna ne anlam vermesi gerektiğine bakılmaktadır

5. Yukarıda yapılan açıklamaların ışığında somut olay değerlendirildiğinde; murisin ölüm tarihi itibariyle üzerine kayıtlı gayrımenkul, araç, banka kaydı olup olmadığı, davalıya ölüm tarihi itibariyle borç miktarının araştırılmadığı anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, murisin 19.06.2017 tarihi itibariyle gayrımenkul, araç, banka kaydının bulunup bulunmadığının araştırılması için ilgili tapu, emniyet, banka müdürlüklerine yazı yazılmalıdır. Davalıya olan borcunun ölüm tarihi itibariyle miktarı belirlenmelidir.

6. Bunun yanında davacı mirasçılar tarafından ödendiği ileri sürülen borç miktarı tereke pasifine göre cüzi bir miktar olup, mirasçıların kendi malvarlığından ödemiş olmalarına göre ödeme işleminin olağan işlemlerden olduğu, cüzi kısım borçlarının davacılar tarafından ödenmesinin terekeyi kabullenme olarak değerlendirilemeyeceği gözetilmeden bu hususların davanın reddi gerekçesi olarak görülmesi doğru olmadığı gibi ödeme cüzi bir miktar olmasa dahi ödemeyi yapan mirasçılar tespit edilmeksizin tüm davacılar yönünden terekenin benimsendiği kabul edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru değildir. Kararın anılan gerekçelerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan             Üye               Üye                          Üye                     Üye 
Hikmet Onat      Suna Türe     Ali Selman Erkuş     Gülfem Saygılı    Bayram Şen

BİLGİ : "Mirasçılara ödenen sigorta bedeli pek mühim bir miktar olmadığından mirasın hükmen reddine karar verilmelidir" şeklindeki Yargıtay 7. Hukuk Dairesi’nin 24 Ekim 2022 tarihli kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/borc-miktarina-gore-mirascilara-odenen-sigorta-bedeli-pek-muhim-bir-miktar-olmadigindan-mirasin-hukmen-reddine-karar-verilmelidir

“Fahiş tereke borcuna karşılık borç bilinmeden terekeden çok cüzi bir değer elde edildiğinden terekenin benimsendiği anlamı çıkarılamaz” şeklindeki Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 15 Kasım 2022 tarihli kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/fahis-tereke-borcuna-karsilik-borc-bilinmeden-terekeden-cok-cuzi-bir-deger-elde-edildiginden-terekenin-benimsendigi-anlami-cikarilamaz