DAVALI, DİĞER DAVALININ EŞİNİN TEYZESİNİN KIZI OLDUĞUNDAN YANİ ARALARINDA DÖRDÜNCÜ DERECEDEN SIHRÎ HISIMLIK OLDUĞUNDAN İİK 278/3-b.1 HÜKMÜ UYGULANAMAZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


30 Eyl
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2021/(17)4-167
KARAR NO   : 2022/1633

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ               :
 Çarşamba 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                         : 05/02/2020
NUMARASI                 : 2019/367 - 2020/32
DAVACI                       : Dünya Varlık Yönetim A.Ş.
                                       (Eski Unvan: Hayat Varlık Yönetim A.Ş.) vekili Av. D.Ç.C.
DAVALILAR                : 1- G.Ü. vekili Av. M.Ş.Ü.
                                       2- M.Ö.
MÜTEVEFFA               : İ.Ö.

1. Taraflar arasındaki “tasarrufun iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Çarşamba 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 12.04.2012 tanzim ve 23.06.2014 vade tarihli, 16.500TL bedelli bono ile davalılardan Melahat Ö. aleyhine icra takibi başlattığını, davalı borçlu Melahat Ö.’un gayrimenkul hissesini eşi İsmail Ö.'un kardeşi Gönül Ü.'a tapuda alacaklıdan mal kaçırmak amacı ile satış gösterdiğini, davalı Gönül'ün ev hanımı olup İstanbul'da yaşadığını, gayrimenkul satın alacak gelirinin bulunmadığını, taşınmazı fiilen borçlunun kullanmaya devam ettiğini, gerçek amacın alacaklıdan mal kaçırmak olduğunu, borçlunun borca yeter menkul ve gayrimenkul haczi kabil mal varlığı bulunmadığının 17.03.2015 tarihli haciz tutanağı ile saptandığını, bu haciz tutanağının aciz belgesi hükmünde olduğunu, taşınmazın 100.000TL bedelle devredildiğini, taşınmazın rayiç bedelinin bu değerin çok üzerinde olduğunu, davalıların mal kaçırma amacıyla bir araya gelerek alacaklıyı zarara uğrattıklarını ileri sürerek Melahat Ö. adına kayıtlı olup 20.01.2014 tarihli ve 580 yevmiye sayılı işlemi ile 100.000TL'ye görümce Gönül Ü.'a alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla satılan Samsun ili, Çarşamba ilçesi, Turgutlu mahallesi, 231 parselde kayıtlı taşınmazın tasarrufuna ilişkin işlemin 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 277 vd. maddeleri gereğince iptali ile cebri icra yetkisi verilerek, davalı üçüncü şahıslar üzerindeki kaydın tashihine mahal olmadan söz konusu taşınmazların Çarşamba 1. İcra Müdürlüğünün 2014/2994 E. sayılı dosyalarındaki alacakları ile sınırlı olmak kaydı ile haciz ve satışlarını isteme yetkisinin tanınmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı Gönül Ü. vekili cevap dilekçesinde; müvekkili ile diğer davalı arasında Kanun maddesinde belirlenen derecede bir hısımlığın bulunmadığını, taşınmazın rayiçlerine uygun olduğunu, müvekkilinin diğer davalının borcundan haberdar olmadığını, taşınmazı alabilmek için bankadan kredi kullandığını, geçici ve kati aciz vesikası bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

6. Davalı Melahat Ö. usulüne uygun yapılan tebligata rağmen süresinde cevap dilekçesi sunmamış; ön inceleme duruşmasında diğer davalı ile bir akrabalığının bulunmadığını, dava dışı Abdullah Gül’den aldığı 100.000 TL’yi ödeyemediğinden taşınmazını davalıya sattığını, davalının ipotek bedelini üstlendiğini, davalı Gönül’ün kendisine 100.000 TL ile 3.041 TL ödediğini, masraf olan 3.041 TL’yi davalıya geri ödediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

7. Çarşamba 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.05.2016 tarihli ve 2015/161 E., 2016/364 K. sayılı kararı ile; dava konusu taşınmazın davalı Gönül Ü. tarafından gerçek değerine yakın bir bedel üzerinden satın alındığı, paranın bir kısmının Vakıfbank Dünya Ticaret Merkezi İstanbul Şubesi'nden davalı Gönül Ü.'ın 07.01.2014 tarihinde kullandığı tüketici kredisi ile ödendiği, davalı Gönül tarafından tarla bedeli olarak bir kısım paranın davalı Melahat'in borçlu bulunduğu bankalara havale edildiği, taşınmaz üzerinde bulunan ipoteğin satın alan Gönül tarafından kaldırıldığı, davalı Gönül'ün taşınmazı satın aldıktan itibaren taşınmazı kullanmaya başladığı, taşınmaza fındık diktiği, bilirkişi raporunda tespit edildiği gibi fındıkların iki yaşlarında olduğu, davalı Melahat'in dava konusu fındıklığın önündeki evde ikamet ettiği, hastalığı nedeniyle bahçe işleriyle uğraşmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, tüm bunların satışın gerçek satış olduğunun göstergesi olduğu, davalı Melahat ile diğer davalı Gönül arasında sıhren üçüncü dereceye kadar hısımlık bulunmadığı, davalılar arasındaki sıhri hısımlığın dördüncü derece olduğu, tasarrufun bağışlama niteliğinde olmadığı, davalıların davacı alacaklıya zarar vermek kastıyla hareket edildiğine dair iddianın kanıtlanamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

8. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

9. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 18.04.2019 tarihli ve 2016/13207 E., 2019/5081 K. sayılı kararı ile;

“… İİK’nın 278. maddesinde mutad hediyeler müstesna olmak üzere, hacizden veya haczedilecek mal bulunmaması sebebiyle acizden yahut iflasın açılmasından haczin veya aciz vesikası verilmesinin sebebi olan yahut masaya kabul olunan alacaklardan en eskisinin tesis edilmiş olduğu tarihe kadar geriye doğru 2 yıl içinde yapılan bütün bağışlamalar ve ivazsız tasarrufların batıl olduğu belirtildikten sonra, karı ve koca ile usul ve füru, neseben veya sıhren üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) hısımlar, evlat edinenle evlatlık arasında yapılan ivazlı tasarrufların da bağışlama hükmünde sayıldığı açık olarak belirtilmiştir.

Somut olayda, davalı 3. Kişi Gönül Ü., davalı borçlu Melahat Ö.’un eşinin kız kardeşi olup, ikinci dereceden sıhrî akrabasıdır. Bu durum, İİK 278/3-1 maddesine göre bağışlama hükmünde sayılacağından, yapılan tasarruf iptale tabidir. Ayrıca dosya kapsamından, tasarrufa konu taşınmaz daha önceden davalı borçlunun oğlu Uğur Ö. adına kayıtlı olup iş bu davadan birkaç yıl önce Uğur Ö. borçları nedeniyle taşınmazı, davalı annesi Melahat Ö.’ un üzerine devrettiği anlaşılmakta olup tasarrufun iptali için Çarşamba 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/678 E. Sayılı dosyası ile dava açılmış ancak taraflar aralarında anlaştıkları için dava feragat nedeniyle reddedilmiştir. Bu sefer de davaya konu tasarruf, davalı Melahat Ö.’un borçları nedeniyle yapıldığı sabit olduğundan muvazaanın varlığının kabulü gereği davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur

Direnme Kararı:

10. Çarşamba 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 05.02.2020 tarihli ve 2019/367 E., 2020/32 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçeler yanında davalı Gönül'ün diğer davalı Melahat'ın eşinin teyzesinin kızı olduğu, aralarında dördüncü dereceden sıhri hısımlık bulunduğu, İİK’nın 278. maddede düzenlendiği şekilde sıhren üçüncü dereceye kadar hısımlık bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

11. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

12. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 2004 sayılı İİK’nın 278/III- 1. fıkrasının somut olay bakımından uygulanıp uygulanamayacağı, davalı borçlu Melahat Ö. ile davalı Gönül Ü. arasında yapılan tasarruf işleminde İİK’nın 277 vd. maddelerinde öngörülen iptal koşullarının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

13. Tasarrufun iptali davası; “Borçlunun alacaklısını zarara uğratmak kastıyla malvarlığından çıkarmış olduğu, mal ve hakların veya bunların yerine geçen değerlerin tasarruftan zarar gören alacaklının alacağını elde etmesi amacıyla dava açarak tekrar borçlunun mal varlığına geçmesini sağlayan bir dava”, kısaca “borçlunun alacaklılarından mal kaçırmak için yaptığı tasarruflarını, alacaklının alacağı ile sınırlı olarak hükümsüzleştirmeye yönelik bir dava” şeklinde tanımlanabilir. İptal davasının amacı bir alacağı ödememek için, mal varlığını azaltıcı veya artışını önleyici nitelikte, borçlu tarafından yapılan bir taraflı hukukî işlemler ve fiillerle, borçlunun amacını bilen veya bilmesi gereken kişilerle yaptığı tüm hukukî işlemleri, alacaklının alacağı ile sınırlı olarak hükümsüz sayarak işlem konusu mal veya hakkı hâlen borçluya aitmiş gibi, cebrî icra yolu ile alacaklının alacağını almasına olanak sağlamaktır (Güneren, Ali: İcra ve İflas Hukukunda Tasarrufun İptali Davaları, Ankara, 2012, s. 39, 40).

14. Borçlunun iptale tabi tasarrufları, İİK'nın 278, 279 ve 280. maddelerinde üç grup hâlinde düzenlemiştir. Ancak bu maddelerde iptal edilebilecek tüm tasarruflar sınırlı olarak sayılmamış, genel bir tanımlama yapılarak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususu hâkimin takdirine bırakılmıştır. Buna göre genel olarak bakıldığında borçlunun iptale tabi tasarrufları alacaklılardan mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz hâlinde yaptığı tasarruflar ile alacaklılarına zarar vermek kastıyla yapmış olduğu tasarruflardır. Dava dilekçesinde, anılan maddelerden hangisine dayanıldığının belirtilmesi zorunlu değildir. Bu maddelerden biri veya birkaçı dava dilekçesinde gösterilmiş olsa bile, hâkim bununla bağlı olmayıp, diğer madde hükümlerinden birine dayanarak tasarrufun iptaline karar verebilir.

15. Kanun koyucu İİK’nın 278/3. maddesinde belirtilen bazı tasarrufları bağışlama niteliğinde kabul etmiş ve bu konuda aksi ispat edilmeyen kesin bir karine ortaya koymuştur. Eldeki uyuşmazlıkta da Özel Dairece davaya konu edilen tasarrufun 278. maddenin 3. fıkrasının 1. bendi uyarınca bağışlama hükmünde olduğu kabul edilerek bozma kararı verilmiş, kararın niteliği gereği diğer maddeler incelenmemiştir. Bu durumda uyuşmazlığın çözümü için İİK’nın 278/III-1. maddesinin somut olay bakımından uygulanıp uygulanamayacağı değerlendirilerek sonuca varılmalıdır.

16. İcra ve İflas Kanunu’nun 278/3. maddesinin 1. bendinde neseben ve sıhren üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) hısımlar arasında yapılacak tasarruflar bağışlama niteliğinde sayılmıştır. Anayasa Mahkemesinin 26.01.2022 tarihli ve 2021/9 E., 2022/4 K. sayılı kararı ile, anılan maddede yer alan “…usul ve…” ve “…sıhren üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) hısımlar,…” ibarelerinin Anayasa’ya aykırı olduklarına ve iptallerine, iptal hükümlerinin kararın Resmî Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra (22.12.2022 tarihinde) yürürlüğe girmesine karar verilmiştir.

17. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Özel Dairece her ne kadar davalı Gönül Ü.’ın, davalı borçlu Melahat Ö.’un eşinin kız kardeşi olup, ikinci dereceden sıhrî akrabası olduğundan tasarrufun İİK’nın 278. maddesinin 3. fıkrasının 1. bendine göre bağışlama hükmünde sayıldığı ve iptale tabi olduğu belirtilmiş ise de; dosya kapsamından taraflar arasında Kanun’un aradığı anlamda bir akrabalık bağı bulunmadığı davalı Gönül'ün diğer davalı Melahat'ın eşinin teyzesinin kızı olduğu, aralarında dördüncü dereceden sıhrî hısımlık olduğu sabit olduğundan mahkemece İİK’nın 278/III-1. maddesinin somut olay bakımından uygulanamayacağı yönünde verilen direnme kararı yerindedir.

18. Ne var ki Özel Dairece yalnızca İİK’nın 278. maddesinin 3. fıkrasının 1. bendi bakımından inceleme yapılarak bozma sonucuna göre davaya konu tasarruf işleminin Kanun’da sıralanan diğer maddeler bakımından iptale tâbi olup olmadığı değerlendirilmediğinden, diğer yönlerin incelenmesi amacıyla dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

İİK’nın 278. maddesinin 3. fıkrasının 1. bendi bakımından verilen direnme uygun olduğundan, davacı vekilinin diğer yönlere ilişkin temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesi gereğince uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 01.12.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.