DAVALI TARAF VERDİĞİ CEVABİ İHTARNAMEDE SÖZLEŞMEYİ İNKAR EDEREK YERİNE GETİRMEYECEĞİNİ BİLDİRDİĞİNDEN ZAMANAŞIMI BU ANDAN İTİBAREN BAŞLAR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


25 Eki
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
6. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2022/524
Karar No      : 2023/1220

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 Edirne 1. Asliye Hukuk Mahkemesi 
TARİHİ                                 : 16.09.2021
SAYISI                                 : 2021/319 E., 2021/488 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; dava dışı kooperatifçe yapılan A Blok 6 no'lu daire ve 6 no'lu dükkana tekabül eden kooperatif hissesinin davalı tarafından 28.01.2003 tarihli sözleşmeyle müvekkiline devredildiğini, dava dışı S.S. I. Konut Yapı Kooperatifince davalı ile birlikte kooperatife müracaatı gerektiği bildirilerek davalının verdiği hisse devir yazısını ve kendisine ait ortak kabul edilme yazısının kooperatifçe geri çevrildiğini, davalının ihtar üzerine hisse devir yoluna gitmeyeceğini bildirdiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak bağımsız bölümlerin dava tarihi itibariyle rayiç değerinden şimdilik 7.100,00 TL'sinin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 03.07.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle; devir bedeli olarak devir tarihinde ödenen 30.000,00 TL'nin dava tarihindeki değeri olan 56.988,33 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu hisse devir sözleşmesi olarak sunulan müvekkilinin imzasını taşıyan belgenin bir başka ilişki nedeniyle eski yönetim kurulu başkanına boş olarak verildiğini, müvekilinin davacıya hisse devri yapmadığını ve davacıyı tanımadığını, davacının üyeliğe kabul için verdiği dilekçe tarihi 25.04.2002 olmasına karşın hisse devir sözleşmesinin tarihi 28.01.2003 olup devir sözleşmesinin sonradan düzenlendiğinin açık olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir.    

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 30.07.2010 tarih ve 2009/177 E., 2010/251 K. Sayılı kararı ile davalı arsa sahibi sıfatıyla sözleşme imzaladığından hiçbir zaman kooperatif üyesi olmadığı, davalının kooperatif üyeliği söz konusu olmadığından davacıya üyelik devri de mümkün olmadığı, davacı tarafın talebi, arsa sahibine isabet edecek bağımsız bölümlerin satışının vaad edilmesi şeklinde algılandığında, bu tür sözleşmelerin noterliklerce düzenlenmesi kural olarak sıhhat şartı olduğu, davalı tarafın belgenin içeriğine ve tanzim sebebine itiraz ettiği, hisse devri sözleşmesi 28.1.2003 tarihli olup davacının ilgili kooperatife üyelik için müracaat tarihi 25.4.2002 olduğundan 28.1.2003 tarihli belgenin şekil ve içerik yönünden sıhhati tartışmalı olduğu, davacı tarafça davalıya yemin teklif edildiği, davacıya daire ve dükkan satmadığı, herhangi bir satış bedeli almadığı, hisse devri sözleşmesi yapmadığı hususlarında teklif edilen yemini davalının kabul ederek usulünce yemin ettiği, hisse devri veya satış yapıldığı veya bedel alındığı hususları davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 23. (Kapatılan) Hukuk Dairesi'nin 11.07.2012 tarih ve 2012/2994 E., 2012/4811 K. Sayılı ilamı ile davalının devir tarihinde ve halen dava dışı kooperatifin üyesi olduğu anlaşıldığından mahkemenin davalının kooperatif üyesi olmadığı yönündeki kabulünde isabet bulunmadığı, devir sözleşmesi altındaki imzaların kendisine ait olduğu davalı tarafından kabul edildiğine göre boş olarak verdiğini savunduğu bu belgelerin rızası hilafına doldurulduğu iddiasını ispat yükü davalıda olduğu halde mahkemece ispat yükü yanlış değerlendirilerek, davacının teklif ettiği yemine dayalı olarak hüküm kurulması doğru olmadığı, öncelikle davalı tarafa üyelik devri ile sözleşmenin kendi rızası dışında doldurulduğu iddiasına yönelik yemin teklif etme hakkının hatırlatılması, davacı tarafça yemin edilmesi halinde ise taraflar verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri alabileceklerinden davacıdan devir bedeli olarak ne kadar ödediği sorulup bu ödeme miktarı ile ilgili ispat yükünün davacıya düştüğü gözönünde bulundurularak, bu defa davacıya ödediği miktar yönünden yemin teklif etme hakkının hatırlatılması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 29.11.2012 tarih ve 2012/421 E., 2012/440 K. Sayılı kararı ile kooperatif üyeliğinin devrine ilişkin 28.01.2013 tarihli belgenin rızası hilafına doldurulduğu hususundaki ispat yükü kendisinde olan davalının karşı tarafa yemin teklif ettiği, davacının usulüne uygun şekilde yemin ettiği, bu durumda tarafların verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri alabilecekleri, devir bedeli olarak 30.000,00 TL ödediğini beyan eden davacının da bu iddiasını ispat etmesi gerektiği ancak bu hususta ispat yükü kendisine düşen davacının karşı tarafa yemin teklif etmediği ve iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 23. (Kapatılan) Hukuk Dairesi'nin 13.03.2013 tarih ve 2013/1169 E., 2013/1500 K. Sayılı ilamı ile davacının sair temyiz itirazları reddedilerek, sözleşmenin taraflar yönünden bağlayıcı olduğunun kesinleştiği, sözleşmede devir bedelinin nakit olarak ödendiği yazılı olduğuna göre davacının hisse devri karşılığında davalıya bir bedel ödediğinin kabulü gerektiği ancak davacı tarafından devir bedelinin 30.000,00 TL olduğu iddia edilmiş ise de, bu husus bu konuda bozma ilamı doğrultusunda yemin teklif etme hakkı kullanılmadığından kanıtlanamadığı, mahkemece bilirkişi aracılığıyla gerekirse keşif ve inceleme yapılarak devir tarihi olan 28.01.2003 tarihi itibari ile devre konu 6 no'lu daire ve dükkanın hisse devir bedelinin ne olabileceği belirlenerek sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 08.07.2014 tarih ve 2014/107 E., 2014/331 K. Sayılı kararı ile davacı vekilinin ıslah dilekçesiyle alacak talebini 56.988,33 TL'ye arttırdığı, kooperatif üyeliğinin devrine ilişkin 28.01.2003 tarihli sözleşmenin davalı tarafça yerine getirilmediğinden tarafların verdiklerini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre geri alabilecekleri, davacının davalıya 28.01.2003 tarihinde 30.000,00 TL ödediği, 28.05.2009 (dava) tarihine kadar denkleştirici adalet ilkeleri doğrultusunda güncellenmesi sonucunda ulaşacağı değerin 56.988,33 TL olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile, 56.988,33 TL'nin 7.100,00 TL'lık kısmının dava, 49.888,33 TL'lik kısmının ıslah tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

E. Üçüncü Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 23. (Kapatılan) Hukuk Dairesi'nin 07.04.2015 tarih ve 2014/8688 E., 2015/2354 K. Sayılı ilamı ile bozmadan sonra ıslah yapılamayacağını, mahkemece dava dilekçesinde yer alan talep nazara alınarak değerlendirme yapılması gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

F. Mahkemece Üçüncü Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 16.01.2018 tarih ve 2017/7297 E., 2018/17 K. Sayılı kararı ile bozma ilamından sonra ıslah dilekçesi verilemeyeceği ayrıca davalının da muvafakat etmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile dava dilekçesinde talep edilmiş olan 7.100,00 TL alacağın 28/05/2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

G. Dördüncü Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 23. (Kapatılan) Hukuk Dairesi'nin 22.12.2020 tarih ve 2018/1014 E., 2020/4477 K. Sayılı ilamı ile 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 18/2 maddesi uyarınca bozmadan sonra ıslah mümkün hale gelmiş olup usul hükümlerinde yapılan değişikliklerin derhal uygulanması gerektiğinden bu hükmün eldeki davaya da uygulanması gerekeceği, mahkemece ıslaha değer verilerek değerlendirme yapılması gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

H. Mahkemece Dördüncü Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, davacının sözleşmenin yerine getirilmediğini öğrendiği tarihin ve dolayısıyla sebepsiz zenginleşmenin uygulanacağı zamanaşımı başlangıç süresinin 13.05.2009 olduğu, bu haliyle taraflar arasındaki sözleşmenin yapıldığı tarihte geçerli olan 818 Sayılı Borçlar Kanunu' nun 66. Maddesinde belirtilen 1 yıllık zamanaşımı süresi içinde davanın açıldığı, ancak 28.05.2009 tarihinde 1086 Sayılı Mülga HMK döneminde kısmi dava olarak açılan davada ıslah tarihinde zamanaşımı süresinin dolduğu gerekçesiyle dava değeri üzerinden davanın kabulüne, ıslahla attırılan 49.888,33 TL' nin ise zamanaşımı sebebiyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; yapılan bilirkişi incelemelerine istinaden ıslah talebinde bulunulduğunu, zarar miktarını 01.07.2014 tarihi itibariyle öğrenildiğini, davalı arsa sahibinin dava konusu bağımsız bölümlerin kendisine kat irtifakı kurularak 08.07.2008 tarihinde teslim edilmesiyle sebepsiz zenginleştiğini, ıslah edilen tarih de davalının sebepsiz zenginleştiği tarihten itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresi içinde olduğunu, müvekkilinin davalının 13.05.2009 tarihli ihtarnamesiyle hisse devrinde bulunmayacağını ihtar tebliğ tarihi olan 15.05.2009 tarihinde öğrendiği kabul edilse dahi 10 yıllık zamanaşımı süresi de bu tarihten itibaren başlayacağını, kısmen redde ilişkin verilen kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, kooperatif hisse devrinin gerçekleşememesi sebebiyle hisse bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

818 sayılı Borçlar Kanununun 125 nci maddesi (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 146 ncı maddesi), 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 427 nci ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Davacı taraf ile davalı kooperatif üyesi arasında kooperatif hisse devir sözleşmesi başlıklı adi yazılı sözleşme imzalandığı ancak davalı tarafın sözleşme gereklerini yerine getirmediği anlaşılmaktadır. Bu halde taraflar arasındaki uyuşmazlık, alım satım sözleşmesine dayalı olup, davacı tarafça sözleşme kapsamında davalı tarafa ödenen bedelin tahsili istemine ilişkindir.

2. Sebepsiz zenginleşmeden söz edilebilmesi için; bir taraf zenginleşirken diğerinin fakirleşmesi, zenginleşme ve fakirleşme arasında uygun nedensellik bağının bulunması ve zenginleşmenin hukuken geçerli bir nedene dayalı olmaması gerekir. Borçlar Kanunu'nun konuya ilişkin 61 ve ardından gelen maddelerindeki (TBK'nın 77 ve ardından gelen maddelerindeki) düzenlemelere göre, sebepsiz zenginleşme; geçerli olmayan veya tahakkuk etmemiş yahut varlığı sona ermiş bir nedene ya da borçlu olunmayan şeyin hataen verilmesine dayalı olarak gerçekleşebilir.

3. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; her ne kadar mahkemece davacının talebinin sebepsiz zenginleşmeye dayalı olduğu buna göre ıslah edilen kısım yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş ise de; dava konusu ihtilafta uygulanacak zamanaşımı süresi, taraflar arasında sözleşme ilişkisi bulunması nedeniyle BK'nun 125. maddesi (6098 sayılı BK.'nun 146. maddesi) gereğince 10 yıldır. Davacı tarafça davalı tarafa işbu davadan önce çekilen ihtarname üzerine davalı tarafın verdiği 13.05.2009 tarihli cevabi ihtarnamede sözleşmeyi inkar ederek yerine getirmeyeceğini bildirdiği anlaşılmakla zamanaşımının başlangıç tarihi 13.05.2009 olup ıslah tarihi itibariyle zamanaşımı süresi dolmadığından ıslaha değer verilerek değerlendirme yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Peşin yatırılan harcın yatırana iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

27.03.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan            Üye                       Üye                     Üye               Üye
Murat Kıyak      Ömer Kızılkaya     Zeki Gözütok      İlhan Kara      Mehmet Özdemir