DAVALININ KUSURSUZ BULUNDUĞUNA İLİŞKİN CEZA MAHKEMESİNCE YAPILAN BELİRLEME SOMUT OLAYA UYGUNDUR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


14 Mar
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2020/4-447
KARAR NO   : 2022/1351

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ               :
 Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                         : 23/06/2016
NUMARASI                 : 2016/269 - 2016/371
DAVACILAR                : 1- B.S. 2- H.S. 3- U.S. vekilleri Av. A.Ç., Av. U.S.
DAVALILAR                : 1- P. Enerji Hidrotek Adi Ortaklığı 
                                       2- C.A. vekili Av. N.K.İ.
,                                      3- A. Sigorta A.Ş. vekili Av. Ö.S.
                                       4- O.T. Arıtma İnş. San. ve Tic. A.Ş. (Eski Unvanı:H. Arıtma İnş. San. ve Tic.
                                            Ltd. Şti.) vekili Av. E.T.

1. Taraflar arasında birleştirilerek görülen “maddi ve manevi tazminat” davalarından dolayı yapılan yargılama sonunda, Kestel Asliye Hukuk Mahkemesince verilen asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, davalılar Cihangir A. ile P.-E.- Hidrotek Adi Ortaklığı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalılar Cihangir A. ile O.T. Arıtma İnş. San. ve Tic. A.Ş. (Eski Unvanı H. Arıtma İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.) vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacılar İstemi:

4. Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin murisi İsmail S.’nun kullandığı aracın davalıların sürücüsü, işleteni ve zorunlu malî sorumluluk sigortacısı olduğu araca çarpması şeklinde gerçekleşen 27.11.2000 tarihli trafik kazasında müvekkillerinin murisinin hayatını kaybettiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartıyla, asıl davada; her bir davacı için ayrı ayrı 250 TL maddi, davacı Huriye için 8.000 TL, diğer davacılar için ayrı ayrı 3.500 TL manevi tazminat ile 4.000 TL araç hasar bedeli, birleştirilen davada ise davacılar Huriye için 44.000 TL, Büşra için 9.000 TL ve Ufuk için 2.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalılar Cevabı:

5. Davalılar Cihangir A. ve P.-E.- Hidrotek Adi Ortaklığı vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde araç maliki olarak Hidrotek Ltd. Şti. Adi Ortaklığı adına husumet yöneltilmiş olmasına rağmen araç malikinin P.-E.- Hidrotek Adi Ortaklığı olduğunu, bu şirketin ise tüzel kişiliğinin bulunmaması nedeniyle dava ehliyetine sahip olmadığını, bu nedenle davanın bu davalı yönünden husumetten reddi gerektiğini, dava konusu trafik kazasına sebebiyet verenin ve olayda tamamen kusurlu bulunanın davacıların murisi olduğunu, davacıların herhangi bir sağlık kuruluşundan ölüm yardımı alıp almadığı ve maaş bağlanıp bağlanmadığı hususlarının araştırılması, şayet davacılara emekli sandığından yapılan yardımlar varsa 5434 sayılı Kanun’un 129. maddesi gereğince peşin sermaye değerinin tazminat hesabından mahsubunun yapılması gerektiğini, davacılar tarafından talep edilen tazminat miktarlarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

6. Davalı A. Sigorta A.Ş. vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafın 27.11.2000 tarihinde meydana gelen kazada 06 T.E 71 plakalı araçlarının hasarlandığını ve yakınlarının vefat ettiğini beyanla kazaya sebebiyet verdiğini bildirdiği 06 K.N 66 plakalı aracın trafik sigortasını yapan şirket olarak müvekkili şirketten tazminat talep ettiklerini, davacıların davasını belgelerle ispat etmek zorunda olduklarını, tarafların kusurunun bilirkişi incelemesiyle yapılması gerektiğini, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe teminatları ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirketin manevi tazminat talebinden sorumlu olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı:

7. Kestel Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.06.2009 tarihli ve 2001/535 E., 2009/153 K. sayılı kararı ile; davaya konu olayda üç şeritli, iniş eğimli ve ıslak yolda aşırı hızlı araç kullanan murisin direksiyon hakimiyetini kaybederek orta şeritten gelen davalı Cihangir'in sürücüsü olduğu araca çarpmak sureti ile meydana gelen kazada murisin asli kusurlu olduğu, gerekli tedbirleri almayan ya da dikkatsiz araç kullanan davalı Cihangir A.'ın ise tali kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile davacı eş Huriye ve çocuk Büşra için ayrı ayrı 250 TL maddi, Huriye için 2.500 TL, Büşra ve Ufuk için ayrı ayrı 1.500 TL manevi tazminatın tahsiline, davacı Ufuk'un maddi zararı ve araç hasarı karşılandığından bu istemler hakkında karar verilmesine yer olmadığına, birleştirilen davanın ise kısmen kabulü ile davacı eş Huriye için 31.934,33 TL ve Büşra için 4.963,81 TL destekten yoksun kalma tazminatının tahsiline karar verilmiştir.

Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı:

8. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar Cihangir A. ile P.-E.- Hidrotek Adi Ortaklığı vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

9. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 26.05.2010 tarihli ve 2009/10280 E., 2010/6255 K. sayılı kararı ile;

“… Dava konusu olayda, üç şeritli, iniş eğimli ıslak yolda aşırı hızlı araç kullanan desteğin, sürücüsü olduğu aracın direksiyon kontrolünü kaybederek, üç şeritli karşı yön şeridinin orta şeridinden gelen davalılardan Cihangir A.'ın sürücüsü olduğu araca çarparak yaşamını yitirdiği anlaşılmaktadır.

Dosyadaki bilgi ve belgeler ile ceza dosyası içeriğine göre, kusurlu eylemi ile ölüme yol açmak suçundan yargılanan davalılardan Cihangir A.'ın cezalandırılmasına ilişkin karar, Yargıtay 8. Ceza Dairesince "…sanığın neticeyi önlemek için alabileceği önlem bulunmaması karşısında beraati yerine mahkûmiyet kararı doğru değildir." gerekçesiyle bozulmuş ve bozmaya uyularak verilen beraet kararı da temyiz aşamasında zamanaşımı süresinin dolması üzerine düşme kararı verilmiştir.

Borçlar Yasası'nın 53. maddesi gereğince, kusur belirlemesine ilişkin ceza mahkemesi kararı, hukuk yargıcı yönünden bağlacı değil ise de, davalılardan Cihangir A.'ın kusursuz bulunduğuna ilişkin ceza mahkemesince varılan sonuç, gelişim biçimine göre somut olaya uygundur.

Yerel mahkemece açıklanan olgu gözetilerek, istemin tümden reddedilmesi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçeyle, davalıların sorumlu tutulmuş olmaları usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesinin İkinci Kararı (Birinci Direnme Kararı):

10. Kestel Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.07.2010 tarihli ve 2010/352 E., 2011/167 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçesi genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu Kararı:

11. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar Cihangir A. ve O.T. Arıtma San. ve Tic. A.Ş. vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

12. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 15.06.2012 tarihli ve 2012/4-169 E., 2012/398 K. sayılı kararı ile; kısa karar ile gerekçeli kararın hüküm fıkrasının çelişkili olduğu gerekçesiyle direnme kararı usul yönünden bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesinin Üçüncü Kararı:

13. Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 10.01.2013 tarihli ve 2012/748 E., 2013/11 K. sayılı kararı ile; Özel Daire bozma kararına uyularak dava konusu olayda davalı sürücü Cihangir'in kusurlu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı:

14. Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 03/11/2015 tarihli ve 2014/742 E., 2015/11514 K. sayılı kararı ile;

“… Yerel mahkemelerce verilen direnme kararları davayı sona erdiren kararlardandır. Direnme kararı ile mahkeme davadan elini çeker ve davayı sona erdirmiş olur. Davaya sonradan bakan hakim direnme kararını uygun bulmasa dahi artık direnme kararından dönülerek uyma kararı vermesi mümkün değildir. Direnmeye ilişkin karar ile karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşur. Direnme kararı Yargıtay Hukuk genel Kurulunca kısa kararda bozma sonucu hayatiyetini yitiren önceki hükme atıf yapılarak karar verilmesi nedeniyle yani usul yönünden bozulmuştur. Mahkeme Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına karşı direnemeyeceğine göre mahkemece yapılması gereken iş, gerekçeli kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu bozma kararı doğrultusunda yazıp göndermekten ibarettir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

İlk Derece Mahkemesinin Dördüncü Kararı (İkinci Direnme Kararı):

15. Bursa 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 23.06.2016 tarihli ve 2016/269 E., 2016/371 K. sayılı kararı ile; Özel Dairenin bozma ilamına uyularak ve önceki karar gerekçesi benimsenmek suretiyle Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 26.05.2010 tarihli ve 2009/10280 E., 2010/6255 K. sayılı bozma ilamına direnilmesine karar verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

16. Direnme kararı süresi içinde davalılar Cihangir A. ile O.T. Arıtma İnş. San. ve Tic. A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

17. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 27.11.2000 tarihinde gerçekleşen trafik kazasından dolayı açılan eldeki davada, davalı Cihangir A.'ın kusurlu olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre istemin tümden reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

18. Uyuşmazlığın çözümü için ceza mahkemesi kararlarının hukuk davasına etkisi, başka bir ifadeyle ceza mahkemesinin hangi kararlarının hukuk mahkemelerini bağlayacağı konusunu düzenleyen kurallar üzerinde durulmasında yarar vardır.

19. Hukukumuzda, ceza mahkemesi kararlarının hukuk mahkemesi davasına etkisi, kaza tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) “Ceza hukuku ile medeni hukuk arasında münasebet” başlıklı 53. maddesinde “Hakim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamiyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraet karariyle de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hakimini takyit etmez.” hükmü ile yer almıştır.

20. Benzer düzenlemeyle 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 74. maddesinde “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir.

 Aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da, hukuk hâkimini bağlamaz.” hükmü öngörülmüştür.

21. Bu açık hüküm karşısında; ceza mahkemesince verilen beraat kararı, kusur ve derecesi, zarar tutarı, temyiz gücü ve yükletilme yeterliği, illiyet gibi esasların hukuk hâkimini bağlamayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır. Ancak hemen belirtilmelidir ki, gerek öğretide ve gerekse Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarında, ceza hâkiminin tespit ettiği maddi olaylarla ve özellikle “fiilin hukuka aykırılığı” konusu ile hukuk hâkiminin tamamen bağlı olacağı kabul edilmektedir. Diğer bir anlatımla, maddi olayları ve yasak eylemlerin varlığını saptayan ceza mahkemesi kararı, taraflar yönünden kesin delil niteliğini taşır.

22. Yargıtayın yerleşik uygulamasına ve öğretideki genel kabule göre, maddi olgunun tespitine ilişkin ceza mahkemesi kararı hukuk hâkimini bağlar. Ceza mahkemesinde bir maddi olayın varlığı ya da yokluğu konusundaki kesinleşmiş kabule rağmen, aynı konunun hukuk mahkemesinde yeniden tartışılması olanaklı değildir (Hukuk Genel Kurulunun 11.10.1989 tarihli ve 1989/11-373 E., 1989/472 K.; 27.04.2011 tarihli ve 2011/17-50 E., 2011/231 K.; 09.04.2014 tarihli ve 2013/4-1008 E., 2014/490 K. sayılı kararları).

23. Yukarıdaki bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davalı Cihangir A.’ın sevk ve idaresindeki aracın, karşı yönden gelen davacıların desteğinin kullandığı araçla çarpışması sonucunda desteğin yaşamını yitirdiği, davalı Cihangir A. hakkında dikkatsizlik ve tedbirsizlik sonucu bir kişinin ölümüne sebebiyet verme suçundan kamu davası açıldığı, Kestel Asliye Ceza Mahkemesinin 25.04.2006 tarihli ve 2005/.5 E., 2006/.8 K. sayılı kararıyla davalının mahkûmiyetine karar verildiği, kararın temyizi üzerine Yargıtay 9. Ceza Dairesinin 16.04.2007 tarihli ve 2007/2055 E., 2007/3317 K. sayılı kararıyla; “…ölen İsmail S.’nun ıslak zeminde aracını hızlı kullanması nedeniyle kaydırarak karşı şeritte sanığın kullandığı araçla çarpışması sonucu meydana gelen olayda sanığın neticeyi önlemek için alabileceği önlem bulunmaması karşısında beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi…” şeklinde gerekçeyle kararın bozulduğu, mahkemece bozma kararına uyularak sanığın kusurlu olmadığı gerekçesiyle beraatine karar verildiği, kararın temyizi üzerine Özel Dairece suç ve inceleme tarihi itibariyle zamanaşımının dolduğu gerekçesiyle hükmün bozulmasına ve kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşürülmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.

24. Davacıların desteğinin üç şeritli, iniş eğimli ve ıslak yolda aşırı hızlı şekilde kullandığı araçla şerit ihlâli yapması sonucu karşı yönden gelen davalı Cihangir’in kullandığı araca çarparak yaşamını yitirdiği olayda, davalının zararlı sonucu önlemek için alabileceği tedbir kalmadığından kusurlu olmadığı sonucuna varılmıştır.

25. Yukarıda açıklandığı üzere Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi gereğince ceza mahkemesinin kusur belirlemesine ilişkin kararı, hukuk hâkimi yönünden bağlayıcı değilse de, davalının kusursuz bulunduğuna ilişkin ceza mahkemesince yapılan belirleme somut olaya uygundur. Bu nedenle mahkemece, davalının kusursuz olduğu benimsenerek davanın reddine karar verilmesi gerekmektedir.

26. Hâl böyle olunca; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

27. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davalılar Cihangir A. ile O.T. Arıtma İnş. San. ve Tic. A.Ş. vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara ayrı ayrı geri verilmesine,

Aynı Kanun’un 440/III-1. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 20.10.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.