DAYANILAN TÜM DELİLLER GETİRTİLMEDEN VE AÇIKÇA DAYANILAN YEMİN DELİLİ KONUSUNDA HATIRLATMA YAPILMADAN SONUCA GİDİLEMEZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


06 Kas
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2022/6865
Karar No      : 2023/688

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       : 
İstanbul Anadolu 24. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                                 : 26.05.2022
SAYISI                                 : 2019/674 E., 2022/391 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen tapu iptali ve tescil, ikinci kademede tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin harici satış sözleşmeleri ile dava konusu arsa üzerinde yer alan 1 ve 2 No.lu daireleri ayrı ayrı satın aldıklarını, davalının sözleşmede kararlaştırılan bedelleri tahsil etmesine rağmen tapuda devretmediğini belirterek; öncelikle tapu iptali ve tescile, aksi hâlde ödeme bedellerinin o tarihteki alım gücü dikkate alınarak bugünkü dolar karşılığı olarak hesaplanıp yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 12.06.2014 tarih ve 2013/604 Esas, 2014/240 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulüne hükmedilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 12.06.2019 tarih ve 2016/2979 Esas, 2019/5781 Karar sayılı ilâmında; “... davacılar tarafından sunulan ve davalı tarafından inkar edilmeyen harici satış sözleşmelerindeki alacak miktarı belirlenerek, tarafların bildirdiği tüm deliller toplanarak söz konusu bedelin ödendiğinin kanıtlanması halinde; satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerekir. Bedelin, uyarlama ve denkleştirici adalet kuralları ile 10.07.1940 tarihli ve 1939/2 Esas, 1940/77 Karar ve 07.06.1939 tarihli ve 1936/31 Esas, 1939/47 Karar sayılı YİBK kararlarının kapsamları ve TEFE-TÜFE endeksleri, altın-döviz kurlarındaki artışlara, memur ve işçi ücretlerindeki artışlar gözetilerek dava tarihine kadar ulaştığı değerin saptanması, bu konuda uzman bilirkişilerden bir hesap, bir serbest muhasebeci yada mali müşavir ve bir bankacıdan denetime elverişli rapor alınması ve sonucuna göre hüküm kurulması gerekmektedir. Hal böyle olunca; Mahkemece, tapu iptal ve tescil talebinin reddine, davacının tazminat talebi yönünden iddia ve savunma çerçevesinde taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile tapu iptal ve tescile karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir...” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar vermiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne, davacının tapu iptali ve tescil yönünden talebinin reddine, 44.194,66 TL tazminatın dava tarihi olan 15.08.2012'den itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacı Muzaffer A.'a verilmesine, 39.086,67 TL'nin dava tarihi olan 15.08.2012'den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacı Asiye F.'a verilmesine ve fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Tescil talebinin korunması gerektiğini,

2. Yapılan hesaplamanın çok kıt ve yetersiz olduğunu,

3. Yerel mahkeme kararının hukuka aykırı bulunduğunu,

4. Denkleştirici adalet ilkesinin eksik ve yetersiz uygulandığını ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, harici satıma dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedelin iadesi istemine ilişkin olup, uyuşmazlık, davanın kısmen kabul kararının eksik incelemeye ve hatalı değerlendirmeye dayalı olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

1. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, “Hukukî işlem” kenar başlıklı 706 ncı maddesinin ilgili bölümü şöyledir:

“Taşınmaz mülkiyetinin devrini amaçlayan sözleşmelerin geçerli olması, resmî şekilde düzenlenmiş bulunmalarına bağlıdır...”

2. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun “Şekil” kenar başlıklı 237 nci maddesi söyledir:

“Taşınmaz satışının geçerli olabilmesi için, sözleşmenin resmî şekilde düzenlenmesi şarttır.

Taşınmaz satışı vaadi, geri alım ve alım sözleşmeleri, resmî şekilde düzenlenmedikçe geçerli olmaz.

Önalım sözleşmesinin geçerliliği, yazılı şekilde yapılmış olmasına bağlıdır”

3. 2644 sayılı Tapu Kanunu'nun 26 ncı maddesinin ilgili bölümü şöyledir:

“Mülkiyete, mülkiyetin gayrı ayni haklara ve müşterek bir arzın hissedarları veya birbirine muttasıl gayrimenkullerin sahipleri arasında bunlardan birinin veya bir kaçının o gayrimenkul üzerinde mevcut veya inşa edilecek binanın, muayyen bir katından veya dairesinden yahut müstakillen istimale elverişli bir bölümünden munhasıran istifadesini temin gayesiyle Medeni Kanun'un 753. maddesi hükümlerine göre irtifak hakkı tesisine veya tesisi vadine mütedair resmi senetler tapu sicil müdürü veya tapu sicil görevlileri tarafından tanzim edilir..."

4. Davacı, iptal ve tescile ilişkin isteğinin kabul edilmemesi hâlinde ödediği bedel yönünden tazminat talebinde bulunmuştur. Kural olarak, 10.07.1940 tarih ve 2/77 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre harici satışın hüküm ifade etmemesi durumunda taraflar verdiklerini geri alabilirler. Bilindiği üzere geçerli bir sebebe dayanmaksızın bir kişinin mal varlığından diğerinin mal varlığına kayan değerlerin eksiksiz iadesi denkleştirici adalet düşüncesine dayanır. Denkleştirici adalet ilkesi ise, haklı bir sebep olmaksızın başkasının mal varlığından istifade ederek kendi mal varlığını artıran kişinin elde ettiği bu kazanımı geri vermek zorunda olduğunu ve eski hâle getirmede mal varlığında artış olan tarafın yükümlülüğünün bulunduğunu ifade eder.

5. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, “İspat yükü” kenar başlıklı 6 ncı maddesi söyledir:

“Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.”

6. Gerek doktrinde, gerek Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere ispat yükü hayatın olağan akışına aykırı durumu iddia eden ya da savunmada bulunan kimseye düşer. Öte yandan, ileri sürdüğü bir olaydan kendi yararına haklar çıkarmak isteyen kimse iddia ettiği olayı kanıtlaması gerekir.

7. Yemin, taraflardan birinin davanın çözümünü ilgilendiren bir olayın doğru olup olmadığı konusunu, kanunda belirtilen usule uyarak, mahkeme önünde, kutsal sayılan değerlerle teyit eden ve kesin delil vasfı yüklenmiş sözlü açıklamalardır (03.03.2017 tarihli ve 2015/2 Esas, 2017/1 Karar sayılı YİBK). Bir ispat vasıtası olan yeminin konusu HMK'nın 225 inci maddesine göre, davanın çözümü bakımından önem taşıyan, çekişmeli olan ve kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalardır. Görüleceği üzere yemin, tarafın kendisinden kaynaklanan (ondan sadır olan) vakıalar hakkında verilebilir. Yemin delilinin kesin bir delil olması yani, hâkimi bağlaması ve bunun ötesinde uyuşmazlığı kesin bir şekilde çözmesi nedeniyle, yemin sorusunun yeteri kadar açık bir şekilde tespit edilmesi gerekmektedir.

8. Yemin teklif eden taraf, karşı tarafa hangi vakıalar hakkında yemin önerdiğini mahkemeye bildirir, yemin sorusunu ve formülünü ise hâkim hazırlar. Yemin sorusunun hazırlanmasında, hâkim yemin teklif edenin belirttiği hususlardan yararlanır. Yemin sorusunun isabetli ve doğru hazırlanması gerekir. Hâkim, yemin metnini hazırlarken, yemin metninin olaya uygun olmasına dikkat eder. Aksi takdirde hazırlanan yemin metnine göre yapılan yemin amacına ulaşmayabilir. Hâkim yemin metnini hazırlarken, yemin teklif edenin iradesi çerçevesinde hareket etmeli; karşı taraf da yemini, kendisine teklif edilen yemin çerçevesinde eda etmelidir.

9. Ayrıca belirtmek gerekir ki HMK'nın 229 uncu maddesinde belirtilen yemin eda etmemenin sonuçlarının uygulanabilmesi için 228 inci madde gereği yemin davetiyesine, yemine konu hususlar hakkında sorulacak sorular ile muhatabın geçerli bir özrü olmaksızın yemin için tayin olunan gün ve saatte mahkemeye bizzat gelmediği veya gelip de yemini iade etmediği yahut yemini eda etmekten kaçındığı takdirde, yemin konusu vakıaları ikrar etmiş sayılacağı ihtarının yazılmış olması gerekir.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacılar vekilinin aşağıdaki betlerin kapsamı dışında kalan (tapu iptali ve tescil istemine yönelik) temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 8026 ada 8 parsel sayılı arsa vasıflı taşınmazın kayden davalıya ait olduğu anlaşılmaktadır. Davacı Asiye F. ile davalı arasında akdedilen adi yazılı “Satış Sözleşmesi” başlıklı belge ile 2694 ada 21 parsel sayılı taşınmazda yer alan arsa üzerine inşa edilen ikinci dairenin davacı Asiye F.'a satıldığı, bedelinin alındığı, davacı Muzaffer A. emrine, davalı Nevser A. tarafından düzenlenen 15.11.1999 tarihli 4.500,00 TL bedelli senetten, senedin 1 No.lu dairenin satışı için verildiği belirtilmiş, davalı dava konusu bir ve ikinci katta yer alan daireleri davacılara ayrı ayrı sattığını ve bedellerini tahsil ettiğini ikrar etmiştir.

3. Davacılar vekilinin, dava dilekçesinde, açıkça yemin deliline dayandığı hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır.

4. Bir vakıayı ispat yükü kendisine düşen taraf, o vakıayı başka delillerle ispat edemezse, diğer tarafa yemin teklifinde bulunabilir. Yemin, iddianın ispatı yönünden son başvurulacak bir ispat vasıtasıdır. Hâkim, davacının iddiasını, yazılı delillerle ispat edemediği kanaatine vardığı takdirde, davacı tarafa, dava dilekçesinde dayandığı yemin delilini de re'sen hatırlatmalıdır. Aksi hâlde, davacının tüm delilleri toplanıp, değerlendirilmemiş olur.

5. Somut olayda, davacılar vekilinin dava dilekçesinde delil olarak bildirdiği Kartal 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/478 Esas sayılı dava dosyası ikmal edilmediği gibi davacılara yemin delili konusunda hatırlatma yapılmadan sonuca gidildiği görülmektedir.

6. Özellikle davacılardan Asiye F. harici satım sözleşmesi uyarınca davalıya satış bedeli olarak 12.000,00 USD ödendiği iddiasını usulüne uygun şekilde ispat edememiştir. Bu davacı yönünden davalının kabulünde olan miktar üzerindeki ödemeye ilişkin olarak yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılmalıdır.

7. O hâlde mahkemece, öncelikle (davacılardan Muzaffer yönünden) Kartal 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/478 Esas sayılı dava dosyası ikmal edilerek var ise içindeki senet ve diğer deliller değerlendirilerek ilgili davacı yönünde yemin deliline gerek olup olmadığına karar verilmesi, davacılardan Muzaffer açısından da yemin delilinin baz alınması gerektiği anlaşılması hâlinde, ispat yükü üzerinde bulunan ancak, davalının satış bedeli olarak ödendiğini kabul ettiği 4.500,00 TL ve 3.200,00 TL üzerindeki miktarlara yönelik iddiasını yazılı delillerle ispat edemeyen davacılara, davalının kabulünde olan miktar üzerindeki ödemeye ilişkin olarak yemin teklif etme hakkı olduğu hatırlatılıp, (önceki bozma ilâmı doğrultusunda ve kazanılmış haklar da gözetilerek) oluşacak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

VI. KARAR

1. Yukarıda (3.1.) numaralı bentte açıklanan davacı vekilinin tapu iptali ve tescil istemine yönelik temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. (3.2., 3.3., 3.4., 3.5., 3.6., 3.7,) No.lu bentlerde açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

07.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan             Üye                Üye                           Üye                Üye 
Hikmet Onat      Ayşe Tartıcı    Sevinç Türközmen    Suat Arslan    Cengiz Balıkçı
                          Çevikbaş