FAZLAYA İLİŞKİN HAK SAKLI TUTULMADAN DAVA TARİHİNDEKİ ÖDEMELER TALEP EDİLDİĞİNDEN DAVA DİLEKÇESİNDEKİ BEDELDEN FAZLASINA HÜKMEDİLEMEZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


10 May
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2021/(13)3-248 
KARAR NO   : 2022/1481

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ               :
 Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
TARİHİ                         : 30/09/2020
NUMARASI                 : 2020/755 - 2020/1173
DAVACI                       : İ.İ.Y. vekili Av. T.G.
DAVALILAR                : 1- G. Otomotiv San. ve Tic. A.Ş. vekili Av. B.İ.Y.
                                       2- M.B.F.T. A.Ş. vekili Av. C.D.G.
                                       3- M.-B.T. A.Ş. vekili Av. B.Ş.

1. Taraflar arasındaki “ayıp nedeniyle bedel iadesi” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Erzurum 3. Asliye Hukuk Mahkemesince (Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla) verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karara karşı davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesince kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, bu karar davacı vekili ile davalılardan M.-B. F.T. A.Ş. ve M.-B. T. A.Ş. vekilleri tarafından temyiz isteminde bulunulması üzerine Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve temyiz incelemesi sırasında duruşmanın düzenlendiği 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 369. maddesinin direnme kararının temyizini kapsamadığı, direnmenin düzenlendiği aynı Kanun’un 373. maddesinde ise duruşmaya yer verilmediği gözetildiğinde direnme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma yapılamayacağı kabul edilerek davalılardan M.-B. F.T. A.Ş. ve M.-B. T. A.Ş. vekillerinin temyiz dilekçesinde talep ettikleri duruşma talebinin reddine karar verilip dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili; müvekkilinin davalılardan G. Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş.'den 16.10.2014 tarihinde 126.510 TL bedelle sıfır kilometre araç aldığını, bedelin 36.510 TL’sinin peşin ödendiğini, kalan 90.000 TL için davalılardan M.-B. F.T. A.Ş.'den kredi kullanıldığını, dava tarihi itibarıyla kullanılan krediye ilişkin olarak faizi ile birlikte 36.368,64 TL ödeme yapılmış olduğunu, aracın kullanılmaya başlanmasıyla birlikte direksiyon sisteminde sorunlar çıktığını ve yetkili servis eliyle yapılan tamirin netice vermediğini, bu hâliyle dava konusu aracın ayıplı olduğunu ileri sürerek peşin ödenen 36.510 TL’nin davalılar G. Otomotiv ile M.-B. T. A.Ş.'den müştereken ve müteselsilen, ayrıca kredi ödemesi olan 36.368,64 TL’nin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalılar Cevabı:

5. Davalı G. Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekili, davacının başvurusu üzerine gerekli kontroller yapılarak aracın teslim edildiğini, arızanın giderildiğini, davacının 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’un (TKHK) 11. maddesi gereğince ücretsiz onarım hakkını kullandığını, aracın ayıplı olmadığını savunarak davanın reddini savunmuştur.

6. Davalı M.-B. F.T. A.Ş. vekili, müvekkilinin aracı üreten ve satan konumunda bulunmayıp hukuken ayıptan kaynaklanan bir sorumluluğunun bulunmadığını, ayıptan kaynaklanan sorumluluk davasının müvekkiline yöneltilmesinin mümkün olmadığını, kaldı ki müvekkilinin davalı ile arasındaki otomotiv kredisi sözleşmesine ilişkin yükümlülüklerini tam ve gereği gibi yerine getirdiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

7. Davalı M.-B. T. A.Ş. vekili, davacının TKHK’nın 11. maddesindeki seçimlik haklardan birini kullanmadığını, sadece satış bedelinin tahsilini talep ettiğini, talep sonucunun değiştirilmesine muvafakat etmediklerini, davanın kabulü hâlinde araç üzerindeki rehnin kaldırılması gerektiğini, sözleşmeden dönme ve bedel iadesi koşullarının oluşmadığını belirterek öncelikle davanın esastan reddine karar verilmesini savunmuş, davanın kabulü hâlinde ise bedel iadesi yerine hakkaniyete uygun olan ayıp oranında bedel indirimine hükmedilmesini istemiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

8. Erzurum 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 30.05.2017 tarihli ve 2015/947 E., 2017/244 K. sayılı kararı ile; davaya konu aracın ayıplı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 26.204 TL’nin davalı M.-B. F.T. A.Ş den, 36.510 TL’nin diğer davalılar G. Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş. ve M.-B. T. A.Ş.'den alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:

9. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.

10. Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 17.12.2018 tarihli ve 2017/1208 E., 2018/2067 K. sayılı kararı ile; sözleşmeden dönme hâlinde birlikte ifa kuralı geçerli olduğundan mal bedelinin davacıya iadesine karar verilirken aynı zamanda tüm takyidatlardan arınmış şekilde ayıplı malın davalı-satıcıya iadesi yönünde hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle davalılar vekillerinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile; ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılması ve davanın kısmen kabulü ile, davacı ile davalı G. Otomotiv San. ve Tic. A.Ş. arasındaki araç satışına ilişkin sözleşmenin ve davacı ile davalı M.-B. F.T. A.Ş. arasındaki kredi sözleşmesinin iptaline, aracın tüm takyidatlarından arındırılarak davalı G. Otomotiv San. ve Tic. A.Ş.'ye iadesi ile birlikte, 26.204 TL’nin davalı M.-B. F.T. A.Ş.'den, 36.510 TL’nin diğer davalılar G. Otomotiv San. ve Tic. A.Ş. ve M.-B. T. A.Ş.'den alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacı tarafından davalılar G. Otomotiv San. ve Tic. A.Ş. ve M.-B. T. A.Ş. aleyhine araç kredisi yönündeki talebin reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

11. Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ile davalılardan M.-B. F.T. A.Ş. ve M.-B. T. A.Ş. vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.

12. Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 25.02.2020 tarihli ve 2019/2086 E., 2020/2696 K. sayılı kararı ile; “… Dosyanın incelenmesinde; Bölge Adliye Mahkemesince dava konusu otomobilin iadesi yönünde Türk Borçlar Kanunu’nun 97. maddesi uyarınca karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekeceği ve bu hükmün ayıplı malın bedelinin iadesi sırasında uygulanmasının zorunlu olduğu, ayıp nedeniyle tüketici sözleşmeye konu malı geri verirken satıcının da aynı zamanda satış bedelini iade etmesi gerektiği, aksi halde TBK'nın 97. maddesi uyarınca ödemezlik def'inde bulunulabileceği, bu nedenle sözleşmeden dönme halinde birlikte ifa kuralı geçerli olduğundan birlikte ifa kuralı gereği mal bedelinin davacıya iadesine karar verilirken aynı zamanda ayıplı malın davalı-satıcıya iadesi yönünde de hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle hüküm kurulmuş ise de, dava konusu otomobilin bedelinin tamamının davacı tüketici tarafından ödenip ödenmediği hususunda yeterli araştırma yapılmamış olup, davacı vekilince temyiz dilekçesinde bu bedelin tamamının ödenmiş olduğu iddiası ileri sürülmüş olduğundan, sözleşmenin feshi ve bedel iadesi hükmünün davacı tarafça yapılan ödemelerin tamamını kapsaması gerektiğinden bu hususta yeterli araştırma yapılmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

2- Bozma nedenine göre temyiz eden davalıların temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

13. Erzurum Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesinin 30.09.2020 tarihli ve 2020/755 E., 2020/1173 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçesinin yanında, davacı tarafın dava dilekçesinde 36.510 TL’nin davalılardan M.-B. T. A.Ş. ile G. Otomotiv San. ve Tic. A.Ş.'den müşterek ve müteselsilen tahsili ile kredi ödemesi toplamı 36.368,64TL’nin tüm davalılardan tahsilini talep ettiği, dava değerinin toplam 72.878,64TL olduğu, fazlaya ilişkin hakların saklı tutulmadığı, davacının yargılama aşamasında usulüne uygun ıslah talebi bulunmadığı gibi ilk derece mahkemesince taleple bağlılık kuralına uygun olarak verilen karara karşı istinaf isteminde bulunulmadığı, bu nedenle davalılar bakımından usulî kazanılmış hak oluştuğu, ödemeye ilişkin belgeler sunulsa dahi taleple bağlılık kuralı ve dava açıldığı tarihteki koşullar ile HMK’nın 357. maddesi gereğince istinaf aşamasında ıslah talebinde bulunulamayacağı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

14. Direnme kararı süresi içinde taraf vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

15. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, davacının dava açıldıktan sonra davaya konu araç için yaptığı ödemeler değerlendirilmeksizin hüküm tesisinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

A) Davalı G. Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarına dair yapılan değerlendirmede:

16. Hukukî yarar dava şartı olduğu kadar, temyiz istemi için de aranan bir şarttır.

17. Davalı G. Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekili Bölge Adliye Mahkemesinin direnmeye esas ilk kararını temyiz etmemiş olup, direnme kararını temyizde hukukî yararı bulunmamaktadır.

18. O hâlde, davalı G. Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekilinin temyiz isteminin hukukî yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir.

B) Davacı vekili ile davalılardan M.-B. F.T. A.Ş. ve M.-B. T. A.Ş. vekillerinin temyiz itirazlarına dair yapılan değerlendirmede:

19. Uyuşmazlığın çözümünde taleple bağlılık ilkesine ilişkin açıklama yapılmasında yarar vardır.

20. Medenî usul hukukuna egemen olan ilkeler mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda (HUMK) dağınık hâlde yer almakta iken sözü edilen ilkelere HMK’nın birinci kısım ikinci bölümünde bir arada yer verilmiştir. HMK, 24. maddesinden itibaren "Yargılamaya Hakim Olan İlkeleri" düzenlemiş ve bu kapsamda “Tasarruf İlkesi” (m. 24), “Taraflarca Getirilme İlkesi” (m. 25), “Taleple Bağlılık İlkesi” (m. 26), “Hukukî Dinlenilme Hakkı” (m.27), “Aleniyet İlkesi” (m. 28), “Dürüst Davranma ve Doğruyu Söyleme Yükümlülüğü” (m. 29), “Usul Ekonomisi İlkesi” (m. 30), “Hakimin Davayı Aydınlatma Ödevi” (m. 31) olarak bu ilkeleri sıralamıştır.

21. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesi;

“(1) Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.

(2) Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır” hükmünü içermektedir.

22. Taleple bağlılık ilkesi, hâkimin, tarafların talepleriyle bağlı olduğunu, talepten fazlasına veya talepten başka bir şeye karar veremeyeceğini, ancak duruma göre talep sonucundan daha azına karar verebileceğini ifade eder. Belirtmek gerekir ki, hâkim bazı durumlarda, çok istisnai hâllerde, taleple bağlı değildir. Bu durumlar Kanunda açıkça belirtilmiştir. Taleple bağlılık ilkesinin üç önemli anlamı vardır.

23. Taleple bağlılık ilkesinin taşıdığı ilk anlam, tarafın talep etmediği husus hakkında mahkemenin karar veremeyeceğidir. Buna göre hâkim, tarafların dilekçelerinde talep edilen hususları karşılar. Hâkimin, tarafların talep etmediği bir hususta karar vermesi mümkün değildir. Tarafın neyi talep edip etmediği ve hâkimin ne hakkında karar verip veremeyeceği dava dilekçesine bakılarak tespit edilir. Bu tespitin konusunu, istenilen hukukî sonuç oluşturur. Bu itibarla hâkimin karar verme sınırı dava dilekçesi ile belirlenmiş olur.

24. Taleple bağlılık ilkesinin taşıdığı ikinci anlam; mahkemece tarafın talebinden fazlasına karar verilememesidir. Tarafın maddî hukuktan kaynaklanan bir hakkının, bazı istisnaî durumlar hariç olmak üzere sadece bir kısmını ileri sürmesine bir engel yoktur. Bu durumda mahkemece, talep edilenden fazlasına karar verilemez. Taleple bağlılık ilkesine yüklenen bu anlam aynı zamanda 24. maddede ifade edilen "tasarruf ilkesi" ve 25. maddesinde yer alan "taraflarca getirilme ilkesi" ile de bağlantılıdır.

25. Nihayet taleple bağlılık ilkesinin üçüncü anlamı ise; çok istisnai hâller dışında hâkimin talep edilenin dışında bir şeye karar verememesidir. Talep edilenden farklı bir şeye karar verememe, verilen hükmün sonuç kısmına bakılmak suretiyle tespit edilir. Buna göre, talepte bulunan kişinin gerçek iradesi ile mahkemenin verdiği hükümdeki sonuç kısmının aynı olup olmadığı, talep edilenden farklı bir şeye karar verilip verilmediği bu şekilde anlaşılır. Nitekim aynı ilkelere Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 24.05.2019 tarihli ve 2017/8 E. 2019/3 K. sayılı kararında da yer verilmiştir.

26. Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı vekili müvekkilinin davalılardan G. Otomotiv San. ve Tic. A.Ş.'den 126.510 TL bedelle satın aldığı araç için 36.510 TL peşin ödeme yaptığını, kalan bakiye 90.000 TL için davalılardan M.-B. F.T. A.Ş.'den kredi kullandığını, dava tarihi itibariyle kullanılan krediye ilişkin faizi ile birlikte 36.368,64 TL ödeme yaptığını, aracın direksiyonunda arıza çıkması nedeniyle ayıplı olduğunu ileri sürerek ödenen bedelin iadesine karar verilmesini talep etmiştir.

27. Davacı vekilinin, aracın ayıplı olduğu iddiasıyla ödeme bedelini istediği somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesi ve Özel Daire arasında davaya konu edilen aracın ayıplı olduğu hususunda çekişme bulunmamaktadır. Davacı vekili tarafından TKHK’nın 11. maddesinde sayılan seçimlik haklardan “sözleşmeden dönme” hakkının kullanıldığı, bunun neticesi olarak bedel iadesinin istenildiği açıktır.

28. Davacı vekili, dava tarihi itibarıyla yapılan ödemelerin talep edildiğini belirtmiş, fazlaya ilişkin hakkını ise saklı tutmamıştır. Her ne kadar temyiz dilekçesinde aracın bedelinin tamamının ödendiği iddiasında bulunulmuş ise de, taleple bağlılık ilkesi gereği, dava dilekçesinde istenilen bedelden fazlasına hükmedilemez. Geri kalan ödeme ayrı bir dava konusu olabilir. Bununla birlikte, sözleşmeden dönülmüş olması nedeniyle aracın karşı tarafa iadesine karar verilmesi de isabetli olmuştur.

29. Hâl böyle olunca, davacının dava açıldıktan sonra davaya konu araç için yaptığı ödemeleri değerlendirmeye almayarak taleple bağlılık ilkesine uygun hüküm tesis eden direnme kararı usul ve yasaya uygun olup yerindedir.

30. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, eldeki davanın alacak davası olmadığı dolayısıyla karar tarihi itibarıyla ödenen bedellerin de dikkate alınması ve Özel Daire kararında gösterilen gerekçelerle direnme kararının bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

31. Ne var ki, bozma nedenine göre incelenmeyen sair temyiz itirazları yönünden dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

1) Davalı G. Otomotiv Sanayi ve Ticaret A.Ş. vekilinin temyiz isteminin hukukî yarar yokluğundan REDDİNE (III-A),

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

2) Davacı vekili ile davalılardan M.-B. F.T. A.Ş. ve M.-B. T. A.Ş. vekillerinin temyiz itirazları yönünden direnme uygun olup diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 3. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE (III-B), 09.11.2022 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.

BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda bulunan 17 üyenin 14’ü , 3’ü ise BOZMA yönünde oy kullanmışlardır.