GÖREV SÜRELERİ SONA EREN VE GENEL KURULCA YENİLERİ SEÇİLMEYEN TASFİYE MEMURLARININ YERİNE TALEP HALİNDE MAHKEME DE ATAMA YAPABİLİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


19 Ock
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY    
11. Hukuk Dairesi

ESAS NO            : 2021/2624 
KARAR NO         : 2022/7067

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ            : İZMİR BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TARİHİ                      : 17/12/2020
NUMARASI              : 2020/2612 - 2020/280
DAVACI                    : G. BELEDİYE BAŞKANLIĞI
VEKİLİ                     : AV. D.K.
DAVALILAR            : 1- İZMİR TİCARET SİCİL MÜDÜRLÜĞÜ
                                   2- TASFİYE HALİNDE B. BETON SANAYİ TÜRK A.Ş.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Taraflar arasında görülen davada İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 11.09.2020 tarih ve 2019/473 E - 2020/461 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce verilen 17.12.2020 tarih ve 2020/2612 E- 2020/280 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi Arzunur Hacıhafızoğlu tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:

Davacı vekili, müvekkili belediyenin tasfiye halinde B. Beton Sanayi Türk A.Ş.'den emlak vergisi alacağının bulunduğunu, söz konusu şirketin tapuda kayıtlı taşınmazların tahakkuk eden emlak vergisi borçlarını ödemediğinden 6183 sayılı Yasa uyarınca cebri tahsil işlemlerine başlandığını, İzmir Ticaret Sicil Memurluğunca yapılan yazışmalar sonucunda, şirketin tasfiye işlemlerini tamamlamak üzere görevlendirilen tasfiye memurlarının görev süresinin 27.03.2006 tarihinde sona erdiğini yeni tasfiye memuru atanmadığı ve tasfiyenin tamamlanmadığını ileri sürerek davalı şirkete tasfiye memuru atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

İlk Derece Mahkemesince, dosya kapsamına göre, mahkemece tasfiye memurunun atanması bakımından üçlü bir düzenlemenin söz konusu olduğu, ortaklığın mahkeme kararı ile sona erdirilmesi halinde TTK 536/3 maddesi uyarınca tasfiye memurunun mahkemece atanacağı, haklı sebeplerin varlığı halinde tasfiye memurunun değiştirilmesinin mahkemenin yetkisinde olduğu, TTK 536/4 maddesine göre temsile yetkili tasfiye memurlarından en az birisinin Türk Vatandaşı olması ve yerleşim yerinin Türkiye'de olmasının gerektiği, şayet bu yerine getirilmez ise TTK 537/3 maddesi gereğince mahkemenin pay sahiplerinden veya alacaklılardan birinin veya Gümrük ve Ticaret Bakanlığının istemi ile söz konusu şarta uygun birini tasfiye memuru olarak atayacağı, bunların yanı sıra TTK 537/2 maddesi gereğin esas sözleşme veya genel kurul kararı ile atanmış tasfiye memurunun değiştirilmesi konusunda haklı bir sebep bulması halinde pay sahiplerinin birinin istemi ile mahkemenin de tasfiye memuru kişileri görevden alabileceği ve yerlerine yenilerini atayabileceği, mahkemenin tasfiye memurunu ataması veya görevden almasının sınırlı haller ve sebeplere dayalı olduğu, ancak yasal düzenlemede belirtilen kişilerin başvurusuna bağlı olduğu, bu davada tasfiye memurunun genel kurul tarafından atandığı, görev süresinin dolması halinde veya dolmasa bile değiştirilmesi yetkisinin genel kurula ait olduğu, mahkemenin bu durumda tasfiye memurunun atanması görevi bulunmadığı ve yasada sınırlı olarak sayılan tasfiye memurunun mahkemece atanmasına ilişkin hallerden biri gerçekleşmediğinden, davacının bu başvuruda hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince, halen görevde olan tasfiye memurunun genel kurul tarafından atandığı, bu nedenle değiştirilme yetkisinin de genel kurula ait olacağı, mahkemenin bu husustaki yetkisinin sınırlı olduğu, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesi ile verilen usulden red kararın yerinde olduğu, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer alan itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Dava, tasfiye halindeki anonim şirkete genel kurul tarafından atanan tasfiye memurlarının görev sürelerinin dolması sebebiyle, davacının alacaklı olduğunu ileri sürdüğü kamu alacaklarını tahsile yönelik süreçte muhatap bulunamadığından bahisle mahkemece şirkete tasfiye memuru atanması talebinden ibarettir.

İlk derece mahkemesince, mahkemenin tasfiye memuru ataması veya görevden almasının sınırlı haller ve sebeplere dayalı olduğu, bu hallerden biri de gerçekleşmediğinden davacının başvurusunda hukuki yarar olmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf başvurusu da esastan reddedilmiştir.

6102 sayılı Kanunda tasfiye halindeki anonim şirketlerde şirket genel kurulu tarafından seçilen ve görev süreleri sona eren tasfiye memurlarının yerine Mahkemece atama yapılacağına ilişkin doğrudan bir düzenleme bulunmamakla birlikte 536/3 ve 537/3 maddeleri uyarınca gerekli hallerde Mahkemece de tasfiye memuru atanabileceğine ilişkin düzenlemeler karşısında, görev süreleri sona eren ve genel kurulca yerlerine yenileri seçilmeyen tasfiye memurlarının yerine tasfiye işlemlerini yürütmek üzere talep halinde mahkemece de tasfiye memuru atanabileceğinin kabulü gerekir. (Yrd. Doç. Dr. Özlem Karaman Coşgun, Anonim Şirketin Tasfiyesi, Ankara, 2015 s. 84) Bu nedenle, somut olayda tasfiye memurları genel kurul kararı ile atanmış olsa da görev süreleri sona erdiğinden halihazırda şirkette tasfiye memuru olmadığı dikkate alınarak davacının talebi doğrultusunda, mahkemece tasfiye memuru atanmasına yönelik karar verilmesi gerekirken, davanın usulden reddi kararına vaki davacının istinaf isteminin Bölge Adli Mahkemesince esastan reddine karar verilmesi doğru olmamış bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULARAK KALDIRILMASINA, HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, ödediği peşin temyiz harcının isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 17/10/2022 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan Vekili       Üye                    Üye                   Üye                    Üye
Ali  ORHAN          Dr. A. ASLAN     M. DURGUN    M. ÖZDEMİR     Ş. KAZDAL