İCRA MÜDÜRLÜĞÜNÜN ÜÇÜNCÜ KİŞİNİN BORÇLUNUN BORCUNU ÖDEMESİNİN HANGİ SEBEBE DAYANDIĞINI SORMAK VE ARAŞTIRMAK ZORUNLULUĞU VE YETKİSİ BULUNMAMAKTADIR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


26 May
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2021/12-863
KARAR NO   : 2022/1938

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                          :
 Ankara 9. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                                    : 08/07/2021
NUMARASI                            : 2021/236 - 2021/628
DAVACI (ALACAKLI)            : M.H.B. vekili Av. H.K.
DAVALILAR (BORÇLULAR) : 1- H. İ.A. 2- İ.T. 3- M.E. vekilleri Av. E.S.
                                                  4- A.K.
TEMLİK ALAN                       : Y.F.A. vekili Av. E.A.

1. Taraflar arasındaki “şikâyet” isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, Ankara 9. İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen şikâyetin kabulüne ilişkin karar borçlular İsmail T., Mehmet E. ve Halil İbrahim A. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı borçlular İsmail T., Mehmet E. ve Halil İbrahim A. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. İNCELEME SÜRECİ

Şikâyetçi İstemi:

4. Şikâyetçi üçüncü kişi vekili şikâyet dilekçesinde; Ankara 28. İcra Müdürlüğünün 2013/18.79 E. sayılı dosyasında alacaklı T.İ. Bankası A.Ş. tarafından kredi borçlusu T.-A. Mühendislik İnş. Elekt. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. ve ipotek verenler Ahmet K., İsmail T., Halil İbrahim A. ve Mehmet E. hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi başlatıldığını, takip devam ederken kredi sözleşmesine konu alacağın alacaklı banka tarafından 15.07.2014 tarihinde Yahya Fikret A.'a tüm teminatları ile birlikte temlik edildiğini, bu arada borçlu şirketin müvekkiline borcun ödenmesi konusunda müracaat ettiğini, müvekkilinin kredi sözleşmesine konu alacağın kendisine kanunen temlik edilmesi hususunda alacaklıya 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) 127/2. maddesi gereğince ihbarda bulunur ise alacağı temlik almak ve alacaklıya halef olmak koşulu ile dosyaya ödeme yapacağını bildirdiğini, bunun üzerine kredi ve takip borçlusu T.-A. Mühendislik İnş. Elekt. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin Ankara 10. Noterliğinin 10.04.2015 tarihli ve 7677 yevmiye numaralı ihbarını alacaklıya gönderdiğini, ihbarnamenin alacaklıya ulaşmasını müteakip müvekkilinin icra müdürlüğüne müracaat ederek ihbarname aslını dosyaya ibraz ederek TBK’nın 127/2. maddesi uyarınca alacaklıya halef olmak koşulu ile dosya borcunu kapatarak gerekli temlik işlemlerinin ifası, ipoteklerin nakli ve diğer icra dosyalarının da temliki hususunda alacaklıya muhtıra tebliğini talep ettiğini, bu talebin icra müdürlüğünce 14.04.2015 tarihinde reddedildiğini, TBK’nın 127/2. maddesi uyarınca halefiyetin koşulları olan ihbar ve alacaklının tatmininin gerçekleştiğini, alacaklının ve icra müdürünün muvafakatine gerek olmaksızın halefiyetin sonuçlarının meydana geldiğini, icra müdürünün kanunu yanlış değerlendirdiği gibi yetkisini de aştığını, icra müdürünün tüm borçlular yönünden alacaklıya bildirim yapılmadığı gerekçesinin doğru olmadığını, takibe dayanak kredi sözleşmesinin yegane borçlusunun T.-A. Mühendislik İnş. Elekt. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. olduğunu, takibin diğer borçlularının sözleşmenin borçlusu olmayıp borçlu lehine ipotek ve rehin tesis edenler ile müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeye imza atanlar olduğunu, kefillerin TBK’nın 487/1. hükmü gereğince müteselsil kefil olduklarını, müvekkilinin talebini reddeden icra müdürünün TBK’nın 127/2. hükmüne göre halef olmak amacıyla koşullu olarak dosyaya yatırılan paranın alacaklıya ödenmesine karar verdiğini ancak koşullu talebin reddedildiği durumda paranın yatırana iadesi gerekeceğini ileri sürerek icra müdürünün 14.04.2015 tarihli kararının kaldırılarak TBK’nın 127/2. maddesi koşulları gerçekleştiğinden müvekkilinin kanuni halefiyet-temlik talebinin kabulü ile müvekkilinin UYAP sisteminde alacaklı olarak kayıt edilmesini, kredi sözleşmesinin teminatlarının (rehin, ipotek, senet vs.) müvekkile devri hususunda temlik alan Yahya Fikret A.'a muhtıra tebliğini, dosyaya yatan paranın hâli hazırda alacaklıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.

Karşı Taraf Cevabı:

5. Şikâyet olunan temlik alan Yahya Fikret A. vekili cevap dilekçesinde; dosya borçlularından T.-A. Mühendislik İnş. Elekt. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından müvekkiline hitaben keşide edilen Ankara 10. Noterliğinin 10.04.2015 tarihli ihtarnamesi ile TBK’nın 127/2. maddesine göre dosya borcunu şikâyetçinin ödeyeceği belirtilerek aynı Kanun’un 190. maddesi gereğince de bilgi ve belge talebinde bulunulduğunu, icra müdürlüğünce şikâyet edenin yaptığı ödemenin tahsilat kabul edilerek satışın düşürüldüğünü ve şikâyetçiye dava açması için süre verildiğini, icra müdürlüğünün şikâyetçinin açık ve halefiyet koşuluna bağlı ödemesinin tahsilat olarak kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, buna rağmen müvekkile ödeme yapılmamasının da hukukî dayanaktan yoksun olduğunu, şikâyetçinin müvekkiline hitaben Ankara 10. Noterliğinin 22.04.2015 tarihli ve 08565 yevmiye numaralı ihtarnamesinin keşide edildiğini ve gerekli temlik işlemlerinin ifasının talep edildiğini, şikâyetçinin ihtarnamesine karşı Ankara 24. Noterliğinin 24.04.2015 tarihli ve 11758 yevmiye nolu ihtarnamesi ile cevap verildiğini, borçlu tarafından yapılan ihbarla birlikte şikâyetçi tarafından yapılan ödemenin TBK’nın 127/2. maddesine göre müvekkiline halefiyeti sonucunu doğurduğunu ancak takip talebinde belirtilmesine rağmen icra müdürlüğünce hesaba katılmayan gayri nakdi alacaklarımız başlıklı (A) ve (B) bölümünde belirtilen tutarlarında müvekkili tarafından bankaya ödendiğini, bu hususun temlik sözleşmesinde açıkça mevcut olduğunu, temlik sözleşmesinde bütün dosyaların ancak tamamının devredilebileceği şarta bağlandığından bu bedel ödenmeden müvekkilinin dosyayı temlike yanaşmadığını, dosya borcunun tamamının ödenmesi ve herhangi bir masrafa katlanmak zorunda kalmamaları hâlinde şikâyetçinin talebinin hukuka uygun olduğunu belirterek şikâyetin kabulü gerektiğini savunmuştur.

6. Borçlular İsmail T. ile Mehmet E. vekili cevap dilekçesinde; şikâyetçinin dosya borçlusu T.-A. Mühendislik İnş. Elekt. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin borcunu üstlenerek dosyaya ödeme yaptığını, dosyanın alacaklı tarafından temlik edilmediğini, borcu ödeyen şikâyetçi ile dosya alacaklısı arasında karşılıklı bir anlaşma da olmadığını, TBK’nın 198. maddesi gereğince ipotek verenlerden yazılı muvafakat alınmadığını, şikâyetçi tarafından T.-A. Mühendislik İnş. Elekt. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin borcunun üstlenilmesi ve sonrasında da ödenmesiyle birlikte dosya borcu kalmamış olup, ipoteklerin fekki gerektiğini belirterek şikâyetin reddini savunmuştur.

7. Borçlu Halil İbrahim A. cevap dilekçesinde; şikâyetçinin dosya borçlusu T.-A. Mühendislik İnş. Elekt. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin borcunu üstlenerek dosyaya ödeme yaptığını, dosyanın alacaklı tarafından temlik edilmediğini, borcu ödeyen şikâyetçi ile dosya alacaklısı arasında karşılıklı bir anlaşma da olmadığını, TBK’nın 198. maddesi gereğince ipotek verenlerden yazılı muvafakat alınmadığını, T.-A. Mühendislik İnş. Elekt. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin dosya borcunu ödeyebilecek mali yeterliliğe sahip olduğunu, borçlu şirketin borcunu ödemek yerine şirketin sahibinin şahsı yararına çıkar sağlamaya çalıştığını, şikâyetçi tarafından T.-A. Mühendislik İnş. Elekt. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin borcunun ödenmesiyle dosya borcu kalmamış olup, ipoteklerin fekki gerektiğini belirterek şikâyetin reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

8. Ankara 9 İcra (Hukuk) Mahkemesinin 24.06.2015 tarihli ve 2015/350 E., 2015/539 K. sayılı kararı ile; dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, TBK’nın 127/2. maddesine göre üçüncü kişinin alacaklı yerine geçerek onun haklarını sahip olmak amacıyla ödeme yapması durumunda ödeme yapan kişiye halefiyet hakkını tanıdığı, bu hakkın kullanılabilmesi için iki şartın bulunduğu, bunlardan birincisinin borçlunun bu hususu alacaklıya ihbar etmesi, ikincisinin ise borcun ödenmesi olduğu, bu durumda kanuni halefiyet hakkının yasa gereğince gerçekleşeceği, borçlu T.-A. Mühendislik İnş. Elekt. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından alacaklıya ihtarda bulunulduğu, ihtardan sonra şikâyetçi üçüncü kişi tarafından dosya borcunun ödendiği, icra müdürlüğünün 14.04.2015 tarihli üçüncü kişinin halefiyet talebinin reddine ilişkin kararının yerinde olmadığı, ayrıca üçüncü kişinin alacaklıya halef olması nedeniyle satış işlemlerinin durdurularak satışın düşürülmesi ve ipotekli taşınmazlar üzerinde bulunan şerhin kaldırılması yönündeki işlemlerin de yerinde olmadığı gerekçesi ile şikâyetin kabulü ile Ankara 28. İcra Müdürlüğünün 2013/18.79 E. sayılı dosyasındaki 14.04.2015 tarihli işleminin iptaline karar verilmiştir.

Özel Dairenin Birinci Bozma Kararı:

9. İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlular İsmail T., Mehmet E. ve Halil İbrahim A. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

10. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 30.11.2015 tarihli ve 2015/27399 E., 2015/29805 K. sayılı kararı ile;

“… Alacaklı T.İ. Bankası tarafından kredi borçlusu Tek Ay Ltd. Şti. ve ipotek verenler hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla yapılan takip sırasında dosya alacağının takip alacaklısı banka tarafından tüm teminatlarıyla birlikte 15/07/2014 tarihinde Yahya Fikret A.'a temlik edildiği, şikayetçi 3. kişi Muhammet Hilmi B.'nın ise borçlu şirketin dosya borcunu ödediğinden bahisle Türk Borçlar Kanunu'nun 127. maddesi gereğince alacaklıya halef olduğunu belirterek gerekli temlik işlemlerinin ifası ve ipoteklerin nakli için alacaklıya muhtıra gönderilmesi talebinin, icra müdürlüğünce 14/04/2015 tarihinde reddedildiği, bu işleme yönelik şikayetin mahkemece kabulü ile müdürlük işleminin iptaline karar verildiği görülmüştür.

Şikayetçi 3. kişi tarafından takip konusu borç ödenip takip dosyası infaz edildiğine göre ödemeyi yapan 3. kişinin ileri sürdüğü iddiaların sonuçlanan takip dosyasında değerlendirilip kabul edilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. O halde mahkemece şikayetin reddi gerekirken yazılı gerekçe ile kabulü yönünde hüküm tesisi isabetsizdir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Birinci Direnme Kararı:

11. Ankara 9. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 15.11.2016 tarihli ve 2016/499 E., 2016/797 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçe ile direnme kararı verilmiştir.

Birinci Direnme Kararının Temyizi:

12. Direnme kararı süresi içinde borçlular İsmail T., Mehmet E. ve Halil İbrahim A. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Hukuk Genel Kurulu Kararı:

13. Hukuk Genel Kurulunca 02.07.2019 tarihli ve 2017/12-2454 E., 2019/839 K. sayılı kararı ile;

“… Somut olaya gelince; mahkemece direnmeye ilişkin kısa kararda ve gerekçeli kararın hüküm bölümünde yukarıda açıklanan mevzuata uygun hüküm fıkrası oluşturulmamış, sadece "...Davanın KABULÜYLE; Yargıtay 12. HD'sinin 30.11.2015 gün ve 2015/27399-29805 E-K sayılı ilamına karşı önceki kararımızda DİRENİLMESİNE…" denilmekle yetinilmiş, şikâyete konu müdürlük kararının iptali yönünde hüküm tesis edilmeyerek açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar kurulmamıştır.

Bu durumda yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde usulün öngördüğü anlamda oluşturulmuş bir hüküm bulunmadığı gibi, direnme kararlarını denetleyen Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenebilecek nitelikte teknik anlamda bir direnme hükmü de bulunmadığı anlaşılmaktadır.

Yerel mahkeme kararı, bozma kararı ile birlikte ortadan kalkıp hukuki geçerliliğini yitirmekte olup, bozulan karar sonraki kararın eki niteliğinde olmadığından mahkemece yapılacak iş; dosya kapsamı dikkate alınarak taraflara yüklenen borç ve tanınan hakkın sıra numarası altında belirtildiği açık, infazda şüphe ve tereddüt uyandırmayacak biçimde, usulün aradığı niteliklere haiz kısa karar ve buna uygun gerekçeli karar oluşturulmasıdır.

Bu itibarla yerel mahkemece usulüne uygun direnme hükmü kurulması için işin esasına yönelik temyiz itirazları incelenmeksizin kararın usulden bozulması gerekmiştir…” gerekçesi ile kararın usulden bozulmasına, bozma nedenine göre işin esasına ilişkin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

14. Ankara 9. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 28.01.2021 tarihli ve 2019/878 E., 2021/80 K. sayılı kararı ile; Hukuk Genel Kurulunun kararında belirtildiği gibi mahkemenin kararı usulün öngördüğü şekilde oluşturulmuş bir hüküm olmadığından ortada teknik anlamda bir direnme hükmünün de bulunmadığı ve Hukuk Genel Kurulu tarafından bozulmakla ortadan kalkıp hukukî geçerliliğini yitirdiği, bu sebeple bu aşamada mahkemenin 24.06.2015 tarihli ilk kararı sonrası hasıl olan duruma göre karar verilmesinin mümkün olduğu sonuç ve kanaatine varıldığı, şikâyetçi üçüncü kişi tarafından takip konusu borç ödenip takip dosyası infaz edildiğine göre ödemeyi yapan üçüncü kişinin ileri sürdüğü iddiaların sonuçlanan takip dosyasında değerlendirilip kabul edilmesine yasal olanak bulunmadığı, ödeme yapan üçüncü kişinin ileri sürdüğü iddiaların ayrı bir icra takibinin veya davanın konusu olabileceği, buna göre müdürlük kararının yerinde olduğu gerekçesi ile şikâyetin reddine karar verilmiştir.

Özel Dairenin İkinci Bozma Kararı:

15. İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikâyetçi üçüncü kişi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

16. Yargıtay 12. Hukuk Dairesince 08.04.2021 tarihli ve 2021/2708 E., 2021/4282 K. sayılı kararı ile;

“… Mahkemenin direnme kararı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından ".. direnme kararının usulüne uygun olmadığı.." gerekçesi ile bozulmuştur.

6100 sayılı HMK. nın 373/7. maddeleri uyarınca "Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına uymak zorunludur."

Bu emredici düzenleme karşısında Mahkemenin Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun bozma kararına uyarak usulüne uygun bir direnme kararı verilmesi yasal zorunluluktur.

Mahkemenin hiçbir hal ve şartta Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına aykırı bir karar vermesi söz konusu olamaz.

Kaldı ki ilk direnme kararı ile davacı yararına usuli kazanılmış hak oluşturmuştur.

Mahkemece Yargıtay Hukuk Genel Kurulu' nun bozma kararı doğrultusunda usulüne uygun bir direnme kararı oluşturarak direnme kararının temyizi üzerine dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kurulu' na göndermek yerine 6100 sayılı HMK. nın "Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararına uymak zorunludur. " şeklindeki 373/7. maddesine aykırı ve davacı yararına oluşan usuli kazanılmış hakkı ihlal eder şekilde, yerinde ve yasal olmayan gerekçe ile şikayetin reddine karar verilmesi hatalıdır.

Bu bağlamda Mahkemece yapılacak iş, ara kararı ile " ilk kararda direnildiğini " belirtip, ilk mahkeme kararının hüküm fıkrasını aynen koruyarak direnme kararı oluşturmak, gerekçeli kararda da direnme gerekçesini yazmaktır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle direnme kararı verilmesi gerekirken yasal olmayan gerekçe ile şikayetin reddine karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesi ile kararın bozulmasına, bozma sebebine göre sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

İkinci Direnme Kararı:

17. Ankara 9. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 08.07.2021 tarihli ve 2021/236 E., 2021/628 K. sayılı kararı ile; Hukuk Genel Kurulunun usul bozması öncesindeki gerekçeyle direnme kararı verilmiştir.

İkinci Direnme Kararının Temyizi:

18. Direnme kararı borçlular İsmail T., Mehmet E. ve Halil İbrahim A. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

 II. UYUŞMAZLIK

19. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda icra müdürlüğünce şikâyetçi üçüncü kişinin alacaklıya halef olması yönündeki talebinin reddine ilişkin kararının yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

20. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle şikâyetin açıklanması gerekmektedir.

21. İcra (ve iflâs) dairesi İcra ve İflâs Kanunu’nu (ve icra-iflâs hukukuna ilişkin diğer hükümleri) birinci derecede uygulamakla görevlidir. İcra dairesi, alacaklının alacağına kavuşması için gerekli icra takip işlemlerini yapar. Bu işlemler, alacaklının alacağına kavuşmasına kadar çeşitli aşamaları içerir: Ödeme (veya icra) emrinin düzenlenmesi ve borçluya gönderilmesi, borçlunun mallarının haczedilmesi, hacizli malların satılması, elde edilen para ile alacaklının alacağının ödenmesi ve konusu paradan başka bir şey olan ilâmların (İİK m. 24-31) zorla icra edilmesi (yerine getirilmesi). İcra müdürü, bu icra takip işlemleri ile birlikte, bunları tamamlayıcı nitelikteki başka işlemler de yapar; meselâ, hacizli mallar hakkında muhafaza tedbirleri almak (İİK m. 88, 90, 91) gibi.

 22. İcra (ve iflâs) dairesi, bu görevlerini yaparken, kanunu yanlış uygular, kanunun kendisine tanıdığı takdir yetkisini hadiseye uygun olarak kullanmaz, bir hakkı yerine getirmez veya bir hakkın yerine getirilmesini sebepsiz sürüncemede bırakırsa, usulsüz (yolsuz) hareket etmiş olur. İcra (ve iflâs) dairesinin bu gibi yolsuz işlemlerine karşı, bundan zarar gören ilgililer icra mahkemesinde şikâyet yoluna başvurabilirler [Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı (Kuru El Kitabı), Ankara 2013, s. 82, 103].

23. Şikâyet, icra ve iflas hukukunda düzenlenmiş, kendisine özgü hukukî bir çaredir. Şikâyet kendisine özgü bir yol olup bir dava ve gerçek anlamda bir kanun yolu değildir. Şikâyet, icra takibinin taraflarına veya hukukî yararı bulunan diğer kişilere tanınmış ve bu yolla icra ve iflas dairelerinin (veya diğer icra organlarının) kanuna veya olaya uygun olmayan işlemlerinin iptalini veya düzeltilmesini ya da yapmadıkları veya geciktirdikleri işlemlerin yapılmasını sağlayan hukukî bir çaredir (Pekcanıtez, Hakan/ Atalay, Oğuz/ Özkan, Meral Sungurtekin/ Özekes, Muhammet: İcra ve İflas Hukuku, 11. Bası, Ankara 2013, s. 125 vd.).

24. Şikâyet İİK’nın 16, 17 ve 18. maddelerinde düzenlemiştir. Şikâyetin konusu, icra ve iflas dairelerinin yapmış oldukları işlemlerdir. İcra dairesinin işleminden maksat, somut olay karşısında icra dairesinin davranış biçimidir. İşlemin, şikâyete konu olabilmesi için mutlaka memurun olumlu bir davranışının olması gerekmez. İcra memurunun yapması gereken bir işlemi yapmaması veya ihmal etmesi, sürüncemede bırakması durumunda da bu olumsuz davranışı şikâyet konusu olabilir.

25. Şikâyeti medeni usul hukukunda yer alan hiçbir dava çeşidi içine sokmak mümkün değildir. İİK’nın 16. maddesine göre icra ve iflas dairesi işlemlerine karşı şikâyet yoluna ancak kanunun çözümünü mahkemeye bırakmadığı konularda (örneğin İİK'nın 142. maddesi uyarınca sıra cetveline itiraz davası) gidilebilir. Kanun koyucunun bazı hâllerde şikâyet yolunu kapalı tutmasının nedeni, takibe bağlı maddi hukuka ilişkin sorunların mahkemelere bırakılması düşüncesidir (Pekcanıtez, Hakan/ Simil, Cemil: İcra ve İflas Hukukunda Şikâyet, İstanbul 2017, s. 31, 49).

26. Şikâyet konusunu idarî işlemler oluşturduğundan, şikâyet medeni usul hukuku anlamında bir dava değildir. Şikâyette kişiler arasında uyuşmazlık yoktur. Şikâyet ile icra ve iflas memurlarının işlemlerinin kanuna veya olaya aykırılığı ileri sürülür. Takibin esasını oluşturan uyuşmazlığın maddi hukuk açısından incelenmesi ve bunun hakkında karar verilmesi şikâyette mümkün değildir. Şikâyete konu işlemin iptalini talep eden kişinin takibin diğer taraflarına karşı ileri sürebileceği bir sübjektif hakkı yoktur. Medeni usul hukukundaki davada, davacı ve davalı olmak üzere iki taraf yer alır. Davanın konusunu tarafların sübjektif hakları oluşturur. Örneğin eda davası söz konusu ise dava kabul edildiğinde davalı bir şeye mahkûm edilir. Şikâyet hakkında verilen kararlar maddi anlamda kesin hüküm teşkil etmez. Dava sonunda verilen kararlar ise kesin hüküm teşkil eder ve aynı konuda ve aynı taraflar arasında yeniden dava açılamaz.

27. Bu noktada belirtmek gerekir ki 05.07.2012 tarihli ve 6352 sayılı Kanun ile değişik İİK’nın 9. maddesinde, yürürlükten kaldırılan İİK’nın 12. maddesindeki "bununla borçlu bu miktar borcundan kurtulur" hükmü yoktur. Ancak İİK’nın 9. maddesinde her türlü ödemenin icra dairesinin banka hesabına yapılacağı düzenlendiğinden, borçlunun bu ödeme ile borcundan kurtulmuş olacağı doğal sayıldığı için bu konuda açık bir hüküm konulmadığı anlaşılmaktadır. Borçlunun veya üçüncü kişinin kendiliğinden borcu icra dairesinin banka hesabına ödemesi hâlinde borç icra dairesinin banka hesabına ödenir ödenmez, alacaklının parayı icra dairesinden istemek hakkı doğar. Bu nedenle paranın icra dairesinin banka hesabına ödenmesi ile borçlu borcundan kurtulur (Kuru El Kitabı, s. 95).

28. İcra dairesine ödeme, borçlu tarafından yapılabileceği gibi bir üçüncü kişi tarafından da yapılabilir. İcra müdürlüğünün üçüncü kişinin borçlunun borcunu ödemesinin hangi sebebe dayandığını sormak ve araştırmak zorunluluğu ve yetkisi yoktur (Kuru, Baki: İcra ve İflas Hukuku, C. I, İstanbul 1988, s. 74)

29. Somut olayda; alacaklı T. İş Bankası A.Ş. tarafından borçlular T.-A. Mühendislik İnş. Elekt. Taah. San. ve Tic. Ltd. Şti., Ahmet K., İsmail T., Halil İbrahim A. ve Mehmet E. aleyhine 16.12.2013 tarihinde ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibi başlatılmıştır. T. İş Bankası A.Ş. tarafından 15.07.2014 tarihli alacağın devri (temlikname) sözleşmesi ile takip konusu alacak Yahya Fikret A.’a temlik edilmiştir. Borçlu T.-A. Mühendislik İnş. Elekt. Taah. San. Ve Tic. Ltd. Şti. tarafından temlik alan Yahya Fikret A.’a gönderilen Ankara 10. Noterliğinin 10.04.2015 tarihli ve 07677 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile bakiye borcun TBK’nın 127. maddesinin 2. fıkrası uyarınca alacaklının haklarına halef olmak kaydı ile Muhammet Hilmi B. tarafından ödeneceği, halefiyet hususunun ihbar edildiği bildirilmiştir.

 30. Üçüncü kişi Muhammet Hilmi B. tarafından 14.04.2015 tarihinde icra müdürlüğüne başvurularak, “TBK 190 maddesi gereğince “alacak senedi ile ellerinde bulunan ispatla ilgili diğer belgeleri teslim ve alacağın ileri sürülmesi için gerekli bilgileri” tarafıma teslimi ve kanunen temlik alınan alacağın teminatı olan diğer dosyaların ve alacağın teminatı sözleşme ve kambiyo senetlerinin tarafıma teslimi ile dosyada yukarıda belirtilen taşınmazlara ilişkin ipoteklerin de tarafımıza, aynı sıra ve aynı derecede intikali hususunda dosya alacaklısına muhtıra tebliğini, UYAP sistemi üzerinden gerekli düzenlemenin yapılarak, temellik alanın sistemden silinmesi ve tarafımın eklenmesini” talep etmiştir. İcra müdürlüğünce 10.04.2015 tarihinde yapılan dosya hesabına göre bakiye borç miktarı 267.925,04 TL hesaplanmış ve üçüncü kişi Muhammet Hilmi B. tarafından 14.04.2015 tarihinde 267.925,04 TL icra dosyasına ödenmiştir.

31. İcra müdürlüğünce şikâyete konu 14.04.2015 tarihli işlem ile; “üçüncü şahıs Muhammet Hilmi B.’nın TBK 127/2 talebi TBK’nın 127. maddesinin 1. fıkrasında “Başkasının borcu için rehnedilen bir şeyi rehinden kurtardığı ve bu şey üzerinde mülkiyet veya başka bir ayni hakkı bulunduğu takdirde” alacaklının haklarına halef olacağından üçüncü kişi Muhammet Hilmi B.’nın dosyada mülkiyet hakkı ve başka bir ayni hakkı olmadığından ve bu haliyle TBK’nın127. maddesindeki şartların tamamının yerine getirilmediğinden ve ayrıca TBK’nın 127/2 maddesindeki yazılı yasal şart olan tüm borçlular yönünden alacaklıya bildirim yapılmadığından, bu hali ile TBK’nın 127. maddesindeki yazılı şartların tamamı oluşmadığından, üçüncü şahıs Muhammet Hilmi B.'nın 14.04.2015 tarihli halef talebinin reddine ve dosya borcunun ödenmesi nedeniyle satış işlemlerinin durdurulmasına ve düşürülmesine, dosyanın infazen işlemden kaldırılmasına” karar verilmiştir.

32. Üçüncü kişi Muhammet Hilmi B. vekili şikâyet yolu ile icra mahkemesine başvurusunda müvekkilinin kanuni halefiyet-temlik talebinin reddine dair icra müdürünün 14.04.2015 tarihli kararının kaldırılarak TBK’nın 127/2. maddesi koşulları gerçekleştiğinden müvekkilinin kanuni halefiyet-temlik talebinin kabulü ile müvekkilinin UYAP sisteminde alacaklı olarak kayıt edilmesini, kredi sözleşmesinin teminatlarının (rehin, ipotek, senet vs.) müvekkile devri hususunda temlik alan Yahya Fikret A.'a muhtıra tebliğini, dosyaya yatan paranın hâlihazırda alacaklıya ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.

33. İcra müdürlüğünün üçüncü kişinin borçlunun borcunu ödemesinin hangi sebebe dayandığını sormak ve araştırmak zorunluluğu ve yetkisi bulunmamakta olup, İİK’nın 9. maddesi uyarınca üçüncü kişi Muhammet Hilmi B. tarafından icra dosyasına yapılan ödeme ile borçlular borçlarından kurtulduğundan icra dosyası infaz edilmiştir. Ödeme yapan üçüncü kişi iddialarını genel mahkemede ileri sürebileceğinden infazla sonuçlanan takip dosyasında değerlendirilip kabul edilmesine yasal olanak bulunmamaktadır.

34. Hâl böyle olunca; mahkemece, Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

35. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Borçlular İsmail T., Mehmet E. ve Halil İbrahim A. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine,

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun'un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 28.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.