İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA TALEP EDİLMEYEN İNKAR TAZMİNATI ISLAHLA TALEP EDİLEBİLİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


16 Nis
2019

Yazdır

T.C.
YARGITAY
22. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2017/17975
KARAR NO    : 2018/25186

TÜRK MİLLETİ ADINA

Y A R G I T A Y   İ L A M I

DAVA TÜRÜ          : İTİRAZIN İPTALİ

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi M. Hacıoğlu tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y   K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti: 

Davacı vekili, müvekkilinin 08.09.2011 - 31.01.2014 tarihleri arasında davalı işyerinde çalıştığını, iş sözleşmesini ücret alacaklarının ödenmemesi üzerine haklı nedenle feshettiğini, haklı fesih sonrası ücret ve kıdem tazminatı alacaklarına ilişkin işverene yapmış olduğu ilamsız icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline karar verilmesini talep  etmiştir. 

Davalı Cevabının Özeti: 

Davalı vekili, davanın reddini talep etmiştir.

Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, toplanan delillere ve bilirkişi raporuna göre, yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Temyiz: 

Karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Gerekçe: 

1- Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2- 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK) 67/2 maddesinin "Bu davada borçlunun itirazının haksızlığına karar verilirse borçlu; takibinde haksız ve kötü niyetli görülürse alacaklı; diğer tarafın talebi üzerine iki tarafın durumuna, davanın ve hükmolunan şeyin tahammülüne göre, red veya hükmolunan meblağın yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere, uygun bir tazminatla mahkum edilir." hükmü uyarınca davacı lehine tazminata hükmedilebilmesi için davacının tazminat talebinde bulunması gerekir. 

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 319. maddesinde "İddianın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı dava açılmasıyla; savunmanın genişletilmesi veya değiştirilmesi yasağı cevap dilekçesinin mahkemeye verilmesiyle başlar." denilmek suretiyle iddia ve savunmayı genişletme yasağı, aynı kanunun 141. maddesinin 2. fıkrasında da “İddia ve savunmanın genişletilip değiştirilmesi konusunda ıslah ve karşı tarafın açık muvafakati hükümleri saklıdır." denilmek suretiyle iddia ve savunmayı genişletme yasağının istisnaları açıklanılmıştır. 

Somut olayda davacı dava dilekçesinde icra inkar tazminatı isteminde bulunmamış ancak 14.10.2015 tarihli son duruşmada icra inkar tazminatı talep etmiştir. Mahkemece söz konusu talep kabul edilerek davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmiştir. Davacı tarafça dava tamamen veya kısmen ıslah edilmediği gibi davalının, iddianın genişletilmesine muvafakat verdiğine dair bir beyanı da olmadığı halde icra inkar tazminatı isteminin reddine karar verilmesi gerekirken talebin kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. 

Kabule göre de kararın gerekçesinde kıdem tazminatı miktarı olarak “8.161,24 TL” yerine, "10.476,90 TL", ücret miktarı olarak "10.476,90 TL" yerine, “8.161,24 TL” yazılması mahallinde düzeltilebilir maddi hata kabul edilerek bozma nedeni yapılmamıştır. 

SONUÇ : Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.11.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan              Üye                            Üye                 Üye                 Üye
S. GÖKTAŞ       B. AZİZAĞAOĞLU    H. AYDINLI     A. S. ULAŞ     Ş. KIRMAZ

 

AKSİ YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
6. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2014/1835
KARAR NO    : 2014/3060

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İcra mahkemesince verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı karar, davacı ve davalı tarafından süresi içinde temyiz edilmiş olmakla, dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.

Dava, kira alacağının tahsili için tahliye istekli olarak başlatılan icra takibine itirazın kaldırılması ve tahliye istemine ilişkindir. Mahkemece tahliye isteminin reddine, itirazın kaldırılması isteminin kısmen kabulüne, haksız olarak takibe konu edilen miktarın %20'si oranında davacı alacaklının icra inkar tazminatına mahkumiyetine karar verilmesi üzerine karar taraf vekillerince alacağa yönelik olarak temyiz edilmiştir.

1- Tarafların iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere temyiz olunan kararda yazılı gerekçelere göre temyiz eden davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince;

Taraflar arasında 01.01.2007 başlangıç tarihli on yıl süreli kira sözleşmesi konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Sözleşmenin 1. maddesinde kira bedelinin ilk iki yıl için aylık net 12.500 TL olduğu, 2. Yılın sonunda DİE nin açıkladığı TEFE+ TÜFE toplamının yarısı oranında artırılacağı kararlaştırılmıştır.

Davacı alacaklı, 16.05.2013 tarihinde başlattığı icra takibi ile 2011 yılından eksik ödenen 51.500 TL bakiye kira alacağı ile 2013 yılı Ocak, Şubat, Mart, Nisan ve Mayıs aylarından eksik ödenen 42.000 TL bakiye kira alacağı olmak üzere toplam 93.500 TL alacağın tahsilini talep etmiş, ödeme emrinin tebliği üzerine borçlu süresinde itiraz ederek aylık kira bedelinin 7000 TL olduğunu, 2013 yılı kira aylarına ilişkin 35.000 TL borcu bulunduğunu bu miktarın üzerindeki borcu kabul etmediğini belirtmiş ve kabul edilen miktarı ferileriyle birlikte takip dosyasına ödemiştir. Alacaklı vekili tarafından açılan davada kira bedelinin 2011 yılında aylık 13.500 TL, 2013 yılında ise aylık 14.000 TL olduğu bu miktarların yarısının müvekkilinin banka hesabına, yarısının ise müvekkilinin kardeşi Erkin A.’in banka hesabına yatırıldığını, davalı borçlunun eksik ödeme yaptığını belirtmiş, davalı vekili davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece, davacının ve kardeşinin banka hesap ekstreleri getirtilerek dosya bilirkişiye tevdi edilmiş, bilirkişi raporunda; dosyaya sunulan banka hesap ekstreleri süresince 2010 ila 2013 yıllarında davalı tarafından ödenmeyen kira bedelinin toplam 93.500 TL olduğunu, ancak takip talebinde belirtildiği şekilde sadece 2011 ve 2013 yıllarında ödenmesi gereken bedeller dikkate alınırsa toplam borç miktarının 58.750 TL olduğunu belirtmiştir. Mahkemece, takip tarihi itibari ile davalı tarafın 58.750 TL kira borcunun bulunduğu, bunun 35.000 TL'lik kısmının kabul edilerek, ferileri ile birlikte ödeme süresi içinde icra dosyasına yatırıldığı belirtilerek 23.750 TL yönünden itirazın kaldırılarak takibin devamına, karar verilmiştir.

Davacı alacaklı tarafından başlatılan icra takibinde 2011 ve 2013 yılında kira paralarının eksik ödendiği belirtildiğinden, değerlendirmenin icra takibindeki talebe göre 2011 ve 2013 yılında ödenmeyen/eksik ödenen kira alacakları bakımından yapılması gerekir. Dosya arasındaki banka hesap ekstreleri, davalı tarafından sunulan ödeme belgeleri ve bilirkişi raporu birlikte değerlendirildiğinde; bilirkişinin 2011 ve 2013 yıllarına ilişkin borç miktarı olarak belirlediği 58.750 TL hesaplanırken borçlunun 22/02/2013 tarihinde kiralayan Recep A. hesabına yaptığı 7000 TL'lik ödeme miktarını da 2013 yılında ödenmesi gereken kira bedelleri için yapılan ödeme olarak düştüğü görülmüş ise de, borçlunun bu ödemesine ilişkin açıklamada Ekim ayı ibaresi bulunmaktadır. Sözleşmede kira parasının yıllık peşin olarak ödeneceği kararlaştırılmadığına ve davalı borçlu da kira parasını vadesi gelmeden önce ödediğini ileri sürmediğine göre bu ödemenin 2013 yılı kiraları için yapılan bir ödeme olduğu düşünülemez. Yine benzer şekilde bilirkişi raporunda 2011 yılı ödemeleri ile ilgili olarak Recep A. hesabına 03/06/2011 tarihinde 6750 TL, Erkin A. hesabına 14/06/2011 tarihinde 6750 TL, ayrıca Erkin A. hesabına 14/06/2011 tarihinde 2.500 TL ödeme yapıldığı belirtilerek bu ödemeler 2011 yılı kiralarından mahsup edilmiş ise de, Erkin A.’e ait banka hesap ekstresinde 14/06/2011 tarihinde 6750 TL tutarında bir ödeme bulunmadığı gibi davalı tarafından sunulan ödeme belgeleri arasında da böyle bir ödemeye rastlanmamıştır. Öte yandan bilirkişi raporunda 2013 yılı için yapılan kira ödemeleri bakımından 22/05/2013 tarihinde yapılan 7000 TL'lik ödeme de hesaba katılmış ise de, bu ödemenin tarihi icra takibinden sonraki bir tarihtir. Bu sebeple karara esas alınan bilirkişi raporu hatalıdır. Dosya arasında bulunan banka hesap ekstreleri ve ödeme belgeleri nazara alınarak 2011 ve 2013 yılları için yapılan ödeme miktarlarına göre eksik ödenen veya ödenmeyen alacak miktarının tespiti hususunda bilirkişiden Mahkeme ve Yargıtay denetimine uygun ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

Davacı vekilinin icra inkar tazminatına yönelik temyiz itirazlarına gelince; 

İcra inkar tazminatı özellikle borçluların süre kazanmak kastıyla takibe karşı yaptıkları haksız itirazların önlenmesi ve alacaklıları da, takiplerde daha dikkatli olmaya sevketmek için konulmuştur. Zararın başladığı tarihten yargılama süresinin sonuna kadar oluşacak taraf zararlarının karşılanmasını amaçlamakta olup, yasada bu tazminatı talep için belirli bir süre koşulu öngörülmemiştir. Açıklanan niteliği gözönüne alındığında, iddianın genişletilmesi kuralının takip hukukuna ilişkin bu tazminat yönünden uygulama yeri bulunmamaktadır. Alacaklının bu tür davalar sırasında oluşabilecek tüm zararını alabilmesi amacıyla icra inkar tazminatına hükmedebilmek için talep şartının sadece dava dilekçesinde yer alması gerektiğinin ileri sürülmesi hükmedilecek bu tazminatın niteliği ve kapsamı ile bağdaşmamaktadır. Öte yandan icra inkar tazminatına, görülen davada hükmedilmesi gerektiği, bu tür tazminatın ayrı bir dava ile istenemeyeceği de dikkate alındığında, talep şartının sadece dava dilekçesi ile sınırlanması menfaatler dengesine uygun düşmez. Mahkemece, davacının icra inkar tazminatı talep etmediği gerekçesi ile davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilmemiş ise de, davacı vekili 09/12/2013 havale tarihli dilekçesi ile icra inkar tazminatı talep etmiş olduğundan, mahkemece kabul edilen miktar üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına da karar verilmesi gerekir.

Karar bu nedenlerle bozulmalıdır.

SONUÇ : Yukarıda (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK.ya 6217 Sayılı Kanunla eklenen geçici 3. madde hükmü gözetilerek HUMK.nın 428 ve İİK.nın 366. maddesi uyarınca kararın BOZULMASINA, istek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 13.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Başkan                          Üye                   Üye              Üye                Üye
M. L. TOMBALOĞLU    E. KABAKCI      Y. İĞREK     B. AZMAN      E. SARICALAR