KANUN YOLU KESİNLİK SINIRI AÇISINDAN HER BİR İHTİYARİ DAVA ARKADAŞININ TALEBİNİN AYRI AYRI DİKKATE ALINMASI GEREKİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


27 Şub
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2021/4-682
KARAR NO   : 2022/1299

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ               :
 Ödemiş 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                         : 27/02/2020
NUMARASI                 : 2020/40 - 2020/105
DAVACILAR                : 1- H.H. 2- K.C.H. 3- M.H. 4- Ş.H. vekilleri Av. G.U.
DAVALI                       : T.C. vekili Av. N.A.

1. Taraflar arasındaki “manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ödemiş 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacılar vekili dava dilekçesinde; 31.08.2005 tarihinde müvekkili Halim H.'in kullandığı hafif kamyonet tarzda araç ile müvekkillerinin hepsinin ön koltukta oturur vaziyette yolculuk ettikleri sırada davalının elinde bulunan otomatik av tüfeğini müvekkillerine doğrultup ateş etmek üzere iken durumu fark eden Halim H.’in eşine ve çocuklarına aracın içine yatmalarını söylediğini, panik içinde aracı hızlandırıp uzaklaşmak isterken davalının aracı hedef alıp yakın mesafeden ve arkalarından ateş ettiğini, aracın kasasında delikler oluştuğunu, müvekkillerinin korku ve panik yaşamalarına neden olunduğunu, davalıyı tanımadıklarını, davalı ile aralarında herhangi bir husumet olmadığını ileri sürerek her bir davacı için ayrı ayrı 15.000 TL olmak üzere toplam 60.000 TL manevi tazminatın haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı def''înde bulunduğunu, esas yönden ise manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, müvekkilinin davacılara karşı kasıtlı bir hareketi olmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

6. Ödemiş 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 19.04.2016 tarihli ve 2015/452 E., 2016/211 K. sayılı kararı ile; davalının davacılara yönelik "silahla tehdit ve mala zarar verme" suçlarından dolayı Ödemiş Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda cezalandırılmasına karar verildiği, kararın kesinleşmesi sebebiyle maddi vakıa tespitinin mahkemeyi bağladığı, gerçekleşen eylemler sebebiyle davacıların kişilik değerlerine saldırıda bulunulduğu, davacıların itibarlarının zedelendiği, yaşadıkları korku ve stres nedeniyle manen yıpranmış oldukları gerekçesiyle her bir davacı için ayrı ayrı 3.000 TL olmak üzere toplam 12.000 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Ödemiş 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay 4. Hukuk Dairesince 05.12.2018 tarihli ve 2016/12754 E., 2018/7640 K. sayılı kararı ile; “… Uyuşmazlık haksız eylemden kaynaklanmakta olup, olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60. maddesi uyarınca; haksız fiilden doğan zararın tazminine ilişkin davalar, zarar görenin zararı ve zarar vereni öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve her halde haksız eylem tarihinden itibaren 10 yıl geçmekle zaman aşımına uğrar. Eğer eylem, ceza kanunları uyarınca daha uzun zaman aşımı süresi bulunan cezayı gerektiren bir eylemden doğmuş ise ceza zaman aşımı süresi uygulanır.

Şu halde, davaya konu olayın 31/08/2005 tarihinde gerçekleştiği ve işbu davanın 14/10/2015 tarihinde açılmış olduğu dikkate alınarak yasada öngörülen ceza ve genel zaman aşımı süresi dolmuştur. Bu sebeple davanın zaman aşımı sebebiyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış ve kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir….” gerekçesiyle bozma nedenine göre davacıların temyiz itirazları incelenmeksizin hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

Direnme Kararı:

9. Ödemiş 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.02.2020 tarihli ve 2020/40 E., 2020/105 K. sayılı kararı ile; davalının gerçekleştiği eylem nedeniyle Ödemiş Ağır Ceza Mahkemesinde verilen mahkûmiyet kararının 10.11.2014 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın ise 14.10.2015 tarihinde açıldığı dikkate alındığında, ceza dosyasında verilen kararın kesinleştiği tarihten itibaren bir yıllık zamanaşımı süresinin geçmediği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davanın zamanaşımı süresi içinde açılıp açılmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN

12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; ihtiyari dava arkadaşı durumunda olan davacılar yararına hükmedilen manevi tazminat miktarlarının direnme kararının verildiği tarih itibariyle temyiz kesinlik sınırının altında kalıp kalmadığı, buradan varılacak sonuca göre davalı vekilinin temyiz isteminin miktardan reddinin gerekip gerekmediği ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

IV. GEREKÇE

13. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş; bu Kanunun 450. maddesiyle de 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte kanun koyucu uygulamada bir takım sorunların ortaya çıkmasını engellemek için, 6100 sayılı Kanun’a geçiş hükümlerini ayrıca düzenlemiştir.

14. 6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen geçici 3. maddesine (Ek:31.03.2011– 6217/30 md.) göre Bölge Adliye Mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki 427. ilâ 454. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacaktır.

15. Bilindiği üzere, 21.07.2004 tarihli ve 25529 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarih ve 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”; yürürlük tarihinden sonra mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL; yine yürürlük tarihinden sonra Yargıtay Daireleri ve Hukuk Genel Kurulunca temyiz incelemesi sonucunda verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilebilmesi için 440/III-1. maddesinde aranan parasal sınırı da altı milyar TL olarak değiştirmiştir. 5219 ve 5236 sayılı Kanunlara göre katsayı artışı uygulanarak bu sınırlar yıllar itibariyle arttırılmıştır.

16. 16.07.1981 tarihli ve 2494 sayılı Kanun'un geçici maddesi ile temyiz ve karar düzeltme sınırlarına ilişkin değişikliklerin, kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilecek nihai kararlara yönelik temyiz ve karar düzeltme istemleri hakkında uygulanacağı belirtilmiş; dolayısıyla, dava hangi tarihte açılmış olursa olsun, temyiz ve karar düzeltme sınırlarının saptanmasında, hakkında bu yollara başvurulan hükmün verildiği tarihteki yasal durumun esas alınacağı kabul edilmiştir.

17. Bu durumda; bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği veya Yargıtay kararına karşı karar düzeltme yolunun açık olup olmadığı belirlenirken, temyiz ya da karar düzeltme hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; temyiz ya da karar düzeltme istemine konu karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise, ona bağlı kalınmalıdır.

18. Buradaki "karar" teriminin, mahkemenin, Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını ve ayrıca Hukuk Genel Kurulunun verdiği kararı da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.

19. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; dava, haksız fiilden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkin olup, dava dilekçesinde her bir davacı için ayrı ayrı 15.000 TL olmak üzere toplam 60.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili talep edilmiştir.

20. İlk derece mahkemesince; davacı Halim H. için 3.000 TL, davacı Şennur H. için 3.000 TL, davacı Melis H. için 3.000 TL, davacı Kasım Can H. için de 3.000 TL olmak üzere toplam 12.000 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş, taraf vekillerinin temyizi üzerine karar davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma kararına karşı direnilmiştir.

21. Talep sonucunun niteliğine göre, eldeki davada davacılar arasında mecburi dava arkadaşlığı değil, ihtiyari dava arkadaşlığı mevcuttur.

22. Bilindiği üzere, davanın birden fazla kişi hakkında aynı sebepten doğması hâlinde, birden fazla kişi birlikte dava açabilir veya dava edilebilirler (HUMK’nın 43/2. maddesi). İhtiyari dava arkadaşlığında her dava arkadaşının davası diğerlerinden bağımsız ise de, tahkikat safhası ortaktır. Yani dava arkadaşı sayısı kadar dava vardır. Her bir dava arkadaşı hükme karşı ayrı ayrı kanun yoluna başvurabileceği gibi birlikte de başvurabilirler. Öte yandan gerek temyiz gerekse karar düzeltme incelemesi yapılabilmesi için gereken miktarların belirlenmesinde her bir davacının talebinin ayrı ayrı dikkate alınması gereklidir.

23. Temyiz istemine konu direnme kararının verildiği 27.02.2020 tarihinde temyiz (kesinlik) sınırı 3.920 TL’dir.

24. Somut olayda; karar davalı vekilince temyiz edilmiş ise de; ihtiyari dava arkadaşı olan davacılar lehine ayrı ayrı hükmedilen manevi tazminat miktarları, temyiz incelemesi için gereken 3.920 TL’lik değerin altında olduğundan, adı geçen davacılar hakkındaki hükme karşı temyiz kanun yoluna gidilmesi miktar itibariyle mümkün değildir.

25. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında, dava konusu olayda tek bir haksız eylem bulunduğundan kararın miktar itibariyle temyiz kesinlik sınırının altında kalıp kalmadığının, davalı aleyhine hükmedilen tazminat miktarının toplamı üzerinden belirlenmesi gerektiği, her bir davacı açısından ayrı ayrı değerlendirme yapılmasının hak kayıplarına neden olacağı, bu nedenle işin esasına girilerek davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesi gerektiği, bu itibarla ön sorunun bulunmadığı görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

26. Hâl böyle olunca; davalı vekilinin temyiz isteminin reddi gerekmiştir.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin miktar itibariyle REDDİNE,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/III-1. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18.10.2022 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.

BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda bulunan 17 üyenin 16’sı ÖN SORUN VAR, 1’i ise ÖN SORUN YOK yönünde oy kullanmışlardır.