KESİN SÜRE İÇERİSİNDE YERİNE GETİRİLMEYEN BİR İŞLEMİN BU SÜRE GEÇTİKTEN SONRA YERİNE GETİRİLMESİNE YASAL OLANAK YOKTUR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


21 Nis
2022

Yazdır

T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2021/6095 
KARAR NO    : 2022/666

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

MAHKEMESİ           : Bayat (Çorum) Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                     : 26/05/2021
NUMARASI             : 2021/47 - 2021/81
DAVACI                   : A.A.
DAVALILAR            : A.O. vd.

Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 04/09/2014 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın usulden reddine dair verilen 26/05/2021 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı, kadastro sonucu davalılar adına tespit ve tescil edilen sonra satış yolu ile davalı Ali O. adına kaydedilen dava konusu Bayat ilçesi, İ. Köyü 128 ada 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazların bir kısmının tapu kaydının iptali ve kadastro sırasında paftasında yol olarak bırakılan taşınmaz bölümünün kendisine ait 127 ada 3 parsel sayılı taşınmaza eklenmek suretiyle adına tescilini istemiştir.

Davalı Nuri O., Ali O. ve davalı Hazine temsilcisi ile davalı köy tüzel kişiliği temsilcisi davanın reddini savunmuşlardır.

Mahkemece, taşınmazların bulunduğu mahalde kadastro çalışmasının 2005 yılında kesinleştiği ve davacının çalışma sırasında taşınmazın yol olarak tespit dışı bırakılan bölümü yönünden makul süreyi geçirdikten sonra 2011 yılında dava açtığı, tapu iptali ve tescil davası yönünden ise davacının, çekişmeli 128 ada 2 ve 3 parsel sayılı taşınmazları dava konusu ettiği kısmında kadastro tespitinden önce 20 yıllık zilyetliğinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Hükmü davacı vekili temyiz etmiş, Kapatılan 16. Hukuk Dairesince 05.10.2020 tarih, 2017/1187 Esas, 2020/4004 sayılı karar ile hüküm ilamda yazılı nedenlerle bozulmuştur.

Bozma sonrası dosya kendisine gelen yerel mahkeme (Bayat Asliye Hukuk Mahkemesi) 26/04/2021 tarihinde düzenlenen tensip tutanağında,

"1- Tensip tutanağı (Bozma) tebliği ve diğer tebligatlar için yeterli gider avansı bulunmadığı anlaşıldığından HMK. 120/2 uyarınca eksik kalan 855,50 TL gider avansını yatırması için iki haftalık kesin süre verilmesine, verilen kesin süre içerisinde gider avansının yatırılmaması halinde HMK 114/1-g maddesi uyarınca davanın usulden reddedileceğinin ihtarına, (ihtaratın iş bu zaptın tebliğiyle yapılmış sayılmasına),

2- Eksik gider avansı yatırıldığında taraflara duruşma günü ve saatinin tebliğine,

3- Bozma kararına uyulup uyulmama konusunun duruşmada dikkate alınmasına, yargılamanın 15/06/2021 günü saat 10:30'a bırakılmasına" tensiben karar verildiği, bu karar ve tutanağın davacı vekiline 04/05/2021 tarihinde tebliğ edildiği, iki haftalık süre geçmesine rağmen belirtilen gider avansının yatırılmadığı gerekçesiyle dosyanın mahkemece resen ele alınarak 27/05/2021 tarihinde davanın HMK 114/1-g maddesi uyarınca usulden reddine karar verildiği görülmüştür.

Gider avansı; her türlü tebligat ve posta ücretleri, keşif giderleri, bilirkişi ve tanık ücretleri gibi giderler için davacıdan alınan meblağı ifade etmektedir.

Bilindiği gibi, 01/10/2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı HMK'nın 114/1-g maddesinde gider avansı dava şartı olarak belirlenmiş, 120/2 maddesinde gider avansının yeterli olmadığının anlaşılması halinde tamamlanması için süre verileceği, 324. maddesinde ise delil ikamesi için gereken avansın yatırılmaması halinde o delilin ikamesinden vazgeçilmiş sayılacağı belirtilmiştir. Ayrıca; davaların kısa zamanda sonuçlandırılması, adaletin bir an önce tecellisi için taraflarca veya mahkemelerce yapılması gereken bir kısım adli işlemler sürelere bağlanmıştır. Bu sürelerin bazılarını kanun bizzat belirlerken bir kısmını işin özelliğine, tarafların durumlarına göre belirlemesi için hakime bırakmıştır. HMK'nın 90. maddesine göre kanuni süreler açıkca belirtilen ayrıcalıklar dışında kesindir. Hakim, tayin ettiği süreyi henüz dolmadan azaltıp çoğaltılacağı gibi, süre geçtikten sonra tarafın isteği üzerine yeni bir süre tanıma yoluna da gidebilir. Bu takdirde verilen ikinci süre kesindir. Ancak, hakim kendi belirlediği sürenin kesin olduğuna da karar verebilir. Kesin sürenin tayin edilmesi halinde, karşı taraf yararına usuli kazanılmış hak doğuracağıda kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, ister kanun, isterse hakim tarafından tayin edilmiş olsun kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak yoktur.

Böylece kesin sürenin kaçırılması o delile veya hakka dayanmamak gibi ağır sonuçları birlikte getirmekte, bazen davanın kaybedilmesine dahi neden olmaktadır. Bu itibarla geciken adaletin de bir adaletsizlik olduğu düşüncesinden hareketle, davaların yok yere uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere düzenlenen kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.

Hakim tarafından belirlenen sürenin kesin süre olarak nitelendirilebilmesi için bir takım unsurların bir arada yer alması gerekmektedir. HMK'nın 94. maddesi "Hakim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Bu takdirde hakim, tayin ettiği kesin süreye konu olan işlemi hiç bir duraksamaya yer vermeyecek şekilde açıklar ve süreye uyulmamasının, hukuki sonuçlarını açıkça tutanağa geçirerek ihtar eder..." şeklinde düzenlenmiştir. Buna göre hakim tarafından verilen sürenin kesin süre olarak nitelendirilebilmesi ve kesin sürenin sonuçlarını doğurabilmesi için;

-Süreye ilişkin kararın açık ve anlaşılır olması gerekmektedir. Hakimin verdiği kesin süreye ilişkin kararın, ilgilisi tarafından kolaylıkla anlaşılabilecek derecede açık ve anlaşılır olması gerekir.

-Kararda yapılacak işlerin belirtilmiş olması ve belirtilen işlemin gerekli olması gerekmektedir. Hangi işlemin yapılması için kesin süre verildiğinin açıkca yazılmış olması gereklidir. Usul ekonomisi ilkesinin ve adil yargılama hakkının ihlal edilmemesi için yapılması istenen işlemin yargılamanın seyri için tamamlanması zorunlu bir usul işlemi olması gerekmektedir.

-Kesin sürede yapılması istenen işlemin, ilgilisi tarafından bizzat yapılabilir olması ve verilen sürenin bu işlemin yapılması için yeterli olması gerekmektedir. Belirtilen işlemin yapılması için ilgilinin o işlemi yapma yetkisi olmalıdır.

-Son ve en önemli husus ise, kararda kesin süreye uyulmamasının sonuçlarının açıklanması gerekmektedir. Bu sonuçlar detaylıca açıklanmalı ve tutanağa geçirilerek ihtarat yapılmış olmalıdır. Duruşma tutanaklarında yazılan "kesin süre verildi (ihtarat yapıldı)" ibaresi HMK 94. madde ile aranan ihtarat şartını taşımadığından kesin sürenin sonuçlarını doğurmayacaktır. Avukatla temsil halinde taraf vekilinin Kanunu bildiğinden bahisle ihtarak yapılmaması kabul edilemez.

Somut olayda; 26/04/2021 tarihli tensip tutanağında "eksik kalan 855,50 TL gider avansının yatırılması için iki haftalık kesin süre verilmesine" ilişkin kurulan ara kararın yukarıda açıklanan ilke ve usule uygun olmadığı anlaşıldığından hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

Ayrıca; HUMK'nun 429. maddesi hükmüne göre, Yargıtay bozma kararı üzerine hakim, tarafların duruşmaya davet edip dinlendikten sonra, bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir. 26/04/2021 tarihli tensip tutanağında, duruşmanın 15/06/2021 günü saat 10:30'a bırakıldığı ancak, dosya duruşmadan önce 27/05/2021 tarihinde resen ele alınarak davanın HMK 114/1-g maddesi uyarınca usulden reddine karar verilmiş ise de, mahkemece Yasanın amir hükmü gereği duruşma günü belirlenerek Yargıtay'ın bozma ilamına yönelik ara kararı verilmeden evrak üzerinden inceleme yapılarak davanın reddine karar verilmesi de doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle de bozulması gerekmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan         Üye                Üye                    Üye                Üye
H. ONAT       S. TÜRE        A. S. ERKUŞ      M. EROL       B. ŞEN