KİŞİSEL HAKLARIN DEVRİNİN ALACAĞIN TEMLİKİ HÜKÜMLERİ GEREĞİNCE YAZILI OLARAK YAPILMASI YETERLİDİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


30 Ara
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

Esas No        : 2022/(14)7-5
Karar No       : 2023/848

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                :
 Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                          : 07.05.2014
SAYISI                          : 2014/71 E., 2014/243 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 25.11.2013 tarihli ve
                                        2013/10894 Esas, 2013/14535 Karar sayılı BOZMA kararı

1. Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi

4. Davacı vekili; müvekkili ve davalının S.S. M.K.S. Sitesi Yapı Kooperatifinin üyesi olduklarını, 14.04.1991 tarihinde gerçekleşen kura çekimi sonucunda müvekkiline Muğla Merkez Karabağlar Mahallesi Ova Sokağında bulunan 68/2 pafta, 728 ada, 84 parsel 11. Blok, 10 numaralı işyerinin, davalıya ise aynı yer 68/2 pafta, 731 ada, 88 parsel 14. Blok, 18 numaralı işyerinin isabet ettiğini, taraflarca bu iki işyerinin trampa edilmesine karar verildiğini ve trampa konusunda Muğla 2. Noterliğince 10.07.1992 tarihli ve 10078 yevmiye numaralı sözleşmenin düzenlendiğini, bu sözleşme gereğince işyerlerinin fiilen trampa edildiğini ve tapuda müvekkiline ait işyerinin davalı tarafından, tapuda davalıya ait işyerinin de müvekkili tarafından hâlen kullanıldığını, ancak müvekkilinin fiili ve gerçek durumun resmîleştirilmesi adına sözleşmeyi tapu dairesinde de uygulanmasına yönelik isteminin davalı tarafça reddedildiğini, oysa tarafların edimlerini tam ve eksiksiz yerine getirmelerine ve trampa sözleşmesinin geçen süre zarfında hiçbir sıkıntı yaşanmaksızın uygulanmasına rağmen davalı tarafın şekil eksikliğinden bahsederek tescile yanaşmamasının hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunu, nitekim Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 30.09.1988 tarihli ve 1987/2 Esas , 1988/2 Karar sayılı içtihadı birleştirme kararında da edimlerin karşılıklı ve eksiksiz yerine getirilmesi durumunda şekil eksikliğini ileri sürmenin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğunun kabul edildiğini ileri sürerek Muğla 2. Noterliğinin 10.07.1992 tarihli ve 10078 yevmiye numaralı trampa sözleşmesinin ifasına, davalının mülkiyetinde bulunan Muğla Merkez Karabağlar Mahallesi Ova Sokağı 68/2 pafta 731 ada 88 parsel 14. Blok 18 numaralı işyerinin tapu kaydının iptal edilerek müvekkili adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı

5. Davalı vekili; müvekkili aleyhine açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, zira tapulu taşınmazların haricen mülkiyetinin edinilmesinin mümkün olmadığını, davacı tarafın bu durumu bilmesine rağmen kötüniyetli olarak eldeki davayı açtığını, ayrıca aradan geçen süre göz önüne alındığında talebin zamanaşımına uğradığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı

6. Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 20.03.2013 tarihli ve 2011/947 Esas, 2013/236 Karar sayılı kararı ile; taraflar arasında kurada kendilerine isabet eden işyerlerinin trampa edilmesi konusunda Muğla 2. Noterliğinin 10.07.1992 tarihli ve 10078 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde noter sözleşmesi akdettikleri, yapılan sözleşme gereğince davalıya ait 18 numaralı işyerinin davacının zilyetliğine, davacıya ait 10 numaralı işyerinin ise davalının zilyetliğine bırakıldığı, ancak bugüne kadar tapuda devir ve intikallerin yapılmadığı, taraflar arasındaki trampa sözleşmesi tapuda yapılmamış olsa da sözleşmeye konu taşınmazların dava tarihine kadar davacı ve davalı tarafından sözleşmeye uygun şekilde tasarruf edilmesinden sonra şekil eksikliğinin ileri sürülmesi hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğu ve bu durumun kanun tarafından himaye edilmesinin mümkün olmadığı, öte yandan davaya konu taşınmaza dava tarihine kadar davacının zilyet olması ve tasarrufunda bulundurması nedeni ile artık sözleşmenin zamanaşımına uğradığından bahsedilemeyeceği, dolayısıyla davacının resmi şekilde yapılmayan trampa sözleşmesi gereğince dava tarihine kadar yaklaşık yirmi yıl süre ile zilyet ve tasarrufunda bulundurduğu davaya konu taşınmazın davalı adına olan tapusunun iptali ile kendi adına tapuya kayıt ve tescilini istemekte haklı olduğu gerekçesiyle davacının trampa sözleşmesi gereğince kendi edimi olan Muğla Merkez Karabağlar Mahallesindeki 728 ada, 84 parsel sayılı taşınmaz üzerinde kurulu bulunan 10 numaralı bağımsız bölümün tapusunu davalıya tapuda devretmesinden sonra birlikte ifa kuralı gereğince Muğla Merkez Karabağlar Mahallesinde bulunan 731 ada 88 parsel sayılı taşınmaz üzerinde kurulu bulunan 18 numaralı bağımsız bölümün tapusunun iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 25.11.2013 tarihli ve 2013/10894 Esas, 2013/14535 Karar sayılı kararı ile; “… Burada öncelikle, trampa aktinin hukuki niteliği üzerinde durulması gerekecektir. Trampa, kelime anlamı olarak bir malın bir başka malla değiştirilmesi demektir. Borçlar Kanununun 232. maddesi hükmüne göre, trampada satım hükümleri uygulanır. Trampa konusu taşınmaz tapuda kayıtlı bir taşınmaz ise Borçlar Kanununun 213. maddesi gereğince trampanın resmi senede bağlanarak yapılması zorunludur. Aksi takdirde, trampaya değer tanıma olanağı yoktur. Dolayısıyla, dava konusu taşınmazların karşılıklı trampası resmi biçim koşuluna uyularak yapılmadığından geçersizdir.

Somut olayda; taraflar arasında yapılmış resmi bir sözleşme mevcut olmadığından, trampa aktine dayanarak davalının maliki olduğu 18 bağımsız bölüm numaralı dükkanın davacı adına tescili talep edilemez.

Mahkemece, değinilen bu husus gözetilerek davanın reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı

9. Muğla 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 07.05.2014 tarihli ve 2014/71 Esas, 2014/243 Karar sayılı kararı ile önceki gerekçeyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi

10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; S.S. M.K.S. Sitesi Yapı Kooperatifinin üyesi olan tarafların ferdi mülkiyete geçilmesinden önce kura sonucu kendilerine isabet eden işyerlerinin trampa edilmesi konusunda Muğla 2. Noterliğinin 10.07.1992 tarihli ve 10078 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde noter sözleşmesi akdedilmesi ve sözleşme gereğince tarafların edimlerini yerine getirmiş olması karşısında trampa sözleşmesinin resmi şekilde yapılmamış olması nedeniyle davanın reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun (1163 sayılı Kanun) 1 inci maddesinde kooperatif; “Tüzel kişiliği haiz olmak üzere ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve özellikle meslek ve geçimlerine ait ihtiyaçlarını karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla gerçek ve kamu tüzel kişileri ile özel idareler, belediyeler, köyler, cemiyetler ve dernekler tarafından kurulan değişir ortaklı ve değişir sermayeli teşekküller” olarak tanımlanmıştır. Buna göre kooperatiflerin esas amacı, kooperatif üyelerinin bazı ekonomik çıkarlarının karşılıklı yardım, dayanışma ve yararlandırma yolu ile gözetilmesi ve geliştirilmesidir.

13. Özellikle belirli gelir grubuna mensup bulunan insanların konut veya işyeri edinme gibi ihtiyaçlarına tek başlarına çabalayarak ulaşabilmeleri çoğu zaman mümkün olmamaktadır. Bu ihtiyacı karşılamak üzere 1163 sayılı Kanun kapsamında yapı kooperatifleri kurulmaktadır. Yapı kooperatiflerinin amacı da ortakların belirli ekonomik yararlarını, karşılıklı yardım dayanışma ve iyi niyet kuralları içerisinde sağlama ve konutu veya işyeri bulunmayan ortaklara bir konut veya işyeri yapmaktan ibarettir.

14. Kooperatif tarafından yaptırılan ve inşası süresince mülkiyeti kooperatif tüzel kişiliğine ait bulunan konut veya işyerlerinin inşasının tamamlanmasının ardından mülkiyetinin kooperatif ortaklarına aktarılarak her bir ortağın kendisine düşen konut veya işyerinin mülkiyetini kazanması ferdileşme (ferdi mülkiyete geçiş) olarak adlandırılmaktadır. Başka bir deyişle ferdileşme, tapu kütüğünde kooperatif adına kayıtlı bulunan taşınmazın (konut veya işyerinin) mülkiyetinin, ortaklara devredilerek tapusunun verilmesini ifade etmektedir.

15. Öte yandan ferdileşme, yapı kooperatifleri bakımından ayrıca bir dağılma sebebi teşkil etmektedir. 1163 sayılı Kanun’un 81/2 maddesi gereğince yapı kooperatifleri, ana sözleşmede gösterilen işlerin tamamlanması ve ferdi mülkiyete geçilip konutların ve/veya işyerlerinin ortaklar adına tescil edilmesiyle amacına ulaşmış sayılır ve dağılır; ancak tescil işleminden sonra usulüne uygun şekilde ana sözleşme değişikliği yapılarak kooperatifin amacının değiştirilmesi hâlinde dağılmaya ilişkin hüküm uygulanmaz. Buna göre yapı kooperatiflerinde ferdileşme aynı zamanda kooperatifin tasfiye sürecine girerek tüzel kişiliğinin sona ermesine yol açmaktadır.

16. Ferdileşme öncesinde konut veya işyerlerinin tamamlanması ve bedellerinin tespit edilmesinin ardından her bir konutun hangi ortağa ait olacağının belirlenmesi gerekir. 1163 sayılı Kanun’da konut veya işyerlerinin ortaklara hangi kurallara göre dağıtılacağı hususunda özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Uygulamada ise konut veya işyerlerinin dağıtımı, kooperatif ana sözleşmesinde belirtilmek şartıyla, ortakların veya temsilcilerinin katılımıyla noter huzurunda yapılacak bir kura çekimi sonucunda ya da konut veya işyerlerinin değişik tip ve gruplar hâlinde yapılması söz konusu ise ortakların tercihlerine göre yapılmaktadır.

17. Konut veya işyerlerinin kura ya da tercih esasına göre ortaklara dağıtılması hususu ile bu bağımsız bölümlerin mülkiyetinin tapu sicilinde ortakların üzerine devri hususu farklı konulardır. Kuraların çekilmesi ferdileşmenin (ferdi mülkiyete geçilmesinin) bir aşaması olmakla birlikte bu hâliyle tek başına ferdi mülkiyete geçilmesi anlamına gelmemektedir. Başka bir deyişle her ne kadar kura çekilmiş olsa da kura da çıkan konut veya işyeri üzerinde ortak bakımından bir ayni hak doğmuş değildir; ortak sadece söz konusu konut veya işyerinin mülkiyetinin devrini kooperatiften talep etme hakkına sahip olmaktadır. Dolayısıyla kura çekilse dâhi konut veya işyerleri üzerinde kooperatif tüzel kişiliğinin mülkiyet hakkı devam etmekte olup kooperatif ortağının kura sonucu elde ettiği hak, ayni bir hak değil kurada çıkan konut veya işyerinin kendisine devrini talep etmeye yarayan kişisel bir haktır ve kooperatif tüzel kişiliğine karşı ileri sürülebilecektir. Ayrıca kooperatif ortağının kura sonucu elde ettiği bu kişisel hakkın ortaklar arasında trampa edilmesi de mümkün olup bu durumda taraflar bu kişisel haklarını birbirlerine karşı da ileri sürebileceklerdir.

18. Trampa sözleşmesi (mal değişim sözleşmesi), somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (818 sayılı Kanun) 232 nci maddesinde; “Beyi hükümleri trampada da tatbik olunur. Şöyleki trampa edenlerden her biri, itasını taahhüt ettiği şeye nazaran bayi ve kendisine verilmesi taahhüt olunan şeye göre müşteri hükmünde tutulur.” şeklinde ifade edilmiştir. Buna göre trampa sözleşmesi, belli veya belli edilebilir bir eşya veya hakkın mülkiyetini, bir başka belli veya belli edilebilir bir eşya veya hakkın mülkiyeti ile değiştirme borcu doğuran bir sözleşmedir. Trampa sözleşmesi rızaî bir sözleşme olup tarafların karşılıklı rızasının konusunu mal veya hakkın karşılıklı olarak değiştirilmesi oluşturur.

19. Trampa sözleşmesi takasa benzemekte ise de özünde başlı başına kendine özgü hukuksal bir işleme dayanmaktadır. Mal veya hakkın, mal veya hakla değiştirilmesi şeklinde tanımlanabilecek trampa sözleşmesinde, her bir tarafın sözleşmesiyle yerine getirmeyi üstlendiği edim, karşı tarafın kendisine eda edeceği edimin karşılığını oluşturmaktadır.

20. Trampa sözleşmesinde, taraflardan birinin vermeyi üstlendiği bir mala ya da hakka karşılık, öteki taraf da başka bir mal ya da hak vermeyi üstlenmektedir. Tarafların edimleri karşılıklı değiştirildiğinden, burada "tam iki tarafa borç yükleyen sözleşme" çeşitlerinden biri vardır. Gerçekten trampa sözleşmesinde haklar da, misli eşya ve tedavül kabiliyeti olmayan para da trampaya konu teşkil eder. Trampa sözleşmesinde mübadele ilişkisi içinde olan karşılıklı edimlerden her ikisi de paradan başka bir şeydir. Bu sebeple trampa sözleşmesinde taraflardan her ikisi de, satım sözleşmesindeki terimlerle ifade edilmek gerekirse hem satıcı hem de alıcı durumundadır; sözleşmenin kendisine yüklediği şeyin teslimi ve mülkiyetini geçirmeyi borçlanma açısından satıcı, kendisine teslim ve mülkiyetinin geçirilmesi gereken şey açısından alıcı durumunda olunmaktadır.

21. Trampa sözleşmesi bir borçlar hukuku sözleşmesi olduğundan, sözleşmelerin şekli ve konusuyla ilgili her hukuki konu ve ihtilafta Borçlar Kanunu’nun genel hükümleri uygulanır. Tapu kütüğünde kayıtlı olmayan taşınmaz malların trampasında resmî şekil şartı aranmaz ise de trampa edilen mallardan en az biri tapu kütüğüne kayıtlı taşınmaz mal olduğu takdirde, sözleşmenin resmî şekilde yapılması gerekir. Taşınmaz mal trampasına ilişkin resmî senedin, Tapu Kanunu’nun 26 ncı maddesine uygun olarak tapu memuru tarafından düzenlenmesi şarttır; aksi takdirde yapılan sözleşme 818 sayılı Kanun’un 11 inci maddesi gereğince geçersizdir.

22. Trampa sözleşmesinin konusunun taşınır olması ve söz konusu taşınırlarla ilgili kanunda özel bir hüküm olmaması hâlinde trampa sözleşmesi şekle tâbi değildir. Kişisel hakların trampa edilmesinde ise 818 sayılı Kanun’un 162 vd. maddeleri ile düzenlenen alacağın temlikine ilişkin hükümler gözetildiğinde trampa sözleşmesinin yazılı yapılması yeterlidir.

23. Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; tarafların S.S. M.K.S. Sitesi Yapı Kooperatifinin üyesi oldukları, 14.04.1991 tarihinde gerçekleşen kura çekimi sonucunda davacıya Muğla Merkez Karabağlar Mahallesi Ova Sokağında bulunan 68/2 pafta, 728 ada, 84 parsel 11. Blok, 10 numaralı işyerinin, davalıya ise aynı yer 68/2 pafta, 731 ada, 88 parsel 14. Blok, 18 numaralı işyerinin isabet ettiği, taraflarca bu iki işyerinin Muğla 2. Noterliğinin 10.07.1992 tarihli ve 10078 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde sözleşme ile trampa edildiği, bu iki işyerinin kura ve sözleşme tarihi itibariyle ferdi mülkiyete geçirilmediği, taraflarca trampa sözleşmesi sonrasında işyerlerinin sözleşme gereğince fiilen kullanılmaya başlandığı, 18 numaralı işyerinin tapuya 19.04.1994 tarihinde, 10 numaralı işyerinin tapuya 07.09.1994 tarihinde tescil edildiği anlaşılmaktadır.

24. Yukarıda da belirtildiği üzere taraflar ferdileşme öncesinde 14.04.1991 tarihinde gerçekleşen kura çekimi ile S.S. M.K.S. Sitesi Yapı Kooperatifine karşı ileri sürebilecekleri bir kişisel hak elde etmişlerdir. Bu kişisel hakların ise ferdileşme öncesinde 10.07.1992 tarihli noterde düzenlenen sözleşme ile trampa edildiği ve işyerlerinin trampa sözleşmesi gereğince kullanılmaya başlandığı dosya kapsamı ile sabittir.

25. Dolayısıyla kişisel hakların devrinde alacağın temliki hükümleri gereğince yazılı yapılması yeterli olduğundan ve taraflar edimlerini yerine getirdiğinden taraflar arasında noterde düzenleme şeklinde yapılan 10.07.1992 tarihli trampa sözleşmesi geçerlidir. Bu itibarla davacının bu sözleşme gereğince kişisel hakkını akidine karşı ileri sürmesi ve bu kişisel hakkına dayanarak tapu iptal ve tescil talebinde bulunması mümkündür.

26. Hâl böyle olunca, mahkemece davanın kabulüne dair direnme kararı sonuç itibariyle yerinde olup direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçeyle onanması gerekmiştir.

27. Öte yandan dava tarihi “05.12.2011” olmasına karşın karar başlığında “21.02.2014” olarak yazıldığı görülmüş olmakla birlikte bu husus maddi hata olarak değerlendirilmiş ve esasa etkili görülmediğinden işaret edilmekle yetinilmiştir.

IV. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçeyle ONANMASINA,

Aşağıda dökümü yazılı (6.415,06 TL) harcın temyiz edenden alınmasına,

6217 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440 ıncı maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

20.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.