KOOPERATİFİN DAVALI ÜÇÜNCÜ KİŞİYE YAPTIĞI FERDİLEŞTİRMEYE İLİŞKİN TASARRUFUN İPTALİ İLE İCRA TAKİBİYLE SINIRLI OLMAK HACİZ VE SATIŞ YETKİSİ VERİLMELİDİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


15 Ock
2024

Yazdır

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2023/2933
Karar No      : 2023/4434

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                                 : 10.11.2022
SAYISI                                 : 2022/209 E., 2022/368 K.

Taraflar arasında görülen tasarrufun iptali davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı vekili ve davalı Kooperatif ve Cihangir İ. vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:     

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı yüklenici müvekkili ile davalıların da üyesi olduğu borçlu S.S. Y.Ç. Konut Yapı Kooperatifi arasında düzenlenen inşaat (eser) sözleşmesinden kaynaklanan kesin hesap alacağının tahsili amacıyla Ankara Asliye 13. Ticaret Mahkemesinin 2011/348 esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, davacı yüklenicinin iş sahibi kooperatiften 162.873,85 TL iş bedeli ve 140,36 TL teminat konusu alacağının bulunduğunun saptandığını ve müvekkilinin alacaklı olduğunun kesinleştiğini, mahkeme kararının Ankara 15. İcra Müdürlüğü'nün 2012/5221 sayılı dosyası ile takibe konulduğunu, borçlunun adresinde yapılan hacizde alacağa ve ferilere yeter miktarda haczi kabil mal bulunmadığını, borçlu kooperatifin yargılama devam ederken adına kayıtlı olan dava konusu taşınmazdaki daireleri mal kaçırmak amacıyla kooperatif üyesi ve yönetim kurulunda görev alan ve kooperatifin arsa payları dışında mal varlığı olmadığını bilen diğer davalı 3. kişilere devrettiğini, İİK'nm 278 ve 280. maddeleri gereğince tasarrufun iptali koşullarının oluştuğunu belirterek, davalılar arasındaki devir işlemlerinin mal kaçırma amacına yönelik olması nedeniyle davalı kooperatif ile diğer davalılar arasında taşınmazların devrine yönelik tasarruflarının ÎÎK'nın 277, 278 ve 280. maddeleri gereğince iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde; ortada muaccel hale gelmiş bir alacak bulunmadığını, borç ve borcun ödenmeyeceğine dair geçerli bir şüphe olması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 13.07.2016 tarihli ve 2013/297 Esas, 2016/361 Karar sayılı kararı ile; alacağın tasarruf tarihinden önce kesinleşmemiş olması, 02.08.2012 tarihinde düzenlenen haciz tutanağının da tapu kayıtları ve ferdileştirme işlemleri nazara alındığında aciz vesikası hükmünde olmadığı ve davalıların 3. şahıs olmadıkları, uyuşmazlık öncesinden başlamak üzere kooperatifin doğal üyesi ve hak sahipleri oldukları, davalıların herhangi bir mal kaçırma kasıtlarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 02.12.2019 tarihli ve 2017/1342 Esas, 2019/11395 Karar sayılı ilamı ile;

"... 1- Dava İİK.nun 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali isteğine ilişkindir. ÎÎK.nun 284. maddesine göre tasarrufun iptali davalarının tasarruf tarihinden itibaren 5 yıllık süre içinde açılması öngörülmüştür. Söz konusu süre hak düşürücü süre olup, mahkemece resen nazara alınması gerekir. Somut olayda, davalılar Nesrin Ç., Adnan T., Cenan ve Şükran S. ve Lütfiye E.'e dava konusu taşınmazlar ferdileşme yolu ile 22/04/2008 tarihinde tescil edilmiş olup, dava 03/07/2013 tarihinde açılmıştır. Bu durumda mahkemece sözü edilen davalılar yönünden davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar vermek gerekirken; alacağın tasarruf tarihinden önce kesinleşmemiş olması, 02.08.2012 tarihinde düzenlenen haciz tutanağının da tapu kayıtları ve ferdileştirme işlemleri nazara alındığında aciz vesikası hükmünde olmadığı ve davalıların 3. şahıs olmadıkları, uyuşmazlık öncesinden başlamak üzere kooperatifin doğal üyesi ve hak sahipleri oldukları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi doğru değil ise de; sonuç itibarı ile davanın reddine dair verilen karar isabetli olup, bu yanılgının giderilmesi yargılamanın tekrarını gerektirir nitelikte görülmemiştir.

2- Davalı Cihangir İ.'e devredilen taşınmaz yönünden yapılan incelemede;

İİK'nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarının dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (ÎÎK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise ÎÎK.nun 278, 279 ve 280.maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle IİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza ÎÎK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.

Somut olayda, davalı Cihangir İ.'e devredilen taşınmaz yönünden mahkemece; alacağın tasarruf tarihinden önce kesinleşmemiş olması, 02.08.2012 tarihinde düzenlenen haciz tutanağının da tapu kayıtları ve ferdileştirme işlemleri nazara alındığında aciz vesikası hükmünde olmadığı ve davalıların 3. şahıs olmadıkları, uyuşmazlık öncesinden başlamak üzere kooperatifin doğal üyesi ve hak sahipleri oldukları, davalıların herhangi bir mal kaçırma kasıtlarının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.

Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının 16/12/1996 tarihli sözleşmeden doğduğu, borçlu hakkındaki takibin kesinleştiği, alacağın gerçek olduğu, 31/07/2012 ve 02/08/2012 tarihlerinde düzenlenen haciz tutanaklarında kooperatifin haczi kabil malvarlığının bulunmadığını belirten haciz tutanaklarının İİK'nun 105. maddesi anlamında aciz belgesi niteliğinde olduğu, her ne kadar kooperatife ait haciz konulan dairelerin varlığı belirtilmişse de yapılan cebri satışların ihalenin feshi davasıyla feshedildiği, iptali istenen tasarrufun ise (davalı Cihangir îren'e devredilen taşınmaz yönünden) takip konusu alacaktan sonra 28/07/2008 tarihinde yapıldığı ve davanın beş yıllık hakdüşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından dava ön koşulları gerçekleşmiştir. Davalı 3. kişi Cihangir İ.; davalı borçlu kooperatifin üyesi olup borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olduğu anlaşıldığından eldeki davanın ÎİK'nin 280/1 madde gereğince kabulü ile dava konusu tasarrufun(davalı Cihangir Îren'e devredilen taşınmaz yönünden) davacının alacak ve fer'ileriyle iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırıdır." gerekçesi ile karar kısmen bozularak dosya kararı veren Mahkemeye gönderilmiştir.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; ÎÎK.nun 284. maddesine göre tasarrufun iptali davalarının tasarruf tarihinden itibaren 5 yıllık süre içinde açılması öngörüldüğünden, somut olayda, davalılar Nesrin Ç., Adnan T., Cenan ve Şükran S. ve Lütfiye E.'e dava konusu taşınmazlar ferdileşme yolu ile 22.04.2008 tarihinde tescil edilmiş olup, dava 03.07.2013 tarihinde açıldığından, anılan davalılar yönünden davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine, davalı kooperatif üyesi Cihangir İ.'e tapuda devirlerin yapıldığının sabit olması, taşınmazın satışının davalı Cihangir kooperatifin üyesi olup borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olması nedeniyle davalı Cihangir İ. yönünden davanın kabulü ile, davalı Cihangir İ.'e devredilen taşınmaz olan Ankara ili Yenimahalle ilçesi Dodurga mahallesinde kain 66 ada 1 parselde bulunan 5. Blok 2. Kat 6 no'lu bağımsız bölümün davalıya satışına ilişkin tasarrufun davacının Ankara 15. İcra müdürlüğünün 2012/5221 esas sayılı dosyasındaki takibe konu asıl alacak ve ferilerine yetecek miktarda iptaline karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı Kooperatif ve Cihangir İ. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili temyiz dilekçesinde; tasarrufun İptali davası borçlu ile ilişkiye giren 3. Kişi Cihangir İ. yönünden kabul edildiği halde asıl borçlu S.S. Y.Ç. Konut Yapı Kooperatifi yönünden hak düşürücü süre yönünden reddinin usul ve yasaya aykırı olup davanın davalı S.S. Y.Ç. Konut Yapı Kooperatifi yönünden de kabulü ile Kooperatifin de yargılama giderleri, vekalet ücreti ve harçlardan davalı Cihangir İ. ile birlikte sorumlu tutulması gerektiğini, Tapu Sicil Müdürlüğü bilgilerine göre dava konusu taşınmazın Yenimahalle ilçesi sınırları içerisinde iken Çankaya İlçesi sınırlarına geçmiş olduğundan kararda Yenimahalle tapusunun belirtilmesinin hatalı olduğunu, Cihangir dışındaki davalılar yönünden dava hak düşürücü süre yönünden reddedildiği ve bu davalılara isabet eden ve reddedilen bir alacak olmadığı halde sanki takip konusu alacağın kısmen kabul kısmen reddedilmiş gibi karar verilmesinin yanlış olduğunu, Cihangir İ. dışındaki davalılar Nesrin Ç., Adnan T., Cenan ve Şükran S. ve Lütfiye E.'e yönünden dava esastan değil de dava ön şartı olan hak düşürücü süre yönünden reddedildiğinden maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, davanın genel muvazaa hükümlerine göre değerlendirilmesi ve davanın hak düşürücü süreye tabi olmadığının kabulü gerektiğini belirterek mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı Kooperatif ve Cihangir İ. vekili temyiz dilekçesinde; bozmadan önceki kararın kısmen onanarak, kısmen kesinleştiğini, davalı Kooperatifin tasarrufun iptaline konu taşınmazlarının 22.04.2008 tarihinde 8035 yevmiye numaralı ferdileşmeye ilişkin tescil istem belgesi ile ferdileştirildiğini ve ortada muaccel hale gelmiş bir alacak bulunmadan, kooperatifte ferdileşmeye gidildiğini ve taşınmazların hak sahiplerine devrinin yapıldığını, davalı Cihangir'in kooperatifin üyesi olarak kooperatifin tüm nizalı konularını bilebilecek durumda olmadığını, tapu devrinin 28.07.2008 tarihinde yapılmış olmasının, ferdileştirme işlemlerinde sıranın kendisine bu tarihte gelmesi sebebiyle olduğunu belirterek mahkeme kararının bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 277 ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı, davalı 3. kişi Cihangir İ.'in; davalı borçlu kooperatifin üyesi olup borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olduğu anlaşılmakla; davalı Kooperatif ve Cihangir İ. vekilinin tüm, davacı vekilinin değerlendirme bölümünün (4) numaralı bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2. Mahkemenin, Yargıtay'ın bozma kararına uyması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak durumu oluşabilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme, kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla; kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. "Usuli kazanılmış hak" kavramı ise, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istikrar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ve öğretide kabul görmüş usul hukukunun vazgeçilmez ana temellerinden olup bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve uyulması zorunlu olan hakkı ifade eder.

Mahkemece verilen davanın reddine ilişkin ilk kararın; davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine davalılar Nesrin Ç., Adnan T., Cenan ve Şükran S. ve Lütfiye E.'e davalı kooperatif tarafından ferdileşme yoluyla devredilen taşınmazlar yönünden verilen karar Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 02.12.2019 tarihli ve 2017/1342 Esas, 2019/11395 Karar sayılı ilamı ile onanmış olup, daha sonra davacı vekili tarafından karar düzeltme yoluna başvurulması üzerine de karar düzeltme talebinin reddi ile kesinleşmiştir. Bu durumda mahkemece belirtilen davalılar lehine usuli kazanılmış hak oluştuğunun göz önüne alınarak karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere yeniden karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

3. Davacının tasarrufun iptali davalarındaki amacı, yaptığı icra takibi nedeniyle alacağını tahsil edebilmek için yapılan taşınmaz devrine ilişkin tasarrufun kendisi yönünden geçersizliğini sağlamak olup, davacının bu hakkı ayni değil şahsi sonuç doğurur. Davada tasarrufun iptali sebeplerinin olması halinde dava konusu taşınmaz üzerinde haciz ve satış yetkisine karar verilmesi gerekir. Bu durumda mahkemece dava konusu taşınmaz üzerinde kooperatif tarafından davalı 3. kişi Cihangir İ.'e yapılan ferdileştirmeye ilişkin tasarrufun iptali ile davacı alacaklıya icra takibine konu alacak ve fer'ileri ile sınırlı olmak üzere haciz ve satış yetkisi verilmesine karar verilmesi gerekirken kararda yalnızca tasarrufun iptaline karar verilmesi doğru değildir.

4. İİK 282. madde kapsamında borçlu ile lehine tasarrufta bulunulan davalı arasında zorunlu dava arkadaşlığı vardır. Eldeki somut olayda, haklarındaki dava kabul edilen davalı borçlu kooperatif ile 3. kişi Cihangir İ. arasında zorunlu dava arkadaşlığı bulunmaktadır. Bu halde yargılama giderleri ve vekalet ücretine hükmedilirken davalı borçlu kooperatif ile 3. kişi Cihangir İ.'in müşterek müteselsil sorumluluğuna karar verilmesi gerekirken yalnızca davalı Cihangir İ. aleyhine hükmedilmesi de doğru görülmemiştir.

5. Dava konusu edilen taşınmazın Yenimahalle İlçesinden, Çankaya İlçesine taşınmasına rağmen, hükümde Yenimahalle olarak yazıldığı belirtilmişse de, bu husus mahallinde düzeltilebilir maddi hata olarak değerlendirilmiş ve bozma nedeni yapılmamıştır.

VI. KARAR

1. Değerlendirme bölümünün (1) numaralı bendinde açıklanan nedenlerle, davalı Kooperatif ve Cihangir İ. vekilinin tüm, davacı vekilinin değerlendirme bölümünün (4) numaralı bendinin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının REDDİNE,

2. Değerlendirme bölümünün (2) ve (3) numaralı bendinde açıklanan sebeplerle res'en, (4) numaralı bendinde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan mahkeme kararının BOZULMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz eden davalılar S.S. Y.Ç. Konut Yapı Kooperatifi ve Cihangir İ.'e yükletilmesine,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacıya iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

27.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan                     Üye                Üye                       Üye                      Üye
Kadri Özerdoğan     Ali Çolak       Hüseyin Tuztaş    Yunus Yılmaz     Ömer Faruk Aydıner