MİRASIN GERÇEK REDDİNE İLİŞKİN BAŞVURU İTİRAZIN İPTALİ DAVASI AÇILMADAN ÖNCE GERÇEKLEŞTİĞİNDEN YARGILAMA GİDERLERİNDEN DAVACI ALACAKLI SORUMLUDUR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


02 Haz
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

Esas No        : 2022/11-527
Karar No       : 2023/31

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                :
 İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ                          : 14.10.2021
SAYISI                          : 2021/186 E., 2021/880 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 07.12.2020 tarihli ve 2020/2707 Esas,
                                        2020/5708 Karar sayılı BOZMA kararı

Taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili; dava dışı Nobel Kağıt San. ve Dış. Tic. Ltd. Şti. ile müvekkili arasında genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmesi imzalandığını, sözleşmeyi Mesude Y. ve Mustafa Naci Y.'ın müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladıklarını, bunun üzerine borçlu şirkete kredi kullandırıldığını, ancak bu kredinin geri ödemelerinin borçlular tarafından yapılmadığını, bu aşamada kefillerden Mustafa Naci Y.'ın vefat ettiğini, Zeytinburnu 3. Noterliğinin 27.09.2016 tarihli ve 12.45 yevmiye sayılı işlemi ile Mustafa Naci Y. hakkında mirasçılık belgesi E Seher Y., Esma Nur Y. ve Mesude Y.'ın mirasçı olarak atanmasına karar verildiğini, ödemelerin aksaması üzerine hesap kat edilerek borçlu şirkete ihtarname keşide edilerek borcun ödenmesinin talep edildiğini, ödeme yapılmaması üzerine borçlu şirket ve Mesude Y. hakkında İstanbul 10. İcra Müdürlüğünün 2016/6.57 Esas sayılı dosyasında ipotekli taşınmaz ile ilgili olarak ipotek limiti olan 750.000,00 TL ile sınırlı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatıldığını, Mustafa Naci Y.'ın mirasçıları olan Seher Y., Esma Nur Y. ve Mesude Y. hakkında tüm alacak tutarı için İstanbul 2. İcra Müdürlüğünün 2016/37.90 Esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, davalıların icra takibine haksız itiraz ederek takibin durdurulduğunu ileri sürerek, yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, davalıların alacağın %20’si oranında icra inkâr tazminatına mahkûmiyetine karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili; müvekkillerinin mirasın reddi davaları devam ederken davacı tarafça icra takibi başlatıldığını, muris Mustafa Naci Y.'ın tüm mirasçıları tarafından reddi miras kararı verilmesi için yasal süre içinde yargı yollarına başvurularak mirasın ret edildiğini ve bu kararların kesinleştiğini, dolayısıyla İstanbul 2. İcra Müdürlüğünün 2016/37.90 Esas sayılı dosyasında davalı müvekkillerinin icra takibinde taraf sıfatlarının bulunmadığını, icra takibine de bu nedenle itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, itiraz üzerinde davacının bu davayı açmış olduğunu, açıklanan nedenlerle açılan davanın haksız ve kötüniyetli olduğunu belirterek davanın reddini savunmuş, alacağın %20'si oranında kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 01.03.2018 tarihli ve 2017/64 Esas, 2018/266 Karar sayılı kararı ile; dava konusu icra takibinin davacı tarafça 30.11.2016 tarihinde başlatıldığı, takibe karşı itirazın davalı tarafça 09.12.2016 tarihinde yapıldığı, eldeki davanın 19.01.2017 tarihinde açıldığı, İstanbul Anadolu 9. Sulh Hukuk Mahkemesinin 02.02.2017 tarihli ve 2016/888 Esas, 2017/54 Karar sayılı kararı ile Mustafa Naci Y. mirasçısı Mesude Y. tarafından mirasın reddedildiği, İstanbul Anadolu 20. Sulh Hukuk Mahkemesinin 21.09.2017 tarihli ve 2016/701 Esas, 2017/95 Karar sayılı kararı ile Mustafa Naci Y. mirasçıları Seher Y. ve Esmanur Y. tarafından mirasın reddedildiği, Mustafa Naci Y. mirasçıları davalıların borçtan sorumlu olmadıkları gerekçesiyle davanın reddine, tespit edilen takip, itiraz ve dava tarihi dikkate alındığında davacı alacaklının itiraz sebebine göre mirasın gerçek reddi davası sonucunu beklemesi gerekirken, mirasın reddi davasının içeriği itibariyle beyana tabi olduğunu bilebilecek durumdayken dava açmakta haksız olduğu kabul edilerek yargılama giderlerinden sorumlu tutulmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 24.01.2019 tarihli ve 2018/665 Esas, 2019/92 Karar sayılı kararı ile; davalı takip borçlularının TMK’nın 606 ncı maddesindeki üç aylık süre içinde mirası reddettiklerine ilişkin sözlü veya yazılı beyanda bulundukları, davalı borçluların kredi kefili olan Mustafa Naci Y.'ın mirasının aktif ve pasifinden sorumlu olmayacakları, davacı davayı açarken davalının mirası reddettiğini bilerek bu davayı açmış olduğu, dava açıldığı an itibariyle redde mahkûm olup, davanın açıldıktan sonra konusuz kalmasının söz konusu olmadığı, davacı vekilinin, davanın konusuz kaldığı ve vekâlet ücreti ile yargılama giderinin davalılar üzerine bırakılması yönünde karar verilmesi gerekeceğine ilişkin istinaf başvuru nedenlerinin yerinde olmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; “… Dava, genel kredi sözleşmesine mirasçılık sıfatından dolayı kefillikten kaynaklanan sorumluluğa ilişkindir. Davaya esas icra takibi 30.11.2016 tarihinde başlatılmış olup, itiraz üzerine 19.01.2017 tarihinde itirazın iptali davası açılmıştır. Davalıların mirasın reddine ilişkin açmış oldukları davalardan biri 21.09.2017 tarihinde, diğeri 02.02.2017 tarihinde karara bağlanmıştır. Bu durumda itirazın iptali dava tarihi itibariyle mirasın reddi olgusunun gerçekleşmediği, dava açıldıktan sonra mirasın reddi davalarının hükme bağlandığı gözetilerek konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulup, yargılama giderlerine de bu çerçevede hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış,…” gerekçesiyle karar oy çokluğuyla bozulmuş, bozma nedenine göre davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten mirasın gerçek reddinde, mirasçıların mirası kayıtsız şartsız reddettiğine ilişkin sözlü veya yazılı beyanlarının bozucu yenilik doğurucu hak niteliğinde olduğu, sulh hâkimi tarafından tutanakla tespit edilmekle hukuki sonuç doğuracağı, böyle bir davada sulh hâkiminin görevinin reddin süresinde olup olmadığı ve reddedenin mirasçılık sıfatı bulunup bulunmadığını incelemek, süre koşulu ile mirasçılık sıfatının gerçekleşmesi hâlinde ise, TMK'nın 609 uncu maddesi uyarınca red beyanını tespit ve tescil etmekten ibaret olduğu gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Direnme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; henüz doğmamış, ileride doğması muhtemel bir hukuki sonuca istinaden müvekkil bankadan kendisine tebliğ edilen borçluların ödeme emrine itiraz dilekçesine karşı itirazın iptali davasını açmayarak, mirasın reddine ilişkin davanın sonuçlanmasını beklemesinin her açıdan hukuka aykırı olduğunu; müvekkil bankanın yüksek tutarlı alacağına ulaşamadığı gibi kefilin mirasçılarına da yüksek tutarlı vekâlet ücreti-yargılama giderini ödemesi hâlinde, önemli ölçüde hukuk ve hakkaniyete aykırı işlem gerçekleşeceğini; davanın devamı sırasında dava konusu ile ilgili davacının talep sonucunun gerçekleşmesi hâlinde davanın konusuz kalması yönünde karar verilmesi gerekirken, davanın reddi yönünde karar verilmiş olmasının hukuk mantığı ile örtüşmediğini; mirasın reddi davalarına bu dava devam ederken karar verilmiş olup, dava alacağa ilişkin inceleme yapılamadan konusuz kaldığından, yargılama gideri ile vekâlet ücretinden müvekkilinin sorumlu tutulmaması gerektiğini ileri sürerek hükmün bozulmasını istemiştir.

C. Uyuşmazlık

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalılara karşı icra takibinin 30.11.2016 tarihinde başlatıldığı, itiraz üzerine 19.01.2017 tarihinde itirazın iptali davası açıldığı, davalıların mirasın reddine ilişkin davalarını işbu davadan önce açtıkları, ancak bu davalardan birinin 21.09.2017 tarihinde, diğerinin ise 02.02.2017 tarihinde karara bağlandığı (başka bir deyişle eldeki dava açıldıktan sonra mirasın reddi davalarının hükme bağlandığı) gözetildiğinde, itirazın iptali davasının açıldığı tarih itibariyle mirasın reddinin gerçekleştiğinin kabul edilip edilemeyeceği, buradan varılacak sonuca göre konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına şeklinde hüküm kurulup, yargılama giderlerine bu çerçevede hükmedilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe

1. İlgili Hukuk

1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK):

Esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri

MADDE 331- (1) Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder.

(2) Görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmesi hâlinde, yargılama giderlerine o mahkeme hükmeder. Görevsizlik veya yetkisizlik kararından sonra davaya bir başka mahkemede devam edilmemiş ise talep üzerine davanın açıldığı mahkeme dosya üzerinden bu durumu tespit ile davacıyı yargılama giderlerini ödemeye mahkûm eder.

(3) Davanın açılmamış sayılmasına karar verilen hâllerde yargılama giderleri davacıya yükletilir.

Yargılama giderlerine hükmedilmesi

MADDE 332- (1) Yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedilir.

(2) Yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümü hüküm altında gösterilir.

(3) Hükümden sonraki yargılama giderlerini hangi tarafın ödeyeceği, miktarı ve dökümü ile bu giderlerin hangi tarafa yükletileceği, mahkemece ilamın altına yazılır.

2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu (TMK):

B. Ret

I. Ret beyanı

1. Ret hakkı

Madde 605-Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler.

Ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.

2. Süre

a. Genel olarak

Madde 606- Miras, üç ay içinde reddolunabilir.

Bu süre, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe mirasbırakanın ölümünü öğrendikleri; vasiyetname ile atanmış mirasçılar için mirasbırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar.

4. Reddin şekli

Madde 609- Mirasın reddi, mirasçılar tarafından sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla yapılır.

Reddin kayıtsız ve şartsız olması gerekir.

Sulh hâkimi, sözlü veya yazılı ret beyanını bir tutanakla tespit eder.

Süresi içinde yapılmış olan ret beyanı, mirasın açıldığı yerin sulh mahkemesince özel kütüğüne yazılır ve reddeden mirasçı isterse kendisine reddi gösteren bir belge verilir.

Tutanağın ve kütüğün nasıl tutulacağı tüzükle düzenlenir.

4. Reddin şekli

Madde 609- Mirasın reddi, mirasçılar tarafından sulh mahkemesine sözlü veya yazılı beyanla yapılır.

Reddin kayıtsız ve şartsız olması gerekir.

Sulh hâkimi, sözlü veya yazılı ret beyanını bir tutanakla tespit eder.

Süresi içinde yapılmış olan ret beyanı, mirasın açıldığı yerin sulh mahkemesince özel kütüğüne yazılır ve reddeden mirasçı isterse kendisine reddi gösteren bir belge verilir.

Tutanağın ve kütüğün nasıl tutulacağı tüzükle düzenlenir.

2. Değerlendirme

1. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle “yargılama giderleri” ve “vekâlet ücreti” kavramlarına değinilmesinde yarar vardır.

2. Genel olarak yargılama giderleri, bir davanın açılması, uyuşmazlığın esasını çözmeye yönelik belli bazı işlemlerin yapılması ve sonuçlandırılması için ödenmesi gereken paradır.

3. Yargılama giderlerinin kapsamını düzenleyen HMK'nın 323 üncü [1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) m. 423] maddesinde; celse, karar ve ilâm harçları; dava nedeniyle yapılan tebliğ ve posta giderleri; dosya ve sair evrak giderleri; geçici hukuki koruma tedbirleri ve protesto, ihbar, ihtarname ve vekâletname düzenlemesine ilişkin giderler; keşif giderleri; tanık ve bilirkişiye ödenen ücret ve giderler; resmî dairelerden alınan belgeler için ödenen harç, vergi, ücret ve sair giderler; vekil ile takip edilmeyen davalarda tarafların hazır bulundukları günlere ait gündelik, seyahat ve konaklama giderlerine karşılık hâkimin takdir edeceği miktar; vekili bulunduğu hâlde mahkemece bizzat dinlenmek, isticvap edilmek veya yemin etmek üzere çağrılan taraf için takdir edilecek gündelik, yol ve konaklama giderleri; vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücreti (ğ bendi); yargılama sırasında yapılan diğer giderler şeklinde sıralanmıştır.

4. 29.05.1957 tarihli ve 1957/4 Esas 1957/16 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da açıklandığı üzere, yargılama giderleri hakkında karar verilmesi için tarafların dilekçe veya savunmalarında yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmelerine gerek yoktur. Mahkeme, istem olmasa bile yargılama giderlerine, her iki taraf için olmak üzere, kendiliğinden (resen) hükmetmeli ve hangi tarafın yargılama giderlerini ödemekle yükümlü olacağını kararında açıkça göstermelidir.

5. Davada yargılama giderleri davanın taraflarına yükletilebilir. Davanın tarafları dışında üçüncü bir kişiye yargılama giderlerinin yüklenmesi istisnalar dışında söz konusu olmaz.

6. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun “Yargılama giderlerinden sorumluluk” başlıklı 326 ncı maddesinde ise;

“(1) Kanunda yazılı hâller dışında, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir.

(2) Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme, yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır.

(3) Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir” hükmüne yer verilmiştir.

7. Yukarıda belirtilen düzenleme uyarınca, yargılama giderleri kural olarak, davada haksız çıkan yani aleyhine hüküm verilen tarafa yükletilir (HUMK md. 417, HMK md. 326).

8. Bu yargılama giderleri hem davayı kazanan tarafça daha önce peşin olarak ödenen hem de dava sonunda ödenmesi gereken harç ve masraflar ile yargılama gideri olan vekâlet ücretidir.

9. Vekâlet ücreti de bir yargılama gideridir (HUMK md. 423/6, HMK md. 323/ğ). Davada haklı çıkan taraf kendisini vekil ile temsil ettirmiş ise vekâlet ücreti diğer yargılama giderleri gibi haksız çıkan taraftan alınarak haklı çıkan tarafa verilir.

10. Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, dava açıldıktan sonra ortaya çıkan bir olgu nedeniyle artık dava konusu edilen talep hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesine gerek ya da neden kalmıyorsa, burada davanın konusuz kalmasından söz edilebilir.

11. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun “Esastan sonuçlanmayan davada yargılama gideri” başlıklı 331 inci maddesinin birinci fıkrasıyla “Davanın konusuz kalması sebebiyle davanın esası hakkında bir karar verilmesine gerek bulunmayan hâllerde, hâkim, davanın açıldığı tarihteki tarafların haklılık durumuna göre yargılama giderlerini takdir ve hükmeder” hükmü düzenleme altına alınmıştır.

12. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun "Yargılama Giderlerine Hükmedilmesi" başlıklı 332 nci maddesinde ise; yargılama giderlerine, mahkemece resen hükmedileceği; yargılama gideri, tutarı, hangi tarafa ve hangi oranda yükletildiği ve dökümünün hüküm altında gösterileceği; hükümden sonraki yargılama giderlerini hangi tarafın ödeyeceği, miktarı ve dökümü ile bu giderlerin hangi tarafa yükletileceğinin, mahkemece ilâmın altına yazılacağı, düzenlenmiştir. Davanın konusuz kalması hâlinde davalının yargılama giderinden sorumlu tutulmaması için yeter ve zorunlu tek şart davanın açılmasına sebebiyet verilmemesidir.

13. Bu noktada, TMK'nın 605 vd. maddelerinde düzenlenen mirasın gerçek reddine değinmekte yarar vardır.

14. Ret beyanı, bozucu yenilik doğuran beyan olarak yetkili sulh mahkemesine sözlü veya yazılı olarak yapıldığı andan itibaren hüküm ve sonuçlarını doğurur. Beyan, mahkeme tarafından tutanağa geçirilmemiş ya da özel kütüğe kaydedilmemiş olsa da, ret beyanı geçerliliğini korur.

15. Başka bir deyişle, ret beyanı varması gerekli tek taraflı irade açıklamasıdır. Geçerliliği, ne sulh mahkemesinin ne de diğer mirasçıların veya tereke alacaklılarının kabulüne bağlıdır (Fikret Eren, İpek Yücer Aktürk, Türk Miras Hukuku, İkinci Baskı, Ankara 2019, s. 521).

16. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; eldeki dava genel kredi sözleşmesine mirasçılık sıfatından dolayı kefillikten kaynaklanan sorumluluğa ilişkin olup, İlk Derece Mahkemesince muris Mustafa Naci Y. mirasçıları davalıların borçtan sorumlu olmadıkları gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

17. Somut olayda; davalı mirasçılara karşı icra takibinin 30.11.2016 tarihinde başlatıldığı, itiraz dilekçelerinde mirasın reddi isteminde bulunduklarını belirttikleri, itiraz üzerine icra takibinin durduğu, 19.01.2017 tarihinde itirazın iptali davası açıldığı, davalıların mirasın reddine ilişkin açmış oldukları davaların işbu davadan önce açıldıkları, ancak bu davalardan birinin 21.09.2017 tarihinde, diğerinin ise 02.02.2017 tarihinde karara bağlandığı anlaşılmaktadır.

18. Ret beyanı, bozucu yenilik doğuran beyan olarak TMK'nın 609 uncu maddesi gereğince yetkili sulh mahkemesine sözlü veya yazılı olarak yapıldığı andan itibaren hüküm ve sonuçlarını doğuracaktır. Bu nedenle mahkemenin karar sonucunun beklenilmesine gerek yoktur. Zira mahkeme tarafından tutanağa geçirilmemiş ya da özel kütüğe kaydedilmemiş olsa da, ret beyanı geçerliliğini koruyacaktır. Davacı banka eldeki davayı açmakta haksız olup, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilip, yargılama giderlerinden davacı tarafın sorumlu tutulması isabetlidir.

19. Önemle vurgulamak gerekir ki; davalılar haklarında yapılan icra takibine itirazlarında mirasın reddi istemine ilişkin sulh mahkemesinden talepte bulunduklarını da bildirmişlerdir. O hâlde davacı taraf davayı açarken, davalının mirası reddettiğini bilerek bu davayı açmıştır. Dava, açıldığı an itibariyle reddi gereken bir dava olup, davanın açıldıktan sonra konusuz kalması da söz konusu değildir. Bu sebeple davacı vekilinin davanın konusuz kaldığı ve vekâlet ücreti ile yargılama giderinin davalılar üzerine bırakılması yönünde karar verilmesi gerekeceğine ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir.

20. Hâl böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince verilen karar açıklanan gerekçelerle onanmalıdır.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının yukarıda açıklanan gerekçe ile ONANMASINA,

Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

08.02.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.