MUACCELİYET İHTARI HİÇ GÖNDERİLMEMİŞ İSE İİK 16/2 HÜKMÜ GEREĞİNCE SÜRESİZ ŞİKAYET SÖZ KONUSU OLACAKTIR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


24 Eki
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2022/9921
Karar No      : 2023/2707

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 05.07.2022
SAYISI                                 : 2021/3171 - 2022/2238

Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki davacı/borçlu vekili tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi Ayşe Karakoç Karaibrahim tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:

Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

İpoteğin paraya çevrilmesi yolu ile başlatılan ilamlı icra takibine karşı borçlunun icra mahkemesine başvurusunda; sair şikayet ve itirazları ile birlikte, hesap kat ihtarı tebligatlarının usulsüz olduğunu ileri sürerek takibin iptalini talep ettiği, mahkemece; davacıya gönderilen hesap kat ihtarının tebliğ edildiği, süresinde itiraz edilmediğinden ihtarnamenin kesinleşmiş sayılacağı, davacının ödeme iddiasını ispat edemediği, bilirkişi raporu doğrultusunda faizin yerinde olduğu, kredi limitinin aşılmadığını belirterek davanın reddine karar verildiği, davacı-borçlu tarafından İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 150/ı maddesinde; “Borçlu cari hesap veya kısa, orta, uzun vadeli kredi şeklinde işleyen nakdi veya gayrinakdi bir krediyi kullandıran tarafın ibraz ettiği ipotek akit tablosu, kayıtsız ve şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva etmese dahi, krediyi kullandıran taraf, krediyi kullanan tarafa ait cari hesabın kesilmesine veya kısa, orta, uzun vadeli kredi hesabının muaccel kılınmasına ilişkin hesap özetinin veya gayrinakdi kredinin ödenmiş olması nedeniyle tazmin talebinin veya borcun ödenmesine ilişkin ihtarın noter aracılığıyla krediyi kullanan tarafa, kredi sözleşmesinde yazılı ya da ipotek akit tablosunda belirtilen adrese gönderilmek suretiyle tebliğ edildiğini veya 68/b maddesi gereğince tebliğ edilmiş sayıldığını gösteren noterden tasdikli bir sureti icra müdürüne ibraz ederse, icra müdürü 149. madde uyarınca işlem yapar.” hükmüne yer verilmiştir.

İİK'nın 149. maddesi; "icra müdürü ibraz edilen akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını ihtiva ettiği ve alacağın muaccel olduğunu anlarsa borçluya ve taşınmaz üçüncü bir şahıs tarafından rehnedilmiş veya taşınmazın mülkiyeti üçüncü şahsa geçmişse ayrıca bunlara birer icra emri gönderir." hükmünü düzenlemektedir.

Yöntemine uygun hesap kat ihtarı tebliğ edilmediği iddiasının sübutu halinde borçlu hakkında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla icra emri göndermek suretiyle takip yapılması mümkün değildir.

7201 sayılı Kanun'un 12. maddesi gereğince, hükmi şahıslara tebliğ, selahiyetli mümessillerine bunlar birden ziyade ise, yalnız birine yapılır.

Aynı Kanun'un 13. maddesinde ise, hükmi şahıslar namına, kendilerine tebliğ yapılacak kimseler herhangi bir sebeple mutad iş saatlerinde iş yerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine yapılır, düzenlemesine yer verilmiştir.

Tebligat Tüzüğü'nün 18. maddesinde; “Yukarıki madde mucibince tebliğ yapılacak kimseler herhangi bir sebeple mutat iş saatlerinde işyerinde bulunmadıkları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir halde oldukları takdirde tebliğ, hükmi şahsın o yerdeki memur veya müstahdemlerinden birine yapılır. Şu kadar ki, kendisine tebliğ yapılacak memur veya müstahdemin, hükmi şahsın yerdeki teşkilatı veya personeli içinde vazife itibariyle tebligatın muhatabı olan hükmi şahsın mümessilinden sonra gelen bir kimse veya evrak müdürü gibi esasen bu kabil işlerle tavzif edilmiş bir şahıs olması lazımdır. Bunların da bulunmadığı tebliğ mazbatasında tesbit edildiği takdirde tebligat, o yerdeki diğer bir memur veya müstahdeme yapılır.” şeklinde düzenleme ile muhatap adına tebligat yapılabilecek yetkilililerin bulunmadığının tebliğ belgesine yazılmasının zorunlu olduğu açıklanmaktadır.

Muacceliyet ihtarı tebliğ işlemi usulsüz ise İİK'nın 16/1. maddesi gereğince bu husus öğrenme tarihinden itibaren 7 gün içinde şikayet konusu yapılabilecek olup, şayet muacceliyet ihtarı hiç gönderilmemiş ise İİK'nın 16/2. maddesi gereğince süresiz şikayet söz konusu olacaktır (Dairemizin 28.12.2022 T. ve 2022/12090 E., 2022/14189 K. sayılı ilamı).

Somut olayda, borçlu K.K. Kongre Merkezi Tur. Seyahat İnş. San. ve Tic. A.Ş.’ye çıkarılan hesap kat ihtarlarının “tebliğ evrakı adreste şirket yetkilisi dışarıda/iş takibinde olduğundan daimi çalışanı Osman Kolcu Ali(güvenlik) imzasına tebliğ edildi.” şerhi ile 18.11.2015 tarihinde tebliğ edildiği ancak tebligat mazbatasında Tebligat Kanunu'nun 12. ve 13. maddeleri ile Tebligat Tüzüğü'nün 18. maddesine uyulmadığından tebliğ işlemi usulsüz olup, borçlu tarafından bu husus en geç icra emri tebliğ tarihi olan 15.08.2019 tarihinde öğrenilmiş olduğundan, icra mahkemesine yapılan 21.08.2019 tarihli şikayetin süresinde olduğunun kabulü gerekir.

Bu durumda, şikayetçi borçluya usulüne uygun tebliğ edilmiş ihtarname bulunmadığından, davalı/alacaklı banka tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile ilamlı icra takibine geçilmesi ve borçluya İİK'nın 150/ı maddesine göre icra emri gönderilmesi mümkün değildir. Alacaklı banka tarafından, kayıtsız şartsız para borcu ikrarını içermeyen limit ipoteğine dayalı olarak borçluya usulüne uygun ihtarname tebliği sağlanmadan, borçlu aleyhine ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamlı takip yapılamaz ve borçluya örnek 6 icra emri gönderilemez ise de, ipotek akit tablosunun kayıtsız şartsız bir para borcu ikrarını içermemesi, alacaklı tarafından ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla ilamsız takip yapılmasına engel değildir.

O halde mahkemece, yukarıda yazılı gerekçelerle davanın kısmen kabulü ile icra emrinin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın tümden reddine hükmolunması isabetsiz olup, Bölge Adliye Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ : Şikayet eden/borçlunun temyiz isteminin kısmen kabulü ile yukarıda yazılı nedenlerle İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesinin 05.07.2022 tarih ve 2021/3171 E., 2022/2238 K. sayılı kararının, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK'nn 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK'nın 373/1. maddesi uyarınca KALDIRILMASINA ve İstanbul 18. İcra Hukuk Mahkemesinin 16.06.2021 tarih ve 2019/849 E., 2021/979 K. sayılı kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 24.04.2023 gününde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan               Üye                      Üye                   Üye                  Üye 
A. TUNCAL          N. ŞİMŞEK         M. ÇAMUR        M. T. UYAR       A. AYAN