MUHTIRA İÇERİĞİNDE İHTAR EDİLMESİNE RAĞMEN TEMYİZ HARÇ VE MASRAFLARININ POSTA HAVALESİYLE GÖNDERİLMESİ YASAYA UYMAMAKTADIR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


25 Mar
2022

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2017/4-1467
KARAR NO   : 2021/1653

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              :
 Kars 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                        : 08/10/2015 (EK KARAR TARİHİ: 15/07/2016)
NUMARASI                : 2015/158 - 2015/540
DAVACI                      : A.S. vekili Av. A.B.
DAVALI                      : K. Şeker Fabrikası Müdürlüğü vekili Av. S.Ö.
İHBAR OLUNAN       : M. İnşaat Tem. Gıda San. Tic. Ltd. Şti.

1. Taraflar arasındaki “maddi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Kars 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar, davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:  

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin köyde yaşadığını ve geçimini çiftçilikle sağladığını, 31.10.2011 tarihinde müvekkiline ait Simental ırkı gebe ineğin köyün arazisinde otlarken davalı tarafından uygunsuz yere bırakılan şeker pancarı ve posa atıklarını yemesi sonucu öldüğünü, hayvanının ölmesinden dolayı ekonomik sıkıntıya düştüğünü ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 3.000 TL maddi tazminatın 31.10.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, bilirkişi raporundan sonra da 24.09.2013 tarihli makbuzla tamamlama harcı yatırarak maddi tazminat talebini 8.820 TL'ye yükseltmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili cevap dilekçesinde; 2011 - 2012 dönemi içinde fabrikada biriken şeker pancarı atıklarını toplama ve Kars Belediyesi çöplüğüne nakletme işinin dava dışı M. İnşaat Tem. Gıda San. Tic. Ltd. Şti.’ye ihale edildiğini, ihale şartnamesinin 30. maddesi gereğince şartname gereklerine uygun davranılmaması hâlinde oluşacak zarar ve ziyandan yüklenici firmanın sorumlu olacağının kararlaştırıldığını, dava konusu olayda bir zarar var ise husumetin yüklenici firmaya yöneltilmesi gerektiğini, müvekkilinin davada taraf sıfatı bulunmadığı gibi dava konusu olayda müvekkiline atfı kabil bir kusurun da bulunmadığını, davacıya ait ineğin fabrika atığından dolayı öldüğünün belli olmadığını, belirtilen zarar miktarını kabul etmediklerini belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

6. Kars 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.10.2013 tarihli ve 2012/85 E., 2013/606 K. sayılı kararı ile; şeker fabrikası atıklarının hayvanların kolayca ulaşabileceği yerlere gelişi güzel bırakıldığı, davacıya ait ineğin davalı şeker fabrikasına ait atıkları yemesi sonucu öldüğü, dolayısıyla olayda davalının kusurlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 5.000 TL hayvanın ölüm tarihindeki değeri, 1820 TL süt geliri ve hayvanın gebe olması sebebi ile doğacak zarar olan 2.000 TL olmak üzere toplam 8.820 TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 25.11.2014 tarihli ve 2014/848 E.,2014/15920 K. sayılı kararı ile;

“... Dava haksız fiil nedeni ile uğranılan zararın tahsili isteği ile 818 sayılı BK 41.(TBK. 49) maddesine dayanılarak açılmıştır. 818 sayılı BK 41.(TBK. 49) maddesinde ifade edilen zarar mal varlığında meydana gelen bir azalmayı ifade eder. Bu eksilme malvarlığının zarar verici eylemin işlenmesi sonucu içine düştüğü durumla bu eylem olmasa idi mal varlığının bulunacak olduğu durum arasındaki farktan ibarettir. Tazminatın amacı bu farkın giderilmesine yöneliktir. Fail o fiilin uygun illiyet rabıtasından doğmayan sonuçlarından sorumlu tutulamaz. Bu anlamda süt verimi ineğin ekonomik değeri içinde bulunmaktadır. Ölen ineğin ve doğacak buzağının bedeline olay tarihinden faizi ile birlikte hükmedildiğine göre ayrıca süt gelirinden mahrum kalındığı esası benimsenerek bunlar ile haksız fiil arasında ancak mantıki bir illiyetin mevcut olduğu, gerçek bir sebep - sonuç bağının bulunmadığı düşünülmeden bu kalem isteğin hüküm altına alınması bozmayı gerektirmiştir...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. Kars 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2015/158 E., 2015/540 K. sayılı kararı ile önceki gerekçe tekrar edilmek ve genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalının eylemi ile davacıya ait ineğin ölümü arasında, davalının davacının mahrum kaldığı süt gelirinden sorumlu olmasını gerektirecek şekilde uygun illiyet bağının mevcut olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre davalının mahrum kalınan süt gelirine ilişkin zarar kaleminden sorumlu tutulup tutulmayacağı noktasında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN

12. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce; direnme kararının davalı vekili tarafından 03.12.2015 tarihinde temyiz edilmesi üzerine mahkemece temyiz harç ve masraflarının mahkeme veznesine yatırılması için muhtıra düzenlendiği ve 15.12.2015 tarihinde davalıya tebliğ edildiği, muhtıra içeriğine “aşağıda miktarı belirtilen posta giderinin (ve eksik harcın) ve vekil olduğunaza dair vekalatnamenizi işlem muhtırasının tebliğ tarihinden itibaren yedi günlük kesin süre içinde mahkeme veznesine yatırılması, aksi halde temyiz isteminden vazgeçme sayılacağına karar verileceği ihtar olunur” şeklinde meşruhat yazıldığı, davalı vekilinin temyiz harç ve masraflarını süresi içinde mahkeme veznesine yatırmaması üzerine mahkemece bir haftalık kesin süre içerisinde temyiz harç ve masraflarının yatırılmadığı gerekçesiyle 15.07.2016 tarihli ek karar ile temyiz isteminin reddine karar verildiği, davalı vekilinin temyiz harç ve giderlerini süresi içerisinde posta havalesi yoluyla yatırdığını iddia ettiği ancak dosya kapsamında yer alan 17.12.2015 tarihli acele posta servis belgesinin içeriğinin belli olmadığı olayda; muhtırada temyiz harç ve masraflarının mahkeme veznesine yatırılması gerektiği ihtar edilmesine rağmen posta havalesi yoluyla gönderilmesinin kabul edilip edilmeyeceği, buradan varılacak sonuca göre mahkemece verilen ek kararın kaldırılarak, esasa yönelik temyiz incelemesinin yapılıp yapılamayacağı hususları ön sorun olarak tartışılmıştır.

IV. GEREKÇE

13. Uyuşmazlığın çözümü açısından öncelikle konuyla ilgili yasal düzenlemelerin incelenmesinde yarar vardır.

14. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) geçici 3. maddesi;

“(1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.

(2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. (Ek cümle: 1/7/2016-6723/34 md.) Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.

(3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.” hükmünü içermekle birlikte, 28.07.2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 47. maddesi ile geçici 3. maddenin 2. fıkrasındaki “454” ibaresi “444” şeklinde değiştirilmiştir.

15. Açıklanan düzenlemeye göre, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilmiş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki 427 ila 444. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı anlaşılmaktadır.

16. 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 5236 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki 434. maddesinin 3. fıkrasında ise temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamının ödeneceği, bunların eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa kararı veren hâkim veya mahkeme başkanı tarafından verilecek yedi günlük kesin süre içinde tamamlanması gerektiği, aksi hâlde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususunun temyiz edene yazılı olarak bildirileceği, verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verileceği düzenlenmiştir.

17. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi gereğince uygulanması gereken HUMK’nın 434. maddesi ile ilgili 25.01.1985 tarihli ve 1984/5 E., 1985/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, temyiz isteği dilekçenin temyiz defterine kaydedildiği tarihte yapılmış sayılır ve temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamı ödenir. Temyiz harç ve giderlerinin eksik ödenmiş veya hiç ödenmemiş olduğunun sonradan anlaşılmış bulunması hâlinde, kararı veren hâkim tarafından yedi günlük kesin süre tanınarak, bu süre içerisinde tamamlanması veya ödenmesi, aksi hâlde temyizden vazgeçmiş sayılacağı temyiz edene yöntemince ve yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verir. 05.01.1949 tarihli ve 1944/32 E., 1949/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince bu konuda karar verme yetkisi de Yargıtaya değil, mahkemeye aittir.

18. Somut olayda, direnme kararını temyiz eden davalı vekiline mahkemece 03.12.2015 tarihli muhtıra ile temyiz harç ve giderlerini mahkeme veznesine yatırması için bir haftalık kesin süre verilmiş, muhtıra davalı vekiline 15.12.2015 tarihinde tebliğ edilmiştir. Temyiz harç ve giderlerinin yatırılmaması üzerine de 15.07.2016 tarihli ek karar ile davalı vekilinin temyiz talebinin reddine karar verilmiş, ek karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

19. Dosya içerisinde ve UYAP sisteminde temyiz harç ve giderlerinin mahkeme veznesine yatırıldığına dair kayıt bulunmadığı anlaşılmıştır.

20. Öte yandan; 03.12.2015 tarihli muhtıra içeriğinde paranın mahkeme veznesine yatırılması gerektiği ihtar edilmesine rağmen posta havalesi yoluyla gönderilmesi usul ve yasaya uygun olmadığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir.

21. Yapılan bu açıklamalara göre, usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılan mahkemenin 15.07.2016 tarihli ek kararının onanması gerekmiştir.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davalı vekilinin ek karara yönelik temyiz itirazlarının reddi ile mahkemece verilen temyiz talebinin reddine dair 15.07.2016 tarihli ek kararın ONANMASINA,

Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/III-1. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09.12.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.

 

AYNI YÖNDE KARAR:

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2018/4-34
KARAR NO   : 2022/329

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              :
 Karacabey 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                        : 11/12/2013 (Ek Karar Tarihi 11/08/2014)
NUMARASI                : 2013/385 - 2013/530
DAVACI                      : S.G. vekili Av. M.Ç.
DAVALILAR               : 1- A.İ.Ö. vekili Av. E.A.
                                      2- Ergo Sigorta A.Ş. 3- M.T.

1. Taraflar arasındaki “maddi ve manevi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Karacabey 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, davalı Ali İhsan Ö. tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı Ali İhsan Ö. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin 20.06.2007 tarihinde, maliki olduğu 16 TL 9.6 plakalı kamyon ile Bursa-Balıkesir istikametinde seyir hâlinde iken davalı sürücü Murat T.'ın yönetimindeki 34 R.Z 54 plakalı çekici ile 54 YE 4.9 plakalı römorkun arkadan çarpması sonucunda aracının ağır hasar gördüğünü ve yaralandığını, müvekkiline ait aracın kaskolu olması sebebiyle sigorta şirketi tarafından aracın yapıldığını ancak araçta değer kaybının meydana geldiğini, bu bedelin ödenmemesi üzerine davalılardan tahsilini talep ettiklerini, tamirat süresince aracın kullanılamadığını ve bu yönüyle de gelir kaybına uğradıklarını, müvekkilinin kaza sonucunda uzuv kaybına uğradığını, tedavi ve operasyonlar sonrası Bağ-Kur tarafından karşılanan masraflar haricinde 1.685 TL masrafının olduğunu, müvekkilinin uzun süre çalışamadığını ve sonrasında ücretli şoför olarak çalışmaya başladığını, ayak parmağını kaybetmesi ve mesleğini yapamaması sebebiyle derin üzüntü duyduğunu, tedavi sırasında sağ ayağının enfeksiyon kaptığını ve ayağını kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kaldığını ileri sürerek 10.000TL manevi tazminat ile fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000 TL maddi tazminatın davalılardan (sigorta şirketinin poliçe limiti ile sınırlı olmak kaydıyla) müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 24.01.2012 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 12.373,94 TL’ye yükseltmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı E.İ. Sigorta A.Ş vekili cevap dilekçesinde; müvekkili şirketin poliçe teminatı ile sınırlı olarak sorumlu olduğunu, davacı tarafın tedavi masrafları ile ilgili olarak davadan önce müvekkiline müracaat etmediğini, müvekkilinin söz konusu masrafları ödemek istediğini ancak davacının ibranameyi imzalamaktan imtina ettiği için kendisine ödeme yapılmadığını, müvekkilinin temerrüde düşmediği gibi davanın da açılmasına sebebiyet vermediğini, gerçek zararları karşılamak ile yükümlü olduğunu, kalan taleplerin sigorta teminatı dışında kaldığını, dava dilekçesi ekindeki belgeler ile davacıya ait tedavi belgelerinin müvekkiline gönderilmediğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

6. Davalı Ali İhsan Ö. cevap dilekçesinde; kazaya karıştığı belirtilen 34 RVZ 54 plakalı aracın trafik kaydının kendi adına tescilli olmasına rağmen 22.03.2005 tarihli kira sözleşmesi ile dava dışı Kadir Şimşek isimli şahsa kiraladığını, bu nedenle işletenlik sıfatının ortadan kalktığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

7. Davalı Murat T. usulüne uygun tebligata rağmen davaya cevap vermemiştir.

Mahkeme Kararı:

8. Karacabey 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.05.2012 tarihli ve 2008/50 E., 2012/334 K. sayılı kararı ile; davalı Murat T. yönetimindeki 34 R.Z 54 plakalı çekici ile 54 YE 4.9 plakalı römorkun 20.06.2007 tarihinde Bursa-Balıkesir istikametinde seyir hâlinde iken davacıya ait 16 TL 9.6 plakalı kamyona arkadan çarptığı, kaza sonrası davacıya ait aracın ağır hasar gördüğü ve davacının kazada yaralandığı, mahkemece yapılan keşif neticesinde alınan bilirkişi raporunda kazanın meydana gelmesinde davalının %100 kusurlu olduğunun belirlendiği, Adli Tıp Kurumundan alınan raporda davacının 4,5 aylık iyileşme sürecinde %100 malül kaldığı ve yaşına göre %2,1 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiğinin bildirildiği, davacının uzun süre tedavi gördüğü, ihtiyaçlarını başkalarının yardımıyla giderdiği, kaza sonrası psikolojik bunalım geçirdiği, davacının davalı E. Sigorta A.Ş'den talep ettiği tedavi giderlerinden yeni yasal düzenlemeye göre davalı şirketin sorumlu olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile tedavi gideri için 1.685TL, iş gücü kaybı ve çalışamama nedeniyle 11.688,94 TL maddi tazminat ile 5.000TL manevi tazminatın davalılardan Murat T. ve Ali İhsan Ö.'ten müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

9. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Ali İhsan Ö. temyiz isteminde bulunmuştur.

10. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 24.06.2013 tarihli ve 2012/13962 E., 2013/12203 K. sayılı kararı ile;

“... 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 3. maddesi hükmüne göre, başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiğini ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğunu ispat edemediği takdirde kayda göre araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralanması, ariyeti veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişi; işletendir. Aynı kanunun 85. maddesi hükmüne göre ise, bir motorlu aracın işletilmesinden doğan zarardan o aracın işleteni sorumlu olur. O halde trafikte adına bir araç kayıtlı olan kişi mutlaka onun işleteni sayılamaz.

Davaya konu olan olayda eylem 20/06/2007'de gerçekleşmiştir. Oysa, davalı kayıt maliki Ali İhsan Ö. zarara yol açan aracı belirtilen tarihten önce 22/03/2005'te başkasına noterde yapılan 1 yıllık taşıt kira sözleşmesi ile teslim etmiş, taraflardan birisinin feshetmediği müddetçe sözleşmenin birer yıl süre ile uzayacağı kararlaştırılmıştır. Böylece kendisi belirtilen tarihte işleten olmaktan çıkmış bulunmaktadır. Bundan başka davacı, kayıt sahibi davalının teslime rağmen olay gününde araçla ekonomik bir ilişkisinin varlığını, diğer bir deyimle aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiğini ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğunu iddia ve ispat etmiş değildir. Şu halde, davalı Ali İhsan Ö.'in zarardan sorumlu tutulması için yeterli dayanak bulunmamış olması karşısında, davanın reddine karar verilmesi gerekirken aksi düşüncelerle tazminata hükmedilmiş olması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

11. Karacabey 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.12.2013 tarihli ve 2013/385 E., 2013/530 K. sayılı kararı ile önceki gerekçe genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

12. Direnme kararı süresi içinde davalı Ali İhsan Ö. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

İlk Derece Mahkemesinin Ek Kararı:

13. Karacabey 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.08.2014 tarihli ek kararı ile bir haftalık kesin süre içerisinde temyiz harç ve masraflarının yatırılmadığı gerekçesiyle temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.

Ek Kararın Temyizi:

14. Ek karar süresi içinde davalı Ali İhsan Ö. vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

15. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda, maliki olduğu aracı uzun süreliğine kiraya verdiğini ve trafik kazasının da bu sürede meydana geldiğini iddia eden davalı Ali İhsan Ö.’in işletenlik sıfatının kalkıp kalkmadığı, buradan varılacak sonuca göre davalı Ali İhsan Ö. yönünden davanın reddinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN

16. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce; direnme kararının davalı Ali İhsan Ö. vekili tarafından 15.01.2014 tarihinde temyiz edilmesi üzerine mahkemece temyiz harç ve masraflarının mahkeme veznesine yatırılması için 19.06.2014 tarihli muhtıra düzenlendiği ve 25.06.2014 tarihinde davalı vekiline tebliğ edildiği, muhtıra içeriğine eksik yatırılan temyiz harcının muhtıranın tebliğinden itibaren bir haftalık kesin süre içerisinde mahkeme veznesine yatırılması gerektiği şeklinde meşruhat yazıldığı, davalı vekilinin temyiz harç ve masraflarını süresi içinde mahkeme veznesine yatırmaması üzerine mahkemece bir haftalık kesin süre içerisinde temyiz harç ve masraflarının yatırılmadığı gerekçesiyle 11.08.2014 tarihli ek karar ile temyiz isteminin reddine karar verildiği, davalı vekilinin temyiz harç ve giderlerini süresi içerisinde posta havalesi yoluyla yatırdığı olayda; muhtırada temyiz harç ve masraflarının mahkeme veznesine yatırılması gerektiği ihtar edilmesine rağmen posta havalesi yoluyla gönderilmesinin kabul edilip edilemeyeceği, buradan varılacak sonuca göre mahkemece verilen ek kararın kaldırılarak, esasa yönelik temyiz incelemesinin yapılıp yapılamayacağı hususları ön sorun olarak tartışılmıştır.

IV. GEREKÇE

17. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) geçici 3. maddesi;

“(1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.

(2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. (Ek cümle: 1/7/2016-6723/34 md.) Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.

(3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.” hükmünü içermekle birlikte, 28.07.2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 47. maddesi ile geçici 3. maddenin 2. fıkrasındaki “454” ibaresi “444” şeklinde değiştirilmiştir.

18. Açıklanan düzenlemeye göre, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilmiş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun (HUMK) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki 427 ila 444. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı anlaşılmaktadır.

19. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 5236 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki 434. maddesinin 3. fıkrasında ise temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamının ödeneceği, bunların eksik ödenmiş olduğu sonradan anlaşılırsa kararı veren hâkim veya mahkeme başkanı tarafından verilecek yedi günlük kesin süre içinde tamamlanması gerektiği, aksi hâlde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususunun temyiz edene yazılı olarak bildirileceği, verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verileceği düzenlenmiştir.

20. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi gereğince uygulanması gereken HUMK’nın 434. maddesi ile ilgili 25.01.1985 tarihli ve 1984/5 E., 1985/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, temyiz isteği dilekçenin temyiz defterine kaydedildiği tarihte yapılmış sayılır ve temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamı ödenir. Temyiz harç ve giderlerinin eksik ödenmiş veya hiç ödenmemiş olduğunun sonradan anlaşılmış bulunması hâlinde, kararı veren hâkim tarafından yedi günlük kesin süre tanınarak, bu süre içerisinde tamamlanması veya ödenmesi, aksi hâlde temyizden vazgeçmiş sayılacağı temyiz edene yöntemince ve yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde, mahkeme kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verir. 05.01.1949 tarihli ve 1944/32 E., 1949/1 K. sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince bu konuda karar verme yetkisi de Yargıtaya değil, mahkemeye aittir.

21. Somut olayda mahkemece, direnme kararını temyiz eden davalı vekiline 19.06.2014 tarihli muhtıra ile temyiz harç ve giderlerini mahkeme veznesine yatırması için bir haftalık kesin süre verilmiş, muhtıra davalı vekiline 25.06.2014 tarihinde tebliğ edilmiştir. Temyiz harç ve giderlerinin yatırılmaması üzerine de 11.08.2014 tarihli ek karar ile davalı vekilinin temyiz talebinin reddine karar verilmiş, ek karar davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

22. Dosya içerisinde ve UYAP sisteminde temyiz harç ve giderlerinin mahkeme veznesine yatırıldığına dair kayıt bulunmadığı anlaşılmıştır.

23. Öte yandan; 19.06.2014 tarihli muhtıra içeriğinde paranın mahkeme veznesine yatırılması gerektiği ihtar edilmesine rağmen posta havalesi yoluyla gönderilmesi usul ve yasaya uygun olmadığından davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde değildir.

24. Yapılan bu açıklamalara göre, usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılan mahkemenin 11.08.2014 tarihli ek kararının onanması gerekmiştir.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile mahkemece verilen temyiz talebinin reddine dair 11.08.2014 tarihli ek kararın ONANMASINA,

Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440/III-1. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 16.03.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.