RESMİ DEFTER TUTMA İŞLEMİNİN DEVAMI MÜDDETİNCE TEREKE BORÇLARI NEDENİYLE İCRA TAKİBİ YAPILAMAZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


09 Ağu
2016

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2014/12-1036
KARAR NO   : 2016/551    

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                :
İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                          : 22/11/2012
NUMARASI                   : 2012/857 - 2012/1044
DAVACILAR-Borçlular : B.E. ve B.B.E. vekili Av. M.K.
DAVALI-Alacaklı           : R.. Varlık Yönetim A.Ş. (TMSF'na Halefen) vekili Av. F.Ç.

Taraflar arasındaki “şikayet” kanun yolundan dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesince istemin kabulüne dair verilen 21.09.2011 gün; 2009/3412 E. - 2011/998 K. sayılı kararın incelenmesi karşı taraf/alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 10.05.2012 gün ve 2011/32221 E. - 2012/16241 K. sayılı ilamı ile;

"... Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

Alacaklı tarafından başlatılan ilamlı icra takibinde borçlu mirasçıları TMK.nun 625. maddesi resmi defter tutulması süresince icra takibi yapılamayacağından bahisle takibin iptalini talep etmişler ve mahkemece takibin iptaline karar verildiği görülmüştür.

İİK.nun 53/2 maddesine göre; "icra takibi sırasında borçlu öldüğünde tereke henüz taksim edilmemiş veya resmi tasfiyeye tabi tutulmamış yahut mirasçılar arasında aile şirketi tesis olunmamışsa, borçlu hayatta olsaydı hangi usul tatbik olunacak idi ise terekeye karşı ona göre takip devam eder." Aynı maddenin üçüncü fıkrası ise; "Bu takibin mirasçıya karşı devam edebilmesi ancak rehinin paraya çevrilmesi veya haciz yolları ile kabildir" düzenlemesini içermektedir.

Türk Medeni Kanununun 625 maddesinde; "Resmi defter tutulması devam ettiği sürece miras bırakanın borçları için icra takibi yapılamaz. Bu süre içinde zamanaşımı işlemez. Acele haller dışında davalara devam edilemeyeceği gibi yeni dava açılamaz." hükmü yer almaktadır.

Somut olayda mirasçıların, Kadıköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/5. esasında kayıtlı olan murisin terekesinin, resmi defter tutulması yolu ile tespitini talep ettikleri görülmektedir. TMK.nun 625. maddesi, resmi defter tutulması süresince icra takibi yapılamayacağını öngörmekte olup, açılmış olan takiplerin iptal edileceğine ilişkin bir hüküm içermemektedir. Bu durumda takip, defter tutulması sona erip, mirasçılara tutulan defter gereğince mirası kabul veya reddetmeleri için TMK'nun 626 ve 627. maddeleri gereğince, verilecek bir aylık süre sonuna kadar ertelenir.

O halde mahkemece, yukarıda belirtilen ilkeler uyarınca, resmi defter tutulmasının sonucu beklenerek, mirasçıların TMK.nun 627. maddesi uyarınca verecekleri karara göre sonuca gidilmesi gerekirken, takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir..." 

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir. 

TEMYİZ EDEN : Karşı taraf/alacaklı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kâğıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

İstek, takibin iptali istemine ilişkindir.

Şikayetçi/borçlular vekili, İstanbul 12. İcra Müdürlüğünün 2009/2..1 E. sayılı dosyasında M.S. Erdem mirasçıları olan müvekkilleri hakkında 06.08.2009 tarihinde ilamlı takip yapıldığını, ancak müvekkillerince Kadıköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/5. Tereke sayılı dosyası ile 18.06.2009 tarihinde terekenin resmi defterinin tutulması ve terekeye temsilci atanması için talepte bulunulduğunu, TMK'nın 625/1. maddesi gereğince defter tutma işlemi süresince takip yapılamayacağını belirterek, takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

Karşı taraf/alacaklı vekili, şikayetin reddini talep etmiştir.

Yerel Mahkemece, Kadıköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/5. Tereke sayılı dosyasında M.S. Erdem mirasçıları tarafından resmi defter tutulmasının talep edildiği, TMK’nın 625. maddesi uyarınca defter tutma işleminin devamı müddetince terekenin borçları hakkında icra takibi yapılamayacağı, yasanın bu emredici hükmüne aykırılığın süresiz şikayete tabi olduğu gerekçesi ile şikayetin kabulü ile takibin iptaline dair verilen karar, karşı taraf/alacaklı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yazılı gerekçeyle bozulmuş; mahkemece önceki kararda direnilmesine karar verilmiştir.

Direnme kararını karşı taraf/alacaklı vekili temyize getirmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; icra takip borçlusunun mirasçılarının, takip tarihinden önce terekenin resmi defter tutulması yolu ile tespitini talep etmeleri halinde 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 625. maddesi uyarınca, takibin ertelenmesine mi, yoksa iptaline mi karar verilmesi gerektiği noktasında toplanmaktadır.

Hemen belirtmek gerekir ki; miras açılınca mirasçılar, külli halef olarak, aktif ve pasifi ile terekeyi iktisap (TMK m. 599) ederler. Mirasçının öz mal varlığı ile tereke bir bütün haline gelmiş olur. Bunun, bazı hallerde sakıncalı olacağını gözeten kanun koyucu, yarar dengesinin sağlanması için tedbirler almak gereğini duymuştur.

Terekenin, mirasçıyı külfet altına sokacağı konusunda mirasçı yeterli bilgi veya kanaate sahip ise, üç ay içinde hiçbir gerekçe göstermeden mirası reddedebilir (TMK. m. 605, 606).

Eğer tereke borca batıksa ve bu durum mirasçı tarafından açıkça bilinmekte ise, red hakkının kullanılmasına da gerek yoktur. Çünkü kanun koyucu, terekenin kendiliğinden (hükmen) reddedilmiş sayıldığını kabul etmiştir (TMK. m. 605). Mirasçı borca batıklığı bilmese bile, hükmen reddin sonuçlarından yararlanır.

Bazen tereke, açık ve kesin bir durum ifade etmez. Bu hallerde mirasçı, red hakkını kullanıp kullanmamakta tereddüde düşer. İşte bu haklı şüphe karşısında kabul veya red konusunda güvenli bir karara varmasını sağlamak için, terekenin defterinin tutulması öngörülmüştür (TMK. m. 619 vd). Bu yolla mirasçı, bilinçli olarak red hakkını kullanıp tereke borçlarından şahsî mal varlığı ile sorumlu olmaktan kurtulacağı gibi, deftere göre kabul etmekle de, borçlar ödendikten sonra, geriye kalanı almak hakkını kazanır.

Defter tutma işleminin yapıldığı sürece, ancak telafisi (gecikmesi) terekenin zararına olan idarî tasarruflar yapılabilir. Resmi defter tutulması devam ettiği sürece miras bırakanın borçları için icra takibi yapılamaz, yapılmakta olan icra takibi durur, bu süre içinde zamanaşımı işlemez. Acele haller dışında, davalara devam edilemeyeceği gibi, yeni dava da açılamaz (TMK. m. 625).

Bu genel açıklamaların ışığında somut olaya gelince, davacıların murisi M.S. Erdem’in 23.05.2009 tarihinde vefat ettiği, davacılar tarafından Kadıköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2009/5. Tereke sayılı dosyası ile 18.06.2009 tarihinde terekenin resmi defterinin tutulması ve terekeye temsilci atanması için talepte bulunulduğu ve İstanbul 12. İcra Müdürlüğünün 2009/2..1 sayılı dosyası ile M.S. Erdem mirasçıları olan davacılar aleyhine 06.08.2009 tarihinde uyuşmazlık konusu ilamlı takibin başlatıldığı anlaşılmaktadır. Yukarıda belirtildiği üzere TMK'nın 625/1. maddesi uyarınca resmî defter tutulması devam ettiği sürece miras bırakanın borçları nedeniyle icra takibi yapılaması mümkün bulunmadığından resmi defter tutulması isteminden sonra başlatılan icra takibinin iptaline karar verilmesi gerekir.

Hal böyle olunca; yerel mahkemenin, TMK’nın 625. maddesi uyarınca resmi defter tutma işleminin devamı müddetince terekenin borçları nedeniyle icra takibi yapılamayacağı gerekçesi ile takibin iptaline dair verdiği kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

O halde, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.

S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle karşı taraf/alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA, gerekli temyiz ilam harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 27.04.2016 gününde oybirliğiyle ile karar verildi.