SALT TAHLİYE TAAHHÜDÜNÜN VARLIĞI MAHKEME KARARI İLE TAHLİYE İLAMINA BAĞLANMADIĞI SÜRECE KENDİLİĞİNDEN AKDİ SONA ERDİREMEZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


02 Kas
2021

Yazdır

T.C.
YARGITAY
3. HUKUK DAİRESİ
BAŞKANLIĞI

ESAS NO       : 2021/3533
KARAR NO    : 2021/6986

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ              : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 36. HUKUK DAİRESİ

TARİHİ                        : 19/02/2021
NUMARASI                : 2018/3121 - 2021/327
DAVACI                      : A.D. VEK. AV. H.A.
DAVALILAR               : 1- K. TURİZM A.Ş, 2- A.Ü. VEK. AV. M.A.
İLK DERECE
MAHKEMESİ             : KOCAELİ 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ

TARİHİ                       : 10/05/2018
NUMARASI               : 2017/1749 - 2018/311 

Taraflar arasında ilk derece mahkemesinde görülen tazminat davasının reddine dair verilen karar hakkında bölge adliye mahkemesi tarafından yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine yönelik olarak verilen kararın, süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:

Y A R G I T A Y   K A R A R I

Davacı; davalı ile aralarında imzalanan 20/01/2009 başlangıç tarihli kira sözleşmesi ile dava konusu taşınmazın boş vaziyette cafe olarak kullanılmak üzere kiralandığını, kira sözleşmesi imzalanırken davacının Maliyeye vermek amacıyla imzalı bir adet boş kira sözleşmesi ve yine imzalı kimlik fotokopisinin bulunduğu evrakların davalıya teslim edildiğini, söz konusu kira sözleşmesinin 01/10/2012 tarihine kadar devam ettiğini, bu tarihten sonra taşınmaza gittiğinde taşınmazın boşaltılarak kapı kilidinin değiştirilmiş olduğunun görüldüğünü, söz konusu durumu kolluğa bildirdiğini, devam eden süreçte de cafenin boşaltılma nedeninin imzalanılan boş sözleşmenin aleyhe doldurularak kullanılmasından kaynaklanmakta olduğunu öğrendiğini, sahte olarak hazırlanan sözleşme nedeniyle savcılığa suç duyurusunda bulunduklarını, kira süresi bitmeden davalının taşınmazı habersiz olarak boşaltması nedeniyle taşınmaz içerisinde bulunan 50.000,00 TL tutarındaki eşya bedelinin ve işyerinin işletilememesi nedeniyle mahrum kalınan 5.000,00 TL bedelin davalı kiraya veren şirket ile şirket başkanı Adil Ü. 'dan yasal faiziyle birlikte tazminine, karar verilmesini istemiştir.

Davalılar; davalı Adil Ü.'ın sorumluluğu bulunmadığından husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, taraflar arasında 20/01/2009 tarihinde imzalanan kira sözleşmesinin 30/06/2011 tarihinde yenilendiğini, davacının kira bedelini ödemekte sorunlar yaşaması nedeniyle kendi iradesi ile 30/06/2012 tarihinde taşınmazı tüm eşyalarını alarak boşalttığını, davacının imza inkarının bulunmadığını ve teslim tutanağına ilişkin davacının itirazının gerçeğe aykırı olduğunu, davacının kendi rızası ile boşaltmış olduğu taşınmazdan sonrasında zarara uğradığına ilişkin taleplerinin hukuka aykırı olduğunu ve bu konuya ilişkin davasını ispata yarar herhangi bir belgeyi ibraz etmediğini, bu nedenle reddine karar verilmesini dilemiştir.

İlk derece mahkemesince, davacı tarafından imzalanan ve imza inkarına uğramayan 30/06/2011 tarihli kira sözleşmesi ile 30/06/2012 tarihli taahhütnamenin sonradan doldurulduğu iddiasının davacı tarafça yazılı belge ile ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

İlk derece mahkemesince verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.

Bölge adliye mahkemesince; davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Kira sözleşmesinin iki taraflı sözleşmelerden olduğu hususunda kuşku yoktur. Sözleşmeye bağlılık ilkesi uyarınca taraflar akdettikleri sözleşmedeki hüküm ve koşullar ile bağlıdır. Kural olarak 6098 sayılı TBK'nın 301. madde hükmü gereğince kiraya veren, taşınmazı sözleşme ile amaçlanan kullanıma uygun bir halde teslim ve sözleşme süresince bu halde bulundurmakla yükümlüdür. TBK 125. maddesine göre ise temerrüde düşen borçlu, verilen süre içinde borcunu ifa etmemişse veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı her zaman borcun ifasını ve gecikme nedeniyle tazminat isteme hakkına sahiptir.

Kiralananın kullanıma elverişsiz hale gelmesi davacının kasıtlı bir eylemi ile meydana gelmiş olmasa dahi, davalı kiraya veren TBK'nın 301. maddesi gereğince kiralananın kullanıma elverişli halde bulundurulması yükümlüğünden kurtulamaz. Geçerli olan bir kira sözleşmesi ya tarafların birbirine uygun fesih bildirimi ile ya mahkeme kararı ile ya da kiralananın yok olması ile sona erer. Sözleşmeye bağlılık (Ahde Vefa-Pacta Sund Servanda) ve sözleşme serbestliği ilkesi gereği kiracının ancak 6098 Sayılı Borçlar Kanunu'nda sınırlı sayıda sayılan tahliye nedenleri ile tahliyesi istenebilir. Buna göre salt tahliye taahhüdünün varlığı mahkeme kararı ile tahliye ilamına bağlanmadığı sürece kendiliğinden akdi sona erdirmez. Somut olayda davacı, kiralananın kilidinin değiştirilmek suretiyle taşınmaza girişinin engellendiğini iddia ederek durumu gerekli adli birimlere bildirdiğini belirtmiş, davalı ise kiralananın geçerli tahliye taahhüdü gereğince rızaen boşaltıldığını savunmuştur. Bu durumda, mahkemenin, açığa imza atılması halinde açığa imza atanın sonuç ve işlemlerine katlanması gerekeceği tespitinde bir usulsüzlük bulunmamakla birlikte, tahliye olgusunun tahliye ilamına bağlanmadığının anlaşılmasına göre; tahliyenin taraf iradeleri ile gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda tarafların tüm delilleri toplanarak, gerekli savcılık ve ceza dosyaları da incelenmek suretiyle bir değerlendirme yapılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.

İlk derece mahkemesi kararının, yukarıda açıklanan nedenlerle bozulmasına karar verilmiş olduğundan, HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca işbu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin bölge adliye mahkemesi kararının da kaldırılmasına karar verilmiştir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle 6100 sayılı HMK'nın 373/1 maddesi uyarınca temyiz olunan bölge adliye mahkemesi kararının KALDIRILMASINA, aynı Kanunun 371. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının davacı yararına, BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de bölge adliye mahkemesine gönderilmesine, 22/06/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan            Üye              Üye                  Üye                     Üye
M. DUMAN       E. ATEŞ       Ö. KERKEZ     M.GÜRKANLI    F. TAŞKIN