SIRA CETVELİ ŞİKAYETİNDE BORÇ TAKSİTLENDİRME SÖZLEŞMESİNİN İHLAL EDİLİP EDİLMEDİĞİ MAHKEMECE RESEN ARAŞTIRILMALIDIR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


17 Ağu
2021

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : 2017/(23)15-1912
KARAR NO   : 2021/320

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                           :
 İstanbul 9. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                                     : 02/04/2015
NUMARASI                             : 2014/1479 - 2015/242
DAVACI (ŞİKÂYETÇİ)             : R. Varlık Yönetim A.Ş. (A.K. Bankası A.Ş.'den 
                                                    temlik alan) vekilleri Av. S.A.Y., Av. Z.B.
DAVALI (ŞİKÂYET OLUNAN) : D. A.Ş. vekili Av. G.D.

1. Taraflar arasındaki “sıra cetvelinin iptali” isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda, İstanbul 9. İcra (Hukuk) Mahkemesince verilen şikâyetin kabulüne ilişkin karar şikâyet olunan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına direnilmiştir.

2. Direnme kararı şikâyet olunan vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)'nun 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la değişikliği öncesi hâliyle 438. maddesinin 2. fıkrası hükmü gereğince direnme kararının temyiz incelemesinde duruşma yapılmayacağından şikâyet olunan vekilinin duruşma talebinin reddine karar verilip dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. İNCELEME SÜRECİ

Şikâyetçi İstemi:

4. Şikâyetçi vekili şikâyet dilekçesinde; müvekkili banka tarafından borçlu Orhan B. ve diğerleri hakkında İstanbul 10. İcra Dairesinin 2007/1.87 E. sayılı dosyasında 17.01.2007 tarihinde başlatılan (kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile) icra takibinde borçlu Orhan B. adına tapuda kayıtlı olan 11 nolu bağımsız bölüme 19.01.2007 tarihinde ihtiyati haciz konulduğunu, alacaklısı D...zbank A.Ş. olan İstanbul 8. İcra Dairesinin 2007/8.3 E. sayılı dosyasında da 11 nolu bağımsız bölüme 18.01.2007 tarihinde ihtiyati haciz konulduğunu ve bu icra dosyasında bağımsız bölümün 07.10.2011 tarihinde açık artırma ile satılması üzerine satış bedeli için 20.10.2011 tarihinde sıra ve derece kararı tanzim edilerek kendilerine tebliğ edildiğini, icra dairesi tarafından yapılan sıra cetveli ve paylaştırmanın hatalı olduğunu, sıra cetvelinde kendilerinin alacaklı olduğu İstanbul 10. İcra Dairesinin 2007/1.87 E. sayılı dosyasındaki haciz tarihinin yanlış yazıldığını, doğrusunun 19.01.2007 olduğunu, sıra cetvelinde icra dosyalarının hacze iştirakinin tespiti için gereken icra takip tarihi ve ödeme emri tebliğ tarihinin yazılı olmadığını, tapu kaydındaki hacizlerin kesin haciz mi ihtiyati haciz mi olduğuna dikkat edilmediğini, İstanbul 8. İcra Dairesinin 2007/8.3 E. sayılı dosyasının haciz tarihinin 18.01.2007 yazıldığını, ancak haczin kesin haciz değil ihtiyati haciz olduğunu, ilk kesin haczin 23.01.2007 tarihinde kesinleşen kendi dosyalarından konulduğundan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK)’nun 268. maddesine göre ilk ihtiyati haczi koyan dosya ile garameten paylaştırılması gerektiğini, ilk kesin haczin kendi dosyalarından yapılmış olduğu hususunun dikkate alınmadan satış bedelinin tamamının ilk ihtiyati haciz koyan icra dosyasına ödenmesine karar verilen sıra cetvelinin yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek sıra cetvelinin iptaline ve kanuna uygun olarak gerekli hesaplama yapılarak davalıya (şikâyet olunana) ödenen alacağın müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Şikâyet Olunan Cevabı:

5. Şikâyet olunan cevap dilekçesinde; sıra derece kararına esas olmak üzere şikâyetçinin alacaklı olduğu İstanbul 10. İcra Dairesinin 2007/1.87 E. sayılı dosyasından İİK’nın 100. maddesine göre gerekli bilgilerin istendiği ve verilen cevaba göre sıra derece kararının tanzim edildiğini, şikâyetçinin iddia ettiği gibi garameten paylaştırmayı gerektiren bir durum bulunmadığını, şikâyetçinin haczinin İİK’nın 106 ve 110. maddelerine göre satış istenmediğinden düştüğünü, bunun üzerine 05.10.2009 tarihinde yeniden haciz koyduklarını, şikâyetin reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkeme Kararı:

6. İstanbul 9. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 29.03.2012 tarihli ve 2011/1234 E., 2012/342 K. sayılı kararı ile; İstanbul 10. İcra Dairesinin 2007/1.87 E. sayılı dosyasında alacaklı ve borçluların 10.08.2007 tarihli protokol ile 30.12.2014 tarihine kadar ana para, faiz ve fer'ileri ile birlikte ödenmesi konusunda anlaşmaya vardıkları, İİK’nın 111. maddesinin 3. fıkrası gereğince protokol süresince aynı Kanunun 106. maddesindeki hak düşürücü sürelerin işlemeyeceği, İİK’nın 100. maddesi gereği tanzim edilen malumatlar ve tüm dosya kapsamı nazarı itibara alındığında İstanbul 10. İcra Dairesinin 2007/1.87 E. sayılı takip dosyasında ilk haczin 19.01.2007 tarihinde konulduğunun tapu kayıtları ile sabit olduğu gerekçesi ile davanın (şikâyetin) kabulü ile şikâyete uğrayan 20.10.2011 tarihli sıra cetvelinin iptali ile alacak miktarı belirlenerek sıra cetvelinin davacının (şikâyetçinin) haczinin önceliğinin dikkate alınarak yeniden hazırlanmasına ve yanlar arasındaki sıra cetvelinden kaynaklanan uyuşmazlığın bu şekilde çözüme kavuşturulmasına karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. İstanbul 9. İcra (Hukuk) Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde şikâyet olunan vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesince 08.09.2014 tarihli ve 2013/4906 E., 2014/5417 K. sayılı kararı ile;

“… Şikayetçi vekili, müvekkili banka tarafından Orhan B. ve diğer borçlular hakkında kullandırılan kredilerden doğan alacak için icra takibi başlatıldığını, ödeme emrinin anılan borçluya 18.01.2007 tarihinde tebliğ edildiğini, borçlu adına kayıtlı taşınmaz üzerine 19.01.2007 tarihinde ihtiyati haciz konulduğunu, alacaklının icra dosyasından da aynı taşınmaz üzerine 18.01.2007 tarihinde ihtiyati haciz uygulandığını, taşınmazın 07.10.2011 tarihinde ihale edilip, 20.10.2011 tarihli sıra cetvelinin düzenlendiğini, müvekkilinin haciz tarihi 19.01.2007 iken, sıra cetvelinde hatalı olarak 09.10.2009 olarak yazıldığını, sıra cetvelinde yasaya uygun, paylaştırma için gerekli bilgilerin bulunmadığını, ilk kesin haczin müvekkiline ait haciz olması nedeniyle ilk ihtiyati haczi koyan dosya ile garameye girmesi gerekirken, satış bedelinin tamamının ilk ihtiyati haciz koyan icra dosyasına ödenmesinin hatalı olduğunu ileri sürerek, sıra cetvelinin iptalini şikayet ve talep etmiştir.

Şikayet olunan vekili, sıra cetvelinin İİK'nın 100. maddesine göre, istenen bilgilere verilen cevap üzerine düzenlendiğini, bu belgeye göre şikayetçinin haczinin 09.01.2009 tarihli olduğunu, bu nedenle para isabet etmesinin mümkün olmadığını, şikayetçinin 19.01.2007 tarihli haczinin iki yıllık süre içerisinde satış istenmediğinden düştüğünü savunarak, şikayetin reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, şikayetçinin alacağının 10.08.2007 tarihli protokolden kaynaklandığı, borçlu ile alacaklının 30.12.2014 tarihine kadar alacakların ana para, faiz ve fer'ileri ile birlikte ödenmesi konusunda anlaşmaya vardıkları, İİK'nın 111/3. maddesi gereğince protokol süresince icra müdürlüğü nezdinde gerçekleştirmiş oldukları takip işlemlerinin İİK'nın 106. maddesince hak düşürücü süreleri işletmeyeceği, bu sürelerin işlemesinin protokol hükümlerince engellendiği, tarafların bu konudaki iradelerinin tasarruf ilkesi uyarınca yanları bağlayıcı nitelikte bulunduğu gözetildiğinde somut olayda işlemeyen sürelerden ötürü hacizlerin kalktığından söz etme imkanı bulunmadığı, dolayısıyla davalı tarafın hacizlerin bu sebepten ötürü düşmesi gerektiğine ilişkin iddiasını benimseme imkânı bulunmadığı, ilk kesin haczin İstanbul 10. İcra Müdürlüğü'nün 2007/1.87 Esas sayılı dosyasında 19.01.2007 tarihinde gerçekleştiğinin tartışmadan ayrık olduğu, dolayısıyla 8. İcra Müdürlüğü'nün 2007/8.3 Esas sayılı dosyada gerçekleştirilen haczin bu tarihten sonra yani 01.09.2009 tarihi nazarı itibara alındığında İİK'nın 268. maddeye göre ilk kesin haczin İstanbul 10.İcra Müdürlüğü'nün 2007/1.87 Esas sayılı dosyasından 19.01.2007 tarihinde gerçekleştiği dikkate alınmadan sıra cetveli tanzim edildiği gerekçesiyle şikayetin kabülü ile 20.10.2011 tarihli sıra cetvelinin iptali ile alacak miktarı belirlenerek sıra cetvelinin davacının haczinin önceliğinin dikkate alınarak yeniden hazırlanmasına karar verilmiştir.

Kararı, şikayet olunan vekili temyiz etmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, şikayet olunan vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Şikayet, sıra cetvelindeki sıraya ilişkindir.

2004 sayılı İİK'nın 111. maddesi "Borçlu alacaklının satış talebinden evvel borcunu muntazam taksitlerle ödemeği taahüt eder ve birinci taksiti de derhal verirse icra muamelesi durur.

Şu kadar ki borçlunun kafi miktar malı haczedilmiş bulunması ve her taksitin borcun dörtte biri miktarından aşağı olmaması ve nihayet aydan aya verilmesi ve müddetin üç aydan fazla olmaması şarttır.

Borçlu ile alacaklının borcun taksitlendirilmesi için icra dairesinde yapacakları sözleşme veya sözleşmelerin devamı süresince 106 ve 150/e maddelerindeki süreler işlemez. Ancak bu sözleşme veya sözleşmelerin toplam süresinin on yılı aşması halinde, aştığı tarihten itibaren süreler kaldığı yerden işlemeye başlar.

Taksitlerden biri zamanında verilmezse icra muamelesi ve süreler kaldığı yerden devam eder." hükmünü içermektedir.

Şikayetçiye ait İstanbul 10. İcra Müdürlüğü'nün 2007/1.87 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde, alacaklı şikayetçi vekili ile borçlular vekili tarafından borçların taksitlendirilmesine ilişkin 10.08.2007 tarihli protokol düzenlendiği anlaşılmaktadır. Mahkemece, İİK'nın 111/3. maddesi uyarınca şikayetçinin 19.01.2007 tarihli ihtiyati haczi yönünden hak düşürücü sürelerin işlemediği kabul edilerek, şikayetin kabulüne karar verilmiş ise de, İİK'nın 111/4. maddesi uyarınca 10.08.2007 tarihli protokol hükümleri gereğince borçlunun temerrüde düşüp düşmediği, taksit ödemelerinin zamanında yapılıp yapılmadığı hususlarında herhangi bir inceleme yapılmamıştır.

Bu durumda mahkemece, şikayetçi banka kayıtları üzerinde, bankacılık konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılıp, 10.08.2007 tarihli protokol hükümleri de değerlendirilerek, borçlu tarafından takibe konu borca ilişkin protokol hükümlerine uygun biçimde anapara ve faiz ödemeleri yapılıp yapılmadığı, borçlunun temerrüde düşüp düşmediği, diğer anlatımla taksitlendirme sözleşmesinin ifa edilip edilmediği, buna göre satış isteme süresinin durup durmadığı, dolayısıyla şikayetçi haczinin ayakta olup olmadığı hususlarında rapor alınıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.

3- Kabüle göre, sıra cetveline yönelik şikayetlerde İcra Mahkemesi, önüne gelen şikayetleri sonuçlandırmak ve icra müdürüne bu yönde talimat vermekle görevli olup, gerekçede yeni sıra cetvelinin hangi ilkelere göre düzenleneceğini belirlemesi, diğer bir anlatımla alacaklıların ne miktar için hangi sıralarda yer alması gerektiğini saptaması, cetvelin hukuka uygun olmayan kısımlarını göstermesi, bu çerçevede işlem yapılması için İcra Müdürüne talimat vermesi (İİK'nın m. 17/1) gerektiğinden, iptal nedenlerinin gerekçede belirtilmesi ve hüküm fıkrasında gerekçe tekrar edilmeden sıra cetvelinin iptaline karar vermekle yetinilmesi ve eda hükmü kurulmaması gerekir. Mahkemece, gerekçede yer alması gereken hususlara hüküm fıkrasında yer verilmesi, özel olarak İİK'nın 17/1. maddesine ve genel olarak da hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir sözün tekrar edilmemesine ilişkin HMK'nın 297/2. maddesine aykırı olmuştur.

Öte yandan, 6100 sayılı HMK'nın 297/2 maddesi "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir." hükmünü içermektedir. Şikayetçi tarafça, bedeli paylaşıma konu paranın şikayet olunanın alacağı ile garame hesabına göre paylaştırılması talep edilmiş ve mahkemece şikayetçinin haczinin ilk haciz olduğu kabul edilmiş olup, şikayetçinin talebi ile bağlı olduğu gözetilerek, buna göre garame yapılması gerektiği sonucuna varılması gerekirken, şikayetçinin ilk sırada tek başına yer alması gerektiği anlamına da gelebilen yazılı şekilde ve infazda tereddüt uyandıracak şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır…” gerekçesi ile (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. İstanbul 9. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 02.04.2015 tarihli ve 2014/1479 E., 2015/242 K. sayılı kararı ile; taraflar arasındaki 10.08.2007 tarihli protokolün geçersizliğine ya da hükümden düşürülmesine ilişkin bir iddia, savunma ve uyuşmazlık bulunmadığı, mahkemenin tarafların iddia ve savunmalarına konu yapmadıkları bir hususu re’sen gözetmesi ya da protokolün İİK’nın 111. maddesi bağlamında etki ve sonuçlarını doğurup doğurmadığını, geçerlilik koşullarına haiz olup olmadığını kendiliğinden inceleyemeyeceği, taraflar arasında gerçekleştirilen ve kabul edilen 10.08.2007 tarihli protokolün geçerli olduğu, İİK'nın 111/3. maddesinin geçerli bir protokolün süre bakımından yaratacağı etki ve sonuçlarını açık bir şekilde belirttiği, buna göre protokol devam ettiği sürece İİK’nın 106 ve 150/e maddelerindeki sürelerin işlemeyeceği, İstanbul 10. İcra Dairesinin 2007/1.87 E. sayılı dosyasındaki 19.01.2007 tarihli haczin geçerliliğini koruduğu, mahkemenin sıra cetvelini iptal etmekle birlikte hüküm dikkatle irdelendiğinde açılan davanın (şikâyetin) kabulü ile şikâyete uğrayan 20.10.2011 tarihli sıra cetvelinin iptali ile alacak miktarı belirlenerek sıra cetvelinin davacının haczinin önceliği dikkate alınarak yeniden hazırlanmasına ve yanlar arasındaki sıra cetvelinden kaynaklanan uyuşmazlığın bu şekilde çözüme kavuşturulmasına demek suretiyle hükmü 6100 sayılı HMK’nın 297. maddesi bağlamında lokal ve likit ve infazı kabil hâle getirdiği, sıra cetvelinin referans alacağı rakamın belli olmadığı, bu rakamın icra dairesince fer'ileri ile tespit edilerek ve sıraya dahil edileceği, mahkemenin icra dairesinin yerine geçerek alacak hesaplamasının mümkün olmadığı, İİK'nın 17/1. maddesinde şikâyet icra mahkemesince kabul edildiği takdirde işlem bozulur, yahut düzeltilir veya memurun sebepsiz yapmadığı ve geciktirdiği işlerin icrası emrolunur hükmünün düzenlendiği, talep kısmında davacının (şikâyetçinin) özellikle garame usulüne göre bir dağıtım yapılmasına ilişkin bir talebinin bulunmadığı gerekçeleriyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

10. Direnme kararı süresi içinde şikâyet olunan vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; İİK'nın 111. maddesinin 4. fıkrası uyarınca borçlu tarafından 10.08.2007 tarihli protokol hükümlerine uygun biçimde taksitlendirme sözleşmesinin ifa edilip edilmediğinin tespiti için anapara ve faiz ödemelerinin yapılıp yapılmadığı, taksitlendirme sözleşmesinin uygulanıp uygulanmadığı, borçlunun temerrüde düşüp düşmediği, buna göre satış isteme süresinin durup durmadığı, dolayısıyla şikâyetçinin haczinin ayakta olup olmadığı hususlarında bilirkişi raporu alınmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuya ilişkin yasal mevzuatın ve ilgili kavramların irdelenmesi gerekmektedir.

13. Genel olarak icra takibi beş aşamadan oluşur. Bu aşamalar takip talebi, ödeme (icra) emri, haciz, satış ve paraların paylaştırılmasıdır. Paraların paylaştırılması, icra takibinin son safhasıdır. Diğer aşamalara geçilebilmesi için alacaklının talepte bulunması gerektiği hâlde, paraların paylaştırılmasına (ödenmesine) başlanabilmesi için alacaklının bir talebine gerek yoktur. İcra dairesi, satış sonucunda elde edilen paraları, kendiliğinden (re'sen) alacaklılara paylaştırır. Paraların paylaştırılması, aynı malların birden fazla alacaklı için haczedilmiş (hacze iştirak edilmiş) olması halinde söz konusudur. Hacizli mallar bir alacaklı için haczedilmişse, o zaman paraların paylaştırılması değil elde edilen paranın alacaklıya ödenmesi söz konusudur (Kuru, B: İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, Ankara 2013, s. 729).

14. Sıra cetvelinin düzenlenmesi için birden fazla alacaklının bulunması ve borçlunun malvarlığının satılması sonucunda elde edilen para ile tüm alacaklıların alacağının ödenememesi gerekir. Hacze iştirak eden tüm alacaklıların alacağı ödenebiliyorsa sıra cetveli düzenlenmez. Eğer takibin sonunda tek alacaklı olursa, satış sonucu elde edilen para alacaklının alacağına yetmezse, yine sıra cetveli düzenlenmez, alacaklıya alacağının ödenmeyen kısmı için bir aciz belgesi verilir (Pekcanıtez, H./ Atalay, O./ Özkan, M.S./Özekes, M.: İcra ve İflas Hukuku, 10. Bası, Ankara, 2012, s. 387).

15. İİK’nın 140. maddesinde;

“..Satış tutarı bütün alacaklıların alacağını tamamen ödemiye yetmezse icra dairesi alacaklıların bir sıra cetvelini yapar.

Alacaklılar 206 ncı madde mucibince iflas halinde hangi sıraya girmeleri lazım geliyorsa o sıraya kabul olunurlar.

Bununla beraber ilk üç sıraya kayıt için muteber olan tarih haciz talebi tarihidir…” hükmü bulunmaktadır.

16. İlk haczi uygulayan icra dairesi, alacaklıların bir sıra cetvelini yapar (İİK m. 140/1; İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliği m. 59). Haczedilen mallar istinabe yolu ile haczedilmiş ve satılmış olsa bile, sıra cetvelini düzenleme yetkisi, takibin yapıldığı icra dairesine aittir. İstinabe olunan icra dairesinin bu sıfatla (istinabe olunan icra dairesi sıfatıyla) sıra cetveli düzenleme yetkisi yoktur. Sıra cetveli kesinleşmeden, icra müdürü paraları paylaştıramaz. Bu sıra cetveline dayanarak yapılan paylaştırmada, artık bütün alacaklıların alacağının tam olarak ödenmesi mümkün değildir. Sıra cetvelinde, aynı derecede hacze iştirak etmiş olan (İİK m.100-101) bütün alacaklılar alacak miktarları ve faizleri ile gösterilir. Bu alacaklıların her biri belli bir sıraya girer. Bu sıra İİK’nın 206. maddesinde gösterilmiştir (Kuru, s.732-733).

17. İİK’nın 206 ve 207. maddelerine göre sıra cetvelinin nasıl düzenleneceği İcra ve İflas Kanunu Yönetmeliğinin 59. maddesinde gösterilmiştir. Buna göre alacaklıların ad ve soyadları, talep edilen, kabul ve reddedilen para miktarlarının, alacak hakkındaki kararın ne olduğu ve hangi sıraya kabul edildiği yazılır.

18. Düzenlenecek sıra cetvelinde; alacaklılar İİK’nın 206. maddesine göre iflas hâlinde hangi sıraya girmeleri lazım geliyorsa o sıraya kabul olunurlar (İİK m. 140/2). Satış bedelinden önce birince derecede hacze iştirak edenlerin alacakları ödenir. Geriye bir şey artarsa bu, ikinci dereceye verilir. Paylaştırma parasının artması hâlinde sırasıyla diğer derecelere dağıtılır. Satış bedelinin birinci derecedeki alacaklıların tamamını karşılamaması hâlinde (veya diğer dereceler içinde bakiyenin alacakları karşılamaması durumunda da) derece için de sıra cetveli düzenlenir. Bu şekilde yapılan dağıtım sonucunda, alacağına kavuşamayanlar olursa İİK’nın 143. maddesi uyarınca bunlara borç ödemeden aciz belgesi verilir (Deynekli, A./Kısa, S.: Hacizde ve İflasta Sıra Cetveli, 3. B., Ankara 2005, s. 111).

19. Bu aşamada hacze iştirakin açıklanması gerekmektedir. Borçluya karşı bir veya birkaç alacaklı tarafından yapılan takip sonunda borçlunun haczedilen malları tüm alacaklıların alacağının ödenmesini mümkün kılıyorsa hacze iştirak sorunu ortaya çıkmayacaktır. Ancak, borçluya karşı takip yapan birden fazla alacaklının alacağı, borçlunun haczedilen mallarının satışı sonunda karşılanamıyorsa, hacze iştirak söz konusu olabilir. Hukukumuzda, borçlunun mallarına önce haciz koyduran alacaklının, alacağını önce alacağı şeklinde bir prensip geçerli değildir. Yani ilk haciz sahibi alacaklının esasen sonraki alacaklılara bir rüçhan hakkı bulunmamaktadır. Haczin rehin hakkına benzer bir etkisi ve dolayısıyla önce haciz koyduran kişinin, diğer alacaklılara göre önceliği kabul edilmemiştir. Sadece maaş veya ücret hacizlerinde sırada önce gelen haczin kesintisi bitmeden, sonraki haciz için kesinti yapılamaz (İİK m. 83/2, c. 3) (Pekcanıtez/ Atalay/ Özkan/ Özekes, s. 312-313).

20. İİK’da hacze iştirakin iki çeşidi düzenlenmiştir. Bunlar takipli (adi) veya takipsiz (imtiyazlı) iştiraktir. Gerek takipli gerekse takipsiz iştirakte alacaklılar İİK’nın 100 ve 101. maddelerindeki şartları taşımaları hâlinde borçlunun malları üzerine kendilerinden önce konulmuş hacizlere ilk haciz üzerine satılan malın tutarı vezneye girinceye kadar katılabilirler. Hacze iştirak hâlinde satış bedeli aynı derecedeki alacaklılar arasında garame (oranlama) suretiyle dağıtıma tabi tutulur. İştirak alacaklısı o derece içinde yer alan diğer alacaklılarla eşit statüye sahip olur ve hacizli malların satışından elde edilen paradan alacağı oranında pay alır.

21. Haciz koyduran alacaklı, borçlunun haczedilen malları üzerinde bir rehin hakkı veya bir imtiyaz kazanamaz. Alacağı haciz koyduran alacaklının alacağından evvel doğmuş ve borçluya karşı usulen icra takibinde bulunarak haciz istemek yetkisi kazanmış olan her alacaklı, bu hususu Kanunun tayin ettiği vasıtalarla ispat ederek haczedilen malın tutarı vezneye girinceye kadar hacze iştirak edebilirler (İİK m. 100) (Deynekli/ Kısa, s. 3-4). İİK’nın 100. maddesine göre, sıra cetveli ilk hacze iştirak edebilecek alacaklılar gözetilerek düzenlenir. Borçluya ait mala birden fazla ihtiyati haciz uygulanmış ise ilk önce kesin hacze dönüşen ihtiyati haciz ilk haciz kabul edilir ve bu hacze iştirak edebilecek alacaklılar İİK’nın 100, 101 ve 286. maddelerine göre belirlenir (Deynekli/Kısa, s. 49). İhtiyati haczin hacze iştirak edebilmesinin birinci koşulu ihtiyati haczin mahcuz veya para üzerinden uygulanması, ikinci koşulu ise İİK’nın 264. maddesi hükmüne göre ihtiyati haczi tamamlayan merasime uyularak ihtiyati haczin hükümsüz hâle gelmemesidir. İhtiyati haczin ilk hacze iştirakinin üçüncü koşulu ise ihtiyati haczi uygulayan alacaklının alacağının, ilk haczi uygulayan alacaklının takibinden önce doğmuş olmasıdır. Öncelik koşulu İİK’nın 100. maddesinde belirtilen belgelerle ispatlanabilir (Deynekli, Kısa, s. 43 vd.).

22. İİK’nın 141. maddesine göre sıra cetvelinin birer sureti icra dairesi tarafından alakadarlara tebliğ edilir.

23. İİK’nın “Cetvele itiraz” başlıklı 142. maddesi ise;

“Cetvel suretinin tebliğinden yedi gün içinde her alacaklı takibin icra edildiği mahal mahkemesinde alakadarlar aleyhine dava etmek suretiyle cetvel mündericatına itiraz edebilir.

Dava basit muhakeme usuliyle görülür.

İtiraz alacağın esas ve miktarına taallük etmeyip yalnız sıraya dairse şikayet yoliyle icra mahkemesine arz olunur” şeklinde düzenlenmiştir.

24. İİK’nın 142. maddesi gereğince alacaklılar sıra cetvelinin bir suretinin kendilerine tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde sıra cetveline şikâyet yoluna başvurabilirler veya sıra cetveline itiraz davası açabilirler. Sıra cetveline karşı yedi gün içinde hiçbir şikâyet ve itiraz (İİK m. 142) yapılmazsa sıra cetveli kesinleşir ve ancak bundan sonra (kesinleşen) sıra cetveli gereğince paraların paylaştırılmasına geçilebilir. Buna karşılık, yedi gün içinde sıra cetveline karşı (icra mahkemesinde) şikâyet veya (mahkemede) itiraz yoluna başvurulursa, paylaştırma işleminin sonuçlanmasına kadar durdurulması ve sıra cetvelinin kesinleşmesine kadar beklenmesi gerekir. Ancak, sıra cetvelinde hak sahibi görünen her alacaklı, banka teminat mektubu karşılığında, kendisine ödeme yapılmasını isteyebilir (İİK m. 142/a).

25. Sıra cetveline karşı koymak isteyen alacaklı (bu konudaki takip hukuku kurallarının yanlış uygulandığını iddia etmeyip) sıra cetveline alınmış olan bir alacaklının alacağına veya onun sırasına (veya hem alacağına hem de onun sırasına) itiraz etmek istiyorsa, o zaman sıra cetveline karşı, mahkemede itiraz yoluna başvurması, yani o alacaklıya karşı genel mahkemede dava açması gerekir (Kuru, s. 736).

26. İcra dairesinin, sıra cetvelini yaparken bu husustaki takip hukuku hükümlerine aykırı hareket ettiği ve yapılan işlemin hâdiseye uygun olmadığı iddia edilmekte ise, bu hâlde sıra cetveline karşı başvurulacak olan yol, icra mahkemesine şikâyet (İİK m. 16) yoludur (İİK m. 142/3). İİK’nın 142. maddesinin 3. fıkrası hükmünden sıra cetveline karşı şikâyet yolunun sadece sıraya karşı bir itirazda bulunulması hâline münhasırmış gibi bir anlam çıkmakta ise de, icra müdürünün uymak ve re’sen yapmak zorunda olduğu bütün hususlardan dolayı İİK’nın 16. maddesi gereğince şikâyet yoluna başvurulabilir (Kuru, s. 734).

27. İcra dairesinin sıra cetvelini yaparken bu husustaki takip hukukuna uygun hareket etmemesi, bu konudaki hükümleri gereği gibi ve olaya uygun uygulamaması hâlinde ilgililer şikâyet yoluna başvurabilirler (İİK m. 16). Örneğin icra memuru ihale kesinleşmeden sıra cetveli düzenlemiş ise bu bir şikâyet sebebi teşkil eder. Bunun yanında İİK’nın 142. maddesinin 3. fıkrasına göre alacaklının bulunduğu sıraya ilişkin olarak yani istediği sıraya kabul edilmemesi durumunda şikâyet yoluna başvurması mümkündür (Pekcanıtez, H./ Simil, C.: İcra ve İflas Hukukunda Şikâyet, 2. B., İstanbul 2017, s. 488).

28. Sıra cetveline karşı şikâyet üzerine icra mahkemesince sadece sıra cetvelinin iptaline karar verilebilir. Yoksa icra müdürünün yerine geçerek yeni bir sıra cetveli düzenleyemez (Pekcanıtez/Simil, s. 393). Sıra cetveline yönelik şikâyetlerde icra mahkemesi, önüne gelen şikâyetleri sonuçlandırmak ve icra müdürüne bu yönde talimat vermekle görevli olup, şikâyete konu işlemin kanuna veya olaya aykırılığı tespit edilirse sıra cetvelinin iptaline karar verilir. İcra mahkemesi gerekçede düzenlenecek yeni sıra cetvelinin hangi ilkelere göre düzenleneceğini, alacaklıların ne miktar için hangi sıralarda yer alması gerektiğini belirterek, hukuka uygun olmayan kısımları gösterir ve bu çerçevede işlem yapılması için icra müdürüne talimat (İİK m. 17/1) verir. Yeni sıra cetveli yapılması görevi icra dairesine ait olduğundan iptal nedenlerinin hükümde belirtilmeden sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi ile yetinilmesi gerekir. Şikâyet üzerine iptal edilen sıra cetvelinin yerine iptal gerekçesi de dikkate alınarak icra dairesince yeniden sıra cetveli yapılarak ilgililere tebliğ edilir. Nitekim bu hususlar Hukuk Genel Kurulunun 06.11.2015 tarihli ve 2014/23-1179 E., 2015/2434 K. sayılı kararında da benimsenmiştir.

29. Uyuşmazlığın çözümü için İİK’nın 111. maddesinde düzenlenmiş olan taksitle ödemenin açıklanması gerekmektedir.

İİK’nın 111. maddesi;

“…Borçlu alacaklının satış talebinden evvel borcunu muntazam taksitlerle ödemeği taahüt eder ve birinci taksiti de derhal verirse icra muamelesi durur.

Şukadar ki borçlunun kafi miktar malı haczedilmiş bulunması ve her taksitin borcun dörtte biri miktarından aşağı olmaması ve nihayet aydan aya verilmesi ve müddetin üç aydan fazla olmaması şarttır.

(Ek fıkra: 9/11/1988-3494/13 md.; Değişik üçüncü fıkra: 17/7/2003-4949/26 md.) Borçlu ile alacaklının borcun taksitlendirilmesi için icra dairesinde yapacakları sözleşme veya sözleşmelerin devamı süresince 106 ve 150/e maddelerindeki süreler işlemez. Ancak bu sözleşme veya sözleşmelerin toplam süresinin on yılı aşması hâlinde, aştığı tarihten itibaren süreler kaldığı yerden işlemeye başlar.

(Değişik fıkra: 9/11/1988-3494/13 md.) Taksitlerden biri zamanında verilmezse icra muamelesi ve süreler kaldığı yerden devam eder…” hükmünü içermektedir.

30. Kendisine karşı yürütülen icra takibi kesinleşmiş olan borçlu, borcunu taksitle ödemek isteyebilir. Taksitle ödeme, alacaklı ile borçlunun anlaşması veya alacaklının rızası olmasa bile belli şartların gerçeklemesi hâlinde mümkündür. Taksitle ödeme sözleşmesi iki dönemde olabilir. Alacaklı ile borçlu hacizden önceki bir dönemde icra dairesinde borcun taksitle ödeneceği hakkında bir sözleşme (anlaşma) yapabilirler. Kanun, hacizden önceki bir dönemde borcun taksitle ödenmesi imkânını açıkça düzenlememektedir; buna dolayısıyla haciz isteme süresi (İİK m. 78/2) ile satış isteme süresi (İİK m. 111/3) nedeniyle ve bir ceza hükmü (İİK m. 340) ile değinilmektedir. Bu hâlde (yani, alacaklı ile borçlunun icra dairesinde taksit sözleşmesi yapmaları hâlinde), taksit sözleşmesinin (yapılmasından) ihlâline kadar geçen zaman, bir yıllık haciz isteme süresinin hesabına dahil edilmez (İİK m.78/2, c. 2). Bunun gibi, borçlu ile alacaklının borcun taksitlendirilmesi için icra dairesinde yapacakları taksit sözleşmesinin (veya sözleşmelerinin) devamı süresince, İİK’nın 106 ve 150/e maddesindeki satış isteme süreleri işlemez. Ancak, taksit sözleşmesi (veya sözleşmelerinin) toplam süresinin on yılı aşması hâlinde, aştığı tarihten itibaren süreler kaldığı yerden işlemeye başlar (İİK m. 111/3). Borçlu, taksitlerden birini anlaşmadaki tarihte ödemezse, alacaklı, borcun tamamı için icra takibine devam edilmesini (yani, borçlunun mallarının haczedilmesini) isteyebilir (İİK m. 111/4) (Kuru, s. 612-613).

31. Borçlu, mallarının haczedilmesinden sonra (ve fakat satış talebinden önce) borcunu muntazam taksitlerle ödemeyi taahhüt eder ve bu taahhüdü İİK’nın 111. maddesinin 1 ve 2. fıkrasında belirtilen şartlara uygun olursa, alacaklının muvafakatine (kabulüne) gerek kalmadan, icra takibi kendiliğinden durur (İİK m. 111/1); yani icra müdürü, borçlunun hacizli mallarını satamaz. Borçlu, taahhüt ettiği bu taksitlerden birini zamanında ödemezse, icra takibine (borcun tamamı için) kaldığı yerden devam edilir (İİK m. 111/4); yani, alacaklının talebi üzerine hacizli mallar satılır (Kuru, s. 614-615; Deynekli/ Kısa, s. 136).

32. Somut olayda; İstanbul 8. İcra Dairesinin 2007/8.3 E. sayılı dosyasında alacaklı D...zbank A.Ş. tarafından 18.01.2007 tarihli ihtiyati haciz kararının infazının 18.01.2007 tarihinde istendiği, aynı tarihte Orhan B. ve diğerleri hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı, ihale bedeli paylaşıma konu olan borçlu Orhan B. adına kayıtlı taşınmaza 18.01.2007 tarihinde ihtiyati haciz konulduğu, ödeme emrinin Orhan B.’a 22.01.2007 tarihinde tebliğ edildiği ve 01.02.2007 tarihinde ihtiyati haczin kesin hacze dönüştüğü, 20.08.2009 tarihinde taşınmaza yeniden haciz konulduğu, alacaklı vekilinin 21.01.2009, 06.08.2009, 14.01.2011, 14.06.2011 ve 29.07.2011 tarihlerinde satış talebinde bulunarak satış avansı yatırdığı, taşınmazın 27.09.2011 tarihinde ihale edildiği, bu dosyada düzenlenen sıra cetvelinde birinci sırada D...zbank A.Ş.’nin, üçüncü sırada ise şikâyetçinin gösterildiği, şikâyetçinin alacaklı olduğu İstanbul 10. İcra Dairesinin 2007/1.87 E. sayılı dosyasında 17.01.2007 tarihli ihtiyati haciz kararının infazının 17.01.2007 tarihinde istendiği, aynı tarihte Orhan B. ve diğerleri hakkında kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip başlatıldığı, ihale bedeli paylaşıma konu olan borçlu Orhan B. adına kayıtlı taşınmaza 17.01.2007 tarihinde ihtiyati haciz konulduğu, ödeme emrinin Orhan B.’a 18.01.2007 tarihinde tebliğ edildiği ve 28.01.2007 tarihinde ihtiyati haczin kesin hacze dönüştüğü, alacaklı vekili ile borçlular vekili arasında borçların taksitlendirilmesine ilişkin 10.08.2007 tarihli protokolün yapıldığı, 05.10.2009 tarihinde taşınmaza yeniden haciz konulduğu, alacaklı vekilinin 09.08.2011 tarihinde satış talep ettiği ve satış avansının yatırıldığı anlaşılmaktadır.

33. Şikâyetçi kendisinin alacaklı olduğu icra dosyasındaki ihtiyati haczin daha önce kesinleştiğini ileri sürerek sıra cetvelinin iptalini talep etmiştir. Şikâyetçinin iddiasına İstanbul 10. İcra Dairesinin 2007/1.87 E. sayılı dosyasındaki haczin daha önce kesinleşmiş olması ve İİK’nın 106 ve 110. maddeleri gereğince kalkmamış olması koşulu ile itibar edilebilir. Bu nedenle İstanbul 10. İcra Dairesinin 2007/1.87 E. sayılı dosyasında alacaklı vekili ile borçlular vekili arasında borçların taksitlendirilmesine ilişkin 10.08.2007 tarihli protokolün uygulanıp uygulanmadığının, taksit sözleşmesinin ihlal edilip edilmediğinin, dolayısıyla satış isteme sürelerinin durup durmadığının ve şikâyetçinin haczinin kalkıp kalmadığının re’sen incelenmesi gerekir. Yapılacak inceleme sonucunda taksit sözleşmesinin ihlal edilmediği ve satış isteme süresinin durduğu, şikâyetçinin haczinin kalkmadığı tespit edilirse, şikâyetçinin haczi ilk sırada yer alacaktır. Açıklanan nedenlerle bu hususlar mahkemece re’sen araştırılmalıdır.

34. Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere İİK’da (m. 111, 78/2, 340) bazı şart ve etkileri düzenlenen, icra prosedürü içerisinde yapılan taksitle ödeme sözleşmesi, icra dairesinde yapılması hâlinde icra takibini olduğu yerde durdurur. Borçlu, taksitle ödeme sözleşmesine göre taksitleri zamanında ödediği sürece icra takibine devam edilemez, yani sözleşme hacizden önce yapılmış ise borçlunun malları haczedilemez, hacizden sonra yapılmış ise hacizli mallar satılamaz. Taksit sözleşmesinin ihlalinin sonucunu düzenleyen İİK’nın 111. maddesinin 4. fıkrasına göre taksitlerden biri zamanında verilmezse icra muamelesi ve süreler kaldığı yerden devam eder.

35. O hâlde İİK’nın 111. maddesinin 4. fıkrası uyarınca, mahkemece şikâyetçi banka kayıtları üzerinde, bankacılık konusunda uzman bilirkişi aracılığıyla inceleme yapılıp, 10.08.2007 tarihli protokol hükümleri de değerlendirilerek, borçlular tarafından takibe konu borca ilişkin protokol hükümlerine uygun biçimde anapara ve faiz ödemeleri yapılıp yapılmadığı, borçluların temerrüde düşüp düşmediği, taksitlendirme sözleşmesinin ifa edilip edilmediği hususlarında rapor alınarak, buna göre satış isteme süresinin durup durmadığı, dolayısıyla şikâyetçi haczinin kalkıp kalkmadığının araştırılarak şikâyet hakkında bir karar verilmesi gerekir.

36. Diğer taraftan Özel Daire kararının kabule göre başlayan (3) nolu bendinde sıra cetveline yönelik şikâyetlerde icra mahkemesinin önüne gelen şikâyetleri sonuçlandırmak ve icra müdürüne bu yönde talimat vermekle görevli olup, icra müdürüne talimat vermesi gerektiğinden, iptal nedenlerinin gerekçede belirtilmesi ve hüküm fıkrasında gerekçe tekrar edilmeden sıra cetvelinin iptaline karar vermekle yetinilmesi ve eda hükmü kurulmaması gerektiği, mahkemece gerekçede yer alması gereken hususlara hüküm fıkrasında yer verilmesinin özel olarak İİK'nın 17/1. maddesine ve genel olarak da hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir sözün tekrar edilmemesine ilişkin HMK'nın 297/2. maddesine aykırı olduğu, şikâyetçi vekilince bedeli paylaşıma konu paranın şikâyet olunanın alacağı ile garame hesabına göre paylaştırılması talep edildiği ve mahkemece şikâyetçinin haczinin ilk haciz olduğu kabul edilmiş olup, şikâyetçinin talebi ile bağlı olduğu gözetilerek, buna göre garame yapılması gerektiği sonucuna varılması gerekirken, şikâyetçinin ilk sırada tek başına yer alması gerektiği anlamına da gelebilen yazılı şekilde ve infazda tereddüt uyandıracak şekilde hüküm kurulmasının HMK'nın 297/2. maddesine göre doğru olmadığı hususlarına da değinilmiş ve bu hususlar yönünden de yerel mahkemece direnme kararı verilmiştir. Özel Dairece işin esası yönünden mahkemece eksik inceleme ve araştırma yapıldığına işaret eden bozma nedeni gözetildiğinde, Özel Daire kararının (3) nolu bendinde belirtilen hususlar eleştiriye ilişkin olup, şikâyetin kabulüne karar verilip verilemeyeceği mahkemece yeniden yapılacak inceleme neticesinde ortaya çıkacağından bu aşamada Özel Daire tarafından belirtilen hususlara ilişkin bozma kararı verildiğinin kabulüne usulen olanak yoktur. Dolayısıyla bozma sebebi yapılmayan hususlar Hukuk Genel Kurulunca uyuşmazlık kapsamında tartışılmamış, ancak şikâyetçinin talebinin sıra cetveline konu olan ihale bedelinin garame hesabına göre paylaştırılması olmayıp, sıra cetvelinin iptaline ilişkin olduğuna işaret edilmekle yetinilmiştir.

37. Hâl böyle olunca direnme kararının Özel Daire bozma kararının (2) nolu bendinde belirtilen nedenler yanında yukarıda açıklanan genişletilmiş gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Şikâyet olunan vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararının (2) nolu bendinde açıklanan nedenler ve yukarıda açıklanan genişletilmiş gerekçelerle BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun'un 29. maddesi ile eklenen geçici 7. maddesinin göndermesi ile uygulanması gereken İİK’nın 366/III. maddesi uyarınca kararın tebliğden itibaren on gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 23.03.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.