SOMUT OLAYDA GEREKÇELİ KARARIN ÜÇ YIL GİBİ UZUN BİR SÜRE YAZILMAMASI HAKİMİN MANEVİ TAZMİNAT SORUMLULUĞUNA YOL AÇMIŞTIR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


14 Tem
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

Esas No        : 2022/1-1212
Karar No       : 2023/422

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                :
 Yargıtay 1. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)
TARİHİ                          : 18.01.2022
EK KARAR TARİHİ      : 14.04.2022
SAYISI                          : 2020/1 E., 2022/1 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 18.01.2022 tarihli ve  2020/1 Esas,
                                         2022/1 Karar sayılı kararı 

1. Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı Yargıtay 1. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

2. Karar maddi tazminat yönünden davacı vekili tarafından, manevi tazminat yönünden ise davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 14.04.2022 tarihli ek kararı ile davalı Hazine vekilinin manevi tazminata ilişkin temyiz isteminin miktar itibariyle temyiz kesinlik sınırının altında olduğu gerekçesiyle reddine karar verilmiş, ek karar davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

4. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi

5. Davacı vekili 28.07.2020 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin Fatsa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/456 Esas sayılı dosyası ile 276 ve 286 parsel sayılı taşınmazlar için muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescili, mümkün olmazsa tenkisi ile geriye dönük beş yıllık süre için ecrimisil talebinde bulunduğunu, ecrimisil talebinin tefrik edilerek 2016/55 Esas sayısına kaydedildiğini, tapu iptali ve tescil davasında 07.03.2018 tarihinde hukuka aykırı şekilde davanın reddine, tenkis taleplerinin kabulüne karar verildiğini ancak gerekçeli kararın aradan çok uzun süre geçmesine rağmen yazılmadığını, tefrik edilen ecrimisil davasının ise kararı yazılmayan davanın sonucunu beklediğini, bu nedenle alacağının zamanaşımına uğradığı nazara alındığında maddi ve manevi yönden zarara uğradığını ileri sürerek, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) 46/1-e maddesine göre hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 12.000,00 TL maddi tazminat ile 7.000,00 TL manevi tazminatın 07.03.2018 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı Cevabı

6. Davalı Hazine vekili; davanın süresinde açılıp açılmadığının öncelikle incelenmesi gerektiğini, HMK’nın 46 ncı maddesinde belirtilen hakimin hukuki sorumluluğunu gerektiren hâllerin gerçekleşmediğini, yargısal işlemlerin kanuna uygun olarak yapıldığını ve işlemde kusur, kasıt ve hata bulunmadığını, manevi tazminat talebinin mesnetsiz olduğu gibi sebepsiz zenginleşmeye yol açacak nitelikte olduğunu, dayanılan sorumluluk sebebi ile delillerin gösterilmediğini belirterek, davanın reddini ve davacının idari para cezası ile cezalandırılmasını talep etmiştir.

Özel Daire Kararı

7. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla 21.09.2020 tarihli ve 2020/53 Esas, 2020/24 Karar sayılı kararı ile; tapu iptali-tescil ve ecrimisil istemine ilişkin davalar hakkındaki kararların temyiz inceleme görevinin Yargıtay 1. Hukuk Dairesine ait olduğu, dolayısıyla eldeki davanın görülmesinde de aynı Dairenin görevli olduğu gerekçesiyle görev bakımından davanın usulden reddine karar verilmiştir.

8. Kararın taraflarca temyiz edilmeksizin 27.10.2020 tarihinde kesinleşmesi, davacı vekilinin de 13.10.2020 tarihli dilekçesi ile dosyanın görevli daireye gönderilmesini talep etmesi üzerine dosya Yargıtay 1. Hukuk Dairesine gönderilmiştir.

9. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla 18.01.2022 tarihli ve 2020/1 Esas, 2022/1 Karar sayılı kararı ile; "... Dava, 6100 sayılı HMK'nın 46. maddesi gereğince hakimlerin hukuki sorumluluğuna dayalı olarak açılan maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.

Davanın dayanağı olan Fatsa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/456 Esas sayılı dava dosyasında; davacının Mehmet Ö., davalının Ahmet Ö. olduğu, 276 ve 286 parsel sayılı taşınmazlar yönünden muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, mümkün olmazsa tenkis ile geriye dönük beş yıllık ecrimisil talebinde bulunulduğu, 07.03.2018 tarihli son oturumda tapu iptali ve tescili istemlerinin reddine, tenkis taleplerinin kabulüne karar verildiği, 31.05.2021 tarihinde karar veren hakim dışında bir hakim tarafından 10.07.2020 tarihinde Hâkimler ve Savcılar Kurulunca kararı veren mahkeme hakiminin görevinden uzaklaştırıldığı, görevinden ayrılma tarihinden önce tefhim ettiği ve gerekçesi yazılmayan iş bu kararın Adalet Bakanlığı Hukuk İşleri Genel Müdürlüğünün 22/01/2021 tarih ve 1657 sayılı yazısı kapsamında kendisi tarafından yazıldığı belirtilerek gerekçeli kararın yazıldığı, kararın tebliğe çıkarıldığı ve davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından 13.09.2021 tarihinde miktar itibarıyla kesin olmak üzere istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve davanın tapu iptali ve tescili talebi yönünden kabulüne karar verildiği görülmüştür.

Fatsa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/55 Esas sayılı dava dosyasının incelenmesinde; Fatsa 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/456 Esas sayılı davasının 13.01.2016 tarihli celsesinde davacı tarafın ecrimisil talebine yönelik davanın tefrikine karar verildiği ve bu esası aldığı, 2015/456 Esas sayılı davada alınan bilirkişi raporlarının dosya içerisine alındığı ve ecrimisil hesaplamalarının da yapıldığı, mahkemece 2015/456 Esas sayılı davanın sonucunun beklenilmesine karar verildiği görülmüştür.

Bilindiği üzere, 6100 sayılı HMK’nun 46. maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. Bu madde hükmüne göre Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı ancak aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:

a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.

b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.

c)Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.

ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.

d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.

e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.

Öte yandan, HMK'nın 190. maddesi ve TMK'nın 6. maddesi hükümleri gereğince herkes hakkını dayandırdığı maddi olguların varlığını ispat ile yükümlüdür.

Dosya içeriğine göre; davacı gerekçeli kararın yazılmaması nedeniyle tefrikine karar verilen ecrimisil talebine ilişkin davada alacağının zamanaşımına uğradığını, bu nedenle maddi zarara uğradığını iddia etmiş ise de; açılan davada diğer davanın bekletici mesele yapılması nedeniyle davacının ecrimisil talebinin zamanaşımına uğramayacağı, gerekçenin geç yapılması nedeniyle davacının uğradığını iddia ettiği maddi zararı da HMK'nın 190. maddesi ve TMK'nın 6. maddesi hükümleri çerçevesinde ispat edemediği anlaşılmakla maddi tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davacının manevi tazminat istemine gelince; bilindiği üzere TBK'nın 58. Maddesinde; kişilik haklarının zedelenmesinden zarar gören, çektiği elem ve acı karşılığı uğradığı manevi zararın tazmini isteyebilir. Belirtilmelidir ki, manevi tazminat zenginleşme aracı olmamakla beraber, bu yöndeki talep hakkındaki hüküm kurulurken olay sebebiyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amaçlanmalı ve bu sebeple tarafların sosyal ve ekonomik durumları ile birlikte olayın meydana geliş şekli de göz önünde tutularak, hak ve nefaset kuralları çerçevesinde bir sonuca varılmalıdır. Bu doğrultuda, mahkeme hakimince 07.03.2018 tarihli celsede dava sonuçlandırılmasına rağmen hükme infaz kabiliyeti verecek ya da kanun yollarına başvuruyu sağlayacak gerekçeli kararın, 31.05.2021 tarihine kadar yazılmamış olmasıyla, hakkın yerine getirilmesinde ciddi zorluk yaşanmıştır. Bunun sosyo-psikolojik etkilerinin, davacı Mehmet Ö. açısından acı ve üzüntüye yol açacağında kuşku bulunmadığından, manevi tazminat isteğinin kabulüne karar vermek gerekmiştir.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1- Davacının maddi tazminat talebinin reddine,

2- Davacının manevi tazminat talebinin kabulü ile, 7.000,00 TL tazminatın dava tarihi olan 28.07.2020 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

3- Manevi tazminat talebi yönünden Harçlar Yasası uyarınca davalı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, davacı tarafından yatırılan harcın istek halinde davacıya iadesine,

4- Reddedilen maddi tazminat isteği yönünden davalı Hazine vekili lehine yürürlükte olan tarifenin 13/4 maddesi gereğince belirlenen 7.425,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

5- Kabul edilen manevi tazminat talebi yönünden tarifenin 10/1 ve 13/1-2 mad. göre belirlenen 7.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine...," karar verilmiştir.

Kararın Temyizi

10. Özel Daire kararı süresi içinde maddi tazminat yönünden davacı vekili tarafından, manevi tazminat yönünden ise davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

11. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 14.04.2022 tarihli ek kararı ile davalı Hazine vekilinin manevi tazminata ilişkin temyiz isteminin miktar itibariyle reddine karar verilmiş, ek karar davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. GEREKÇE

A. Davacı Vekilinin Maddi Tazminat İsteminin Reddine Yönelik Temyiz İtirazı Bakımından;

12. Dava, HMK’nın 46 ncı maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.

13. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46 ncı maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. HMK’nın 46 ncı maddesinde “(1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:

a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.

b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.

c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.

ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.

d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.

e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.” düzenlemesi bulunmaktadır.

14. Somut olayda, gerekçeli kararın uzun süre yazılmadığı açık ise de hâkimin yargılama faaliyetinden dolayı davacının maddi zararına yol açıldığı sabit olmadığından Özel Dairece maddi tazminat isteminin reddine karar verilmesi yerindedir.

15. Hâl böyle olunca, yapılan açıklamalara, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle davacının doğduğunu ileri sürdüğü maddi zararın varlığını ispat edememiş olmasına göre usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen maddi tazminat isteminin reddine ilişkin kararın onanması gerekir.

B. Davalı Hazine Vekilinin 14.04.2022 Tarihli Ek Karara Yönelik Temyiz İtirazı Bakımından;

16. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle "temyiz talebinin miktar nedeniyle reddine" ilişkin olarak verilen ek kararın usul ve yasaya uygun olup olmadığı, buradan varılacak sonuca göre ek karar kaldırılarak, esasa yönelik temyiz incelemesi yapılıp yapılamayacağı hususu ön sorun olarak tartışılmış ve değerlendirilmiştir.

17. Bölge Adliye Mahkemeleri 20 Temmuz 2016 tarihinde faaliyete geçmiş olup, bu tarihten itibaren 6100 sayılı HMK’nın istinaf ve temyiz hükümleri uygulanmaya başlanmıştır.

18. 6100 sayılı Kanun’un istinaf yoluna başvurulabilen kararları düzenleyen 341/2 nci maddesi; "Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir (Ek cümle: 24/11/2016-6763/41 md.). Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir…" düzenlemesini içermekte olup Kurul çoğunluğu tarafından, manevi tazminat istemiyle açılan eldeki davada Özel Dairece ilk derece mahkemesi sıfatıyla karar verildiği gözetildiğinde bu tür kararların temyizi sırasında da HMK’nın 341 inci maddesi hükümlerinin uygulanması gerektiği, bu bağlamda HMK’nın 341/2 nci maddesinde manevi tazminat kararlarına karşı miktar ve değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabileceği öngörüldüğünden temyiz yolu için de manevi tazminatın kabulüne ilişkin hükmün kesin olmadığı kabul edilmiş ve 14.04.2022 tarihli ek kararın bozularak kaldırılmasına oy çokluğuyla karar verilerek ön sorun aşılmış, işin esasının incelenmesine geçilmiştir.

C. Temyize Konu Manevi Tazminat Hükmünün Esası Bakımından Yapılan Değerlendirme:

19. Somut olayda, davacı tarafından 15.07.2015 tarihinde açılan dava hakkında, Fatsa 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından 07.03.2018 tarihinde tapu iptali ve tescil isteminin reddine, tenkis isteğinin ise kabulüne ilişkin olarak verilen hükmün tefhim edilmesine karşın, gerekçeli kararın aradan oldukça uzun süre geçtikten sonra 31.05.2021 tarihinde yazıldığı dosya kapsamı ile sabittir.

20. Oysa ki, 6100 sayılı Kanun'un 294/4 üncü maddesine göre, zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hâllerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekmektedir. Mahkemelerce verilen kararların icra kabiliyeti kazanabilmesi için kesinleşmesi gerekmekte olup, kararın kesinleşmesi için en önemli aşamalardan biri gerekçeli kararın yazılmasıdır. Hâkimlerin, açılan davalarla ilgili olarak kanun ve yönetmelik hükümlerine göre gerekli işlemleri yapmak ve Anayasa'nın 36 ncı maddesinde güvence altına alınan makul sürede yargılanma hakkı nedeniyle yargılamanın uzamasına sebebiyet vermeden davayı en kısa sürede sonuçlandırmakla görevli ve yükümlü oldukları gözetildiğinde, bu durum tek başına yargılama sürecinin fazlasıyla uzamasına neden olmuştur.

21. Yargılama süresinin makul olup olmadığı her davanın kendi özellikleri çerçevesinde değerlendirilmekte ise de somut olayda, tahkikat sonuçlanıp karar verilmesine ve 6100 sayılı Kanun'un hükmün tefhiminden sonra gerekçeli kararın bir ay içinde yazılması gerektiğine işaret eden açık hükmüne karşın, gerekçeli karar yazılmayarak yargılama sürecinin uzamasına yol açılmıştır.

22. Yukarıda değinildiği üzere hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı hukuki sorumluluğuna ilişkin düzenlemeler 6100 sayılı Kanun’un 46 ile 49 uncu maddeleri arasında yer almaktadır. Bu hükümlere göre hâkimin hukuki sorumluluğuna dayalı olarak dava açmak için 46 ncı maddede sınırlı sayıda belirtilen sebeplerden biri veya bir kaçının oluşması gerekir. Düzenlenen sorumluluk sebepleri genel olarak hukuka aykırı fiillerdir ve hâkimin ağır kusuruna veya kastına dayanmaktadır. 6100 sayılı Kanun'un 46/1-e bendinde "hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması" bu sebepler arasında sayılmış olup, davacının tarafı olduğu davada gerekçeli karar uzun süre yazılmayarak hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmıştır.

23. Gerekçeli kararın yazılması için bu denli uzun bir süre beklenilmesi taraflar bakımından oldukça yıpratıcı olduğu gibi uyuşmazlığın çözüm sürecinin uzatılması nedeniyle adaletin etkili ve güvenli bir şekilde yerine getirildiği de söylenemez.

24. Hâl böyle olunca, yapılan açıklamalara, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen manevi tazminat isteminin kabulüne ilişkin kararın onanması gerekir.

 III. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazının yukarıda (A) bendinde açıklanan nedenlerle reddi ile maddi tazminata ilişkin olarak Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın ONANMASINA 26.04.2023 tarihinde oy birliğiyle;

Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,

Davalı Hazine vekilinin ek karara yönelik temyiz istemi yukarıda (B) bendinde açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan temyiz talebinin miktar yönünden reddine ilişkin 14.04.2022 tarihli ek kararın BOZULMASINA oy çokluğuyla;

Davalı Hazine vekilinin manevi tazminat hükmünün esasına yönelik temyiz isteminin ise yukarıda (C) bendinde açıklanan nedenlerle reddi ile Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın ONANMASINA,

03.05.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.