SÖZLEŞMEYİ AYAKTA TUTUP RİZİKOYU BİLMESİNE RAĞMEN PRİM TAHSİLATINI YAPAN SİGORTACININ SÖZLEŞMEYLE BAĞLI OLMADIĞINI İDDİA ETMESİ DÜRÜSTLÜK İLKESİYLE BAĞDAŞMAZ

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


16 Ara
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

Esas No        : 2022/(17)4-446
Karar No       : 2023/802

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                :
 Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ                          : 27.10.2021
SAYISI                          : 2021/288 E., 2021/817 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 16.02.2021 tarihli ve
                                         2019/5299 Esas, 2021/1399 Karar sayılı BOZMA kararı

1. Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar öncelikle onanmış, davacılar vekilince karar düzeltme yoluna başvurulması üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi

4. Davacılar vekili, 18.10.2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasında vefat eden müvekkillerinin oğlu Akif Ö. için, işvereni dava dışı Ç. Temizlik Ltd. Şti. nin davalıya 20.09.2013-20.09.2014 tarihlerini kapsayan poliçe ile ferdi kaza sigortası yaptırdığını, müvekkillerine davaya konu poliçe için ödeme yapılmadığını ileri sürerek poliçe kapsamında 25.000,00 TL ölüm teminatının müteveffanın ölüm tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müvekkillerine ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı

5. Davalı vekili; ilk sigorta prim peşinatı kaza tarihinden sonra yatırıldığından sigorta poliçesinin hukuksal koruma kapsamında olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı

6. Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.03.2016 tarihli ve 2014/1161 Esas, 2016/180 Karar sayılı kararı ile; sigorta yaptıran dava dışı Ç. Temizlik Ltd. Şti. tarafından riskin gerçekleşmesinden önce 20.09.2013 tarihinde ödenmesi gereken sigorta priminin ödenmediği, kaza tarihi itibarıyla sigortacının sorumluluğunun başlamadığı, dolayısıyla davacıların sigorta teminatını talep edemeyecekleri gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuş; Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 20.05.2019 tarihli ve 2016/15178 Esas, 2019/6390 Karar sayılı ilk kararı ile; hükmün onanmasına karar verilmiştir.

8. Davacılar vekilinin karar düzeltme istemi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 16.02.2021 tarihli ve 2019/5299 Esas, 2021/1399 Karar sayılı kararı ile; “... Dosyanın yeniden yapılan incelemesi sonucunda;

Dava kazadan kaynaklı ölüm nedeni ile vefat tazminatı talebine ilişkindir.

Sigorta ettirenin borcu sigorta primini ödemek, sigortacının borcu da rizikonun gerçekleşmesi halinde tazminat ödemektir.

6102 sayılı TTK'nın 1424 ve devamı maddeleri birlikte incelendiğinde, sigorta şirketinin kendileri tarafından imzalanmış bulunan poliçenin bir örneğini sigortalıya ulaştırmak ve özellikle primi veya ilk taksidi de poliçenin teslimi karşılığı tahsil etmekle yükümlüdür. TTK'nın 1424. maddesinde yer alan düzenlemeye göre ise; "sigortacı, sigorta sözleşmesi kendisi veya acentesi tarafından yapılmışsa, sözleşmenin yapılmasından itibaren yirmidört saat içinde poliçeyi sigorta ettirene vermekle yükümlüdür".

Davaya konu olay ve poliçe tanzim tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 1430.maddesinde sigortalının prim ödeme borcu; 1431.maddesinde prim ödeme zamanı ve 1434.maddesinde prim ödemesinde temerrüdün sonuçları düzenlenmiştir. TTK'nun 1434/1.maddesinde "ilk taksidi veya tamamı bir defada ödenmesi gereken prim, zamanında ödenmemişse, sigortacı, ödeme yapılmadığı sürece, sözleşmeden üç ay içinde cayabilir. Bu süre, vadeden başlar. Prim alacağının, muacceliyet gününden itibaren üç ay içinde dava veya takip yoluyla istenmemiş olması hâlinde, sözleşmeden cayılmış olunur" düzenlemesi yapılmıştır. Prim peşinatının rizikodan önce yatırılmaması nedeniyle sigortacının sorumluluğunun başlamadığı hallerde, sigortacının; olaydan ve ihbardan, diğer anlatımla rizikoyu öğrendikten sonra primleri tahsil etmesi, sonrasında geri vermemesi ve bir ihtarla da sözleşmeyi feshetmemesi hallerinde, sigortacının sözleşmeyi ayakta tutması halinde, tahsil öncesi gerçekleşen rizikodan sorumlu olduğu Dairemiz uygulamalarındandır.

Somut olayda; taraflar arasındaki poliçe için tek peşin prim 61,81 TL kararlaştırılmış ve ödeme tarihi olarak da poliçe tanzim tarihi 20.09.2013 olarak belirlenmiştir.Davaya konu edilen rizikonun 18.10.2013 tarihinde gerçekleştiği ve 20.09.2013 tarihinde ödenmesi gereken primin kazadan sonra 31.10.2013 tarihinde davalı Sigorta Şirketinin hesaplarına ödendiği görülmektedir. Dosya kapsamına göre süresinden sonra ödenen primin Sigorta Şirketince iade edildiğine dair davalı Sigortanın savunması olmadığı gibi bilgi belge de yoktur. Sigortacının olaydan ve ihbardan, diğer anlatımla rizikoyu öğrendikten sonra primleri tahsil etmesi, sonrasında geri vermemesi ve bir ihtarla da sözleşmeyi feshetmeyerek sözleşmeyi ayakta tutması iradesi karşısında, dava açıldıktan sonra prim peşinatının ödenmeyişi savunmasını yapan davalı sigortacının sözleşmeden caydığının kabulü mümkün değildir. Zira; güven ve iyiniyet temelinde akdolunan sigorta sözleşmelerinde, tarafların tüm haklarının kullanımında (sözleşmenin kurulmasında olduğu kadar, sona erdirilmesinde de) bu ilkelere bağlı biçimde hareket etmesi gereklidir.

Açıklanan hukuki ve maddi vakıalar karşısında; davalı sigortacı bakımından geçerli bir sözleşmeden cayma durumu bulunmadığı da gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırmayla yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş davacılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı

9. Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 27.10.2021 tarihli ve 2021/288 Esas, 2021/817 Karar sayılı kararı ile; önceki karar gerekçesinin yanında 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6102 sayılı TTK) ilgili maddeleri ile Ferdi Kaza Sigortası Genel Şartları'nın 16 ncı maddesine değinmek suretiyle süresinden sonra ödenen primi iade etmemiş olmasına ve kazanın sözleşme süresi içinde olmasına rağmen sorumluluk süresi içinde olmaması nedeniyle davalı sigorta şirketinin rizikoyu taşıma yükümlülüğünün de başlamadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi

10. Direnme kararı süresi içinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davaya konu ferdi kaza sigorta sözleşmesinde prim peşinatının rizikonun gerçekleşmesinden sonra ödendiğinin, sigorta şirketi tarafından primin tahsil edilerek iade edilmediğinin ve sözleşmenin feshedilmediğinin çekişmesiz olduğu somut olayda; sigorta şirketinin belirlenen ölüm teminatından sorumlu olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

12. Uyuşmazlığın çözümüne geçmeden önce konu ile ilgili kavram ve yasal mevzuata genel olarak değinmekte yarar vardır.

13. Sigorta sözleşmesi; davaya konu olay ve poliçe tanzim tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı TTK'nın 1401/1 inci maddesinde; “Sigorta sözleşmesi, sigortacının bir prim karşılığında, kişinin para ile ölçülebilir bir menfaatini zarara uğratan tehlikenin, rizikonun, meydana gelmesi hâlinde bunu tazmin etmeyi ya da bir veya birkaç kişinin hayat süreleri sebebiyle ya da hayatlarında gerçekleşen bazı olaylar dolayısıyla bir para ödemeyi veya diğer edimlerde bulunmayı yükümlendiği sözleşmedir” şeklinde tanımlanmıştır. Bu tanım çerçevesinde, sigorta sözleşmesinin tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olduğu, sigortacının asli ediminin rizikoyu taşıma (himaye sağlama) borcu iken sigorta ettirenin asli edimini ise prim ödeme borcu oluşturduğu sonucuna ulaşılmaktadır.

14. Sigorta sözleşmelerinin kuruluşuna ve şekline ilişkin 6102 sayılı TTK’da herhangi bir düzenleme yer almamaktadır. Buna göre, diğer borçlar hukuku sözleşmelerinde olduğu gibi, sigorta sözleşmeleri de iki tarafın karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanları ile meydana gelir; ayrıca kanunda aksi öngörülmediği için hiçbir şekle de tabi değildir.

15. Sigorta sözleşmesinin kurulmasına ilişkin Kanunda herhangi bir şekil şartının öngörülmemesi, öneri ve kabulün de herhangi bir şekle tâbi olmayacağı anlamına gelmektedir. Sigorta sözleşmesi sigorta ettirenin yaptığı önerinin sigortacı tarafından (örneğin sigorta poliçesinin sigorta ettirene ulaştırılması yoluyla örtülü olarak) kabul edilmesiyle veya sigortacının (örneğin sigorta poliçesinin taslağının sigorta ettirene ulaştırılmasıyla) yaptığı önerinin sigorta ettiren tarafından (mesela ilk primin ödenmesiyle örtülü olarak) kabul edilmesiyle kurulmuş olabilir (Samim Ünan: Türk Ticaret Kanunu Şerhi C. I, İstanbul, 2016, s. 61).

16. Menfaat ilişkisi sigorta sözleşmesinin objektif esaslı noktasıdır. Dolayısıyla esaslı noktası olmayan sözleşme yok hükmünde olacağından, bir menfaat olmaksızın yapılan sigorta sözleşmesi geçersiz olacağı gibi sonradan menfaatin ortadan kalkması hâlinde de geçersiz olacaktır (6102 sayılı TTK md. 1408/1). Her sigorta sözleşmesi sigorta genel şartlarına uygun olarak hangi menfaat ya da menfaatlerin sigortalandığının tespit edilmesine imkân verecek bir tarzda düzenlenmelidir.

17. Sigorta poliçesi, sigortacının, sigorta sözleşmesinin kurulmasından sonra Kanunda öngörülen süre içerisinde düzenlemekle yükümlü olduğu; sözleşmenin yapıldığını ispat eden bir belgedir. Sigorta sözleşmelerinde sigortacının sigorta poliçesi düzenleme ve teslim etme yükümlülüğü asli yükümlülük olmayıp yan yükümlülüktür. Bu itibarla sigorta poliçesinin düzenlemesinin ve tesliminin sözleşmenin kurulması veya geçerliliği üzerinde bir etkisi bulunmamaktadır. 6102 sayılı TTK'nın 1424 üncü maddesi; "Sigortacı; sigorta sözleşmesi kendisi veya acentesi tarafından yapılmışsa, sözleşmenin yapılmasından itibaren yirmidört saat, diğer hâllerde onbeş gün içinde, yetkililerce imzalanmış bir poliçeyi sigorta ettirene vermekle yükümlüdür. Sigortacı poliçenin geç verilmesinden doğan zarardan sorumludur” hükmünü haizdir. Bu hüküm çerçevesinde, sigorta poliçesi düzenleme ve teslim yükümlülüğü sigortacıya aittir. Bununla birlikte sigorta sözleşmesi akdetme ve poliçe düzenleme ile prim tahsil etme yetkisi kural olarak sigorta şirketlerine ait olmakla birlikte, bu yetki acentelik vekâletnamesinde belirtilmek kaydıyla, sigorta acentelerine devredilebilmektedir.

18. Nitekim, aynı hususlara Hukuk Genel Kurulunun 11.11.2020 tarihli ve 2017/11-1301 Esas, 2020/878 Karar sayılı kararında da değinilmiştir.

19. Eldeki dava, ferdi kaza sigortası sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olduğundan gelinen aşamada ferdi kaza sigortalarına da kısaca değinmek faydalı olacaktır.

20. Ferdi kaza sigortaları 6102 sayılı TTK'da düzenlenen can sigortalarının bir bölümünü oluşturan kaza sigortaları içinde sayılmaktadır ve belirli bir kişinin kaza rizikosuna karşı sigorta himayesi altına alınmasına hizmet eden sigorta sözleşmesi türüdür.

21. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 1507 nci maddesinde; "Kaza sigortası, belli bir prim karşılığında, sigortalının uğrayacağı kaza sonucu ölüm, geçici veya sürekli engellilik ya da işgöremezlik hâlleri için sigorta teminatı sağlar. Ölüm, ani olarak veya kaza tarihinden itibaren en çok bir yıl içinde gerçekleşmiş ise sigorta bedeli sigorta ettirene yahut onun tarafından belirlenmiş kişiye; geçici ve sürekli engellilik veya işgöremezlik hâllerinde ise sigortalıya ödenir" hükmü düzenlenmiştir.

22. Anılan hükümden de yola çıkılarak kapsamlı bir tanım yapılacak olursa kaza sigortası sözleşmesi; sigorta ettirenin prim ödemesi karşılığında, sigortacının riziko şahsının kaza sonucunda ölümüne yahut sağlığında meydana gelecek zedelenmeler ile bunların doğurabileceği tedavi giderlerine karşı sigorta himayesi sağladığı sigorta sözleşmesi türüdür. Riziko şahsı ise "rizikonun üzerinde gerçekleştiği kişi" olarak tanımlanır ve sigorta ettirenden farklı bir kişidir (Evrim Akgün, Ferdi Kaza Sigortası Sözleşmesi, İstanbul, 2017, s. 12).

23. 6102 sayılı TTK'nın 1430. maddesinde sigorta ettirenin prim ödeme borcu; "Sigorta ettiren, sözleşmeyle kararlaştırılan primi ödemekle yükümlüdür. Aksine sözleşme yoksa sigorta primi peşin ödenir", 1431. maddesinde prim ödeme zamanı; "Sigorta priminin tamamının, taksitle ödenmesi kararlaştırılmışsa ilk taksidin, sözleşme yapılır yapılmaz ve poliçenin teslimi karşılığında ödenmesi gerekir. Karada ve denizde eşya taşıma işlerine ilişkin sigortalarda sigorta primi, poliçe henüz düzenlenmemiş olsa bile, sözleşmenin yapıldığı anda ödenir", 1434 üncü maddesinde prim ödemesinde temerrütün sonuçları; "(1) 1431 inci maddeye uygun olarak istenilen sigorta primini ödemeyen sigorta ettiren mütemerrit olur. (2) İlk taksidi veya tamamı bir defada ödenmesi gereken prim, zamanında ödenmemişse, sigortacı, ödeme yapılmadığı sürece, sözleşmeden üç ay içinde cayabilir. Bu süre, vadeden başlar. Prim alacağının, muacceliyet gününden itibaren üç ay içinde dava veya takip yoluyla istenmemiş olması hâlinde, sözleşmeden cayılmış olunur" şeklinde düzenlenmiştir.

24. Sigorta sözleşmesi iki tarafın karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanları ile kurulacak ise de; 6102 sayılı TTK’nın 1421 inci maddesi gereğince sigortacının rizikoyu taşıma yükümlülüğü primin veya ilk taksitinin ödenmesi ile başlayacaktır. Bununla birlikte 6102 sayılı TTK’nın 1431 inci maddesi gereğince sigorta ettirenin prim ödeme borcu ise poliçenin teslim edilmesi anında muaccel hâle gelecektir. Görüldüğü üzere sigorta poliçesinin verilmesinin sigorta sözleşmesinin kurulması üzerinde bir etkisi bulunmamakta, sadece sigorta ettirenin prim ödeme borcunun muaccel olmasını sağlamaktadır. Sigorta ettiren tarafından primin veya ilk taksitinin ödenmesi ile de sigortacının rizikoyu taşıma yükümlülüğü başlamaktadır.

25. Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendiğinde; dava dışı Ç. Temizlik Ltd. Şti. nin davacıların oğlu Akif Ö. için 20.09.2013-20.09.2014 tarihlerini kapsayan poliçe ile ferdi kaza sigortası yaptırdığı, 20.09.2013 tarihinde ödenmesi gereken sigorta priminin ödenmediği ve 18.10.2013 tarihinde gerçekleşen kazada Akif Ö.'ın vefat etmesiyle riziko gerçekleştikten sonra 31.10.2013 tarihinde sigorta ettiren şirketin çalışanları adına Akif Ö.'ı da kapsayacak şekilde toplu prim ödemesi yaptığı anlaşılmaktadır.

26. Yukarıda bahsedildiği üzere, sigortacının rizikoyu taşıma yükümlülüğü, bir diğer ifade ile rizikonun gerçekleşmesi hâlinde sorumlu olabilmesi, sigorta ettirenin sözleşmenin akdinden sonra ödediği ilk prim ile başlamaktadır. Yani sigorta ettiren hiç ödeme yapmamış ise bunun en önemli sonucu sigorta himayesinin başlamaması olacaktır. Somut olayda, kazadan önce prim ödemesinin yapılmadığı hususu çekişmesizdir. Bu durumda Mahkemece de benimsendiği üzere sigorta himayesi başlamadan kaza gerçekleştiğinden sigortacının sorumluluğunun bulunmadığı düşünülebilirse de, kazadan sonra prim ödemesinin yapıldığı, yapılan ödemenin iade edilmediği gözden kaçırılmamalıdır.

27. Özel Daire kararında da belirtildiği üzere, Yargıtayın yerleşik uygulamasında sigortacının sözleşmeyi ayakta tutma iradesine önem verilmektedir. Bu durumda, prim peşinatının rizikodan önce yatırılmaması nedeniyle sigortacının sorumluluğunun başlamadığı hâllerde, sigortacının; olaydan ve ihbardan, diğer anlatımla rizikoyu öğrendikten sonra primleri tahsil etmesi, sonrasında geri vermemesi ve bir ihtarla da sözleşmeyi feshetmemesi hâlinde sözleşmeyi ayakta tuttuğu değerlendirilmektedir. Bu şekilde sözleşmeyi ayakta tutup rizikoyu bilmesine rağmen prim tahsilatını gerçekleştiren sigortacının daha sonra sözleşmeyle bağlı olmadığını iddia etmesi, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2 nci maddesinde düzenlenen "dürüstlük ilkesi" ile bağdaşmaz.

28. Ne var ki, somut olayda, davalı sigortacının prim peşinatını tahsil etmeden rizikoyu öğrendiğine ilişkin bilgi, belge dosyada bulunmamaktadır. Davalının rizikonun gerçekleştiğini ne zaman öğrendiğinin tespiti, sözleşmeyi ayakta tutma iradesinin bulunup bulunmadığı yönünden önem arz etmektedir. Anılan eksiklikler giderilmeden ve davalının sözleşmeyi ayakta tutma iradesinin bulunup bulunmadığı tespit edilmeden davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Bu durumda, davalının rizikonun gerçekleştiğini ne zaman öğrendiğinin ve davalı sigortacının sözleşmeyi ayakta tutma iradesinin bulunup bulunmadığının detaylı şekilde yapılacak araştırma sonucunda tespiti ile sonucuna göre karar verilmesi gerekir.

29. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; 6102 sayılı TTK'nın 1487/2 nci maddesinde düzenlenen hayatı sigorta edilen kimsenin, ilk primin ödenmesinden önce ölmesi hâlinde sigorta sözleşmesinin geçersiz olacağı hükmü ve bu maddeyi koruma altına alan 1520 nci madde gereğince taraflar arasındaki sözleşmenin geçersiz olduğu, direnme kararının değişik gerekçe ile onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

30. Hâl böyle olunca, direnme kararı yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerle bozulmalıdır.

IV. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerle 6217 sayılı Kanun’un 30 uncu maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429 uncu maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine,

Aynı Kanun’un 440/III-1 inci maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,

13.09.2013 tarihinde oy çokluğuyla kesin olarak karar verildi.

"K A R Ş I   O Y"

Dava, ferdi kaza sigortasında teminat altına alınan ölüm teminatının tahsiline ilişkindir.

TTK’nın 1510/2 nci maddesi gereğince hayat sigortalarına ilişkin diğer hükümler kaza sigortası hakkında da kıyas yoluyla uygulanır. Aynı yasanın 1487/2 nci maddesi gereğince ise hayatı sigorta edilen kimse ilk pirimin ödenmesinden önce ölmüşse sigorta sözleşmesi geçersizdir ve 1520/1 inci madde gereğince bu hükme aykırı sözleşmeler geçersizdir.

Somut olayda, sözleşme süresi 20.09.2013–20.09.2014; ölüm tarihi 18.10.2013 pirim ödeme tarihi ise 31.10.2013’tür.

Bu durumda, TTK’nın 1487/2 nci maddesine göre sözleşme geçersiz olup zimnen dahi bu hükmün aksi kararlaştırılamayacağından sigorta şirketine rizikodan sonra ihtarın yapılıp yapılmadığının bir önemi bulunmayıp varılacak sonucu değiştirmeyecektir. Geçersiz sözleşme nedeniyle herkesin aldığını geri vermesi gerekir. Kararın bu sebeple değişik gerekçeyle onanması görüşünde olduğumuzdan Sayın Çoğunluğun bozma kararına katılmıyoruz.

Üye                                               Üye
Ayşe Albayrak Doğan                   Seydi Kahveci

"K A R Ş I   O Y"

Dava dışı Akif Ö. için işvereni Ç. Temizlik Ltd. Şti. tarafından 20.09.2013-2014 tarihlerini kapsayan poliçe ile ferdi kaza sigortası yapılmış, yolcu olarak bulunan davacıların oğlu Akif Ö.'ın 18.10.2013 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucu vefatı kaza sigorta poliçesi nedeniyle ödeme yapılmadığını, poliçe kapsamında ölüm teminatının ödenmesi talep edilmiştir.

Genel Kurul çoğunluğu ile aramızdaki ihtilaf, ferdi kaza sigortasında sigortacının sorumluluğunun başlama tarihi ve sözleşmenin yürürlükte olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.

Davaya konu olay ve poliçe tanzim tarihinde yürürlükte olan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun 1430 uncu maddesinde sigortalının prim ödeme borcu; 1431 inci maddesinde prim ödeme zamanı ve 1434 üncü maddesinde prim ödemesinde temerrüdün sonuçları düzenlenmiştir.

TTK 1434/1 ve ikinci fıkralarında, "1431 inci maddeye uygun olarak istenilen sigorta primini ödemeyen sigorta ettiren mütemerrit olur.

 İlk taksidi veya tamamı bir defada ödenmesi gereken prim, zamanında ödenmemişse, sigortacı, ödeme yapılmadığı sürece, sözleşmeden üç ay içinde cayabilir. Bu süre, vadeden başlar. Prim alacağının, muacceliyet gününden itibaren üç ay içinde dava veya takip yoluyla istenmemiş olması hâlinde, sözleşmeden cayılmış olunur.” düzenlemesi yapılmıştır.

Çoğunluk tarafından prim peşinatının rizikodan önce yatırılmaması nedeniyle sigortacının sorumluluğunun başlamadığı hâllerde, sigortacının; olaydan ve ihbardan, diğer anlatımla rizikoyu öğrendikten sonra primleri tahsil etmesi, sonrasında geri vermemesi ve bir ihtarla da sözleşmeyi feshetmemesi hâllerinde, sigortacının sözleşmeyi ayakta tutması hâlinde, tahsil öncesi gerçekleşen rizikodan sorumlu olduğu savunulmuş ise bu yorum TTK 1421 inci maddeye aykırılık teşkil etmektedir.

TTK 1421/1 inci maddesine göre, “Aksine sözleşme yoksa, sigortacının sorumluluğu primin veya ilk taksidinin ödenmesi ile başlar; kara ve denizde eşya taşıma işlerine ilişkin sigortalarda, sigortacı, sözleşmenin yapılmasıyla sorumlu olur.”

Görüldüğü üzere, sigortacının sorumluluğunun başlayabilmesi için kararlaştırma biçimine göre primin tamamının veya ilk taksidinin ödenmiş olması zorunludur. Kanunun bu maddesi emredici niteliktedir. Prim ödenmediği müddetçe sigorta sözleşmesi askıdadır. Sigortacı dilerse bu sözleşmeyi feshedebilir. Sözleşmenin askıda olması ile sigortacının sorumluluğunun başlaması ayrı şeylerdir.

Yürürlükte bulunan bir sigorta sözleşmesi çerçevesinde, rizikonun gerçekleşmesinden sonra ödenen prim sigortacının geriye etkili olarak sorumluluğunu doğurmaz ve sigortacı, riziko anında ilk prim henüz ödenmiş olmadığı için edim yükümlülüğü altında girmemiş idiyse, sonradan primi kabul etmiş olması yüzünden sorumlu olmaz. Riziko anında sigortadan yararlanma hakkına sahip bulunmayan bir sigorta ettirenin, bu durumu bilerek daha sonra gerçekleştireceği bir prim ödemesi ile sigorta parasına hak kazanmış hâle gelmesi TTK 1421 inci maddeye göre kanaatimizce mümkün değildir.

Riziko anında ve primin sonradan ödendiği anda sigorta sözleşmesi yürürlükte ise, sigortacı yapılan ödemeyi geri vermekle yükümlü olmaz. Bu olasılıkta, ödenen prim sözleşmeden doğmuş olan ve varlığını aynen sürdüren prim borcuna sayılacaktır. Sigortacının tahsil ettiği primi geri vermemiş olmasına gerçekleşen riziko için sorumlu olmayı kabul ettiği gibi bir sonuç bağlamak, bu açıdan da yerinde görünmemektedir (Samim İnan, Türk Ticaret Kanunu Şerhi, Sigorta Hukuku İstanbul 2020, s. 178). Aksi hâlde sigorta ettirenler rizikonun gerçekleşmesine kadar prim ödemez, riziko gerçekleştiğinde prim ödeyerek sigorta sözleşmesinden yararlanmaya çalışırlar. Hatta bir sözleşme döneminde hiç prim ödemesi yapmadan sözleşmenin koruduğu amaca ulaşmış olurlar.

Yukarıda açıklanan nedenlerle yerel mahkeme kararının onanması düşüncesinde olduğumdan Sayın Çoğunluğun görüşüne katılmamaktayım.

Üye
Halil Özdemir

BİLGİ : Her ne kadar içtihatta karar tarihi “13.09.2013” olarak yazılmış ise de Yargıtay Dosya Sorgu Ekranı’na göre içtihatın karar tarihi “13.09.2023” olarak belirtilmektedir.