SÜRE TUTUM DİLEKÇESİNDEN SONRA KARAR TEBLİĞİNE RAĞMEN GEREKÇE İÇEREN TEMYİZ DİLEKÇESİ VERİLMESE DE SINIRLI OLMAKSIZIN TEMYİZ İNCELEMESİ YAPILABİLİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


17 Ağu
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
HUKUK GENEL KURULU

Esas No        : 2021/12-410
Karar No       : 2023/416

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                :
 Konya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
TARİHİ                          : 12.01.2021
SAYISI                          : 2020/1473 E., 2021/39 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 05.11.2020 tarihli ve 2020/479 Esas,
                                        2020/9332 Karar sayılı BOZMA kararı

Taraflar arasındaki kambiyo şikâyeti isteminden dolayı yapılan inceleme sonunda İlk Derece Mahkemesince istemin kabulüne karar verilmiştir.

Kararın alacaklı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle itirazın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı borçlular vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 12. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı borçlular vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. TALEP            

Borçlular vekili; alacaklı tarafından müvekkilleri aleyhine başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takibe dayanak senedin alacaklı faktoring şirketine teminat olarak ve senedin vade tarihinin boş olarak verildiğini, vade tarihinin alacaklı tarafından doldurulduğunu, ticari ilişkide faktoring şirketinin müvekkilinden aldığı asıl evraktan tahsil ettiği tutarı teminat senedi olarak aldığı toplam meblağdan düşerek takibe giriştiğini, alacaklı faktoring şirketinin hem müşteri evrakını vadesinden önce (asıl ticari ilişki olarak almış) hem de aynı ilişki için müvekkillerinden takibe konu senedi teminat senedi olarak aldığını, borçlu E. Tarım Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. adına yapılan konkordato başvurusu tarihinin 30.10.2018 olduğunu, Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1035 Esas sayılı dosyasında 01.11.2018 tarihinde geçici mühlet kararı verildiğini, alacaklının takibe konu belgeyi bono olarak tanzim edip vade olarak belirttiği tarihin de konkordato başvurusu üzerine verilen geçici mühlet kararından sonra olduğunu, icra takibinin 19.12.2018 tarihinde başlatıldığını, borçlu şirketin 2015 yılındaki ticari ilişkisine istinaden teminat olarak takibe konu belgeyi kısmen doldurup vermesinden tam üç yıl sonra ve konkordato başvurusu yaptığı tarihe denk gelecek şekilde bir bono verebilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu olgunun da takibe dayanak belgenin bono olmayıp borçlu şirket ile alacaklı şirket arasındaki ticari ilişkinin teminatı olarak verildiğini gösterdiğini, borçlu şirketin 30.10.2018 tarihli konkordato başvurusu ve 01.11.2018 tarihli geçici mühlet kararı itibariyle alacaklı şirkete muaccel borcunun bulunmadığını, alacaklının borçlu şirketin ödemelerde temerrüde düşmemiş olduğu bir durumda takibe konu belgeyi işleme koyduğunu, alacaklı faktoring şirketinin asıl ilişkide müvekkili şirketten dokuz adet çek aldığını, bu çeklerin toplam bedelinin 538.600,00 TL olduğunu, 48.600,00 TL miktarlı ve 27.11.2018 tarihli çekinin tahsil edilip toplam rakamdan düşüldüğünü, ayrıca bu miktarlar için bir de takibe konu senedin alındığını ve tahsil edilen tutarların bir kısmının 250,000 USD olan tutardan düşülerek takibin 205.724,98 TL üzerinden başlatıldığını, tüm bu hususların takibe konu senedin ve belirtilen çeklerin asıl ilişkinin teminatı olduğunun kanıtı olduğunu ileri sürerek takibin iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Alacaklı vekili; takibe konu senedin teminat senedi olduğuna dair iddianın dayanağı olmayan ve soyut beyanlardan ibaret olduğunu, teminat amaçlı verildiğine dair hiçbir ibare bulunmayan, kambiyo senedi vasfı bulunan takibe konu senedin teminat senedi olduğu iddiasının reddinin gerektiğini, senet illetten mücerret olduğundan temeldeki borç ilişkisinin bir önemi kalmadığını belirterek istemin reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin19.09.2019 tarihli ve 2018/1136 Esas, 2019/629 Karar sayılı kararı ile; borçlu E. Tarım Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin borca itirazı yönünden yapılan incelemede; alacaklı tarafından 18.12.2018 (doğrusu 19.12.2018) tarihinde borçlu E. Tarım Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. ve diğer borçlular aleyhine kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla icra takibi başlatıldığı, Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/1035 Esas sayılı dosyasında 01.11.2018 tarihli ara kararı ile davacının konkordato mühleti verilmesine yönelik talebinin kabulü ile bu hususta davacıya bir yıllık kesin mühlet verildiği, davacı aleyhine "......tedbiren hiçbir takip yapılmamasına, evvelce başlamış takiplerin durdurulmasına ......" karar verildiği, icra takibinin ihtiyati tedbir ara kararından sonra başlatıldığı anlaşıldığından takibin borçlu E. Tarım Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden iptaline karar verilmesi gerektiği, borçlular Metin G. ve Mustafa G.’in borca itirazları yönünden yapılan incelemede ise; Hukuk Genel Kurulunun 14.03.2001 tarihli ve 2001/12-233 Esas, 2001/257 Karar ile 20.06.2001 tarihli ve 2001/12-496 Esas, 2001/534 Karar sayılı kararlarında da benimsendiği üzere, dayanak belgenin hangi ilişkinin teminatı olduğunun yazılı belge ile kanıtlanması gerektiği, buna göre belgede takip dayanağı senede açıkça atıf yapılması zorunlu olup, açıkça atıf yapıldığının kabulü için senedin vade ve tanzim tarihleriyle miktarlarının belirtilmesinin gerektiği, takibe konu senedin tanzim tarihi ile taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmesinin aynı tarihli ve senedin 250.000 USD bedelli olduğu, alacaklı tarafa yazılan yazı cevabından bir kısım ödemede bulunulduğu, bu nedenle senedin ödenmiş olan kredi borcundan kalan bakiye alacaklar için takibe konulduğunun görüldüğü, bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde senedin kredi sözleşmesi ile birlikte teminat olarak verildiği, kredi sözleşmesinin ödenmeyen kısmı için anılan senedin takibe konulduğunun anlaşıldığı gerekçesi ile istemin kabulü ile icra takibinin borçlu E. Tarım Gıda San ve Tic. Ltd. Şti. yönünden iptaline, borçlu Mustafa G. ve borçlu Metin G. yönünden takibin durdurulmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde alacaklı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 16.12.2019 tarihli ve 2019/1676 Esas, 2019/1738 Karar sayılı kararıyla; borçlu şirket yönünden ilk derece mahkemesince verilen kararın değerlendirilmesinde; somut olayda borçlular vekilinin itiraz eden borçlu şirket hakkında konkordato davasında verilen mühlet kararından sonra icra takibine girişildiğinden bahisle takibin iptaline karar verilmesi yönünde bir talebi bulunmadığı ve bu husus resen gözetilmesi gereken bir durum olmadığı hâlde İlk Derece Mahkemesince borçlu şirket yönünden bu gerekçeye dayalı olarak takibin iptaline karar verilmesinin yerinde olmadığı, borçlu Mustafa G. yönünden yapılan istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde; 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (2004 sayılı Kanun) 168 inci maddesinin beşinci fıkrası gereğince borca itirazın ödeme emrinin tebliğinden itibaren beş gün içerisinde icra mahkemesine sunulmasının zorunlu olduğu, somut olayda ödeme emrinin borçlu Mustafa G.'e 22.12.2018 tarihinde tebliğ edildiği, borçlu vekilinin 28.12.2018 tarihinde yasal beş günlük süreden sonra icra mahkemesine başvurduğu, bu nedenle borçlu Mustafa G. yönünden istemin süreden reddine karar verilmesinin gerektiği, diğer borçlular E. Tarım Gıda San ve Tic. Ltd. Şti. ile Metin G. yönünden yapılan istinaf başvurusunun değerlendirilmesinde; takip dayanağı senedin teminat senedi olduğu iddiasının hangi ilişkinin teminatı olduğu senet üzerine yazılmak suretiyle ya da takip dayanağı senede açık atıf yapan 2004 sayılı Kanun’un 169/a-1 maddesinde yazılı nitelikte bir belge ile ispatlanması gerektiği, takibe dayanak senette teminat senedi olduğuna ilişkin ibare bulunmadığı gibi borçlular vekilinin dayandığı sözleşmelerde takip dayanağı senede yapılmış bir atıf da bulunmadığı, dolayısıyla borçlular vekilince ileri sürülen borca itiraz nedenlerinin yerinde olmadığı gerekçesi ile alacaklı vekilinin istinaf isteminin kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurulmak suretiyle borca itirazın reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ İNCELEME SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde borçlular vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;

"... Sair temyiz sebepleri yerinde değilse de;

Alacaklı tarafından borçlular aleyhine bonoya dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takipte, borçlu keşideci ve avalistlerin icra mahkemesine başvurularında, takibe dayanak bononun faktoring sözleşmesi gereği verilmiş teminat senedi olduğunu belirterek takibin iptalini talep ettikleri, mahkemece takibin davacı borçlu E. Tarım …. Ltd. Şti. yönünden iptaline, borçlular Metin G. ve Mustafa G. yönünden ise borca itirazlarının kabulü ile (bu borçlular yönünden) takibin durdurulmasına karar verildiği, kararın alacaklı tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve borçluların borca itirazlarının reddine, karar verildiği anlaşılmaktadır.

Bononun düzenlendiği 18/03/2015 tarihinde yürürlükte bulunan 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketler Kanunu'nun 9. maddesinde faktoring şirketlerinin yapamayacağı işlemler hükme bağlanmıştır. Anılan Kanunun 9/2. hükmüne göre; "Faktoring şirketi Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamaz veya tahsilini üstlenemez. Aynı faturaya dayalı birden çok faktoring şirketine yapılan kısmi temliklerin toplam tutarı fatura tutarını aşamaz." düzenlemesi yer almaktadır.

04/02/2015 tarih ve 29257 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 8/1. maddesinde ise; "Faturalı alacağa istinaden kambiyo senedi veya diğer senetlerin alınması halinde, alınan kambiyo senedi veya diğer senetteki ciro silsilesinde kuruluşa kambiyo senedi veya diğer senedi ciro edip veren kişinin, devralınan faturada alacaklı olarak gözüken kişi ve bu kişiden bir önceki cirantanın veya keşidecinin de faturadaki borçlu ile aynı kişi olması gerekir. Fatura ile kambiyo senedi veya diğer senetteki tutarın uyumlu olmasına dikkat edilir.

Kuruluş tarafından kullanılan faktoring programları bu uyumu gözetecek ve uyumsuzluk söz konusu olduğunda işlem yapılmasına olanak vermeyecek şekilde yapılandırılır" hükmüne yer verilmiş olup böylece faktoring şirketlerinin 6361 sayılı Yasanın 9/2. maddesine ve buna göre çıkartılan yukarıda sözü edilen yönetmeliğin 8/1. maddesi hükümlerine uygun olarak temlik almadıkları kambiyo senetlerinde yetkili hamil olamayacakları anlaşılmaktadır.

Faktoring şirketlerinin müşterilerinden ek teminat mahiyetinde olmak üzere devralınan ve fatura veya fatura yerine geçen belge ile ilişkili olmayan kambiyo senedi alabilecekleri de Yönetmeliğin 8/3. maddesinde hükme bağlanmış ancak bu nitelikteki senetlerin tahsil edilebilmesi için bir takım koşulların mevcudiyeti aranmıştır.

Somut olayda takibe konu edilen bononun lehtarı olan G. Faktoring A.Ş ile keşidecisi olan E. Tarım Gıda San ve Tic. Ltd. Şti. arasında düzenlenen 04.09.2012 tarihli Faktoring Sözleşmesinin 5.maddesinde faktoring şirketinin müşterisinden teminat niteliğinde kıymetli evrak alabileceği düzenlenmiş ise de sözleşmede bonoya açıkça atıf olmadığı gibi alacaklının da bu yönde bir kabul beyanı yoktur.

Bu durumda, alacaklı faktoring şirketi, takip dayanağı bononun teminat olarak alınmadığını ileri sürdüğüne göre, 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketler Kanunu'nun 9/2. maddesi ve Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 8/1. maddesi uyarınca bono yönünden alacağını, yetkili hamil olup olmadığını fatura ile tevsik etmesi gerekmektedir.

Hal böyle olunca, takibe konu edilen senedin tahsile konulabilmesi için 6361 sayılı Kanunun 9/2. maddesi ve yukarıda sözü geçen Yönetmeliğin 8. maddesinde yazılı koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarının yargılamayı gerektirdiği açıktır.

İİK'nun 170/a-2. maddesi gereğince; icra mahkemesi, yasal sürede yapılan itiraz veya şikayet nedeniyle icra mahkemesine intikal eden işlerde, öncelikle, takip dayanağı senedin kambiyo vasfında olup olmadığını veya alacaklının kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip hakkının bulunup bulunmadığını re'sen inceleyerek takibin iptaline karar verebilir.

O halde, Bölge Adliye Mahkemesince, Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğinin 8/1. maddesinde öngörülen şartın gerçekleşip gerçekleşmediği dolayısı ile alacaklının yetkili hamil olup olmadığı, alacağın miktarı ve tahsilinin gerekip gerekmediği yargılamayı gerektirdiğinden istemin kabulü ile İİK'nun 170/a-2. maddesi uyarınca takibin iptaline karar verilmesi gerektiği gözönüne alınarak; İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun borçlulardan E. Tarım …. Ltd. Şti. Yönünden esastan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup kararın bozulması gerekmiştir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki karar gerekçesinin yanında, 6361 sayılı Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketler Kanunu'nun 9 uncu maddesinin ikinci fıkrası ile Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 8 inci maddesinin birinci fıkrası hükümlerindeki düzenlemeler uyarınca faktoring şirketince devralınmayacak ve tahsili üstelenilmeyecek olan alacakların "bir mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilemeyen alacaklar ile Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacaklar" olduğu, yine bu düzenlemelerden hareketle faktoring sözleşmesinin konusu uyarınca faktoring şirketince devralınan veya tahsili üstlenilen kambiyo senetlerinin lehdar ya da cirantadan "fatura" ya da "kurulca tevsik belgesi olarak kabul edilen belge" ile devralınması gerektiği, takibe konu bononun incelenmesinde borçlu şirketin keşideci, diğer borçluların kefil, alacaklı G. Faktoring A.Ş.’nin ise lehtar olduğu, dolayısıyla takibe konu bononun 6361 sayılı Kanun'un 9 uncu maddesinin ikinci fıkrası kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, takibe konu bono yönünden alacaklının yetkili hamil olup olmadığını fatura ile tevsik edilmesi zorunluluğunun bulunmadığı, alacaklı lehtar olduğundan takibe konu bononun faktoring sözleşmesi gereği devralınmadığının kabulü gerektiği, alacaklının takip hakkı bulunmadığını söylemenin mümkün olmadığı gerekçesi ile direnme kararı verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde borçlular vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Borçlular vekili, kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Uyuşmazlık

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takibe dayanak senedin lehtarının takip alacaklısı faktoring şirketi olması karşısında Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 8 inci maddesinin birinci fıkrasında öngörülen şartın gerçekleşip gerçekleşmediği dolayısı ile alacaklının yetkili hamil olup olmadığı, alacağın miktarı ve tahsilinin yargılamayı gerektirip gerektirmediği, buradan varılacak sonuca göre 2004 sayılı Kanun’un 170/a maddesinin ikinci fıkrası uyarınca takibin iptaline karar verilip verilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe

1. İlgili Hukuk

1.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 170/a maddesi.

2. 6361 Finansal Kiralama, Faktoring ve Finansman Şirketler Kanunu'nun (6361 sayılı Kanun) 9 uncu maddesi.

3. Faktoring İşlemlerinde Uygulanacak Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin (Yönetmelik) 8 inci maddesi.

2. Değerlendirme

A. Borçlular Mustafa G. ve Metin G.'in temyizi yönünden;

1. Hukuki yarar dava (şikâyet) şartı olduğu gibi, temyiz istemi için de gereken bir şarttır.

2. Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle istemin reddine dair verilen karar borçlular vekili tarafından temyiz edilmiş, Özel Dairece sair temyiz itirazlarının reddine karar verildikten sonra E. Tarım Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin temyiz itirazlarının kabulü ile karar bozulmuştur. Özel Dairece temyiz itirazları reddedilen tarafın direnme kararını temyiz etmesinde hukuki yararı bulunmamaktadır.

3. O hâlde borçlular Mustafa G. ve Metin G. vekilinin temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir.

B. Borçlu E. Tarım Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti.’nin temyizi yönünden;

1. Kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takip yapan alacaklı kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip olmadığı, özellikle alacaklının kambiyo senedinin yetkili hamili olmadığı, kambiyo senedinin borçlusu olmayan kişiye karşı takip yaptığı veya protesto çekmesi gereken hâllerde protesto çekmediği (veya takip konusu çeki süresinde muhatap bankaya veya bir takas odasına ibraz etmediği) hâlde icra müdürü takip talebini kabul ederek borçluya kambiyo senetlerine özgü haciz yoluna ilişkin (10 örnek) ödeme emri gönderirse, borçlu beş gün içinde icra mahkemesine şikâyette bulunarak kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takibin iptalini isteyebilir. 2004 sayılı Kanun'un 170/a maddesinin ikinci fıkrasına göre süresinde yapılmak kaydıyla borçlu tarafından başka bir şikâyet veya itirazda bulunulması ile bu husus icra mahkemesince kendiliğinden ve öncelikle dikkate alınır. Bu inceleme sonucunda icra mahkemesi alacaklının senedin yetkili hamili olmadığı kanısına varır ise icra takibinin iptaline karar verir. Ancak 2004 sayılı Kanun'un 170/a maddesinin son fıkrasına göre her ne suretle olursa olsun imza inkârı itirazı geri alınmış veya borç kısmen veya tamamen kabul edilmiş ise bu madde hükmü uygulanmaz.

2. Uyuşmazlığın çözümü için “Faktoring (Factoring)” kavramı üzerinde durulması ve kurum olarak nasıl işlediğinin açıklanmasında fayda bulunmaktadır.

3. Factoring (mevzuatta kullanılan şekliyle Faktoring) Latince “Factor” kelimesinden türetilmiştir. Faktoring “Müşterinin üçüncü şahıs olan borçlu karşısındaki mal tesliminden veya işgörme/hizmet ediminden ileri gelen alacaklarının karşılığını, alacağın tahsilinden önce avans olarak ödeyerek alacağın tahsil edilmemesi riskinin ve müşteri için borçlunun muhasebesinin tutulması, ihtar işlemleri gibi işgörme/hizmet edimlerinin üstlenilmesi suretiyle devir ve satın alınması” olarak tanımlanmaktadır (Arif Kocaman, Faktoring İşlemlerinin Hukuki Niteliği, Ankara, 1992, s.21).

4. Türk Hukuk Lûgatında da vadeli mal satışı yapan işletmelerin bu satışlardan doğan alacaklarının finans kurumunca satın alınması olarak tanımlanmış ve böylece tahsil rizikosunun satın alan firmaca yüklenildiği dile getirilmiştir (Türk Hukuk Lûgatı, Türk Hukuk Kurumu, Cilt I, Ankara, 2021, s.41).

5. Faktoringin amacı, firmalara satışlarının ve kârlarının artması konusunda yardımcı olmaktır. Kapsam olarak faktoring; bir malî kuruluş (factor/faktor) ile ticarî borçlular (müşteriler) ve mal satan veya hizmet arz eden bir ticarî işletme arasında (satıcı) üç taraflı bir sözleşmedir. Genelde rücu hakkı olmaksızın alıcının borçlularının hesap hasılalarını factor satın alır ve bu suretle müşterilere tanınan kredileri kontrol altında tuttuğu kadar, muhasebe ve tahsilatını da yürütür.

6. Faktoring işleminin üç tarafı vardır. Bunlar;

Müşteri (firma): Faktoring hizmetlerini talep eden ve alacaklarını faktoring şirketine devreden (satan) işletme,

Faktoring Şirketi (Factor): Müşterinin alacaklarını devir ve satın alarak karşılığında nakit olarak ödeyen şirket,

Borçlu: Müşterinin alacaklı olduğu kişi veya işletmedir.

7. Faktoring sözleşmesi 6361 sayılı Kanun'un 38 inci maddesinde "Faktoring sözleşmesi; mal veya hizmet satışından doğmuş fatura ile tevsik edilen alacaklar ile Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilebilen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir almak suretiyle, faktoring şirketinin müşterisine sağladığı tahsilat, borçlu ve müşteri hesaplarının tutulmasının yanı sıra finansman veya faktoring garantisi fonksiyonlarından herhangi birini ya da tümünü içeren sözleşmedir." şeklinde tanımlanmıştır.

8. Faktoring şirketlerinin yapamayacakları iş ve işlemler 6361 sayılı Kanun’un 9 uncu maddesinde düzenlenmiştir. Belirtilen maddenin ikinci fıkrası uyarınca faktoring şirketleri Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde kambiyo senetlerine dayalı olsa bile, bir mal veya hizmet satışından doğmuş faturayla tevsik edilemeyen alacaklar ile Kurulca belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde tevsik edilemeyen mal veya hizmet satışına bağlı doğacak alacakları devir alamazlar veya tahsilini üstlenemezler. Faktoring şirketlerinin 6361 sayılı Kanun'un 9 uncu maddesinin ikinci fıkrası ile Yönetmeliğin 8 inci maddesinin birinci fıkrası hükümlerine uygun olarak temlik almadıkları kambiyo senetlerinde yetkili hamil olamazlar. Uygulamada bir kısım boş ve hileli kambiyo senetlerinin, faktoring şirketlerince alınmasının önlenmesi amacıyla bu düzenlemelerin sevkedildiği anlaşılmaktadır. Faktoring şirketlerinin, kambiyo senedine bağlanmış olsun olmasın, herhangi bir faturaya veya hizmetin temin edildiğini belgeleyen bir dokümana dayanmayan alacakları devralmaları yasaklanmıştır. Bir başka deyişle, devir konusu alacakların bir fatura ve benzeri tevsik edici belgelere dayanması mecburidir.

9. Diğer taraftan faktoring şirketleri alacağın tahsil aracı olarak devraldıkları kıymetli evrak yanında, müşterinin finansman borcuna teminat teşkil etmek üzere de kıymetli evrak alabilmektedirler. Faktoring sözleşmelerinde temlik alınan alacağın borçludan tahsil edilememesi hâlinde faktoring şirketi müşteriye (satıcı firmaya) rücu edebileceğinden, müşterinin geri ödemek zorunda olduğu finansman borcunun teminatı olarak kıymetli evrak alabileceği düzenlenmektedir. Yönetmeliğin 8 inci maddesinin ikinci fıkrasında müşterilerden ek teminat mahiyetinde olmak üzere devralınan ve fatura veya fatura yerine geçen belgeler ile ilişkili olmayan kambiyo senedi veya diğer senetlerin tahsil edilebilmesi için bir takım koşulların mevcudiyeti aranmıştır.

10. Somut olayda ise; takibe konu edilen vade içermeyen, 18.03.2015 düzenleme tarihli ve 250.000 USD bedelli senedin lehtarı olan G. Faktoring A.Ş ile keşidecisi olan E. Tarım Gıda San ve Tic. Ltd. Şti. arasında düzenlenen 04.09.2012 tarihli Faktoring Sözleşmesinin 5 inci maddesinde faktoring şirketinin müşterisinden teminat niteliğinde kıymetli evrak alabileceğinin düzenlendiği, 18.03.2015 tarihli Ek Faktoring Sözleşmesinde ise 04.09.2012 tarihli sözleşmenin bir parçası olup, anılan faktoring sözleşmesinin bütün hükümlerinin saklı olduğunun belirtildiği, azami faktoring hacminin 250.000 USD arttırıldığının kararlaştırıldığı görülmektedir.

11. Faktoring işlemi kapsamında alacağın devri hususunda üç tarafın (müşteri, faktoring şirketi ve borçlu) olması gerektiği gözetildiğinde takibe konu senette lehtar olan faktoring şirketi 6361 sayılı Kanun'un 9 uncu maddesinin ikinci fıkrası ile Yönetmeliğin 8 inci maddesinin birinci fıkrası hükümlerine uygun olarak temlik almadığı kambiyo senedinde yetkili hamil olamaz.

12. Diğer taraftan vade içermeyen takip konusu senedin düzenleme tarihi ve bedeli gözetildiğinde 18.03.2015 tarihli Ek Faktoring Sözleşmesi kapsamında teminat olarak alındığının kabulü gerekir. Bu durumda takibe konu edilen teminat niteliğindeki senedin tahsile konulabilmesi için Yönetmeliğin 8 inci maddesinin ikinci fıkrasındaki koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarının yargılamayı gerektirmektedir.

13. O hâlde, Bölge Adliye Mahkemesince 6361 sayılı Kanun'un 9 uncu maddesinin ikinci fıkrası ile Yönetmeliğin 8 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında öngörülen koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği dolayısı ile alacaklının yetkili hamil olup olmadığı, alacağın miktarı ve tahsilinin gerekip gerekmediği yargılamayı gerektirdiğinden 2004 sayılı Kanun'un 170/a maddesinin ikinci fıkrası uyarınca takibin iptaline karar verilmesi gerekir.

14. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, borçlu vekilinin uygulamada “süre tutum” adı verilen dilekçe ile gerekçeli kararın tebliğ edilmesinden sonra gerekçe içeren temyiz dilekçesi vereceğini belirttiği, gerekçeli kararın tebliğine rağmen temyiz gerekçelerini içeren temyiz dilekçesi ibraz etmediği dikkate alındığında, borçlu vekilince herhangi bir somut temyiz sebebinin bildirilmediği gözetildiğinde, sadece kanunun açık hükmüne aykırılık ve kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu ile sınırlı olarak temyiz incelemesinin gerçekleştirilmesi gerektiği, bu nedenle direnme kararının onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de, bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.

15. Hâl böyle olunca direnme kararının yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı bozulması gerekmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

I- A bendinde (§1-3) gösterilen gerekçeyle borçlular Mustafa G. ve Metin G. yönünden temyiz isteminin hukuki yarar yokluğu nedeniyle REDDİNE oy birliğiyle,

II- B bendinde (§ 1-15) gösterilen gerekçeyle borçlu E. Tarım Gıda San. ve Tic. Ltd. Şti. yönünden temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı 5311 sayılı Kanun ile değişik 2004 sayılı Kanun'un 364 üncü maddesinin ikinci fıkrasının göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddeleri uyarınca BOZULMASINA oy çokluğuyla,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca Konya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesine gönderilmesine,

03.05.2023 tarihinde kesin olarak karar verildi.

BİLGİ : Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda bulunan 25 üyenin 22’si BOZMA, 3’ü ise ONAMA yönünde oy kullanmışlardır.