TALİMAT DURUŞMA GÜNÜ DAVETİYESİ BELİRTİLEN ADRESTE TANIKLAR TARAFINDAN BİZZAT ALINDIĞINDAN TALİMAT MAHKEMESİNCE TANIKLAR ZORLA DURUŞMAYA GETİRİLMELİDİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


04 Eki
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
2. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2023/591
Karar No      : 2023/3438

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 06.10.2022
SAYISI                                 : 2022/454 E., 2022/896 K.

Taraflar arasındaki boşanma, ziynet ve çeyiz eşyası alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, ziynet eşyası talebinin kısmen kabulüne, çeyiz eşyası talebinin feragat nedeni ile reddine karar verilmiştir. Kararın davalı erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere İlk Derece Mahkemesi gönderilmesine, sair yönlere ilişkin istinaf talebinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Gönderme kararı sonrasında yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince boşanma davasının kabulü ile tarafların boşanmalarına, ziynet eşyası talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı erkek tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı erkek tarafından temyiz edilmekle; yapılan ön inceleme sonucunda gereği düşünüldü:

Miktar veya değeri kesinlik sınırını geçmeyen davalara ilişkin nihai kararlar, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 362 nci maddesi uyarınca temyiz yoluna başvurulamaz. Temyize konu edilen miktarın, kesinlik sınırının altında kalması hâlinde 6100 sayılı Kanun’un 366 ncı maddesi atfıyla aynı Kanun’un 352 nci maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi uyarınca temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekir.

Dosya içeriğine göre temyize konu edilen kabul edilen ziynet alacağı bedeli Bölge Adliye Mahkemesinin karar tarihi itibari ile kesinlik sınırı olan 107.094,06 TL’nin altında kalmaktadır. Açıklanan nedenle davalı erkeğin ziynet alacağına yönelik temyiz dilekçesinin reddine karar vermek gerekmiştir.

Davalı erkeğin gerekli şartları taşıdığı anlaşılan diğer hususlara ilişkin temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı kadın dava dilekçesinde özetle; davalı erkeğin kendisine fiziksel şiddet uyguladığını, bunun üzerine annesinin evine gittiğini, ancak dört yıl boyunca davalı erkeğin kendilerini aramadığını iddia ederek evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, kızına ve kendisine nafaka bağlanmasını, 20.000,00 TL manevî tazminatın ve 27.000,00 TL değerindeki altın ve ziynet eşyalarının karşılığı olarak maddî tazminatın davalı erkekten alınarak kendisine verilmesini talep etmiştir.

2. Davacı kadın vekili süresinde verdiği cevaba cevap dilekçesi ile özetle; davalı erkeğin iddialarının doğru olmadığını, davalı erkeğin davacı kadına psikolojik ve fiziksel şiddet uyguladığını, hakaret ve küfür ettiğini, gördüğü şiddet üzerine davacı kadının evden ayrıldığını, abisi tarafından şiddete uğradığına yönelik iddianın doğru olmadığını, çocuğun ihtiyaçlarını dahi karşılamadığını iddia ederek tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, çocuk için 500,00 TL tedbir, iştirak nafakasının, davacı kadın yararına 20.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, çeyiz ve ziynet eşyalarının değerinin belirlenip Devlet tarafından verilen çeyiz parası ile birlikte şimdilik 27.000,00 TL maddî tazminatın davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine karar verilmesini talep etmiş, 25.11.2020 tarihli duruşmada çeyiz eşyalarının aynen iadesinden feragat ettiğini, çeyiz parasını ve ziynet eşyalarının iadesi talebinin devam ettiğini beyan etmiştir.

II. CEVAP

Davalı erkek süresinde verdiği cevap dilekçesi ile özetle; davacının iddialarının doğru olmadığını, davacı kadının psikolojisinin bozuk olduğunu, kendi kendine konuştuğunu, geceleri camları açtığını, yalan söylediğini, özel hayatı dışarı anlattığını, çocuğun üstünü soyarak kolonya sürdüğünü, doktora götürdüğünde doktorun psikolojik sorunları olduğunu söylediğini, evlenmeden önce bu durumun söylenmediğini, iki yıl kadar önce uzlaşmak için Mardin`e gittiğini, abisi ve akrabalarının kendilerine saldırdığını, kendisinin yanından gittikten sonra abisi tarafından dövüldüğünü duyduğunu, dosyaya sunulan darp raporunun onunla ilgili olabileceğini iddia ederek boşanmalarına karar verilmesini ve ortak çocuğun velâyetinin kendisine verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

A. İlk Derece Mahkemesinin Birinci Kararı

İlk Derece Mahkemesinin 15.01.2021 tarih ve 2018/650 Esas 2021/20 Karar sayılı kararı ile; davacı kadının yaşanılan şiddet sonrası çocuğuyla birlikte kendi ailesinin yanına Mardin'e geldikten sonra tarafların fiilen ayrı yaşamaya başladıkları ve yeniden bir araya gelmedikleri, yaşanan şiddet olayının davacı kadın tarafından affedilmediği, davalı tanığının tarafların geçimsizliğine dair bizzat görgüye dayalı beyanının bulunmadığı, şiddet olayından sonra tarafların yeniden biraraya gelmedikleri, davalının maddî bir destekte bulunmadığı, davalı erkeğin davacı kadının psikolojik rahatsızlığı bulunduğu, çocuğuna şiddet uyguladığı, herhangi bir haklı neden olmaksızın müşterek konutu terk ettiği iddialarını tanık veya başkaca delil ile ispatlayamadığı, davacı kadının ayrı yaşamakta ve dava açmakta haklı olduğu, davacı kadının herhangi bir kusurunun bulunmadığı, davalının kusurlu davranışları sonucunda evlilik birliğinin temelinden sarsıldığı ve devamına imkan kalmadığı, evliliğin devamında taraflar, ortak çocuk ve kamu açısından bir yarar kalmadığı gerekçesi ile davacı kadının boşanma davasının kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebi ile boşanmalarına, ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, çocuk için takdir edilen 200,00 TL tedbir nafakasının 01.01.2021 tarihinden itibaren aylık 300,00 TL ye yükseltilmesine, kararın kesinleşmesinden sonra 350,00 TL iştirak nafakasının davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, davacı kadın için takdir edilen 300,00 TL tedbir nafakasının karar kesinleşinceye kadar devamına, 10.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, yoksulluk nafakası ve maddî tazminat talep edilmediğinden karar verilmesine yer olmadığına, ziynet eşyası iadesi talebi yönünden davacıya düğünde takılan 1 adet 1,5 metre 22 ayar 90 gram altın zincir (17.550,00 TL) 2 adet 22 ayar toplam 50 gram altın bileziğin (toplam 9.750,00 TL) taleple bağlı kalınarak toplam 21.000,00 TL bedelinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacıya SGK tarafından çeyiz parası olarak ödenen 6.229,00 TL’den davalının mahkeme içi ikrarı doğrultusunda 4.000,00 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesinin Gönderme Kararı

1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek tüm yönlerden istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

2. Bölge Adliye Mahkemesinin 15.04.2021 tarih ve 2021/271 Esas 2021/346 Karar sayılı kararı ile; davacı kadının evlenirken kendisine Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından ödenen ve davalı tarafından elinden alınıp harcanan 6.000,00 TL evlenme ödeneğinin davalıdan alınarak kendisine verilmesine yönelik isteğinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu`ndan (6098 sayılı Kanun) kaynaklandığından asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğu, İlk Derece Mahkemesince, 13.03.2019 tarihinde yapılan ön inceleme duruşmasında davalıya 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 140 ıncı maddesinin beşinci fıkrası uyarınca tanıklarının isim ve adreslerini bildirmek üzere süre verilmediği gibi diğer celselerde de bu yönde bir karar alınmadığı, bu durumda davalının 22.12.2020 tarihli tanık listesinin süresinde verildiğinin kabulü gerektiği, hal böyleyken, davalının süresinde tanık deliline dayanmadığından bahisle, 22.12.2020 tarihli dilekçesinde isimlerini bildirmiş olduğu tanıkların dinlenilmemesinin savunma hakkının ihlali niteliğinde olduğu gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, sair yönlere ilişkin istinaf taleplerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

C. İlk Derece Mahkemesinin Son Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıdaki başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davacı tanıklarının davalı erkeğin davacı kadına şiddet uyguladığını bu sebeple davacı kadının annesinin Urfadan davacıyı alıp Mardine getirdiğini, geldiğinde davacı kadının vücudunda darp izi gördüklerini, davalının ve ailesinin davacıya hakaret sözleri söylediklerini davacıdan duyduklarını söyledikleri, darp olayından sonra ayrı yaşadıklarını tekrar bir araya gelmedikleri, davalının ailesi ile aynı evde yaşadıkları, Viranşehir 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/906 Esas 2016/417 Karar sayılı ilamında hükmün açıklanmasının geri bırakıldığını, davalının eşe karşı basit yaralama suçunu işlediği, dosya arasına alınan adli muayene raporu ve Viranşehir 1. Asliye Ceza Mahkemesinin dosyası dikkate alındığında davalının davacıya yönelik şiddet uyguladığı, şiddet olayından sonra tarafların bir araya gelmediği, davacı kadının hakarete yönelik herhangi bir görgüye dayalı tanık bilgisinin dosya arasında bulunmadığından bu hususun kusur değerlendirmesinde dikkate alınmayacağı, en son yaşanan şiddet olayından sonra tarafların bir daha bir araya gelmedikleri, davalının evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında tam kusurlu olduğu, davacının ise kusurunun bulunmadığı gerekçesi ile davanın kabulü ile tarafların evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeni ile boşanmalarına, velâyete asıl olan çocuğun üstün yararı olduğu, tarafların anlaşmalarının mahkemeyi bağlayamayacağı, ayrılık sürecinde çocuğun davacı anne yanında yaşadığı, çocuğun bulunduğu sosyal ortamın değişmemesinin yararına olacağı dosya kapsamında yer alan sir raporu değerlendirildiğinde çocuğun velâyetinin anneye bırakılması gerektiği gerekçesi ile ortak çocuğun velâyetinin davacı anneye verilmesine, baba ile kişisel ilişki kurulmasına, ortak çocuk yararına 300,00 TL tedbir-iştirak nafakasının davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına davalı erkeğin davacı kadına yönelik bedensel bütünlüğüne aykırı şekilde şiddet uygulaması ile temelinden sarsıldığı bu hususun davacı yanın kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğu gerekçesi ile 10.000,00 TL manevî tazminatın davalı erkekten alınarak davacı kadına verilmesine, davalı erkeğin açık ikrarına göre zincirin ve bileziklerin borçlar için harcandığı, ispat yükünün yer değiştirdiği, davacı kadının rızası ile ve geri alınmamak üzere davalı erkeğe verildiğinin tanık veya başka bir delille ispatlayamadığı gerekçesi ile düğünde takılan 1 adet 1,5 metre 22 ayar 90 gram altın zincirin ( bedeli 17.550.00 TL ), 2 adet 22 ayar toplam 20 gram altın bileziğin (bedeli 9.750,00 TL) taleple bağlı kalınarak 21.000.00 TL bedelinin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı erkek istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı erkek; göstermiş olduğu tanıların tanıklıktan vazgeçtiklerini, bunun üzerine başka tanık dinletme talebinin Mahkemece kabul edilmediğini, Mahkemenin iddialarını nazara almadığını, fakir oldukları için altınlarla borçların ödendiğini, manevî tazminatın hukuka aykırı olduğunu, davacı kadının haksız evi terk ederek baba evine döndüğünü, vekâlet ücretini kabul etmediğini, yargılama giderlerini, ziynet eşyasını ve manevî tazminatı ödeyecek gücü olmadığını belirterek kararın tüm yönlerden bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 06.10.2022 tarihli ve 2022/454 Esas, 2022/896 Karar sayılı kararıyla; davalı erkeğin 22.12.2020 tarihli tanık listesinde bildirdiği tanıklar adına yazılan talimatın bila ikmal iade döndüğü, davalının ikinci tanık listesi sunduğu, mahkemece 6100 sayılı Kanun`un 240 ıncı maddesinin ikinci fıkrası uyarınca tanıkların dinlenmemesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı, tanık beyanları ve ceza dosyasına göre, davalı erkeğin eşine fiziksel şiddet uyguladığı, boşanmaya neden olan olaylarda davalı erkek tam kusurlu olup davacı kadının dava açmakta haklı olduğu, manevî tazminat şartlarının oluştuğu, vekâlet ücretine hükmedilmesinde ve yargılama giderlerinin davalı erkekten tahsiline karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davalı erkeğin zincir ve bilezikleri borçlarını ödemek için sattığını, diğer ziynetlerin kadında bulunduğunu beyan ederek ziynet alacağına yönelik talebi kısmen ikrar ettiği gerekçeleri ile davalı erkeğin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı erkek temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı erkek; göstermiş olduğu tanıkların tanıklıktan vazgeçtiklerini, bunun üzerine başka tanık dinletme talebinin Mahkemece kabul edilmediğini, Mahkemenin iddialarını nazara almadığını, fakir oldukları için altınlarla borçların ödendiğini, manevî tazminatın hukuka aykırı olduğunu, davacı kadının haksız evi terk ederek baba evine döndüğünü belirterek; boşanma davasının kabulü, kusur belirlemesi, aleyhine hükmedilen manevî tazminat ve ziynet alacağı yönünden bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davacı kadın tarafından açılan boşanma davasında taraflar arasında ortak hayatı temelinden sarsacak derecede ve birliğin devamına imkan vermeyecek nitelikte bir geçimsizlik bulunup bulunmadığı, geçimsizlik var ise kusurun kimden kaynaklandığı, boşanma davasının kabulü, davacı kadın yararına manevî tazminat verilmesi şartlarının oluşup oluşmadığı, davalı erkek tarafından dosyaya bildirilen tanıkların dinlenilmeden hüküm kurulmasının doğru olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Kanun`un 190 ıncı maddesi, 245 inci maddesi, 352 nci maddesi, 362 nci maddesi, 369 uncu maddesinin birinci fıkrası, ile 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 sayılı Kanun`un 166 ncı maddesinin birinci fıkrası, 174 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 220, 222 ve 226 ncı maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Dosyanın yapılan incelemesinde; davalı erkeğin dosyaya bildirdiği tanıklar Ayşe Ö. ve Hülya B.`ın dinlenmeleri için İlk Derece Mahkemesince Viranşehir Asliye Hukuk Mahkemesine (aile mahkemesi sıfatı ile) talimat yazıldığı, talimat mahkemesince tanıklara duruşma gününü bildirir çağrı kağıdı gönderildiği, tanıkların adreslerinde tebligatları bizzat aldıkları, tanıkların 15.11.2021 tarihli talimat duruşmasına gelmedikleri, bunun üzerine talimat mahkemesince gelmeyen tanıklar adına ihzar müzekkeresi düzenlendiği ve duruşmanın 06.12.2021 tarihine ertelendiği, Emniyet Müdürlüğüne yazılan müzekkere cevabında tanıkların adresine gidildiği, kapının usule uygun çalındığı, kapıyı açanın olmadığı, tanıklara ulaşılamadığının bildirildiği, talimat mahkemesince bunun üzerine tanıklar dinlenilmeden talimat evrakının İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar verildiği ve bu şekilde davalı erkek tarafından bildirilen tanıkların dinlenilmeden İlk Derece Mahkemesince hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.

2. 6100 sayılı Kanun`un 245 inci maddesine göre; ''Kanunda gösterilen hükümler saklı kalmak üzere, tanıklık için çağrılan herkes gelmek zorundadır. Usulüne uygun olarak çağrıldığı halde mazeret bildirmeksizin gelmeyen tanık zorla getirilir, gelmemesinin sebep olduğu giderlere ve beşyüz Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına hükmolunur. Zorla getirilen tanık, evvelce gelmemesini haklı gösterecek sebepleri sonradan bildirirse, aleyhine hükmedilen giderler ve para cezası kaldırılır.''

3. Talimat duruşma günü için Mahkemece çıkarılan davetiyeleri belirtilen adreste tanıkların bizzat aldığının ve tanıkların belirtilen adreslerde oturduklarının anlaşılmasına göre 6100 sayılı Kanun`un 245 inci maddesi uyarınca talimat mahkemesinin çıkardığı ihzar üzerine tanıkların zorla duruşmaya getirilmesi gerekir. Ancak yukarıda bahsedildiği üzere talimat mahkemesince tanıkların adreste bulunmamaları nedeni ile getirilememesi üzerine talimat evrakının mahal mahkemesine iadesine karar verilmiş, İlk Derece Mahkemesince de davalı tanıkları dinlenilmeden hüküm kurulmuştur. Mahkemece 6100 sayılı Kanun`un 245 inci maddesi gereği yerine getirilmeden, tanıkları zorla getirme işlemi yapılmadan, davalı erkeğin bildirdiği tanıklar dinlenmeden eksik inceleme ile esas hakkında hüküm kurulması hatalı olup hükmün münhasıran bu sebeple bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1. Davalı erkeğin ziynet alacağına yönelik temyiz dilekçesinin REDDİNE,

2. Davalı erkeğin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

a) Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

b) İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, bozma sebebine göre davalı erkeğin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

21.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan V.                   Üye                     Üye                        Üye                      Üye
A.Albayrak Doğan      Rıza Sarıtaş        Sedat Demirtaş      Seydi Kahveci     Hatıran Alper

BİLGİ : “Zorla getirme kararı taraftan kaynaklanmayan bir nedenle yerine getirilmemiş ise tanık dinlenilmelidir” şeklindeki Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 17 Ekim 2017 tarihli kararı için bkz.

http://karamercanhukuk.com/yargitay-karari/zorla-getirme-taraftan-kaynaklanmayan-neden-tanik-dinlenilmelidir