TANIK BEYANLARI ARASINDA AÇIK ÇELİŞKİLER BULUNDUĞUNDAN TANIKLAR YENİDEN DİNLENEREK BEYANLARINDAKİ ÇELİŞKİLER GEREKİRSE YÜZLEŞTİRİLEREK GİDERİLMELİDİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


22 Tem
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
1. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2022/7979
Karar No      : 2023/631

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 20.05.2022
SAYISI                                 : 2021/985 E., 2022/793 K.

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, duruşma günü olarak saptanan 07.02.2023 Salı günü için saat 10.40 da daireye gelmeleri için taraf vekillerine tebligat yapıldığı halde gelmedikleri anlaşıldı, incelemenin dosya üzerinde yapılmasına, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, 1157 (yeni 171 ada 62) parsel sayılı taşınmazdaki paylarına ilişkin ifraz çalışmasının ve diğer işlemlerin takibi için davalı Aydın'a vekaletname verdiğini, vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak, haberi olmaksızın taşınmazdaki payını davalı Murat'a satış suretiyle temlik ettiğini, davalıların arasındaki devrin muvazaalı olduğunu, satış bedelinin de ödenmediğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Aydın, davaya süresinde cevap vermemiş, 04.10.2017 tarihli beyan dilekçesi ile, taşınmazın gerçekte dava dışı babası Nuri Ü.'e ait olduğunu, ancak babasının davacıya güvenmesi ve yeniden satış masrafları yapılmaması amacıyla taşınmazı tapuda devralmadığını, taşınmaza ilişkin ifraz çalışması ve vergi işlemleri için vekaletname gerektiğini söyleyip davacıdan vekaletname aldığını ve taşınmazı daha önceden tanıdığı dava dışı Hüsmen Kaya'nın tanıdığı olan davalı Murat'a daha sonra kendisine devredilmek üzere geçici süreliğine, bedelsiz temlik ettiğini, temlikten babasının ve davacının haberinin olmadığını belirtmiştir.

2. Davalı Murat, taşınmazı emlakçılar aracılığıyla yatırım amaçlı satın aldığını, dava dışı Selami P.'e 110.000,00 TL havale yoluyla, 30.000,00 TL elden olmak üzere toplam 140.000,00 TL ödeme yaptığını, Selami'nin bu paranın 130.000,00 TL'sini vekil Aydın'a teslim ettiğini, kalan 10.000,00 TL'sinin de komisyon ücreti olarak paylaşıldığını, satış bedelini bu şekilde ödediğini, iyiniyetli 3. kişi konumunda olduğunu belirtip davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; vekil olan davalı Aydın tarafından vekalet görevinin kötüye kullanıldığı ancak davalı Aydın ile diğer davalı Murat’ın çıkar ve işbirliği içerisinde hareket ettiklerinin kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili, taşınmazın gerçekte vekil olan davalının dava dışı babası Nuri Ü.'e ait olduğunu ancak çeşitli amaçlarla davacı üzerinde bırakıldığını, davacının taşınmazı satma iradesinin bulunmadığını, vekaletnamenin hileli söz ve vaadlerle alındığını, bu hususun vekilin ikrarı ile de sabit olduğunu, davalı Murat'ın ödemeye ilişkin savunmaları ile tanıklarının beyanlarının çelişkili olduğunu, davalıların el ve iş birliği içerisinde hareket ettiklerinin sabit olduğunu ileri sürerek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; İlk Derece Mahkemesince verilen kararın usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusu 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 353/1.b.1. maddesi uyarınca esastan reddedilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili duruşma istekli temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itiraz nedenlerini yineleyerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki sebebine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır.  

 2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 1023. maddesi;

“Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.” şeklinde düzenlenmiştir.

 Öte yandan aynı Kanun'un “İyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı” başlıklı 1024. maddesi ise;

“Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz.

Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.

Böyle bir tescil yüzünden aynî hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” hükmünü içermektedir.

3. Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 261 inci maddesinin birinci fıkrası; "Tanıklar, hâkim tarafından ayrı ayrı dinlenir ve biri dinlenirken henüz dinlenmemiş olanlar salonda bulunamazlar. Tanıklar gerektiğinde yüzleştirilirler." hükmünü içermektedir.

3. Değerlendirme

1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacı Ömer'in 16.08.2016 tarihinde çekişme konusu 1157 (yeni 171 ada 62) parseldeki payının satışına ilişkin yetki içerir vekaletname ile davalı Aydın'ı vekil tayin ettiği, vekil Aydın'ın davacının taşınmazdaki payının tamamını 11.10.2016 tarihinde davalı Murat'a satış suretiyle temlik ettiği, temlike konu payın dava ve satış tarihlerindeki keşfen saptanan değerinin 237.479,38 TL olduğu anlaşılmaktadır.

2. Somut olayda, vekil olan davalı Aydın tarafından vekalet görevinin kötüye kullanıldığı hususunda tereddüt yoktur.

Davalı Murat'ın ediniminin iyiniyetli olup olmadığı, TMK'nın 1023. Maddesinin koruyuculuğundan yararlanıp yararlanamayacağı noktasına gelince;

Dinlenen tanık beyanları arasında açık çelişkiler bulunmakla; tarafların bildirdiği tanıkların yeniden dinlenmesi, beyanları arasında yine çelişki bulunması halinde birbirleri ile yüzleştirilerek çelişkilerin giderilmesi, daha sonra davalı Murat'ın iyiniyetli olup olmadığının kuşkuya yer bırakmayacak şekilde tespiti ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yetersiz ve çelişkili tanık beyanları ile davalı Murat'ın iyiniyetli kabul edilmesi doğru olmamıştır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile,

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının talep hâlinde temyiz eden davacıya iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.02.2023 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.

Başkan            Üye                        Üye                              Üye                  Üye
Hasan Kaya     Fikriye Ernalbant    Tümer Türkeş Genç     İsmail Aysal     Metin Tepe

BİLGİ : Bu konudaki çalışma için bkz. KARAMERCAN, Fatih, Aynı Tanığın/Tanıkların Yeniden Dinlenilmesinin Yargılamaya Hâkim Olan İlkeler Çerçevesinde Değerlendirilmesi, İzmir Barosu Dergisi, Y: 79, S: 1, s. 101-120.

İlgili makale için bkz.

https://bit.ly/3NHQteQ