TARAFLAR ARASINDA İMZALANMIŞ BİR ÜYE İŞYERİ SÖZLEŞMESİ OLMADIĞINDAN VE YAPILAN KESİNTİLERİN DAYANAĞI GÖSTERİLEMEDİĞİNDEN KESİNTİLERİN İADESİ GEREKİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


30 Kas
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2022/2216
Karar No      : 2023/4369

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 27.01.2022
SAYISI                                 : 2022/143 Esas, 2022/168 Karar

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 11.07.2023 günü hazır bulunan davacı vekili Av. B.U. ile davalı vekili Av. M.D. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı ile davalı banka arasında 2012 yılında okul ücretlerinin ödenmesi sözleşmesi imzalandığını, söz konusu sözleşmenin 3 yıllık olduğunu ve süre sonunda aynı şartlarla tekrar yenilendiğini, son olarak 2018 yılında tekrar sözleşme imzalandığını ve halen devam ettiğini, davacı adına davalı bankanın Kayseri Şubesi nezdinde hesap açıldığını ve tüm faaliyetlerin ve para yatırma işlemlerinin bu hesaptan yürütüldüğünü, 2018 yılı 8 inci ayında davacı hesaplarından yapılmaması gereken kesintiler yapıldığının ve davacıya eksik ödeme yapıldığının farkedildiğini, davacı hesabından yapılan komisyon tutarı, komisyon vergisi, servis ücreti tutarı, servis ücreti vergisi, işyeri katkı payı, ödül/promosyon katkısı, servis komisyonu, BSMV gibi adlar altında yapılan kesintilerin iadesinin talep edildiğini, ancak iade işleminin yapılmadığını, bankanın Kayseri Şubesi yetkililerince bu kesintilere dayanak gösterilemediğini beyan ederek davacı hesabından 2012 yılından başlayarak yapılan kesintilerin reeskont faizi ile birlikte iade edilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davalı bankaca yapılan kesintilerin tamamının yasal ve hukuka uygun olduğunu, davacının davasını ve taleplerini ispatlayacak delil sunmadığını, davalı banka ile davacı arasında Temel Bankacılık Sözleşmeleri, Genel Kredi Sözleşmesi, okul ücretleri sözleşmeleri yapıldığını, bankanın bir tacir olarak ticari işletme olduğunu ve verdiği hizmet karşılığında ücret talep edebileceğini, 2012 yılından bugüne kadar hesap hareketleri için ekstre gönderildiğini, o tarihten beri alınmakta olan ücret ve masrafların 2018 yılında fark edilmiş olmasının kabul edilemeyeceğini bildirerek davanın esastan reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile üye işyeri yerleşik uygulamalarında mail order sözleşmesinin imzalanabilmesi için öncelikle üye işyeri sözleşmesinin imzalanması ve pos terminalinin fiziki olarak kurulması gerektiği, davalının bu sözleşme olmadan davacının hesaplarından komisyon tutarı ile vergisi, servis ücreti ile vergisi ve katkı payı kesintileri yaptığı, davalı banka tarafından, davacının davalı bankaya ait POS terminal aracığı ile 31.05.2012-09.01.2019 tarihleri arasında yapmış olduğu satış işlemlerinden; 4.382,16 TL komisyon tutarı ve 219,13 TL komisyon vergisi, 152.501,40 TL servis ücreti ve 7.628,93 TL servis ücreti vergisi, 303.735,39 TL işyeri katkı payı olmak üzere toplamda 468.467,01 TL kesinti yapıldığı, taraflar arasında imzalanmış üye işyeri sözleşmesi olmadığı, yapılan kesintilerin dosya arasına celbedilen banka kayıtları ile de sabit olduğu ve bu kesintilere ilişkin dayanak bulunmaması nedeniyle toplam kesinti tutarı olan 468.467,01 TL'nin davacıya iade edilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kabul anlamına gelmemek kaydıyla talebin zamanaşımına uğradığını, hesap ekstrelerinin düzenli olarak davacıya gönderildiğini, davacının uzun süre bu kesintilere sessiz kaldığını, bir tacir olan bankanın verdiği hizmet karşılığı ücret isteyebileceği, kararın usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesi ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu edilen nihai kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü itirazları tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, davacıdan komisyon tutarı, komisyon vergisi, servis ücreti, servis ücreti BSMV'si ve işyeri katkı payı adı altında haksız olduğu iddia edilen kesinti bedellerinin tahsili talebine ilişkindir.    

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Yargılama sırasında davacının kullandığı sabit olan pos cihazı ve mail order sistemine dayanak üye işyeri sözleşmesinin Mahkeme talimatına rağmen davalı yanca dosyaya ibraz edilememiş olduğu anlaşılmış olmakla davalı yanca yapılan kesintilerin dayanağı ispatlanamamıştır.

3. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Takdir olunan 8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

11.07.2023 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.

Başkan                    Üye                             Üye                        Üye                      Üye
 Abdullah Yaman       Eyüp Sabri Baydar     Mikail Özdemir       Şaban Kazdal      Döndü Deniz Bilir
                                  (Karşı Oy)                                                  (Karşı Oy)

K A R Ş I   O Y

Uyuşmazlık, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi, bu kararında temyiz incelemesi sonucunda onanması durumunda Bölge Adliye Mahkemesince hükmedilecek istinaf red harcı ile Yargıtayca hükmedilecek onama harcının maktu mu yoksa nisbi mi olacağına ilişkindir.

T.C. Anayasasının 73/3 maddesinde "Vergi, resim, harç vb. mali yükümlülüklerin Kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağı",

492 sayılı Harçlar Yasası'nın 2. maddesinde "Yargı işlemlerinden bu kanuna bağlı (1) sayılı tarifede yazılı olanların yargı harçlarına tabi olacağı",

(1) sayılı Tarifenin III karar ve ilam harcı başlıklı 1/a madddesinde "Konusu belli bir değerle ilgili bulunan davalarda esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 68.31 oranında nisbi harç alınacağı",

1/e maddesinde "yukarıdaki nisbetlerin Bölge Adliye Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri, Danıştay, ve Yargıtay'ın tasdik veya işin esasını hüküm altına aldığı kararları içinde aynen uygulanacağı"

2.a maddesinde de "1. fıkra dışında kalan davalarla, taraf teşkiline imkan bulunmayan davalarda verilen esas hakkındaki kararlarla, davanın reddi kararı ve icra tetkik merciilerinin 1. fıkra dışında kalan kararlarında" maktu harç alınacağı düzenlenmiştir.

Bölge Adliye Mahkemelerinde işin esasını hüküm altına aldığı kararlar, ilk derece mahkemesinin yerine geçerek verdiği ve icrai kabiliyeti söz konusu olan kararlardır. Bu kararlar ise, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 6100 sayılı HMK 353/1-b-2,3 maddelerine göre davanın kabulü veya reddi yönünde verilen kararlardır. İlk Derece Mahkemesi Kararının İstinaf incelemesi sonucunda doğru bulunarak verilen "istinaf başvurusunun esastan reddi" kararı davanın esası hakkında verilen ve işin esasına bölge adliye mahkemesince girilip verilmiş ve icra edilecek bir karar değildir. İlk Derece mahkemesi kararı geçerliliğini sürdürmektedir. Bu itibarla konusu belli bir değere ilişkin davada, davalının istinaf başvurusunun reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararı 1 sayılı Tarifenin III-1-a maddesinde ifade edilen "esas hakkında" karar niteliğinde bulunmadığından Bölge Adliye mahkemesince nisbi değil, maktu karar ve ilam harcının alınması gerekmektedir.

Başvurunun esastan reddinde, aslında davanın esasına girilmemekte, ilk derece mahkemesi kararı doğru bulunduğundan dava hakkında ayrıca karar verilmemektedir. Kanun koyucunun buradaki "esastan" ifadesini, istinaf başvurusu sırasında dilekçeye, harca, süreye vb. şekli hususlara ilişkin bir eksiklik olmaması, istinaf sebeplerinin incelenerek ilk derece kararında usul veya esas yönünden hukuka aykırılık bulunmamasıdır. (Pekcanıtez-Usul-Medeni Usul Hukukun Sh. 2270 vd)

Keza İstinaf başvurusunun reddine ilişkin karar temyiz incelemesi olmadığı için onama kararı niteliğinde de değildir. (Pekcanıtez-Atalay-Özekes Sh. 583, Konuralp, Uluslararası Toplantı Sh. 260, Özekes-100 soruda İstinaf ve Temyiz sh. 99)

1) Sayılı Tarifenin III-1-e maddesi tasdik (onama) edilen kararlar için nisbi karar ve ilam harcı alınacağını düzenlemiş olduğundan Bölge Adliye Mahkemesinin kararı niteliğine göre nisbi karar ve ilam harcına hükmedilmesi mümkün olmayıp bu nedenle de maktu harç alınmalıdır.

Aksi düşüncenin kabulü T.C. Anayasası'nın 73/3 maddesindeki "Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin kanunla konulacağı, değiştirileceği veya kaldırılacağına" ilişkin temel hükme de aykırılık teşkil edecektir ki vergi ve harç yükümlülüğü konusunda kıyas veya yorum yoluyla yükümlülük getirilmesi mümkün değildir.

Somut uyuşmazlıkta, nisbi değere tabi bulunan davada, davanın kabulüne ilişkin ilk derece mahkemesi kararı aleyhinde davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine ve nisbi karar ve ilam harcının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı hükmedilen karar ve ilam harcı yönünden yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir.

Diğer taraftan davalı, istinaf başvurusunun esastan reddi kararını temyiz etmiş olup, red kararının temyiz incelemesi sonucunda alınması gereken onama harcı (1) sayılı Tarifenin 2.a maddesi gereğince Bölge Adliye Mahkemesi Kararının, niteliğine göre maktu olmalıdır.

Bu halde, Bölge Adliye Mahkemesi kararındaki nisbi karar ve ilam harcının maktu karar ve ilam harcı olarak düzeltilmesi suretiyle HMK 370/1. maddesi gereğince kararın onanması, Daire onama ilamında da nisbi yerine maktu onama harcına hükmedilmesi gerekirken karar ve ilam harçları konusunda yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde karar verilmesine ilişkin sayın çoğunluk görüşüne katılamıyorum.

Eyüp Sabri BAYDAR
Üye

K A R Ş I   O Y

Dava, davalı Banka'nın davacı hesaplarından yaptığı kesintilerinin haksız olduğu iddiasına dayalı olarak açılan alacak talebine ilişkindir. Davacı yan, taraflar arasında 2012 yılında imzalanan ve süregelen okul ücretlerinin ödenmesi başlıklı sözleşmede öngörülmeyen bazı kalem kesintilerin yapıldığının fark edildiğini ve bu kesintilerin bir dayanağı olmadığını ileri sürerek yapılan kesintilerin iadesi istemiş davalı yan ise davacının kullanımına sundukları pos cihazı ve mail order sistemi dolayısıyla tacir olan bankanın kesinti yapabileceğini savunmuştur. Mahkemece, taraflar arasında imzalanmış bir üye işyeri sözleşmesinin dosyaya sunulamadığı, yapılan kesintilerin dayanağının davalı yanca gösterilemediği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Ancak, davalı Banka'nın davacı işyerine pos cihazı kurduğu ve mail order sisteminin kullanıldığı her iki tarafın da kabulündedir. Davacı her ne kadar davalı ile aralarında yazılı bir sözleşme bulunmamasına yahut da olan sözleşmelerde pos cihazından işlem başına kesinti yapılacağına dair bir hüküm bulunmaması rağmen davalı Banka'nın yaptığı kesintileri istemiş ise de 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (61202 sayılı Kanun) 20 inci maddesi ücret isteme hakkı başlığını taşımakta olup, "Tacir olan veya olmayan bir kişiye, ticari işletmesiyle ilgili bir iş veya hizmet görmüş olan tacir, uygun bir ücret isteyebilir. Ayrıca, tacir, verdiği avanslar ve yaptığı giderler için, ödeme tarihinden itibaren faize hak kazanır." hükmüne havidir. Anılan hükme göre, karine ticari işlerde tacirin verdiği hizmet karşılığında makul bir ücret isteme hakkının olduğudur. Şayet taraflar arasındaki sözleşmede ücrete ilişkin bir hüküm yoksa veya taraflar arasında yazılı bir sözleşme yoksa bu durum tacir olan bankanın ücret almaktan feragat ettiği anlamına gelmez. Yasal karine ücret alma yönünde olduğu için ücret alınamayacağı hususu taraflar arasındaki sözleşmede açıkça yazılmış olmalıdır. Yine ücret istenemeyeceği iddiasına dayanan tarafın da bu durumu kesin delillerle yani yaptıkları anlaşmada ücretin istenemeyeceği hususunda anlaştıklarını kesin delillerle ispat etmesi gerekmektedir.

Bu genel açıklamalardan sonra somut olaya gelindiğinde, davacının davalıdan pos cihazı hizmeti aldığı hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Bu durumda yasal karinenin aksini yani davacı ile davalı arasındaki üye işyeri sözleşmesinde hizmet karşılığı ücret alınamayacağını davacı yan ispat etmelidir. İspat yükü kendisine düşen davacı bunu kesin delillerle ispatlamalıdır. Davacı yasal karinenin aksine ücret alınamayacağına dair bir delil dosyaya sunamadığına göre tacir olan davalı bankanın verdiği hizmet karşılığı makul bir ücret isteme hakkı olduğu kanaatinde olduğumdan ispat yükünü davalıya yükleyen aksi yöndeki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

Şaban KAZDAL
Üye