TASARRUFUN İPTALİ DAVASINDA TAŞINMAZIN BİRBİRİNE YAKIN TARİHLERDE DEVREDİLMESİ DÖRDÜNCÜ VE BEŞİNCİ KİŞİ DAVALILARIN KÖTÜ NİYETLİ OLDUĞUNU GÖSTERMEZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


23 Ock
2024

Yazdır

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2023/4316
Karar No      : 2023/10175

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 07.06.2022
SAYISI                                 : 2020/178 E., 2022/1080 K.

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı Süleyman B. vekili ve davalı Veli D. vekili tarafından temyiz edilmiş, incelemenin duruşmalı olarak yapılması davalı Veli D. vekili tarafından istenilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 03.10.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen gün ve saatte gelen davalı Veli D. vekilleri Avukat A.Ç. ve Ş.H., davalı Süleyman B. vekili Avukat E.T., davacı vekili Avukat S.A.G. geldiler. Davalılar Veli D. vekilleri, davacı vekili, davalı Süleyman B. vekilinin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen 03.10.2023 gününde Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davacı tarafından davalılardan Özcan A.'den olan alacağı için Bakırköy 12. İcra Müdürlüğü'nün 2017/9912 sayılı dosyasında takip başlatıldığını, borçlunun evine haciz uygulaması için gidildiğini ve borçlunun evinde haczi kabil malı bulunamadığını, ancak dava konusu taşınmazını alacaklılarından mal kaçırmak amacıyla davalı Fatma B.'ya devrettiğini, onun tarafından ise davalı Süleyman B.'e, Süleyman tarafından da davalı Veli D.'a devredildiğini, davalılar arasındaki bu alım satım akitlerinin muvazaalı olduğunu belirterek, taraflar arasındaki tasarrufun iptalini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Özcan A. vekili cevap dilekçesinde; davalının davaya konu gayrimenkulü borçları sebebi ile elden çıkarttığını ve satışlardan bilgi sahibi olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı Fatma B. vekili cevap dilekçesinde; dava şartlarının mevcut olmadığını, alacaklı ve davalı Özcan A. arasında gerçek bir alacak ilişkisinin mevcut olmadığını, diğer davalılarla arasında herhangi bir ilişki bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

3. Davalı Süleyman B. vekili cevap dilekçesinde; davalının dosyada adı geçen şahısları tanımadığını, bahse konu satışların hangi şartlarda yapıldığının taraflarınca bilinmediğini, davacının zorlama bir biçimde borçlu ile olan alacak verecek ilişkisini davalıya yansıtmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

4. Davalı Veli D. vekili cevap dilekçesinde; davalının iyi niyetli 3. şahıs olduğunu, tarafların hiçbirini tanımadığını, hiçbir yerde kaydı bulunmayan borç ilişkisinden davalının haberinin olmasının imkansız olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; davalılar arasında bir akrabalık veya tanışıklık olduğunun ispatlanamadığı, kısa sürelerle yapılan satışın veya resmi sözleşmede rayiç bedelinden daha düşük bedelle gösterilen satışların tek başına muvazaalı olduğunu göstermeyeceği, tüm devirlerin yaklaşık 4 aylık sürede gerçekleşmiş olup, sürenin çok sık olduğunun da düşünülemeyeceği, satış bedelinin ödenmesi ile ilgili olarak bir takım dekontların da ibraz edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde; gerekçeli kararın çelişkiler içerdiğini, tasarrufun iptali davasının kabulü için takip tarihinin değil borcun muacceliyet tarihinin dikkate alınması gerektiğini, senet alacağı muaccel hale geldikten sonra dava konusu taşınmazın hızla elden çıkarıldığını, kambiyo takibinin dolayısıyla davacının alacağının kesinleştiğini, iptali istenen tasarrufların tarihlerinin dikkat çekici derecede birbirine yakın olduğunu, taşınmaz satış değerlerinin gerçek değerinden düşük olduğunu, bir taşınmazın satış işlemlerinin 3 ay içerisinde 3 kez olmasının da olağandışı olduğunu, mahkeme kararında satışların ticari amaçlarla gerçekleştirildiği belirtilmiş ise de bu hususun delillerle sabitlenmediğini ve taşınmazın şirketlerin üzerine alınıp satılmadığını, davalıların da ticari iş kapsamında ve yatırım amaçlı bu tasarrufların yapıldığını ispatlayamadıklarını, davalı Süleyman B.'in borçlunun yeğeni olduğunu belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; taşınmazın 24.02.2017 tarihinde tapudaki devir bedeli ile gerçek değeri arasında 77 kat fark bulunduğu, tasarrufun davalı 3. kişi Fatma B. yönünden İİK'nın 278. maddesi gereğince iptale tabi olduğu, davalı Fatma B. davalı borçluyu tanımadığını savunmuş ise de dava konusu taşınmazın satın alındıktan 4 gün sonra davalı borçlu Özcan A.'e vekaleten Metin B. tarafından davalı 3. kişi Fatma B.'ya satıldığı, Metin B.'nın davalı Fatma B.'nın oğlu olduğu, buna göre davalı 3. kişinin davalı borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastını bilen veya bilmesi gereken kişilerden olduğu, davalı dördüncü kişi Süleyman B. yönünden, taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değeri ile tapudaki satış bedeli arasında yaklaşık 38 kat fark olduğu, resmi senetteki bedel dışında bir bedelin daha ödendiğinin davalı Süleyman B. tarafından resmi belgelerle kanıtlanamadığı, taşınmazı aldıktan yaklaşık üç ay sonra aldığı bedelin yarısına sattığı, davalı beşinci kişi Veli D. yönünden, taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değeri ile tapudaki satış bedeli arasında 78 kat fark olduğu, taşınmazın kısa aralıklarla yaklaşık üç aylık bir zaman diliminde 3 defa el değiştirdiği de dikkate alınarak bu tasarrufun da İİK 280/1. madde gereğince iptale tabi olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının, HMK'nin 353/1-b/2. maddesi gereğince düzeltilerek yeniden esas hakkında karar verilmek üzere kaldırılmasına, davanın kabulü ile, Tekirdağ ili, Saray ilçesi, Çerkezköy Mah. 12 ada 44 parselde kayıtlı taşınmaza ilişkin 24.02.2017 tarih 3040 yevmiye numaralı resmi senetle davalı borçlu Özcan A. tarafından davalı üçüncü kişi Fatma B.'ya, davalı Fatma B. tarafından 28.02.2017 tarih 3231 yevmiye numaralı resmi senetle davalı dördüncü kişi Süleyman B.'e, davalı Süleyman B. tarafından da 08.06.2017 tarih 8726 yevmiye numaralı resmi senetle davalı beşinci kişi Veli D.'a yapılan tasarrufun davacının Bakırköy 12. İcra Müdürlüğü'nün 2017/9912 E sayılı dosyasındaki alacak ve ferileri ile sınırlı olmak üzere iptali ile davacıya bu taşınmaz üzerinde cebri icra yolu ile haciz ve satış isteme yetkisi tanınmasına karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı Süleyman B. vekili ve davalı Veli D. vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı Süleyman B. vekili temyiz dilekçesinde; taşınmazın gerçek değeri ile satış bedeli arasındaki aşırı farkın, muvazaanın kabulü için tek başına yeterli olmadığını, tarafların satış hususunda anlaşmaları halinde ya taşınmaz satıcısının doğrudan doğruya tapu müdürlüğünde bulunarak satış işlemini gerçekleştirdiğini ya da satıcının satıştan kaynaklanan alacağını alıp taşınmaz satışı ile sınırlı olmak kaydıyla, alıcı ya da alıcının gösterdiği bir kişiye satış için vekaletname verdiğini, bu nedenle bu durumun hayatın olağan akışına uygun olduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

2. Davalı Veli D. vekili temyiz dilekçesinde; davalının taşınmazı satın aldığında tapu kaydında haciz şerhi olmadığı gibi, henüz icra takibi de başlamadığını, taşınmaz için 915.000,00 TL ödeme yaptığını, davalının bu yeri satın alan 5. kişi olduğunu, bu sıralama içerisinde hiç kimseyi tanımadığını, davacının İİK 280/1 maddesi gereği, kötü niyetli olduğunu ispatlaması gerektiğini, taşınmazı yatırım amacıyla aldığını, davacının alacağının gerçek olmadığını, senetlerin taşınmazın alınmasından 14 gün sonra icraya konulduğunu belirterek Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, İİK 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 277 ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme

İİK'nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.

İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.

İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahsın nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahsın tasarrufa konu malı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmesi gerekir. Bu halde dördüncü kişi yönünden bedel farkı yeterli olmayıp kötü niyetinin somut delillerle ispatlanması gerekir.

Somut olayda, davalı borçlu tarafından borcun doğumundan sonra dava konusu taşınmaz 24.02.2017 tarihinde davalı üçüncü kişi Fatma B.'ya, onun tarafından 28.02.2017 tarihinde davalı dördüncü kişi Süleyman B.'e, yine onun tarafından da 08.06.2017 tarihinde davalı beşinci kişi Veli D.'a devredilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince davalı dördüncü kişi Süleyman B. ve davalı beşinci kişi Veli D. yönünden; taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değeri ile tapudaki satış bedelleri arasında fark olduğu, taşınmazın kısa aralıklarla yaklaşık üç aylık bir zaman diliminde 3 defa el değiştirdiği gerekçesiyle tasarrufun İİK 280/1. madde gereğince iptale tabi olduğu sonucuna varılarak dava kabul edilmişse de varılan sonuç dosya kapsamına ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Davalılardan dördüncü kişi Süleyman B. ve beşinci kişi Veli D. yönünden (İİK. 282. maddesi hükmüne göre kötü niyetli üçüncü kişi) İİK. 278/3-2 maddesinin uygulama yeri yoktur. Dördüncü ve beşinci kişi konumundaki kararı temyiz eden davalılar Süleyman B. ve Veli D. yönünden ivazlar arasındaki fahiş fark davanın kabulü için yeterli olmayıp kötü niyetlerinin ispatlanmış olması gerekir. Bunun dışında taşınmazın birbirine yakın tarihlerde devredilmesi de davalı Süleyman B. ve Veli D.'ın kötü niyetli olduğunu göstermeyeceğinden ve bu davalıların davalı borçlunun mali durumu ile alacaklıları ızrar kastını bilen ya da bilmesi gereken kişilerden olduğu da ispatlanamadığından davanın dördüncü ve beşinci kişi konumundaki Süleyman B. ve Veli D. yönünden reddi ile İİK'nun 283. maddesi gereğince davalı üçüncü kişi Fatma B.'nın taşınmazı elinden çıkardığı tarihteki gerçek değeri oranında tazminatla (davacının alacak ve ferileriyle sınırlı olmak üzere) sorumlu tutulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli değildir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı Süleyman B. vekili ve davalı Veli D. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davalı Süleyman B. ve davalı Veli D.'a iadesine,

17.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davalı Süleyman B. ve davalı Veli D.'a verilmesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine, kararın bir örneğinin İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

03.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan                     Üye                        Üye                               Üye                      Üye
Kadri Özerdoğan     Hüseyin Tuztaş     Salim Küçük Ömer     Faruk Aydıner     Mehmet Arı