TAŞINMAZ BOŞANMA PROTOKOLÜ ÇERÇEVESİNDE DEVREDİLDİĞİNDEN BU TASARRUF, İİK 278/2-1 MADDESİ ANLAMINDA EŞLER ARASINDAKİ TASARRUF OLARAK DEĞERLENDİRİLEMEZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


26 Ara
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2022/12462
Karar No      : 2023/8190

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 30.06.2011
SAYISI                                 : 2020/1514 E., 2022/1400 K.

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararını kaldırarak, davanın kabulüne karar vermiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; borçlu Alper A. hakkında yapılan takibin sonuçsuz kaldığını, dava konusu taşınmazını 05.08.2016 tarihinde mal kaçırma amacı ile diğer davalı karısı Aslı A.'a devrettiğini belirterek, bu tasarrufun iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı Alper A. vekili cevap dilekçesinde, müvekkili hakkındaki takibin kesinleşmediğini, takibe itiraz edilerek durduğunu, dava konusu taşınmazın boşanma protokolü gereği verildiğini, davanın haksız ve yersiz açıldığını belirterek, davanın reddini istemiştir.

2. Davalı Aslı A. vekili cevap dilekçesinde, müvekkilinin Bakırköy 5. Aile Mahkemesinin 22.07.2016 tarih 2016/5.8 Esas 2016/5.4 Karar sayılı ilamı ile borçludan boşandığını, kararın 29.07.2016 tarihinde kesinleştiğini, taşınmazın boşanma protokolü gereği müvekkiline verildiğini belirmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "...Buna göre davalı Alper tarafından diğer davalı Aslı A.'a yapılan taşınmaz devrinin boşanma protokolü uyarınca yapıldığı, yasaya uygun olduğu, davacının alacağını almasının engellemesi gayesi bulunmadığı, ayrıca dava tarihinde ortada kesinleşmiş alacak bulunmadığı, icra takibine itiraz edildiği, itirazın iptali davasının bulunduğu, esas borçlu E. Mutfak Gereçleri San. Tic. Ltd, Şti adına kayıtlı taşınmazların bulunduğu, İİK nun 177 ve devamı maddelerindeki şartların gerçekleşmediği kanaatine varıldığından davanın reddine karar verilmesi uygun görülmüştür..." varıldığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde, mahkemece dava tarihinde kesinleşmiş icra takibi bulunmadığı gerekçesi doğrultusunda verilmiş olan dava şartının gerçekleşmediği iddiasının asılsız olduğunu, E. Mutfak Gereçleri San. ve Tic. Ltd. Şti. lehine verilen ipotekler davalı Alper A.'ın kefaletinin teminatı kapsamadığından mahkeme huzurunda açmış olduğu dava ile ilgisi bulunmadığını, davaya konu İstanbul 34. İcra Müd. 2017/6363 sayılı takip dosyasında mevcut ve hacze kabil malların bulunmadığına yönelik haciz tutanaklarının aciz vesikası hükmünde olduğunu, tasarruf işleminin taraflarının birbirlerinin eski eşi olmaları sebebiyle taşınmazı devralan davalı/eski eşin, davalı/borçlu Alper A.'ın mali durumunu ve İİK md. 280 gereği aranan alacaklılarını ızrar kastını bildiğinin tartışmasız olduğunu, davalılar tarafından dinletilen her iki tanığın da davalı Alper A.'ın borcu olduğunu bildiklerini beyan ettiğini ve davalı Aslı A.'ın bilmemesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, mahkeme tarafından açmış olduğu davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddedildiğini, müvekkil banka aleyhine nispi vekalet ücreti hükmedilemeyeceğini beyan ederek İlk Derece Mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, "... Davalı borçlu ile davalı devir alan anlaşmalı boşanma ile evliliklerini sonlandırdıkları ve mahkemeye ibraz ettikleri protokolün onaylanması ile protokol gereği dava konusu taşınmaz devrinin yapıldığı anlaşılmıştır. Borçlu ve eşi arasında yapılan tasarruf İİK 278/2-1 maddesine göre bağışlama niteliğinde olup iptale tabidir. Her ne kadar Mahkeme hükmü ile devir yapılmış ise de tarafların rıza ve isteklerine göre hazırlanmış protokol de bağış hükmündedir. İİK 280/1 maddesine göre de davalı borçlu eşinin borç ve alacaklarını ekonomik durumunu, alacaklılarını zarar verme kastını bilebilecek konumda olduğundan bu maddeye göre de dava konusu tasarrufun iptale tabi olduğu anlaşılmakla davanın kabulü yerine reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.." gerekçesi ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK'nın 353/1-b/2. maddesi gereğince, İlk Derece Mahkemesi kararı düzeltilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı Alper A. vekili temyiz dilekçesinde, kredi sözleşmesinde müvekkilinin imzası olmadığını, tasarrufun borçlu tarafından yapılmış bir akit niteliğinde olmadığını, boşanma protokolü gereği verildiğini, borçlu adresinde yapılmış haczin olmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalı Aslı A. vekili temyiz dilekçesinde, müvekkilinin borçlunun mali durumunu bildiği ispatlanmadığını, boşanmadan önce 2012-2013-2014 yıllarında evlilik terapistine gidildiğini, sonuç alınamayınca boşanma kararı alındığını, boşanmanın muvazaalı olmadığını belirterek, kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, İflas idaresinin İİK'nın 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 187 ve 277, 278, 279, 280, 281, 282, 283 ve 284 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme

Uyuşmazlık, İİK'nın 277 ve devamı maddelerine dayalı olarak açılan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Bölge Mahkemesinin dava koşullarının varlığı konusunda yaptığı tesbit yerinde olmakla birlikte davanın esası ile ilgili olarak yaptığı değerlendirme yerinde görülmemiştir.

Davacı vekili, dava konusu 711 ada 39 parsel 4 nolu bağımsız bölümün 05.08.2016 tarihinde eşler arasında mal kaçırma amacı ile yapıldığını ileri sürmüştür. Davalılar Bakırköy 5. Aile Mahkemesinin 22.07.2016 tarih 2016/5.8 Esas 2016/5.4 Karar sayılı ilamı ile boşandığı, kararın 29.07.2016 tarihinde kesinleştiği görüldüğünden tasarrufun İİK'nın 278/2-1. maddesi anlamında eşler arasında yapılmış bir tasarruf olarak değerlendirilmesi mümkün değildir. Taşınmaz bu boşanma protokolü çerçevesinde devredilmiştir. Bu halde davacı ancak boşanmanın muvazaalı olduğunu, boşanmaya rağmen tarafların birlikte yaşamaya devam ettiğini ispatlaması halinde, taşınmaz devrinin iptaline karar verilmelidir.

Somut olayda, davalıların 22.07.2016 tarihinde boşanmalarından sonra birlikte yaşamaya devam ettikleri yönünde delil sunulamamış, boşanmanın muvazaalı olduğu ispatlanmamıştır. Aksine tarafların boşanmadan önce anlaşamadıkları, evliliklerinin iyi gitmediği ancak devam ettirme arzusu ile çaba gösterdiklerini belgelemişlerdir.

Bu halde, davacının davasını ispatlayamadığının kabulü ile davanın reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.

IV. KARAR

Açıklanan sebeplerle

Temyiz olunan, Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davalılara iadesine,

Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

20.06.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan                      Üye               Üye                         Üye                      Üye
Kadri Özerdoğan      Ali Çolak      Hüseyin Tuztaş      Yunus Yılmaz     Ömer Faruk Aydıner

BİLGİ :
Her ne kadar içtihatta "İNCELENEN KARARIN TARİHİ" "30.06.2011" şeklinde yazılmış ise de Yargıtay Dosya Sorgu Ekranı’na göre bu tarih "30.06.2022" olarak belirtilmektedir.