TEREKENİN İFLAS HÜKÜMLERİNE GÖRE TASFİYESİ VE TEREKENİN RESMEN TASFİYESİ BİRBİRLERİNDEN FARKLI KURUMLARDIR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


08 Haz
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2021/7790
Karar No      : 2023/303

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 Mersin 4. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ                                 : 07.07.2021
SAYISI                                 : 2021/253 E., 2021/1127 K.

Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2016/16000 Esas, 2019/6901 Karar sayılı ve 22.10.2019 tarihli kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı bir kısım mirasçılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; muris Sabahittin A.’in 17.05.2014'te vefat ettiğini, geriye mirasçı olarak eşi Aysel A., çocukları Mehmet A. ve Sezer A.’in kaldığını, tüm mirasçıların Mersin 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/779 Esas, 2014/1216 sayılı Kararla mirası gerçek redde bulunduklarını, murisin davalıya 10.03.2013 tanzim, 20.03.2014 vade tarihli 80.000,00 TL bedelli bonodan 45.000,00 TL borcunun bulunduğunu, mirasçıları aleyhine Mersin 4. İcra Dairesinin 2014/5531 sayılı dosyasından kambiyo senetlerine mahsus icra yoluyla takip başlattıklarını, mirasçıların şikayeti üzerine Mersin 5. İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/301 Esas, 2014/398 sayılı Kararında şikayetin kabulüyle Mersin 4. İcra Dairesinin 2014/5531 sayılı takibin iptaline karar verildiğini, muris Sabahittin A.’in terekesinin TMK’nın 612 nci maddesi gereğince iflas hükümlerine göre tasfiyesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Mirasçılar Aysel A. ve Mehmet A. duruşmadaki beyanlarında; mirası reddettiklerini, muristen kalan hiçbir malvarlığının olmadığını beyan etmiştir.

Mirasçılar vekili duruşmadaki beyanında; davada hukuki yarar bulunmadığını, söz konusu icra takibinde davalılar tarafından itiraz sonucunda icra takiplerinin durduğunu, itirazın iptali davası açılmadan böyle bir yola gidilmesinin hakkın kötüye kullanılması olduğunu ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 05.05.2016 tarihli ve 2015/11 Tereke, 2016/9 Karar sayılı kararıyla; davanın kabulü ile muris Sebahattin A.'in terekesinin TMK'nın 612, İİK'nın 108 vd. ile 208 ve Tüzüğün 52 nci maddelerine göre iflas hükümlerince tasfiyesine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım mirasçılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 2016/16000 Esas, 2019/6901 Karar sayılı ve 22.10.2019 tarihli ilamı ile, "mahkemece muris Sabahittin A.’in 17.05.2014'te vefat ettiği, geriye mirasçı olarak eşi Aysel A., çocukları Mehmet A. ve Sezer A.’in kaldığı, en yakın yasal mirasçıların Mersin 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2014/779 Esas, 2014/1216 sayılı Kararla mirası gerçek redde bulundukları, terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi talebiyle açılan davada en yakın yasal mirasçılarının tamamının davalı olması gerektiği dikkate alınıp murisin mirasçılarından Sezer A.’in davaya dahil edilerek taraf teşkili sağlanması gerekirken, davada taraf teşkili sağlanmadan karar verilmesi doğru görülmemiştir. Ayrıca, murisin en yakın yasal mirasçılarının tamamı tarafından mirasın reddedilmiş olması; mirasın, mirasçılık sıfatının murisin ikinci zümre yakınları olan kardeşleri Ayfer A., Nevin A. ve annesi Fatma A.’e geçmesi anlamına gelmeyeceğinden anılan davalıların da bu davada pasif husumet ehliyeti yoktur. Bu sebeple anılan davalılar aleyhine açılan davanın pasif husumetten reddine karar verilmesi gerekirken, mahkemece bu duruma da dikkat edilmemiştir. Kabule göre de, Mersin ili, Akdeniz ilçesi, Kazanlı Mahallesi, 301 ada 3.6 parsel sayılı taşınmaın 1/4'ünün muris adına kayıtlı olduğu, murisin adına kayıtlı 33 DE 2.9 plakalı araç sebebiyle Toros Vergi Dairesine 688,59 TL MTV borcu bulunduğunu anlaşılmaktadır. Mahkemece, müteveffaya ait taşınmaza ve araca değer tespiti yapılmasından sonra borcunu karşılayıp karşılamayacağı tespit edileceği gerekçesiyle murisin mirasının tasfiyesine karar verildiği anlaşıldığından yukarıda belirtilen yasal hükümlerin yerine getirildiği söylenemez. Mahkemece, öncelikle davada taraf teşkili sağlanmalı, sonrasında ise iflas dairesi oluşturularak terekenin defterinin tutulması ve murisin kayden ve irsen taşınmaz maliki olup olmadığının usulünce araştırılması, borçlarının tespit edilmesi, iflas dairesince tasfiyenin adi veya basit şekilde yapılmasına karar verilerek seçilecek yönteme göre işlemlerin yapılması; terekeye (masaya) dahil hiçbir malvarlığı bulunmaz ise, iflas dairesince tasfiyenin tatiline karar verilip, bu hususun ilan edilmesi (m. 217), bu ilanda tereke alacaklıları tarafından otuz gün içinde iflasa müteallik muamelelerin tatbikine devam edilmesinin istenmemesi halinde iflasın kapatılacağının açıkça yazılması (m. 217) gerekirken, anılan hususlar yerine getirilmeksizin eksik incelemeyle karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir." gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesi bozma sonrası ilk olarak 2019/1791 Esas, 2020/18 Karar sayılı ve 09.01.2020 tarihli kararı ile muris Sebahattin A.'in mirasının tüm yakın mirasçıları tarafından reddedildiğinin tespiti Mersin 4. Sulh Hukuk Mahkemesi'nin 2014/779 Esas, 2014/1216 Karar sayılı ilamı olduğu anlaşıldığından TMK'nın 612 nci maddesi uyarınca dosyanın yetkili olan Mersin 4. Sulh Hukuk Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, mirasçıların temyiz istemi üzerine Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 2020/2772 Esas, 2020/8563 Karar sayılı ve 17.12.2020 tarihli ilamı ile mahkemece verilen kararın iş bölümüne ilişkin gönderme kararı niteliğinde olduğundan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427 nci vd maddeleri gereğince temyizi kabil nihai karar niteliğinden bulunmadığından, temyiz edilmesi mümkün olmayıp mirasçıların temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.

Mersin 4. Sulh Hukuk Mahkemesinin 07.07.2021 tarih ve 2021/253 Esas, 2021/1127 sayılı Kararı ile, müteveffanın aktifinin 33 DE 2.9 plaka numaralı aracını ve 301 ada 3.6 parsel sayılı taşınmazda 1/4 hissesinin olduğu, pasiflerinin ise Mersin 4. İcra Müdürlüğünün 2014/5531 Esas sayılı takip dosyasına 46.337,36 TL, 33 DE 2.9 plakalı aracının 20.10.2015 tarihi itibariyle vergi borcunun 688,59 TL borçlarının olduğu, müteveffaya ait taşınmaza ve araca değer tespiti yapılmasından sonra borcunu karşılayıp karşılamayacağı tespit edileceğinden, davanın kabulü ile muris Sabahattin A.'in terekesinin TMK'nın 612, İİK'nın 108 vd ile 208 ve Tüzüğün 52 nci maddelerine göre iflas hükümlerince tasfiyesine, davalı Ayfer A., Nevin A. ve Fatma A. yönünden husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde bir kısım mirasçılar vekili, temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Bir kısım mirasçılar vekili, müvekkillerinin muristen kalan malvarlığının olmadığını, mirasını reddettiklerini, itirazın iptali davası açılmadan terekenin tasfiyesi yoluna başvurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 33 DE 2.9 plakalı aracın atıl ve çok eski olduğunu, aracın uzun yıllardır nerede ve kimde olduğunun müvekkillerince bilinmediğini, re'sen belirlenecek nedenlerle birlikte kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

TMK'nın 612 nci maddesi "En yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan mirasın sulh mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edileceğini, tasfiye sonunda arta kalan bir değer varsa bunun mirasını reddetmemişler gibi hak sahiplerine verileceğini" öngörmektedir. Buradaki "en yakın mirasçılar" kavramıyla anlatılmak istenen, murisin ölümünde ilk bakışta ve doğrudan doğruya mirasçı sıfatına sahip olan yasal mirasçılardır.

Her ikisi de terekenin (mirasın) tasfiyesini amaçlamakla birlikte; "Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi" ve "Terekenin resmen tasfiyesi" farklı kurumlardır. Her şeyden önce, terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi İcra ve İflas Kanunu'na göre (İİK m. 180; 208 vd); terekenin resmi tasfiyesi ise, Medeni Kanun hükümlerine göre (TMK m. 632-635) gerçekleştirilmek durumundadır.

Muris Sabahittin A.’in 17.05.2014 tarihinde ölümüyle, en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından TMK'nın 605/1, 609 uncu maddelerdeki prosedüre uygun olarak mirası reddolunduğundan; burada uygulanacak tasfiye usulü, "Terekenin iflas hükümlerine göre tasfiyesi" usulüdür. İİK'nın 180 inci maddesi; reddolunan mirasın tasfiyesinin sekizinci bap (m. 208-256) hükümlerine göre; ait olduğu mahkemece yapılacağını hükme bağlamıştır. Öyleyse, mahkemece iflas masası teşkil edilip (m. 208), iflas dairesi oluşturulması, iflas dairesince tasfiyenin adi veya basit şekilde yapılmasına karar verildikten (m. 208/3) sonra seçilecek tasfiye yöntemine göre gerekli işlemlerin yapılmasının izlenmesi, terekeye (masaya) dahil hiçbir malvarlığı bulunmaz ise, iflas dairesince tasfiyenin tatiline karar verilip, bu hususun ilan edilmesi (m. 217), bu ilanda tereke alacaklıları tarafından otuz gün içinde iflasa müteallik muamelelerin tatbikine devam edilmesinin istenmemesi halinde iflasın kapatılacağının açıkça yazılması (m. 217); en son olarak da yürütülecek işlemlerin sonucuna göre iflasın kapanmasına (m. 254) karar verilebileceği gözönüne alınmalıdır.

3. Değerlendirme

1. Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 2016/16000 Esas, 2019/6901 Karar sayılı ve 22.10.2019 tarihli kararı ile yukarıda IV.A.2. bendinde açıklandığı üzere terekenin tasfiyesinin hangi yöntem ile yapılacağına dair açıklama yapılmıştır.

2. Mahkemece, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin yukarıda numarası belirtilen bozma kararına uyulmasına rağmen tasfiye işlemi açıklanan yöntem ile yapılmamıştır.

3. Mahkemece bozma ilamında belirtilen yöntemden farklı şekilde işlem yapılarak tereke tasfiye edilmeden terekeden el çekilmesine karar verilmesi doğru görülmemiş, Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 2016/16000 Esas, 2019/6901 Karar sayılı ve 22.10.2019 tarihli bozma ilamı aynen tekrar edilerek hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

18.01.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan                Üye                  Üye                          Üye                  Üye 
Hikmet Onat         Suna Türe        Ali Selman Erkuş     Mustafa Erol     Bayram Şen

İÇTİHAT YORUMU : “Terekenin olağan usul ile tasfiye edildiği hallerde, resmi tasfiyenin amacı hem mirasçıları hem de mirasbırakanın alacaklılarını korumaktır. Tasfiyenin iflas hükümlerine göre yapıldığı hallerde ise, ödeme gücünden yoksun bir tereke söz konusudur. Böyle bir durumda, mirasçıların menfaatleri geri planda kalır. Terekenin iflas usulü ile tasfiyesinde asıl amaç, ödeme gücü bulunmayan tereke karşısında mirasbırakanın alacaklılarını korumaktır. Çünkü terekenin ödeme gücü bulunmadığı için, mirasbırakanın alacaklılarına ancak kısmi bir ödeme yapılabilecek ve alacaklılar bir miktar zarara katlanmak zorunda kalacaktır. İşte bu nedenle, kanun koyucu ödeme gücü bulunmayan terekenin tasfiyesi bakımından iflas hükümlerinin uygulanmasını öngörmüştür.” (BİRİNCİ UZUN, Tuba, Mirasın Resmi Tasfiyesi, Ankara, 2018, s. 213)