TTK 638/2 HÜKMÜ KAPSAMINDA AÇILMIŞ OLAN ŞİRKET ORTAKLIĞINDAN ÇIKMA DAVASININ DAVALININ KABULÜ NEDENİYLE KABULÜNE KARAR VERİLMESİ GEREKİR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


20 Eyl
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
11. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2021/5009
Karar No      : 2023/721

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 Samsun Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 24.05.2021
SAYISI                                 : 2021/673 Esas, 2021/800 Karar

Taraflar arasındaki şirketin feshi, şirket ortaklığından çıkma ve alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı, Yargıtayca duruşma istemli olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildi. Duruşma için belirlenen 07.02.2023 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı Yücel B. ve Nilgün K. vekili Avukat G.C.Ç. ile davalı şirket vekili Avukat A.İ.Y. dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü.

I. DAVA

1. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı şirketin %25 oranında hissedarı olan müvekkilinin üzerine düşen sermayeyi ödediği gibi yurtdışında elde ettiği tüm birikimi de şirkete harcadığını, üçüncü kişilere olan borçları ödediğini, bunlar için yakınlarından maddi destek aldığını, 10.06.2014 tarihli sözleşme kapsamında 570.711,15 Avusturalya doları havale edildiğini, bu paradan davalı şirket için davalı müdür Nilgün’e 206.471,15 Avusturalya doları gönderdiğini, şirketin idare ve temsil yetkisinin kullanılmasında basiretsizlik ve ağır ihmal bulunduğunu, ortaklık faaliyetinin 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'na (6102 sayılı Kanun) uygun yürütülmediğini, mali kayıtların düzgün tutulmadığını, davacıya şirketle ilgili bilgilerin verilmediğini, müvekkilinin şirketten dışlanıp ortaklık hakkından yoksun bırakılmaya başlandığını, ortaklar arasında husumet ve uyumsuzluğun süreklileştiğini, şirketin sürekli zarar ettiğini ileri sürerek davalı şirketin haklı nedenle feshini, bu talebin kabul görmemesi hâlinde müvekkilinin ortaklıktan çıkarılmasına izin verilmesini, şimdilik 300.000,00 TL’nin noter ihtar tarihi olan 15.12.2017 tarihinden itibaren, 2.224,50 TL tespit gideri, 289,75 TL ihtar giderinin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini, davacının ortaklık ayrılma payının tespiti ile şirket malvarlığından ödenmesini, son üç yıllık reel kârın tespiti ile hissesi oranında müvekkiline ödenmesini talep etmiştir.

2. Davacı vekili 14.01.2021 tarihli dilekçesi ile davalı şirketin öz kaynakları içindeki payı için 520.768,38 TL'den talep edilen 150.000,00 TL düşüldükten sonra 370.768,38 TL ve şirket kayıtlarında görülen şirketin ortaklara olan borcu için 721.380,60 TL'den talep edilen 150.000,00 TL düşüldükten sonra 571.380,60 TL olmak üzere toplamda 942.148,98 TL artırdıklarını belirtip artırılan miktara 15.12.2017 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesini, Mahkemenin aksi kanaatte olması hâlinde artırılan miktarlar üzerinden ıslah edilmesini, bu alacak yönünden 15.12.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde; şirket için tüm paraların başarılı bir iş adamı olan müvekkili Yücel tarafından gönderildiğini, davacının müvekkillerine borç verdiğine dair bir belgenin sunulmadığını, kuruluşta belli bir işi bulunmayan davacının iddia ettiği parayı gönderemeyeceğini, şirketin sürekli zarar ettiği ve faaliyetini durdurduğu iddiasının gerçeği yansıtmadığını, davacının bilgi edinme hususunda bir talepte bulunmadığını, defterlerin yasaya uygun tutulduğunu, diğer iki ortağın şirketin devamını istediğini savunarak fesih talebinin reddini, şirket özvarlığının tespiti ile davacının çıkmasına karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacının şirketin haklı nedenle feshine ilişkin iddialarını ispatlayamadığı, şirketin feshini gerektirecek haklı bir sebep bulunmasının tespiti hâlinde, fesih yerine davacı ortağın ortaklıktan çıkarılmasına karar verilebileceği, şirketin feshini gerektirir durumu ispatlayamayan davacının şirket ortaklığından çıkmayı da isteyemeyeceği, fesih davalarının şirkete yöneltilebileceği, ortaklara husumet düşmeyeceği, kısa hükümde ortaklar yönünden davanın husumet nedeni ile reddine karar verilmesi sehven unutulduğundan davalı ortaklar yönünden maktu vekâlet ücretine hükmedildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel Mahkeme kararının usul ve esas yönünden hatalı olduğunu, davanın yanlış yorumlandığını, davalıların en azından müvekkilinin şirketten çıkmasını kabul ettiklerini, yasada haklı nedenler açıkça belirtilmemiş ise de, ortaklık anlayışını ortadan kaldıran, bireysel çıkarlara yönelik ortaklar arasında kişisel ve grupsal çıkarların ön plana çıktığını, ortaklık amacının gerçekleşmesi olanağının bulunmadığı durumların varlığı hâlinde, haklı nedenlerin oluştuğunun kabulü gerektiğini, limited şirketler ortaklık yapısı itibariyle diğer şirket türlerinden bazı önemli noktalarda ayrıldığını, davalılardan Yücel’in müvekkilini takipsizlikle sonuçlanan savcılığa şikayetinin dahi anlaşmazlığı gösterdiğini belirterek İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bilirkişi raporlarında şirketin bilerek zarara uğratıldığına ve şirketin zarar içerisinde olduğuna dair tespit yapılmadığı gibi şirketin zararda olmadığının da belirlendiği, feshi gerektirecek haklı bir sebep bulunması hâlinde, fesih yerine davacı ortağın ortaklıktan çıkarılmasına karar verilebileceği, şirketin feshini gerektirir durumu ispatlayamayan davacının şirket ortaklığından çıkma talebinin de reddine karar verildiği yönündeki Mahkeme kararının ve gerekçelerinin usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; şirketin idare ve temsil yetkisinin kullanılmasında basiretsizlik ve ağır ihmallerin bulunmasının, şirketin ortaklık faaliyetinin 6102 sayılı Kanun'a uygun yürütülmemesinin, ticari defterlerin ve mali kayıtların düzgün şekilde şirket müdürü ve muhasebesi tarafından tutulmamasının, davacıya işlemler ve borçlanmalar hakkında bilgi verilmemesinin, şirket ortaklarının şirkete verdiği borcu alamamalarının, genel kurulun dahi yapılmamasının, kayıtların Ankara’da tutulmasının, müdürün Ankara’da ikamet etmesinin, çiftliğin Çorum’da olmasının, besi ve süt çiftliğinin uzaktan idare edilememesinin, ortaklar arasındaki anlaşmazlığın had safhada olmasının, ortaklar arasında uyumsuzluk ve husumetin süreklileşmesinin sebebi olduğunu, şirket faaliyetlerinin durma noktasına geldiğinin göz önüne alınmadığını, şirketin her yıl sürekli zarar ettiğini, en azından kar marjının düşmesi nedeniyle müvekkilinin hiçbir alacağını alamadığını, davacının dışlanıp şirkete alınmadığının en önemli ispatının davalıların da müvekkilinin şirketten çıkmasını kabul etmeleri olduğunu, terditli talepte bulunduklarını, şirketin kâr marjının sürekli düştüğünü, davalılardan Yücel’in müvekkilini kişilik haklarına ve onuruna yönelik sebeplerle savcılığa şikayetinin takipsizlikle sonuçlandığını, bu hususun anlaşmazlığı gösterdiğini, müvekkilinin şirkete alınmadığını, şirket müdürünün aktarması gerektiği hâlde bir kısım paraları şirkete aktarmadığını, gerekçesini de izah etmediğini, genel kurulların yapılmadığını, taleplerinin terditli olduğunu, davanın yanlış yorumlandığını, şirketin her geçen gün kötüye gittiğini belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, davalı şirketin haklı nedenle fesih şartlarının oluşup oluşmadığı, davacının şirketten ayrılma payını da alarak çıkıp çıkamayacağı noktalarında toplanmaktadır.

2. İlgili Hukuk

6102 sayılı Kanun'un 636 ve 638 inci maddeleri, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 308 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Dava, davalı şirketin haklı nedenle feshi ve fesih talebinin kabul edilmemesi hâlinde şirketten çıkma istemine ilişkindir.

2. Davacı dava dilekçesinde açıkça, fesih için haklı nedenlerin oluştuğunu ileri sürerek davalı şirketin feshini istemiş, bu talebin kabul edilmemesi hâlinde şirket ortaklığından çıkmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacının terditli ikinci istemi 6102 sayılı Kanun'un 638 inci maddesinin ikinci fıkrasında düzenlenen çıkma talebi niteliğindedir. Davalı şirket de cevap dilekçesinde fesih istemine karşı çıkmakla birlikte davacının ortaklıktan çıkarılmasına ve şirket özvarlığının tespit edilerek davacıya yasalara uygun bir ayrılma akçesi verilmesine karar verilmesini istemiştir.

3. 6102 sayılı Kanun'un 636 ncı maddesinin üçüncü fıkrasında haklı sebeplerin varlığında, her ortağın mahkemeden şirketin feshini isteyebileceği, mahkemenin istem yerine, davacı ortağa payının gerçek değerinin ödenmesine ve davacı ortağın şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen ve kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedebileceği düzenlenmiştir. Anılan madde uyarınca Mahkemenin ortağın çıkmasına karar verilebilmesi için öncelikle şirketin feshi için haklı nedenlerin ispatlanması gerektiği yönündeki gerekçesi yerindeyse de 638 inci maddenin ikinci fıkrası kapsamındaki çıkma istemi yönünden taraflar serbestçe tasarrufta bulunabilirler. Davalı şirket de cevap dilekçesinde çıkma istemini kabul ettiğinden davacının 6102 sayılı Kanun'un 638 inci maddesinin ikinci fıkrası kapsamında açmış olduğu şirket ortaklığından çıkma davasının 6100 sayılı Kanun'un 308 inci maddesi gereğince kabul nedeniyle kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, kararın davacı yararına bozulmasını gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;   

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde davacıya iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.02.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan                   Üye                            Üye                      Üye                    Üye
Abdullah Yaman      Eyüp Sabri Baydar     Mikail Özdemir    Şaban Kazdal     Döndü Deniz Bilir