TÜZELKİŞİLİK PERDESİNİN ARALANMASI TEORİSİ VE TİCARET SİCİL KAYITLARINA GÖRE BORÇLUYLA ÜÇÜNCÜ KİŞİ ARASINDA DANIŞIKLI İŞLEMLER YAPILDIĞI ANLAŞILMIŞTIR.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


30 Ağu
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
12. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2022/11187
Karar No      : 2023/1493

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L  M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ                       :
 Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi
TARİHİ                                 : 02.06.2022
SAYISI                                 : 2019/934 E., 2022/642 K.

Taraflar arasındaki istihkak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

 Kararın davalı alacaklı vekili ve davacı üçüncü kişi vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince alacaklının başvurunun esastan reddine, üçüncü kişinin başvurusunun süreden reddine karar verilmiştir.

 Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı/alacaklı vekili ile davacı/3. kişi vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi Gamze Demir tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı üçüncü kişi; kendi adresinde haciz yapıldığını, borçlunun kendi şirketlerinin müdürü olması sebebiyle haciz mahallinde bulunmasının hayatın olağan akışına uygun olduğunu, kendisine ait bir malın haczedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesinde; üçüncü kişi şirketin borçlu ve eşine ait bir şirket olduğunu, borçlu ile üçüncü kişi şirket arasında danışıklı işlemler yaptığını belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; haczin davacının iş yerinde yapıldığı, mahcuzun davacıya ait olduğunun tespit edildiği gerekçesi ile davanın kabulüne, şartları oluşmadığından tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı alacaklı vekili ile davacı üçüncü kişi vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

1. Davalı alacaklı vekili, mahcuzun borçluya ortak bedeli olarak ödenmiş parayla alınmış bir makine olduğunu, borçlunun alacaklı şirketin ortaklığından ayrılmasından önce ne bir faaliyeti ne de bir mal varlığı bulunmadığını, 3. kişi şirketin alacaklıdan mal kaçırmak için borçlunun kullandığı bir kılıf olduğunu, 3. kişi şirketin aslında borçlu Eyüp Kılınç'ın kendi şirketi olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

2. Davacı üçüncü kişi vekili, İİK 97/13 maddesi uyarınca takibin durdurulduğuna karar verildiğine göre tazminata hükmedilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; borçlunun haciz sırasında hazır olması karşısında mülkiyet karinesinin borçlu dolayısıyla alacaklı lehine olduğu, 3. kişi sunduğu faturanın bilirkişi incelemesiyle haczedilen mallara ait olduğu, faturanın defterlere işlendiği ve defterlerin usulünce tasdikli olduğu tespit edilmiş olması karşısında kararda usul ve yasaya aykırı bir yön görülmediğinden alacaklı tarafın istinaf isteminin reddine gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı tarafın iki haftalık süre içerisinde istinaf başvurusunda bulunmadığı anlaşıldığından istinaf başvuru dilekçesinin süre yönünden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı alacaklı vekili ve davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili; gerekçe taşımayan ve sadece süre tutum içeren istinaf başvuru süresini başlatmayacağı, istinaf kanun yoluna başvurulduğunun 16.01.2020 günü yapılan UYAP sorgusuyla öğrenildiğini, istinafa cevap ve katılma yolu ile istinaf taleplerinin muttali olunan bu tarihe göre değerlendirilmesi ve istinaf başvurusunun kabulü gerektiğini, asıl olanın süre tutum dilekçesinin değil, gerekçeli istinaf dilekçesinin tebliği olduğu, İİK 97/13 maddesi uyarınca lehlerine tazminata hükmedilmesi gerektiği belirtilerek bu açıdan kararın bozulmasını istemiştir.

2. Davalı alacaklı vekili, istinaf başvuru dilekçesini tekrar ederek İstinaf Mahkemesince delil ve iddialarının dikkate alınmadığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, üçüncü kişinin İİK'nın 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

2.1.2004 sayılı İcra İflas Kanunu'nun 97 ve 99 uncu maddeleri

3. Değerlendirme

1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Dava konusu 4.10.2013 tarihli haciz üçüncü kişi şirketin ticaret sicil adresinde yapılmakla birlikte borçlu haciz mahallinde hazırdır. Ticaret sicil kayıtlarına göre, borçlu ve eşinin üçüncü kişi şirketin kurucu ortakları olduğu, borçlunun, şirketi 15 yıllığına temsile yetkili müdür olarak belirlendiği, 16.4.2012 tarihinde borçlunun hissesini tamamını, borçlunun eşinin ise çoğunluk hissesini akrabaları olan Gülay Y.’a devrettiği, 20.2.2015 tarihinde yapılan hisse devri sonucunda ise borçlunun eşinin %99 pay ile borçlunun ise %1 pay ile yeniden ortak olduğu, aynı zamanda borçlunun kuruluştan son güne kadar yetkili müdür olma sıfatının devam ettiği görülmektedir. Bu durumda İİK'nın 97/a maddesinde öngörülen mülkiyet karinesi borçlu dolayısıyla alacaklı yararına olduğundan kabulü gerekir. Bu yasal karinenin aksinin ise davacı 3. kişi tarafından inandırıcı ve güçlü delillerle ispat edilmesi gerekir.

Öte yandan, tüzel kişilik perdesinin aralanması teorisinin amacı, tüzel kişiliğin ayrılığı ilkesinin kötüye kullanılarak hukuki sorumluluktan kaçınmayı önlemek, hakkaniyeti sağlamaktır. Temelini Medeni Kanun m. 2'de düzenlenmiş olan dürüstlük kuralından alan bu teori ile uygulamada şirketlerin tüzel kişiliğin perdesine sığınarak alacaklılarına borçlarını ödemelerinden kaçınmalarına engel olmaktadır. Perdeyi aralamak teorisiyle, tüzel kişiliğin ayrılığı ilkesinin kötüye kullanıldığı durumlarda farklı tüzel kişilik savunması kabul edilmeyerek perdenin arkasındaki kişi sorumlu tutulabilmektedir. Başka bir anlatımla perdeyi aralama teorisiyle birlikte tüzel kişinin borcundan üyelerin, üyelerin borcundan tüzel kişinin ya da ana ortaklıkla yavru ortaklıkların özdeş kılınarak sorumlu tutulmasına olanak sağlanmaktadır. (Coşkun Koçak, Tüzel Kişilik Perdesinin Aralanması 1. Uluslararası Ticaret Sempozyumu 02 Şubat 2008 Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Yayını s.h.58)

Teorinin uygulanması sonucunda tüzel kişiliğe hukuken tanınan kişilik tamamen ortadan kaldırılmamakta, sadece somut olaya özgü olarak istisnaen tüzel kişi ile üyeleri arasındaki mutlak olan şahıs ve mal ayrılığı ilkesi uygulanmamaktadır.

Bu durumda, tüzelkişilik perdesinin aralanması teorisi ve ticaret sicil kayıtları de dikkate alınarak borçlu ile üçüncü kişi arasında danışıklı işlemler yapıldığı anlaşıldığından davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Bozma nedenine göre şimdilik davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgililere iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

08.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Başkan               Üye                        Üye                  Üye                              Üye
Ayhan Tuncal      Nebahat Şimşek    Refik Cemal      Sabahattin Öztemiz     Mustafa Taner Uyar
                                                           Hanedan