VASİYETNAMEDEN DÖNÜLDÜĞÜNE DAİR VAKIA İÇİN TENFİZ DAVASINDA SAVUNMA YAPILABİLECEĞİNDEN AYRICA VASİYETNAMENİN İPTALİ DAVASI AÇILAMAZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


10 May
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
1. Hukuk Dairesi

ESAS NO       : 2022/1814
KARAR NO    : 2022/5252

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, tenkis ve vasiyetnamenin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen asıl davanın kabulüne, birleştirilen davanın ise davacılardan Hanım yönünden kabulüne (tapu iptali ve tescili), birleştirilen davada davacılar Perihan ve Türkan yönünden davanın derdestlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiş; istinaf incelemesinde Bölge Adliye Mahkemesince verilen istinaf başvurusunun kabulü ile hükmün kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurulmasına (Türkan mirasçılarının alacakları payların net olmadığı belirtilmiş ve veraset ilamına atıfta bulunarak) ilişkin olarak verilen karar, davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairece ek karar verilmesi için iade edilmiş; Bölge Adliye Mahkemesince verilen 25.01.2021 tarihli ek karar, süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmekle: temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Asıl davada davacılar, mirasbırakan babaları Behçet E.’ın 866 parsel sayılı taşınmazını 1/2’şer pay ile davalı oğulları Ahmet ve Hamza’ya, 85 ve 10 parsel sayılı taşınmazlarını davalı Ahmet’e, 5 parsel sayılı taşınmazdaki 5 numaralı bağımsız bölümünü de davalı Hamza’ya kız çocuklarından mal kaçırma amacıyla muvazaalı olarak temlik ettiğini, ayrıca mirasbırakanın düzenlediği vasiyetname ile de mal varlığını davalılara vasiyet ettiğini ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tesciline olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemişler, birleştirilen davada davacılar Hanım, Perihan ve Türkan, mirasbırakanın düzenlediği Kayseri 8. Noterliğinin 27.06.2011 tarihli ve 27647 yevmiye numaralı vasiyetnamesinden rücu ettiğini ileri sürerek, vasiyetnamenin iptaline karar verilmesini istemişler, davacı Hanım ayrıca, asıl davadaki aynı gerekçelerle asıl dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile miras payı oranında adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde tenkisine karar verilmesini istemiş, aşamada davacı Türkan’ın 25.08.2018 tarihinde ölümü ile davayı mirasçıları takip etmişlerdir.

II. CEVAP

Asıl ve birleştirilen davada davalılar, mirasbırakana taşınmazların bedellerini ödediklerini, 2009 yılında 21.900,00 Euro uçak parası ödeyerek annelerini tedavi için Almanya’ya götürdüklerini, 27.11.2013 tarihinde davalı Ahmet'in mirasbırakana 30.000,00 Euro gönderdiğini, 14.09.2012 tarihinde de mirasbırakanın hesabına 19.000,00 Euro yatırıldığını, 866 parsel sayılı taşınmazdaki binanın kendileri tarafından yaptırıldığını belirterek, davaların reddini savunmuşlar, karşı dava ile de vasiyetnamenin tenfizini istemişler, aşamada Mahkemece karşı davanın tefrikine karar verilmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Kayseri 7. Asliye Hukuk Mahkemesi 25.04.2019 tarihli 2014/193 E., 2019/209 K. sayılı kararıyla, temlikler mirasbırakanın kızlarından mal kaçırmak amacıyla muvazaalı olarak yapıldığından asıl davanın ve birleştirilen davada davacı Hanım S.’nun davasının kabulüne, birleştirilen davada davacılar Türkan Günaydın ile Perihan E. yönünden asıl davanın derdest olması nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalılar istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; mirasbırakanın Kayseri’deki bu taşınmazları davalılara sattıktan sonra Antalya Konyaaltı’ndaki daireyi aldığını, daha sonra Hamza’ya sattığını ancak talep ettikleri halde arsa değeri ile bina değerinin ayrı ayrı hesap edilmediğini, kendileri tarafından yaptırılan binadan davacıların haksız olarak yararlandırıldıklarını, davalı Ahmet E.’ın Almanya’da küçük yaştan beri çalıştığını ve satışın yapıldığını, 1997 tarihine kadar gelir elde ettiğini, taşınmazın alımında annesinin de kendisine yardım ettiğini, davalı Ahmet E.’ın annesi için ödediği uçak bedelinin dikkate alınmadığını ve davacıların babalarının mal varlığına bedelsiz göz diktiklerini, mirasbırakan Behçet E.’ın sattığı Kayseri ve Antalya’daki taşınmazların bedellerini aldıktan sonra 4343 ada 1 parsel sayılı taşınmazda bulunan 4 no'lu bağımsız bölümü satın aldığını, yine Yerel Mahkemece davalı tanıklarının usulüne uygun olarak duruşmaya çağrılmadığını ve dinlenmediklerini eksik inceleme yapıldığını belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.

3. Bölge Adliye Mahkemesi Kararı ve Ek Kararı

3.1. Bölge Adliye Mahkemesinin 21.04.2021 tarihli ve 2021/1872 E., 2021/784 K. sayılı kararıyla; temliklerin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu benimsenmek suretiyle davanın kabulüne karar verilmiş olmasında isabetsizlik bulunmadığı, ancak davacı Türkan Günaydın’ın veraset ilamı ve mirasçılarının paylarının hükümde belirtilmediğinden hükmün infaz edilebilir olmadığı, davacıların birleştirilen davadaki taleplerinden birinin vasiyetnamenin iptali isteğine ilişkin olduğu ve bu talep dikkate alındığında asıl davada vasiyetnamenin iptali talebi bulunmadığından iki dava yönünden derdestlikten bahsedilemeyeceği, usulden reddin yerinde olmadığı, istinafa gelenin sıfatı ve istinaf talebinin kapsamı dikkate alındığında bu hususun kaldırma sebebi yapılamayacağı gerekçesiyle 6100 sayılı HMK’nın 353/1.b.2 maddesi gereğince davalıların istinaf başvurusunun kabulü ile, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, asıl davanın ve birleştirilen davada davalı Hanım’ın tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne, birleştirilen davada davacı Türkan ve Perihan yönünden derdestlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.

3.2. Dairenin 25.11.2021 tarihli 2021/2595 Esas, 2021/7199 Karar sayılı kararıyla; “… Somut olayda, birleştirilen davada davacılar Hanım, Perihan ve Türkan’ın Kayseri 8. Noterliğinin 27.06.2011 tarihli ve 27647 yevmiye numaralı vasiyetnamesinden mirasbırakanın rücu ettiğini ileri sürerek, vasiyetnamenin iptaline karar verilmesini istedikleri, davacı Hanım’ın ayrıca asıl davada dava konusu olan taşınmazlar için muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis talebinde bulunduğu, Mahkemece ve Bölge Adliye Mahkemesince birleştirilen dava hakkında hüküm kurulurken davacıların vasiyetnamenin iptali talebi hakkında olumlu olumsuz bir hüküm kurulmadığı anlaşılmaktadır… Hal böyle olunca, 6100 sayılı HMK’nın 305/A fıkrası gözetilerek, birleştirilen davada talep edilen vasiyetnamenin iptali talebi ile ilgili bir ek karar verilmesi gerektiğinden…” dosyanın Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesine iadesine karar verilmiş, Bölge Adliye Mahkemesince 25.01.2021 tarihli ek karar ile eldeki davada davacılar tarafından vasiyetnamenin iptali için TMK’nın 557. maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirine dayanılmadığı gibi davacıların dayandığı vasiyetnamenin rücu nedeniyle hükümsüz kaldığına dair vakıa, davalılar tarafından karşı dava olarak açılmış ve tefrikine karar verilmiş olan vasiyetnamenin tenfizine ilişkin davada, bir savunma olarak ileri sürülebileceğinden ve bu konuda ayrı dava açılmasında hukuki yarar bulunmadığından hükmün “f” bendinin, birleştirilen davada davacıların vasiyetnamenin iptaline ilişkin talebinin hukuki yarar yokluğundan reddine şeklinde düzeltilmesine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili, yukarıda belirtilen ek kararına karşı ise süresi içinde asıl ve birleştirilen davada davacılar vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

2.1. Asıl ve birleştirilen davada davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, kararın hukuka aykırı olduğunu bildirerek ve önceki beyanları tekrarla kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.2. Asıl ve birleştirilen davada davacılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; vasiyet edenin maliki olmadığı taşınmaza malik gibi vasiyetnamesinde yer vermesinin onun iradesinin sakat olduğunu gösterdiğini şeklen de vasiyetnamenin iptali sonucunun doğacağını, sağlıklı düşünebilecek ve doğru karar verebilecek durumda olmadığını, vasiyetname düzenlenirken “sahibi bulunduğum” sözleriyle başlanmakta olup, sırf bu husus dahi şekle aykırı olduğundan iptali gerektiğini, belirterek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, asıl dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis, birleştirilen dava muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa tenkis ve vasiyetnamenin iptali istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

Bilindiği üzere, uygulamada ve öğretide “muris muvazaası” olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli, ½ sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunu'nun 213.) ve Tapu Kanunu’nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan kapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle mirasbırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve maktul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile mirasbırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3.3. Değerlendirme

(IV/3.) numaralı paragraftaki gerekçeler yerinde bulunmakla, dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yazılı şekilde karar ve ek karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle asıl ve birleştirilen davada davalıların ve davacıların temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının ve 25.01.2021 tarihli ek kararın 6100 sayılı HMK’nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 21.436,50 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, ek kararın temyizi yönünden onama harcı peşin alındığından temyiz eden davacılardan harç alınmasına yer olmadığına, 29.06.2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.

Başkan         Üye                               Üye                Üye              Üye
H. KAYA        N. B. KUŞÇUOĞLU     T. T. GENÇ     İ. AYSAL      M. TEPE