ZORUNLU TRAFİK SİGORTACISI TARAFINDAN ÖDENEN TAZMİNATIN KENDİ SİGORTALISINDAN RÜCUEN TAHSİLİNE İLİŞKİN İTİRAZIN İPTALİ DAVASINDA KTK 110 HÜKMÜ UYGULANAMAZ.

KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde yayınlanan tüm içerik telif yasaları ve Türk Patent Enstitüsü kapsamında koruma altındadır. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın kullanımından doğabilecek zararlar için KARAMERCAN HUKUK Bürosu hiçbir sorumluluk kabul etmez. www.karamercanhukuk.com/blog_yargitay.php internet adresinde paylaşılan Yargıtay Kararları’nın link verilmeden bir başka anlatımla www.karamercanhukuk.com internet adresinden alındığı belirtilmeksizin kopyalanması, paylaşılması ve kullanılması YASAKTIR. KARAMERCAN HUKUK Bürosu internet sitesini ziyaret etmekle, yukarıda belirtilen kullanım şartlarını kabul etmiş sayılırsınız.


12 Ara
2023

Yazdır

T.C.
YARGITAY
4. HUKUK DAİRESİ

Esas No       : 2022/9939
Karar No      : 2023/8867

T Ü R K  M İ L L E T İ  A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMELERİ KARARLARI ARASINDAKİ
UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE DAİR
Y A R G I T A Y   İ L  M I

I. BAŞVURU

Başvurucu vekili dilekçesinde; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2022/124 (E) - 905 (K) sayılı kararı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesinin 2022/210 (E) - 702 (K) sayılı kararları arasında zorunlu trafik sigortacısının kendi sigortalısına karşı açtığı içe rücu davalarında ilk derece mahkemesinin yetkisi konusundaki çelişkili uygulamaların giderilmesi ile uygulamada yeknesaklığın ve hukuki denetimin sağlanması için uyuşmazlığın giderilmesini talep etmiştir.

II. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ HUKUK DAİRELERİ BAŞKANLAR KURULU KARARI

İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kurulunun 24.06.2022 tarihli ve 2022/50 Esas sayılı kararı ile; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesinin 2022/210 (E) -702 (K) sayılı kararı ile İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2022/124 (E) - 905 (K) sayılı kararına konu dosyalarda aynı hukuki sebeplere dayalı olarak, aynı kişiye karşı ancak farklı kişilere yapılan tazminat ödemelerinin dava konusu edildiği, Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortacısı olan davacının, sigortalı aracın ehliyetnamesiz kullanılması sonucu meydana gelen kazada zarar gören kişilere yaptığı ödemeyi, sigorta sözleşmesine aykırı davranıldığı iddiasıyla âkidi olan davalı sigortalısından rücuen tazmin istemli yürüttüğü takiplere karşı açılan itirazın iptali davalarında, davalının mahkemenin yetkisine itiraz ettiği, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesinin 2022/210 (E) - 702 (K) sayılı kararında ilk derece mahkemesinin yetki itirazının kabulüne ilişkin kararının, dairenin yukarıda belirtilen gerekçesi doğrultusunda reddine; İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 2022/124 (E) - 905 (K) sayılı kararında ise kabulüne kesin olarak karar verildiği; her iki daire arasında, ilk derece mahkemesinin (İstanbul 12. Tüketici Mahkemesinin 2021/187 Esas ve 2021/188 Esas sayılı dosyalarında) yetkisi konusunda yapılan değerlendirme ve varılan sonuç bakımından uyuşmazlık bulunduğu, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesinin 2022/210 (E) - 702 (K) sayılı kararı doğrultusunda uyuşmazlığın giderilmesi gerektiğine oy birliğiyle karar verilmiştir.

III. UYUŞMAZLIĞIN GİDERİLMESİ İSTEMİNE KONU KARARLAR

A. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesinin 12/04/2022 Tarihli ve 2022/210 Esas - 2022/702 Karar Sayılı Kararı

''Davacı vekili; davalıya ait olan aracın müvekkil şirket tarafından trafik sigortasıyla teminat altına alındığını, davalının alkollü bir şekilde sebebiyet verdiği kaza nedeniyle oluşan tazminatın zarar gören kişilere ödendiğini ve karşılanan zararın rücuen tahsili amacıyla müvekkil şirketin sigortalısı olan davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, ancak davalının haksız surette takibe itiraz ettiğini belirterek itirazın iptalini talep etmiştir.

Davalı vekili; yetkisizlik itirazında bulunmuştur.

İlk derece mahkemesince; davalının süresi içerisinde yerleşim yeri mahkemesi olan Urla Mahkemelerinin yetkili olduğu yönündeki yetki itirazında HMK'nın 6 ve 6502 sayılı yasanın 73/5. maddesi uyarınca haklı olduğu gerekçesiyle davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddine, kararın kesinleşmesini müteakip süresi içerisinde yapılacak talep halinde dosyanın yetkili Urla Asliye Hukuk Mahkemesine (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla) gönderilmesine karar verilmiştir.

Karara karşı davacı vekili, mahkemece verilen yetkisizlik kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek istinaf başvurusunda bulunmuştur.

İstinafa konu uyuşmazlık yetki meselesi noktasında toplanmaktadır.

İcra dairesinin yetkisine itiraz edilmemesi o yerdeki mahkemeyi yetkili kılmaz. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 2014/6495 Esas - 2016/1011 Karar sayılı kararı ve benzer nitelikteki diğer kararları)

Sorumluluk sigortası kapsamında ödemede bulunan sigortacının, kendi akidi olan sigorta ettirene veya halefiyet ilkesi uyarınca üçüncü kişilere karşı açacakları rücu davalarında yetkili mahkemenin hangi yer mahkemesi olacağı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 110. maddesi kapsamında düzenlenmiş değildir. Anılan madde ile genel şartların C.7 maddesinde, zarar gören üçüncü kişilerin ve bunların haleflerinin, zorunlu mali sorumluluk sigortacısına karşı açacakları tazminat davaları bakımından bir yetki kuralı getirilmiştir.

Somut olayda, davacı sigorta kendi sigortalısına karşı rücu davası açmıştır. Buna göre, anılan hükümlerin bu davada uygulanması mümkün olmadığından (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19/10/2005 gün ve 2005/11- 543 Esas, 2005/590 Karar sayılı kararı ile Yargıtay 17 HD 2008/1337 Esas - 2008/2939 Karar sayılı kararı ve benzer nitelikteki diğer kararları aynı yöndedir) yetkili mahkeme, anılan hükümlere göre değil, HMK'nın genel yetki kuralları çerçevesinde ve özellikle anılan yasanın 6, 15 ve 16. maddeleri ile 6502 sayılı yasanın 73/5. maddesine göre belirlenmesi gerekmektedir.

İİK'nun 50/1.maddesi uyarınca para veya teminat borcu için takip hususunda Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun yetkiye dair hükümlerinin kıyas yolu ile tatbik olunması gerekmektedir

Davanın yetkisiz mahkemede açıldığına ve davalı tarafın da ikametgah adresi Urla olduğundan bahisle süresi içerisinde usulüne uygun bir şekilde yetkisizlik itirazında bulunulduğuna göre HMK'nın 6. maddesi uyarınca yetkisizlik kararı verilmiş olmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır." gerekçeleriyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b/1 maddesi uyarınca esastan reddine kesin olarak karar verilmiştir.

B. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesinin 29/04/2022 Tarihli ve 2022/124 Esas -2022/905 Karar Sayılı Kararı

''Davacı vekili; davalı adına sigortalı aracın ilgili mevzuat gereği gereken ehliyetnameye sahip olmadan kullanıldığını, müvekkili şirkete sigortalı araç maliki ve sürücüsü davalıya rücu nedeniyle icra takibi başlatıldığını, ancak borçlu tarafından itiraz üzerine takibin durduğunu belirterek itirazın iptalini talep etmiştir.

Davalı vekili; rücu talebinde bulunan davacının rücu sebebini ve davalının varsa kusurunu, illiyet bağını ve zararın miktarını ispatlaması gerektiğini, mahkemenin yetkisiz olduğunu, yetkili mahkemenin Urla Mahkemesi olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk derece mahkemesince; "6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)'nun 20, 114 ve 115/2. maddesi gereğince, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usülden reddine, mahkemenin yetkisizliğine, yetkisizlik kararı kesinleştikten sonra, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Yasası'nın 20/1. maddesinde belirtilen iki (2) haftalık süre içinde, taraflardan birinin talebi halinde, dava dosyasının davayı bakmaya yetkili Urla Asliye Hukuk Mahkemesine (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla) gönderilmesine," karar verilmiştir.

Bu karara karşı davacı vekili tarafından; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 110. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesinin yetkili olduğu, müvekkili şirketin merkezinin İstanbul olduğu, somut olaya uygulanması gereken kesin yetki hali bulunmadığı, gerekçeli kararda yetkili mahkeme konusunda seçimlik hakkın davalıya geçtiği belirtilmişse de bu durumun hukuka aykırı olduğu, davacının icra dosyasındaki itirazları ile bağlı olduğu belirtilerek istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.

6100 sayılı HMK'nın genel yetkiyi düzenleyen 6. maddesinin 1. fıkrasına göre; "Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir. "7. maddesinde de," davalı birden fazla ise dava, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılabilir. Ancak, dava sebebine göre kanunda, davalıların tamamı hakkında ortak yetkiyi taşıyan bir mahkeme belirtilmişse, davaya o yer mahkemesinde bakılır. Birden fazla davalının bulunduğu hâllerde, davanın, davalılardan birini sırf kendi yerleşim yeri mahkemesinden başka bir mahkemeye getirmek amacıyla açıldığı, deliller veya belirtilerle anlaşılırsa, mahkeme, ilgili davalının itirazı üzerine, onun hakkındaki davayı ayırarak yetkisizlik kararı verir." denilmektedir. Yine aynı Yasa'nın 16. maddesinde ise, "Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir." hükmü yer almaktadır.

Diğer taraftan 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesinde ise "Motorlu araç kazalarından dolayı hukuki sorumluluğa ilişkin davalar, sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentanın bulunduğu yer mahkemelerinden birinde açılabileceği gibi, kazanın vuku bulduğu yer mahkemesinde de açılabilir." ifadesine yer verilmiştir.

HMK'nın 16. madde hükmü, HUMK daki düzenlemeye oranla daha genişletilmiş ve ayrıntılandırılmıştır. Ancak, HMK'nda kesin yetki halleri açıkça sayılmış olup, haksız fiile ilişkin davalardaki yetki, kesin yetki olmayıp, bir seçimlik yetkidir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 27.05.2015 tarih, 2013/11-2359 E. 2015/1443 K.sayılı kararı).

Bir davada, birden fazla genel ve özel yetkili mahkeme varsa, davacı bu mahkemelerden birinde dava açmak hususunda bir seçimlik hakka sahiptir. Davacı, davasını bu genel ve özel yetkili mahkemelerden hiçbirinde açmaz ve yetkisiz bir mahkemede açarsa, o zaman seçme hakkı davalılara geçer.

Somut olayda, haksız fiil, Tire'de meydana gelmiştir. Davalının yerleşim yeri İzmir, davacı sigorta şirketinin Genel Müdürlüğünün adresinin Sarıyer/İstanbul olduğu anlaşılmaktadır. Davalı vekili cevap dilekçesinde HMK'nın 7/1. maddesi uyarınca yetki itirazında bulunarak dosyanın yetkili olarak bildirdiği İzmir/Urla mahkemelerine gönderilmesini talep etmiştir.

Bu durumda, davacı vekilinin birden çok mahkemenin yetkili olduğu ve kesin yetki kuralının bulunmadığı bu davada davayı, 2918 Sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110. maddesi gereğince yetkili olan kendi merkezinin bulunduğu yer mahkemesinde açarak yetkili mahkemeyi seçmiş olduğu gözetilerek yetki itirazının reddi ile işin esasına girilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur." gerekçeleriyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK'nın 353/1-a/3. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına, dava dosyasının yeniden görülmesi için mahkemesine gönderilmesine kesin olarak karar verilmiştir.

IV. GEREKÇE

A. Uyuşmazlık

Uyuşmazlık, zorunlu trafik sigortacısının kendi akidine karşı açmış olduğu rücuen tazminatın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali davasında sigortacının merkez veya şubesinin bulunduğu yer mahkemesinin yetkili olup olmadığı, dolayısıyla yetkili mahkemenin tespitinde 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu'nun 110 uncu maddesinin uygulanıp uygulanmayacağına ilişkindir.

B. İlgili Hukuk

1. Bölge adliye mahkemelerinin benzer olaylarda kesin nitelikteki kararları arasındaki uyuşmazlığın giderilmesi isteminin hukuki dayanağı, 5235 sayılı Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un (5235 sayılı Kanun) 35 inci maddesinde yer alan düzenlemedir.

2. 5235 sayılı Kanun'un 35 inci maddesinin birinci fıkrasının (3) üncü bendinde yer alan düzenlemeye göre; "Re'sen veya bölge adliye mahkemesinin ilgili hukuk veya ceza dairesinin ya da Cumhuriyet başsavcısının, Hukuk Muhakemeleri Kanunu veya Ceza Muhakemesi Kanununa göre istinaf yoluna başvurma hakkı bulunanların, benzer olaylarda bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında ya da bu mahkeme ile başka bir bölge adliye mahkemesi hukuk veya ceza dairelerince verilen kesin nitelikteki kararlar arasında uyuşmazlık bulunması hâlinde bu uyuşmazlığın giderilmesini gerekçeli olarak istemeleri üzerine, kendi görüşlerini de ekleyerek Yargıtaydan bu konuda bir karar verilmesini istemek" bölge adliye mahkemesi ceza daireleri başkanlar kurulu ve hukuk daireleri başkanlar kurulunun görevleri arasında sayılmıştır.

3. 5235 sayılı Kanun’un 35 inci maddesinin ikinci fıkrasına göre ise "(3) numaralı bende göre yapılacak istemler, ceza davalarında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına, hukuk davalarında ise ilgili hukuk dairesine iletilir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı uyuşmazlık bulunduğuna kanaat getirmesi durumunda ilgili ceza dairesinden bir karar verilmesini talep eder. Uyuşmazlığın giderilmesine ilişkin olarak dairece bu fıkra uyarınca verilen kararlar kesindir."

4. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 6 ncı maddesinin birinci fıkrasında ''Genel yetkili mahkeme, davalı gerçek veya tüzel kişinin davanın açıldığı tarihteki yerleşim yeri mahkemesidir.'', 15 inci maddesinin birinci fıkrasında ''Zarar sigortalarından doğan davalar, sigorta, bir taşınmaza veya niteliği gereği bir yerde sabit bulunması gereken yahut şart kılınan taşınıra ilişkinse, malın bulunduğu yerde; bir yerde sabit bulunması gerekmeyen veya şart kılınmayan bir taşınıra ilişkinse, rizikonun gerçekleştiği yerde de açılabilir." , 16 ncı maddesinin birinci fıkrasında "Haksız fiilden doğan davalarda, haksız fiilin işlendiği veya zararın meydana geldiği yahut gelme ihtimalinin bulunduğu yer ya da zarar görenin yerleşim yeri mahkemesi de yetkilidir.", 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun'un (6502 sayılı Kanun) 73 üncü maddesinin beşinci fıkrasında ''Tüketici davaları, tüketicinin yerleşim yerinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesinde de açılabilir.'' düzenlemeleri yer almaktadır.

C. Değerlendirme

Zarar gören hak sahiplerine ödemede bulunan zorunlu trafik sigortacısı, kendi akidi olan sigortalıya karşı 6098 sayılı Borçlar Kanunu'nun 167 ve 168 inci maddelerine göre rücu davası açabilir. İçe rücu davalarında yetkili mahkemenin hangi yer mahkemesi olacağı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun (2918 sayılı Kanun) 110 uncu maddesi kapsamında düzenlenmiş değildir. Zira 2918 sayılı Kanun’un 110 uncu maddesi ile Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının C.7 maddesinde, zarar gören üçüncü kişilerin ve bunların haleflerinin zorunlu mali sorumluluk sigortacısına karşı açacakları tazminat davaları bakımından bir yetki kuralı getirilmiş olup uyuşmazlığın giderilmesi istemine ilişkin somut olaylarda ise davacı sigorta şirketi tarafından kendi sigortalısına karşı rücuen tazminatın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali davası açılmıştır. Buna göre, 2918 sayılı Kanun’un 110 uncu maddesi hükmünün bu davada uygulanması mümkün olmadığından, sigortacının merkez veya şubesinin bulunduğu yer mahkemesi içe rücu davasında yetkili değildir. İçe rücu davasında yetkili mahkeme anılan hükümlere göre değil, seçimlik yetki olarak 6100 sayılı Kanun'un genel yetki kuralları çerçevesinde ve özellikle anılan yasanın 6, 15 ve 16 ncı maddelerinin birinci fıkraları ile 6502 sayılı Kanun'un 73 üncü maddesinin beşinci fıkrasına göre belirlenecektir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 19.10.2005 gün ve 2005/11-543 esas, 2005/590 karar sayılı kararı ile Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesi'nin 26.05.2008 tarihli, 2008/1337-2018/2939 sayılı kararı ile 10.11.2008 tarihli, 2008/3753-2008/5181 sayılı kararı da bu yöndedir.) Dolayısıyla uyuşmazlığın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi'nin ilgili kararına göre giderilmesi gerekir.

V. KARAR

1. Zorunlu trafik sigortacısı tarafından zarar gören hak sahiplerine ödenen tazminatın kendi sigortalısından rücuen tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali davalarında sigortacının merkez veya şubesinin bulunduğu yer mahkemesinin YETKİLİ OLMADIĞINA, bu davalarda yetkili mahkemenin tespitinde 2918 sayılı Kanun’un 110 uncu maddesinin uygulanamayacağına, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 9. Hukuk Dairesi ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 40. Hukuk Dairesi'nin kesin kararları arasındaki görüş ve uygulama UYUŞMAZLIKLARININ BU ŞEKİLDE GİDERİLMESİNE,

2. Dosyanın İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine,

3. Karardan bir örneğin Bölge Adliye Mahkemelerinin hukuk dairelerine bildirilmesi için Hâkimler ve Savcılar Kurulu Genel Sekreterliğine gönderilmesine,

13.07.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.

Başkan                      Üye                Üye                          Üye                      Üye
Kadri Özerdoğan      Ali Çolak       Hüseyin Tuztaş       Yunus Yılmaz      Mehmet Arı